Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm

@em_ineee

Bölüm-4

                            ***

~ Körleşmiş Duygular~

Bir insanın canı kaç kez yanmalı? Kaç kez yanacaktı? Bu can en güzel ve en özel günüde ise...

Konak bugün bir hayli kalabalıktı. Soylu aşiretinin oğlu Şiyar ağa dünya evine giriyordu. Davullar çalınıyor yemekler hazırlanıyor, gelen misafirler ya salona ya da halaya geçiyordu.

Bahçeye kurulan ses sistemi ile orkestra sahibi halay çalıyor. Gençler erkek kadın halaya karışıyordu.

Kadınlar giydiği yöresel kaftanlar ile görsel şölen yasatiyordu.

Giydiği damatlık seçimi ile muazzam derecede yakışıklı olan Şiyar ağa son kez aynadan baktı kendine. Bugün onun günüydü. Bugün hayatına yeni bir gün daha başlıyordu.

Kuzenleri ve yakın arkadaşları genç damadın yanına gelmiş alkış çalıyor şarkı söylüyordu.

" Kî žava ki žava.." diye bağıran kişiler hemen ardından, " Şiyar žava." Diye bağırıyordu.

Hazırlık bitmişti. Damat adayı aşağı inmişti. Misafirler hızla arabaya binmiş yola çıkmıştı.

Damat arabası önde, ön arabada ise kameraman vardı. Kızın evinin önüne gelen arabalar durmuş, kız evinin önü mahşer yerine dönmüştü.

Berivan hazır gelinliği ile ayağa kalkmıştı. Zor bela kendine gelmeye çalışan kadını sakinleşmisti. Ağabeyi beline kuşağını bağlamış, kına gününden kalma kırmızı duvağı da üstüne atmıştı.

Ağlaya ağlaya çıkmıştı baba evinden. Arabaya binen gelin ile tekrar konvoy yapılmıştı.

Her genç kız gibi oda baba evinden kuş olup uçuyordu. Geride ise ağlayan bir aile ve yeni bir düzen kalıyordu.

Gelin arabası bahçe içine gitmişti. Gelini alıp içeri girmeden evvel eline verdikleri bardağı hızla yere atıp kırdı.

Zılgıtlar eşliğinde girmişti.

Gelin yukarı anlamıştı. Damat gelip, gelinin duvağıni açacak, alnından opecekti. Şiyar kalabalığın arasından çıkıp gelinin yanına geldi. İstemeye istemeye de olsa duvağı üç kez kaldırıp indirmiş anlindan öpmüştu.

Tüm kadınlar zılgıt çekmiş, gelenler ise parasını altını takıp çıkmıştı.

Gün sonuna kadar halay duramamisti. Kadınlar gelini alıp halay çekmiş, bir kere de damat ile halay başı olmuştu.

Viyan gelinin yanına geldi. " Hadi Berivan çıkma vakti."

Berivan başını salladı. Viyanin ve Asminin yardımı ile ayağa kalkıp odaya kadar çıkmıştı. Viyan asmini içeri alamamıştı.

Gelini yatağa oturtmuş, üzerindeki altınları takıları çıkarmış, daha sonra da odadan çıkmıştı.

Şimdi odada tek başına kocasını bekliyordu.

Odanın kapısı açılmış kocası içeri girmişti. Kapıyı kapattıktan sonra gelinin yanına doğru geldi.

Kocasının yanına gelmesi ile kafasını dâhi kaldıramadı. İlk gece.. ilk zaman.. ilk baş başa kalmıştı. Korkuyordu bir hayli. Sonuçta gerdek gecesi, ilk defa kocasını görecekti.

" Ayağa kalk!" Diye ilk emrini verdi.

Berivan duyduğu kelime ile şaşırsa da ayağa kalktı. Kafasını yavaş yavaş kaldırıp kocasına baktı.

Ne yüzünde bir gülümseme nede bir samimi bir yüz hiç bir ifade yoktu.

Berivan arkasını döndü. Gelinliğini kocası çıkaracaktı sonuçta. Fakat kocasının sesi ile gözleri fal taşı gibi açıldı.

" Kendin aç gelinliğini!" Duyduğu kelime binlerce kez nüfus etti kulağına. Ne duyduğunu tekrar tekrar duymak istedi.

" Af buyur ağam?"

" Kendin aç gelinliğini, dedim!"

Neden kendisi açıyordu gelinliğini? İlk kadındı, kuma değildi. Başka bir kadının üzerine gelmemişti. Sevenlerin arasına da girmemişti sonuçta. Peki bu yaptığı neydi?

Kocasına doğru çevirdi yüzünü. Ona bakmıyordu resmen! Neden böyle davranıyordu bu adam!

" Neden.. neden sen.. açmıyorsun gelinliğimi?" Sesi bir tufana tutulmuş gibi kısık ve narin çıkmıştı.

" Bana karşı gelme dediğimi yap!" Diye ikinci kez bağırdı.

Eli çaresizce arkaya kaydı. Fermuari bulduğu gibi açtı. Gelinlik bedeninden kayıp giderken, iç çamaşır katı ile kalmıştı. Tamamen soyundu.

Yatağa girmişti. Kocası da üstünü değiştirip yatağa geçmişti. Kadının vücuduna dâhi bakmadı. Daha doğrusu bakmak istemedi.

Üzerine yavaşça çöktü. Ona korku ve endişe içinde bakan kadına, kendisini ise boş gözlerle bakıyordu.

Kısa süre içerisinde gelen acı ile kadın gözlerini sımsıkı kapattı. Acı hâlâ devam ederken, adam durmuyor devam ediyordu.

Yanağından saçına kadar yol çizen göz yaşları durmak bilmezken, kadın bagirmamak için dişlerini sımsıkı birbirine bastırıyordu.

Üstünde kendini bırakan ve derin nefes alan adam rahatlamıştı. Acıyı da kadına vermişti. Kendini diğer tarafa atan Şiyar uyku moduna geçmişti.

***

Banyosunu yapan Berivan ilk gün için beyaz elbise tercih etmişti. Altınlarını takan kadın aşağı indi.

Viyan onu karşılamıştı. Beraber mutfağa geçmiş kahvaltı hazırlamıştı.

Yeni gelin olarak, kahvaltıda az bir şey yemiş, gelen soruları da kendince cevaplamış ti.

Konağı gezdiren ve tek tek anlatan Viyan, gelini bir köşeye çekti.

" Ağrın var mı?" Diye sordu. İlk günün ağrısı elbette olurdu.

Berivan utana sikina Viyana baktı.

" O kadar belli oluyormu?" Dedi mahçupca.

Viyan ne kadar altan alsa da, kadının artık ne kadar canı yandı ise bacaklarını birbirine sürüyordu.

" İlk gün ya belli eder, taslanma."

Hoş görü ile karşıladığı için kendi şanslı saydı Berivan. En azından elti konusunda, kötü değildi.

Yeni gelin olarak adetleri tek tek yapmıştı. Büyüklere tek tek kahve götürmüştü. Fakat sabah kalktığında ise kocasını görmemişti.

Gelenler az değildi çokta değildi. Gelini görenler maşallah demişti. Esmer teni, burununa taktiği hizmasi ve beyaz oyalı tülbentini ile çok güzel gelin olmuştu.

" Berivan yenge.." Asminin sesi ile ayağa kalkıp kızın yanına geldi.

" Babam ve ağabeyim senden kahve istiyor."

Berivan başını sallayıp mutfağa geçti. Kahveyi ayarlayan gelin fincanlara ilk köpüğü dökmüş sonra da suyu dökmüştü.

Tepsiyi alıp çıkmıştı. Misafir odasına geçen kadın ilkin kayinbabasina daha sonra da kayın biraderine vermişti kahveyi.

" Bextê te xweş bî,"

" Xwezi bavo."

Salondan çıkıp aşağı inmişti. Akşam yemeği için hazırlık yapılmıştı. Çorbayı kontrol edip tek tek kaselere konulmuştu.

Beliz ve Asmin, turşu ve yeşillik çıkarmış yıkamış tabaklara koymuştu.

Berivan pilavlari tek tek tabağa koymuş tepsiye dizmisti.

Yemekler tek tek sofraya konulmuştu.

Yemekler yenirken, Beliz annesine döndü. " Dayê."

" Söyle keckamin."

" Ağabeyim ne zaman gelecek?"

Berivan saç ekmeğinden bir parça koparıp ağzına atmıştı ki belizin sesi sorusu üzerine eli havada kalmıştı.

Kocası nereye gitmişti? Daha ilkin günden karısını evde bir başına bırakıp nereye çekip gitmişti?

Besne xanim kızına uyarı bakışı adetta firalmisti. Şimdi sofrada söylenecek söz müydü bu? Kendisi bilmiyordu söylemeyi?

" Ağabeyinin işi çıktı, gelecek." Gözü daha yeni açmış gonca çiçeği gelinine baktı. Daha yavrucak bu ilk gelin gelmiş, daha ilkin günden kocası evden çıkıp gitmişti.

Berivan başını kaldırmadan yemeğini yemeye daha doğrusu oynamaya çalışıyordu. İştah gitmişti kızda.

Kafasını kaldirsa herkes görecekti. Başını kaldırmadan yemeğine döndü.

Viyan eltisine baktı. Şiyar dediği her şeyi uyguluyordu. Evden çekip gitmiş ve bu vesileyle millete bir yıllık dedikodu kazanı vermişti.

Boğazına oturan yumru ne gitmek biliyordu nede geçmek. Dün gece ona acimayan adam bugün çekip gidiyordu. Vay kara bahtına!

Berivan ve Viyan sofrayı toplamış, bulaşıkları el hızıyla yıkamisti. Çayı hazır eden Berivan demi oturunca, tepsiyi hazırlayıp salona geçmişti.

Ailecek çaya oturan aile hem konuşuyordu hemde çay içiyordu. Normalde çayı seven kadın bugün bütün iştahı çekip gitmişti. Sadece bir bardak çay içe bilmişti.

Çaydan sonra Besne xanim odasına çıktı. Diğerleri de odasına çekilmişti. Ki Berivan için en iyisi olmuştu.

Odasına çıkan genç kadın yatağına tek başına oturmuştu.

Daha dün gece kocası sol tarafta yatarken, şimdi o yanı boştu.

Yarın ailesi bunu öğrendiğinde nasıl bir tepki ile karşılaşacaktı? Ne diyecekti? Hele ki en önemlisi ise, bütün bunlar olduğunda ise kocası nasıl bir cevap verecekti, oda bilmiyordu.

Düşünmekten kafayı yiyecek duruma gelmişti. Mutfağa inemli su almliydi.

Odadan çıkan kadın merdivenleri inmişti ki belizin ve Besne xanimin sesi duydu.

" Sana mı düştü bu haberi vermek!"

" Dayê ben kötü bir şey demedim. Hem ne kadar saklayacaktik ki, eninde sonunda ogerncenekti."

" Beliz o kadın senin yengen! Her ne olursa olsun saygısızlık etmeyeceksin!"

" Doğru evet yengem. Ama ağabeyim tarafından sevilmeyen yengem."

Kan akışı beyninde durdu. Duyduğu her kelime sanki yıkılmış bir enkaz kadar ağırlığı altında kalmış gibiydi. Şiyar onu sevmiyordu.

Şiyar ağa karısını sevmiyordu!

Bu kelimler beyininde raks etmeye yüz tuttu. Kocası o yüzden çekip gitmişti. Sırf karısı ile yüz göz olmamak için.

Dolan gözleri ile hızla odaya koştu. Kapıyı açıp içeri girdi. Kapının arkasına kendini atan kadın ağlamaktan biçare olana kadar yıprandı.

Sevmiyorsa niye evlenmişti? Neden kadını yapmıştı? Neden teli duvaklı gelini yapmıştı?

Bir kadına bu yapılmamalı. Bir kadının duyguları ile bu şekilde oyuncak gibi oyanmamali! Kim olursa olsun...

Yatağa geçen kadın iki büklüm olup düşünmeye yüz tutmuş cümleler ile sabahı zor edecekti....

 

 

 

 

Loading...
0%