Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@em_ineee

Bölüm-1

Hayatın hiç bir zaman kuralı yoktur. Kuralı siz koymak zorundasınız. Yada kural sizi yönlendirecek..

Elindeki eşyaları tek tek özenle valize koydu. Buradaki hayatını geride bırakıp kendine yeni ve daha iyi bir gelecek için hazırlığını yapıyordu.

Alacağını almış valizi fermuraini kapatıp yere indirmişti. Bu koskoca evde nice yıllar geçmişti. Şimdi ise bu evi bırakıp İstanbul'a gidiyordu.

Kafasını hayalî olan kağıda çevirdi. Lise ilk yıllarında yakın arkadaşı orijinal baksi yapıp vermişti. Köprünün fotoğrafı ile birlikte çekilmiş İstanbul manzarası...

İç çeke çeke kurduğu yeni yaşama bugün merhaba diyecekti. İçinde tazecik bir mutluluk ve aynı zamanda hüzün vardı.

Hayalî idi mimarlık okumak. Bu hayalden hiç vazgeçmemsti. Daha beş yaşında iken annesi ve babası elim bir kaza sonucu ölmüştü. Ona bakan ise teyzesi olmuştu. İlk ve orta okulu dereceli derecede bitirmişti. Liseyi de kasaba okumuştu.

İlk yıldan olmamıştı ama ikinci yıl iyi bir puan alıp kazanmıştı okulu.

Genç bir kızdı Esma. Çoğu köyden varlıklı kişiler onu istemişti. Esmanin güzelliği herkesin diline düşmüştü.

İstanbul'da ki dayısı haberi alır almaz yeğenini arayıp gelmesini istemişti. Burada daha iyi eğitim göreceğine inanıyordu.

İkinci yılda kazanan genç kız dayisini arayıp kazandığını bildirmişti. ' Nihayet,' demişti Esma.

' Nihayet kazandım' demişti. Ne emek vermişti bu sınava. Yolun sonucu ise masmavi deniz ile kaplı olan hayli olan İstanbuldu.

Odasının kapısı açılmış içeri can dostu Melike girmişti.

" Hazır mısın?" Acı bir tebessüm belirdi yüzünde. Her ne kadar kazanıp da gitse de aslında gitsin istemiyordu.

" Kısmen hazırım." Gitmeye ne kadar istekli olsa da, annesinin ve babasının mezarı buradaydı. Kalbi ruhu burda kalacaktı.

" Bence hazır olman lazım, seni bekleyenler var."

Esma kim dercesine başını salladı. Melike kızın koluna girip odadan çıktı. Bahçeye çıkan ikili, onları bekleyen kızları gördü. Esma ağlamamak için hepsine tek tek baktı. Kimi komşu, kimi sınıf arkadaşı, kimi ise can dostu idi. Hepsinin yeri yanında kıymetliydi.

Ellerindeki hediye paketlerini kıza tek tek verdiler. Hepsi onu düşünerek gelmişti buraya. Ne kadar kıymetli arkadaşı vardı.

" Esma abla buraya geleceksin değil mi?" Dedi Hülya. Esmayi çok seviyordu. Gözleri dolmuş küçük çocuk ağlayacakti nerdeyse.

" Ağlama güzelim, ağlama küçüğüm, ben geleceğim. Yine geleceğim," kızı kendine çekip sarıldı. Ah ayrılık ne yaman işti böyle.

" Ya gelmesen?"

" Geleceğim." Dedi sözüne verirken. Gelecekti elbette, insan doğdu yeri unuturmuydu hiç!

Kızlar ile tek tek konuşup daha sonra dayısının geldiği öğrendi. Valizini alıp evden çıktı. Son kez arkasını döndü, son kez baktı evine.

İlk Baharın gelişi gibiydi kalbî, dökülen tazecik yaprakları gibiydi gönlü. Kurmuş yapraklar nasıl ki dalından kopuyorsa, oda öyleydi şimdi.

Dayısı kızın yanına gelip valizi almış bagaja koydu. Arabaya binip çıkmıştı yola.

Sedat dayısı yirmi beş yıldır evli idi. Çok sevdiği Meltem yengesi vardı. Sedat dayısı üniversitese biter bitmez, bir şirkette geçmiş çalışmıştı. Kısa süre sonra karısı Meltem yengesi ile tanışmıştı. Severek evlenip çocuk yapmıştı. Üçüncü yılda Yiğit dünyaya gelmişti. Henüz o zamanlar Esma daha dünyada dâhi değildi.

Esma o zamanlar beş yaşında iken Yiğit'i görmüştü. Tâbi o zamanlar annesi ve babası hayattaydi. Dayısı buraya ziyaret için gelmiş annesi ve babası onu uğurlamak için kasabaya gitmişlerdi. Dönüş yolunda ise başka bir araba ile kafa kafaya çarpışmis olay yerinde ölmüşlerdi.

O günden sonra yiğit ile kolay kolay bir araya dâhi gelmemişti.

***

İstanbul.. masa mavi güzelliği, capcanlı eserleri ile kendine aşık eden eşsiz güzeli İstanbul..

Yolda iken denize baka baka eve geçmişti Esma ve dayısı. Müstakil evde yaşayan dayısı, evin önüne arabayı park etmişti. Yegeni ile birlikte geçmişti eve.

Kapıyı açan Meltem hanım kızı görünce çok mutlu olmuştu.

" Hoş geldin, Esma."

" Hoş buldum yenge."

Beraber içeri geçmişti. Uzun bir koridor vardı sol kanadı, mutfaktti. Diğer taraf ise dönerli merdiven vardı. Koridorun sonunda salon açılıyordu.

" Sofra hazır." Diyen meltem hanım ikisine çağırdı.

Esma mutfağa geçti. Mutfak bölmesi güzel dizayn edilmişti. L şeklinde tezgâh vardı. Dolap kapakları beyaz, sapları ise altın rengi idi.

Yengesi yine döktürmüştu. Çorba, salata, börek ne ararsan vardı.

" Nasıl geçti yolculuk?" Servis kaşığıyla kızın önüne börek koyuyordu.

" Güzeldi, dayımla konuşa konuşa geldik." Dedi Esma. Çatlı ile börekge saplamis ağzına atmıştı.

" Esma sen bugün dinlen." Dedi meltem hanım.

Sedat bey etrafı taradı. Bugün ev sessizdi. Arabada yoktu kapının önünde.

" Yiğit nerede?"

" Nerede olacak, serseri arkadaşları ile çıkmıştır bir yere!"

" Yine mi ?" Dedi kızgın vakur edası ile. " Niye beni aramadın?"

Meltem hanım çökmüş gözleri ile kocasına kaydı bakışı. " Ne yapayım Sedat bey, dinliyor mu beni?"

Esma yemeğini yerken, yiğiti düşündü. Yıllardır vardı araba sevdası. Hiç değişmemişti.

" Eşek herif ne olacak!"

Yemeğini yiyen Esma yengsinin ona gösterdiği odaya çekilmişti. Üstünü başını değiştiren genç kız kendini yatağa attı. Uyumak istiyordu. Bu yorgunluk ancak uyku ile giderdi.

***

Gecenin ışığı odasına vururken uyanmıştı Esma. Boğazı kurmuştu. Komodinin üstünü kontrol etmişti ki boş sulahi ile karşılaştı.

Şimdi birde mutfağa inip su içecekti. Oflayarak ayağına peluş terligini giymiş aşağı inmişti. Ortalık karanlıktı. Sadece bahçe aydınlatması mutfağa vurduğu için ışığı açma zahmetine bile girmedi.

Dolabı açıp su bardağı çıkardı. Suyu doldurup içmişti ki, ışık açılmış Esma korkudan ve panik hali ile bağırmışti.

Karşısındaki genç adam hızla kızın yanına gelip eli ile ağzını kapattı.

" Siktir! Ne bağırıyorsun sen!" Bu salak kız ne diye bağırmışti şimdi. Babası şimdi uyanirdi.

Esma sadece genç adama bakıyordu. Gecenin bu saatinde, önüne çıkarsa olacağı buydu. Kalbi sanki maraton koşusuna çıkmış gibi hızlı hızlı atıyordu.

" Ne oluyor burada?" Ah şimdi tam olmuştu. Yiğit elini kızın ağzınadan çekip babasına döndü.

Gecenin vakti olmuştu ve oğlu yeni eve dönüş yapıyordu. " Eve döne bildiniz demek!"

Yiğit babasına baktı. Yüz ifadesine bakılırsa birazdan ifadeye çekilecekti. Normalde bu saatte eve gelir mutfağa girer suyunu içer odasına çıkardı. Fakat bu kız yüzünden sobe olmuştu.

" Arkadaşlara takıldık baba." Fakat Sedat bey başı ile yukarı diye işaret verdi. Yiğit çıkmıştı.

" Çalışma odama geç!" Diye emri vermişti.

Yiğit mutfak kapısının eşiğinden çıkarken omzunun üzerinden kıza ölümcül bakışları da firlatmisti.

Meltem hanım kızı alıp çıktı.

Esma birinci katta çıkmıştı ki dayısının sesini işti.

" Bu kaçıncı Yiğit? Sürekli eve geç geliyorsun."

" Baba ben artık çocuk değilim. Bira rahat bırakın beni!"

" Rahat bırakalım öyle mi? Rahat bırakalım da, eve geç gel. Trafikte drift yaptığın için kol gibi ceza gelsin!" Bunları kendisi yapıyordu. Araba istedi diye araba almıştı. Fakat oğlu bazen dozajı abartıyordu.

" Artık bu evde adımlarını dikkatli at. Bu evde bir genç kız var!"

Yiğit babasına baktı. " Kim bu kız baba?"

" Zübeyde ve Ömer amcanın kızı Esma, okulu kazanıp buraya geldi artık burada." Dedi babası. " Ve sende adımlarıni ona göre at, yoksa o çok sevdiğin arabanı elinden alırım." Diye uyardı oğlunu.

Konuşma bitince Esma odaya geçmişti. Yiğit görmeyeli baya baya değişmişti. Eskiden oyuncak araba ile oynayan çocuk şimdi kendi arabası vardı. Gözlerini kapatıp uyumak için bekledi tâbi o uyku onu bulursa...

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%