@em_ineee
|
Bölüm-8 Acı direniş.. Acı vücuda giren ilaç kadar etkiydi. İnsanı parmağında oynatan acı vermeden duramayan darmaduman eden bir etkiye sahipti. Nitekim bu acıyı en dibine kadar çeken ise Berivandan başkası değildi. Acı ona her yönden vuruyor kadını acı içinde bırakıyordu. Asmin yensginin yanına kadar geldi. Onu yatağa oturtmuş tü. Evvela yengesini sakinleştirmesi gerekti. " Yengem iyi misin?" " Benim suçum değil." Dedi Berivan. Gözü kararmış yanağına inen tokatin etkisi kadına narkoz etkisi bırakmıştı. " Ben.. ben böyle olacağını bilemedim.." " Yengem sakin ol, bak ağabeyim iyi olacak." Daha henüz ağabeyinin nasıl olduğunu da bilmiyordu. İyi miydi? Yaralı mıydı? Hiç bir bilgisi yoktu. " Bana çok kötü davranıyor Asmin! Parmağına yüzük dâhi takmıyor." Hâlâ o anın görüntüsü beyininde raks ediyordu. Asmin az bir şey eğildi. Kardeşinin tokat attığı yerde yara oluşmuştu. Ve kanıyordu. Kim bilir yüreğinde kanayan yara ne kadardı. Komodinin üstüne duran peçetenden bir tane çıkarıp eline aldı. Kadının yanına geçip oturdu. Peçete ile yarayı sileceği yerde Berivan kızının elinden tuttu. " Hayır." Diyerek kızı durdurdu. Kızarmış gözleri ile adetta, bir yangının ortasında kalmışcasina bakıyordu. " Bu yara kalacak, ömrü hayatım boyunca kalacak!" Dedi kıza bakarak. " Bu yara kaldıkça benim acım taze kalacak!" Ne yaranın geçmesine izin verecekti. Nede bu canın geçmesine. *** Gün bitmişti gece çökmüştü Amed topraklarına, ay karanlığın arasında gece gibi parlayan yıldızılarin arasında yerini almıştı. Şiyar'in durumu iyiydi. Araba nasıl oldu ise kontrolden çıkmıştı. Kontrolden çıkan araba koca ağaca çarpmıştı. Hızı biraz düşük olduğu için yara bere almamıştı. Besne xanim ne kadar bir gece kalalım dese de Şiyar kabul etmemişti. Hastane ortamını sevmiyordu. Babası annesi ve aile üyeleri ile eve dönen Şiyar ağa karısını ne kadar aradı ise bulamamıştı. Evdeki olaylardan bir haberdi! Eve dönen aile ile Asmin aşağı indi. Ağabeyi bir çınar ağacı gibi ayakta görünce çok mutlu olmuştu. Ağabeyine sarılmıştı. " Bizi çok korkutun ağabey!" Diye sitem etti. " İyiyim cadı iyiyim." Dedi Şiyar. Kız kardeşine takılmadan duramadi. " Keckamin, yengen nerede?" Diye sordu Besne xanim. Gelini nerdeydi? Kocası hastanden eve gelmişti neredeydi gelini? " Yâde, isterseniz salona geçelim. Bende yengemi çağırayım." Besne xanim anlamsada başını sallayıp salona geçmişti. Asmin yensginin odasına doğru yürümüş odayı açıp yengsini çağırmıştı. Berivan gorumcesi sayesinde salona geçmişti. Şimdi hesap verme vakti idi! Besne xanim, tekli koltuğa geçip oturdu. Şiyar da annesinin yanına geçip oturmuştu. Salona giren kadın ile bütün gözler onu bulmuştu. Besne xanim gelinin hâlini görünce yerinde diklesti. Bu kadının hâli neydi böyle? Ne olmuştu bu kadına! " Bukê, bu halın nedir?" Diye hayret içinde sordu. " Bana değil, kızınıza sorun!" Dedi Berivan. Kocasına döndü gözleri. Çok şükür ki iyiydi eve sapasağlam dönmüştü. Beliz kaş çatmış bir vaziyette kadına baktı. Kendisi suçlu iken onu suçlu çıkarıyordu. " Benim değil, senin suçun!" Dedi Beliz. Alta kalacak değildi herhalde. Parmağı ile ayakta duran kadını gösterdi. " Bu kadın, ağabeyime karşı beddua etti. Onun yüzünden ağabeyim kaza yaptı." Berivan sessiz kalmadı. " O an neler yaşadığımı biliyor muydun sen?" Diye sert çıkıştı. " Ağabeyinin bana neler yaptığını?" Besne xanim gelinin ve kızına baktı. Bunlara ne olmuştu böyle, bu nasıl bir saygısızlık, bu nasıl bir üsluptu. Gelinine hayret kaldı. Oğluna beddua mı etmişti? " Sen oğluma, kocana beddua mı ettin gelin?" Berivan kaynanasına döndü. Üzgün gözler ile baktı kadına. Ettiğini inkar etmiyordu zaten. Etmişti ama neden ettiğini kimse bilmiyordu. " Jimom, sana yemin ederim isteyerek olmadı. Şiyar ile sabah kavga ettik. Şiyar parmağına yüzüğünü takmamisti. Bende takmasini istedim, evlisin dedim. Dinlemdi! Kavgaya tutuştuk." Besne xanim gelinin üzgün göz bebeklerine baktı. Kendi evliliği için cirpinyordu. Acıdan bogulsa da canı yansa da çırpınıyor elem içinede. Şiyar kadına baktı. Üzgündü, yipranmisti. Ve dahası iyi değildi. Küçük çocuk gibi kafasını egiyor fırsat bulduğu zaman da konuşuyordu. Kalbi o an tekledi. O an sanki ciğerlerine nefes gitmediğini fark etti. Eli ile bilmeden avucunu sıktı. Kaza yapan ama yara almayan kendisi iken, kaza yapmayan ama darbe yiyen karısı olmuştu. " Beliz!" Diye sert uyarı verdi, Şiyar. Gözleri alev alev gibi kardeşine döndü. " Yengeden özür dile!" Besne xanim da oğluna hak verdi. " Ağabeyin haklı, yengeden özür dile." Beliz annesine ve ağabeyine baktı şaşkınca. Ne yani suçlu oyken kendisi neden özür dilyordu ki! " Dayê..." " Beliz!" Diye ikinci kez ikaz etti. Sözünün üstüne söz yoktu. Özür dileyeceksin dediyse dileyecekti. Beliz sinirle yengsine döndü. Hiç özür dilemek gibi bir hissi yoktu ama mecburdu. " Özür dilerim yenge." Dedi Beliz. Besne xanim başını salladı tamam oldu dercesine. Oğluna yavaşça döndü. " Oğlum sende git dinlen." Herkes dağılmıştı. Berivan tek başına çıktı odasına. Odaya girdiğinde kocası üstündeki gömleğin düğmelerini açıyordu. Ona bakmadan dolaptan çıkardığı döşek ve yastığı alıp yere serdi. Üstünü dâhi çıkarmadan yatağa girdi. Şiyar da üstünü değiştirip yatağa geçmişti. Fakat gram uykusu yoktu. Bugün yaşananlar, sanki az önce olmuş gibiydi. Yan tarafa döndü Şiyar. Karısının arkası dönük vaziyette uyuyordu. Acaba canı çok yanıyor muydu? İyi miydi? Sorsaydi ya iyimsin diye. Yarası derin miydi? Bu sefer yüz üstü yattı. Kolunu gözünü kapatarak, uyumaya çalıştı. " Canım yanıyor anne, duy sesimi. Sessizce çıkan feryadımı duy. Sen annesin hissedersin benim feryadımı duy annem." Bir göz yaşı daha çıkmıştı yuvasından. İstikameti ise yanağından süzülmek oldu. Bir feryat bin feryat kadar etkileyicidi. *** Güçlüyüm der güçsüz kalırız. Güçsüz der güçlü kalmaya çalışırız. Berivan savaş gardini inidirmycekti! Kahvaltı sonrası Şiyar ve Hakan birlikte çıkmıştı. Bu sefer erken değil geç çıkmıştı ve kahvaltı edip öyle çıkmıştı evden. Hakan karısı ile aşağı inmiş ugurlamisti. Şiyar ara ara gözleri karısını arasa da yüzünü dâhi göstermemişti. Bugün herşey tam tersi olmuştu. Berivan erken kalkıp gitmişti. Şiyar tek kalmıştı odada. " Berivan." " Efendim Viyan." " Bugün hazırlık yapmamız lazım." " Neden." " Halam ve kızı bugün eve gelecek." İki kadın da el çabukluğu ile hazır etmişti herşeyi. Kurabiye çikolata kuruyemiş, kek, ne varsa tabakalara koyup tepsiyi dizmisti. Kısa süre sonra gelmişlerdi misafirler. Besne xanim karşılamıştı. " Hoş gelmişsen." " Hoş bulmuşam." Dedi yaşlı kadın. Gözü önünde duran güzel geline deydi. Berivan gülümseyerek kadının yanına gelip elini öpüp başına koydu. " Berhudar ol keckamin." Gözleri Besne xanima kaydı. " Gelinin güzel ha, Besne!" Asmin ve Viyan gülereken, Beliz gözlerini baydı. Hep birlikte geçmişlerdi salona. Havadan sudan sohbet açılmış hoş bir sohbet havası olmuştu. Berivan kadını dinliyor ara ara sorularına cevap veriyordu. " Heja, bana mutfakta yardım et." Dedi Beliz. İki kızda hızla çıkmıştı, salondan. Mutfağa gitmişlerdi. Berivan iki kızın ardından bakıyordu. Heja da kendisi gibi esmer tenili uzun boylu idi. Çayını içip sohbet etti. Ki soğuyan çaydanlığı alıp çıktı. Beliz işini yaparken, Heja kıza bakıyordu. " Kız Beliz, bu nasıl kadındır?" Dedi şaşkınca. " Bu kadın benden bile güzel." Anlattıkları kadar vardı. Güzel kadındı evellallah. Beliz kıza döndü. " Sende Heja! Güzel olsa ne yazar, ağabeyim ile araları kötü. Bakma sen böyle güldüğüne ağladığı zamanlar çok oluyor." Berivan sinirini çaydanlığın kulpundan çıkardı. Bu kız akillanmycakti. Kocası ile arası kötü olsa bile ne diye ona buna anlatıyordu. " Ama yinede ikiside evli değil mi? Şiyar o kadını koyununa alıyor yatağına alıyor." " Maalesef." Dedi Beliz. O konuda Heja haklıydı. Berivan ağabeyinin koyununa giriyordu. Karısıydi sonuçta! " Ama benim tek duam senin bu gelin gelmendi." " Ne malum belki bir gün olur." Sonra ne dediğini kavrayinca, " yani demek istediğim, Şiyar ağa senin dediğin gibi karısı ile arası kötü ise bir gün boşanır." Berivan hızla ayrıldı oradan. Yukarı çıktı. Asmin salondan çıkmıştı. " Yenge mutfaktan bez getirsene." Kadının elinde çaydanlığı fark etti. " Ee, daha götürmemisin?" " Şimdi götürürüm canım." Asmin geri içeri girmişti. Berivan arkasını dönüp gelene baktı. Beliz kadına bakmadan geçip gitmişti. Arkasından da Heja geliyordu. Yanına kadar gelmesini bekledi. Dibine kadar geldiğinde ise kızın kolundan sertçe tuttu. Heja kadına baktı. " Ne oluyor?" Berivan kadına ölümcül bakışlar ile bakıyordu. Ona iki çift lafı vardı. " Beni kimseye benzetme!" Dedi Berivan. " Ben kimseye benzmem!" Gözleri karanlıkta parlayan yıldızılar kadar güzel ama yakından bakıldığında ise bir aslan kadar da vahşi bakıyordu. " Eğer karşımda durursan.." dedi kıza iyiyce sokulup... " Kimseyi dinlemem ezer geçerim!" Son sözü bu noktaya getirmişti. Heja korku ile kadına baktı. Bu kadın asla ama asla zavallı değildi. Gerektiği yerde aslan gibi kesiliyordu. " Ne diyorsun Berivan?" Sakindi ama bir hayli, korku yapışmış bir sinek gibi yayılmıştı. " Ben dediğimi dedim. Aklın varsa beni karşına alma yoksa..." " Yoksa ne?" " Onu da o zaman görürsün!" Kadının kolunu bırakıp sakince aşağı indi. İşini yapıp geri çıktı. Yavaşça yere oturup ona korku ve panik ile bakan kıza çevirdi bakışını. Bu korku ona şimdilik yeterdi. *** Gece vakti odasına çekilen Berivan hiç uyumamisti. Çarşıya çıkıp alacakları vardı. Onun için izin alması gereti. Besne xanim izin vermişti. Asmin ile çıkacaktı. Odasında hazırlığı biten kadın yüzüğüne baktı. Kocası hâlâ takmamisti yüzüğü. Kendisi de çıkarmıştı. Madem takmıyordu oda takmaycakti o vakit. Aşağı inen kadını gören Asmin büyunlmis gibi bakıyordu. Kırmızı mat elbise ile adetta mankenleri aratmayacak kadar güzel olmuştu. Bugün çok güzel görünüyordu. " Yenge bugün çok güzel olmuşsun." Berivan şuh bir kahkaha atmıştı. " Tahtaya vur güzelim tahtaya." Dedi kızın koluna girip çıkmıştı. Gün boyunca alışveriş yapmıştı. İşi biter bitmez ağabeyini aramış gelmesini istemişti. Kısa süre sonra gelen araba ile bagajı açıp poşetleri koymuş Berivan öne Asmin arkaya geçmişti. " Eksik yok değil mi Asmin?" " Yok yenge herşey tamam." Şiyar yola konsantre olmaya çalışıyordu ama ne fayda ki olamıyordu. Hele ki hadideden güzel olan bu kadının varlığı varsa. Elini vites topuna atmıştı ki kadının parmağında yüzüğü olmadığını fark etti. Kaşları sinirle çatildi. İki eliyle arabayı sürüyordu. Allah bilir kaç erkek görmüştü onu bu hâlde? Birde yüzük de yoktu! Bu sana meydan okuyorum demekti. Sen yüzüğü takmadigin müddetçe bende takmiyorum demekti. Bu kadın ciddi anlamda garbine gidiyordu. Ve aynı zamanda da hoşuna gitmeye başlamıştı. " Ağabey iyi misin?" Eli boğum boğum olmuştu. " Bir şey yok!" Dese de bu kadına bunun hesabını çok fena soracaktı. Bundan emindi. Ki Berivan da buna içten içe sevinmişti.
|
0% |