@em_ineee
|
Bölüm-3
~ Zor Yokuş ~ Bir evliliği ayakta tutan şey iki insanın birbirine kenetlenmesidir. Bağ kuruldukca güven oluştukça sevgi oldukça, evlilik bağı daha da sıkı bir bağ hâline gelir. Nitekim bu yola giren Berivan ve Şiyar ağa için aynı şey söylenemezdi. Berivan bu evliliği sıkı bir bağ kurmak için, elimle mücadele verirken, Şiyar ağa için bu durum söz konusu bile değildi. Yola çıkan genç kız, gelinlik için son provasını yapacaktı. Çeyizlik eşya tantanasi çok şükür ki bitmişti. Çeyiz eşyaları oğlan evine tatlısı ile gitmişti. Aynı şekilde oğlan evide bu hazırlığı yapmıştı. Mağazanın önüne gelen araban inen kadınlar gelinlik mazagasnin sahibi Gül hanım ile karşılamış, Berivan'ni gelinlik provasına almıştı. Gelinlik fazla şık ve demode değildi. Zarif bir gelinlik olsun istemişti. Kol detayı bileğe kadar dantelle yapılmıştı. Fazla kabarık değildi. Tacı ve duvağı hazırdı. Bindallısi ve gece için giyeceği gelinlik kalmıştı. Bir iki güne kadar hazır olurdu. Son kez gelinlik provası yapılmış, herhangi bir problem olmaksızın gelinliği hazır edilerek gelin evine gönderilmişti. " Bu işimiz de bitti. Düğüne iki hafta kaldı." Dedi Viyan. Herşey hazırlanmıştı. Davetiyeler hazırlanmıştı. Bugün yarın hızla dağıtma çıkacaktı. Berivan başını salladı sadece. Korpecik yüreğinede büyük bir sıkıntı vardı nedensizce. Korku yada panik değildi. Kendisi bile adını anlamdiramiyirdu. Gözleri ona gulmusyerek bakan Viyana kaydı. Sorsa mı sormasami bilmedi. " Viyan.." diyerek, sözüne ilk adımını attı. " Efendim eltim.." artık eltisi sayılırdı. " Şey.. Şiyar.. yani Şiyar ağa ne yapıyor?" Merak ettiği soru tamda buydu. Kocası olacak adam nerede olduğunu bilmek istiyordu. Viyan gelen ters köşe soru ile başını gorumcesi Asmin'e çevirdi. Elindeki çantanın kulpunu parmakları arasında sıktı. Berivan kocasını soruyordu ki bu en doğal hakkıydi. Yalandan da olsa güldü. " Oda düğün için hazırlık yapıyor. Birde şirket işi de varya, ona da bakıyor. İşler çoğalmasın diye." Asmin çaresizce kadına döndü. Yalan söylediği an yüzü kıpkırmızı olurdu, ki şuan acayip domatese dönmüştü. Viyan kapana kısılmış bir fare gibiydi. Mağaza içinde bu soruyu sormak istemezdi ama sormuş bulunmuştu. " Anladım." Dedi Berivan. Daha da bu konuyu açmak istemiyordu. Şimdilik! Kadınlar hep beraber çıkmıştı. Gelinlik işiydi diğer işleri hal etmiş daha sonra hep beraber yemek yemeye gitmişlerdi. Sipariş verdikten sonra, Viyan Berivan'na kına için ve düğün için yapmak istediği bir şey varsa içinde ukte kalmasın diye soruyor not alıyordu. Berivan zor da olsa istediklerini tek tek söylemişti. Garson siparişleri verdikten sonra, kadınlar yemeklerini yemişti. Yemek sonrası herkes arabalara binip yola çıkmıştı. Asmin yengsine bakıyordu. Kafası sürekli dışardaki manzaraya bakıyor, derin düşünceler onu boguyordu. " Kendini çok kastın yenge." Dedi Asmin. " Başka çarem yoktu Asmin, Berivan'na yalan söylediğim için kendimi çok suçlu hissediyorum!" Dedi Viyan. Bu eve gelin gelecekti fakat kocası onu sevmeycekti. Ve onlar bu durumu bildikleri için de susuyordu. " Yenge belki bu evlilik onlar için daha güzel olur. Şiyar ağabeyim belki Berivan yengemi çok sevecek." Zannetmiyordu. Şiyar'i tandı ise Berivan iyilik göstermeyecek, bu evliliği burnundan fitil fitil getirecekti. Başını olumsuz yönde salladı Viyan. " Hayır Asmin, Şiyar ağabeyin Hakan gibi değil. Onun siniri öfkesi yerin yedi kat dibineden duyulur. Dilerim Berivan bana benzemez!" Asmin yengsinein ne demek istediğini anlamamıştı. Viyan yengesi ne demek istiyordu ki? " Dilerim bu evlilik ikisi için en Hayırlısı olur." *** Zuhur etmiş düşünceler beyinini içini kemiriyor, düşünmeden yapamıyordu. Onun rızası yokken ailesi bir işe kalkışmış, Rahmo Ağa'nın kızını istemişlerdi. Bir yandan kaçıp gitmek istiyordu. Bir yandanda kendini ve ailesini rezil etmek istemiyordu. " Kaçmak için plan mi yapıyorsun?" Elinde kahve fincanı ile içeri giren dostu adama baktı. Pencere kenarına tünemiş öylece dikilyordu. " Fena fikir değil." Dedi Şiyar. Elinde ince belli çay bardağından bir yudum içip gözlerini uzak manzaraya dikiyordu. " Böyle yaparsan işler sarpa sarar!" Diye uyardı Ateş. " Keşke sarpa sarsa, şu evlilik tiyatrosudan kurtulmuş olurdum." Diye sitemle söylendi. " Abartma be Şiyar o kadar da kötü değil ya!" Şiyar'in gözleri dostuna kaymış, bıyık altından imalı bir gülüş sunmuştu. Tabi neticede kendisi bu evliliğe giriyordu başkası değil! Ateş dostunun yanına geldi. " Oğlum evleneceğin kadın âmedin en güzel kızı, mutlu olacağını yerde şu haline bak!" Diye cemkirdi. " Banane âmedin en güzel kızı ise, gitsin başkası ile evlensin, beni niye ateşe atıyor!" " Salak olma!" Dedi adam. Yüzüne kızgınlık yer edinmişti. " Sanki kız mı istedi, seninle evlenmeyi?" Sıkılmış bunalmış hızla pencereyi açmıştı. Soğuk hava dalgası adamın yüzüne carptikca, yüzü gerliyor beynindeki düşünceleri az da olsa atıyordu. " Benim o kıza karşı en ufak bir duygum yok Ateş, nasıl olacak bu evlilik?" Severek evlenip evleneceği günü iple çekmek varken, kaçmak gibi bir duygu vardı. Ateş yapma dercesine başını salladı. " Büyük konuşuyorsun Şiyar. Bak ağabeyin de aynısını yaptı. Şimdi adam mutlu." Şiyar yinede umutsuz vaka gibi görünmek istemiyordu. Ama aklında da bir fikir vardı. Er yada geç bunu devreye sokacaktı. Pencereyi kapatan adam son kez dostuna döndü. " Ben ağabeyim gibi değilim, yakarsam küle çeviririm!" *** Yorgun geçen günler, hazırlıklar devam ediyordu. Evdeki işler, hazırlık genç kadını daha da yoruyordu. Yorgun bedenini yatağa atarak çıkarabilidi. Yüreğinde inanılmaz bir sıkıntı vardı. Nedenini kendisi de bilmiyordu. Son bir kaç gündür yüzü net gülümuyor, mutluymuş gibi görünmüye çalışıyordu. Derin düşünceler içinde iken odanın kapısı açılmış içeri yengesi girmişti. " Gireyim mi yeni gelin." Berivan kendini toplayıp yengsini yanına çağırdı. " Gel yenge." " Ehh, geleyim bari!" Kapıyı kapatıp kızın yanına geçip oturdu. Elinde kahverengi bir zarf vardı. " Bu ne yenge?" Diye sordu. " Düğün davetiyen, çıkmış." Eline aldığı düğün davetiyesine baktı uzun uzun. İçini açmış davetiye bakmıştı. Şiyar& Berivan En güzel günümüz... Uzun uzun bütün yazıları okudu Berivan. Neden bilmiyordu. Fakat içindeki sıkıntı günden güne daha da artıyordu. Filiz kıza döndü bakışları. Berivan iyi değildi bundan emindi. Normal insanlar sevinir utanırdi. Hatta içi içine sigmazdi. Ama Berivan öyle değildi. " Berivan sanki kocan ölmüş gibi bir halin var." Dedi yengesi. Derin bir nefes çekti ciğerlerine. Kafasını kaldırıp kadına baktı. " Şey, bu evden gideceğim ya ondan biraz üzüntü falan var." " Aman gülüm merak etme, hele bir evlen, bak görürsün baba evini." Ama Filiz inanıyordu ki bu kızda daha çok değişik bir şey vardı. Eli ile çenesinden tutup yüzünü kaldırmış gözünde korku selimi görmüştü. " Berivan, bugün biri senin canını sıkmadı değil mi? Beliz bir şey demedi değil mi?" Berivan başını salladı. " Yok yenge, Beliz bugün yoktu. Asmin vardı." " Peki bu halin ne?" Diye sordu. " İçimde bir sıkıntı var yenge, bilmiyorum ilk defa böyle oluyorum." Sanki biri ona sıkı dur pişman olacaksın diyordu. Ki bu sesten nefret eder olmuştu. Filiz gülümsedi. " Berivan, her gelinde olur bu durum. Sıkıntı da olur heyecan da olur. Merak etme sen sıkma canını." Zor bela gülse de, içinden hep ayni şey tekrarlaniyordu. Evet yenge çok mutluyum içim içime sığmıyor diyebilsyedi. Ama olmuyordu. Yengsinin canını daha fazla sıkmak istemiyordu. Yüklü idi sonuçta. Karınında gün ve gün büyüyen karınına çevirdi. Minik yeğeni nasıldı? " Yeğenim ne yapıyor?" " Vallahi yeğenin sana çok kızgın." Dedi alıngan sesi ile. " Niye ki?" " Evleniyorsun, yeğenini ihmal ediyorsun da ondan!" Diye bir kez daha sitem etti. Berivan yengsinin karınına yüzünü koydu. Ara ara öpüyor, parmakları ile karnin bazı bölgelerine oynuyordu. Tekrar öpeceği sırada, yüzüne değen şiddetli tekme ile geri çekilmişti. " Hii, tekme attı bana!" " Oh olsun sana." Belini arkaya doğru endekslemis karınıni ortaya çıkarmıştı. " Yeğenin bile annesinden taraf!" Berivan tekrar gülüp aynı hareketleri yapıyor, yeğenini sinir ediyordu. Tekme atıyordu hiç durmadan. Berivan gülümsüyor, minik canavarı daha sinir ediyordu. " Tamam yeter artık bebeğimi rahat bırak." Diye cirladi. Berivan top gibi şişen karınına uzun uzun baktı. Anne karnında iken herkese huzur veriyorsa, kim bilir dogudugunda nasıl olurdu? " Şimdi böyleyse dogudugunda nasıl olur?" " Hele bir dogusun da orasına o zaman bakarız." Eli ile karınıni sıvazladı. Gözleri kıza kaydı. " İnşallah seninde bir bebeğin olur." " Kısmet." Dedi Berivan. İki kadında daha sonra aşağı inmişti. *** Yemek sonrası Viyan ve kızlar el birliği ile sofrayı kaldırmıştı. Besne xanim gelinini çağırmış, kahve yapmasını istemişti. Viyan kahveyi yapıp yukarı odaya çıkmıştı. İçeri girmiş zigon sehpayi ikisinin ortasına koymuştu. " Nasıl geçti bukê?" Kaynasinin yanına geçip oturdu. " İyi jimom, gelinlik provası yapıldı. Herşey tamam." Fakat kadının istediği cevap bu değildi. " Onu sormuyorum bukê, Berivan nasıldı? Şiyar'i sordu mu?" Viyan başını salladı. " Sordu yâde, yalan söylemek zorunda kaldım." Bu konuda kendini çok suçlu hissediyordu. Yeni gelinin yanında kendini bir nevi yalancı konumuna sokmuştu. " Bir yandan iyi yapmışsın diyorum ama bir yandan da, kendimi kötü hissediyorum bukê!" Oğlu iki gündür çiftlik evindeydi. Her ne kadar evlilik istesemze de Remzi ağa oğlunu susturmustu. Söz kesildikten sonra oğlunun bu konuda söz söyleme hakkı da elinden almıştı. Derin soluk aldı Viyan. " Bilmiyorum yâde iyi ettik yoksa kötü mü bilmiyorum!" Besne xanim gelinin elini bir anne edası ile tuttu. Viyan onun gelini gibi değil kızı gibiydi. Berivan da öyle olacaktı. Ayrımcılık yapmak gibi bir neticesi yoktu. " Dêm bukê dêm. O bize yolu gösterecek!" " Ümit edelim de yâde herşey daha farklı olsun." " İnşallah keckamin inşallah." Ümit olmadan, umut olmazdı. Her insan ümit ettiği şeye sımsıkı sarılır birakmzdi.
|
0% |