Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@em_ineee

Bölüm-3

***

Beklenmedik hamle...

Bu hayatta seven insan sevdiğiyle mutlu olmak zorunda kalmaz mıydı? İlla birinin gitmesi, birinin acı çekmesi mi gerekti yoksa!

Eve gelene kadar aklına binbir türlü sorular geliyor, ama net bir cevap bulamıyordu. Söz konusu Yiğit olunca işler çıkmaz sokaklara dönüyordu.

Anahtar yardımıyla içeri girdi. Kapıyı kapatıp üstündeki deri siyah ceketi vestiyere astı.

Salona geçene kadar sessizlik dolu anlar salona geçip ışığı açması ile son bulmuştu.

Tekli koltukta oturan ve onu bekleyen bir adet kunt'u elbette ki beklemiyordu.

" Neredeyin?" Diye sordu Kunt.

Derince nefes alan Başak sorusunu cevaplamdan evvel çiftli L koltuğa oturdu.

" Yiğitin yanına gittim." Dedi net bir cevap vererek. Saklayacak yada mani olacak bir durumu yoktu.

" Nereye gittin?" Tekrar sordu. Kulaklarının yanlış duymadigina emin olmak istiyordu.

" Kunt." Dedi Başak. Duyduğu hâlde neden aynı şeyi soruyordu.

Kunt büyük öfke girdabına düşmüş hızla ayağa kalkarken, önündeki sehpayi ve sehpanın üstünde duran içki ve bir kadeh yere düşmüştü.

Genç kızın yanına kadar gelip onu kolundan tutarak ayağa kaldırdı.

" Tekrar söyle! Yiğit'in yanına mi gittin?"

Başak başını salladı. " Evet! Yiğit'in yanına gittim." Netti.

" Sen benden habersiz, o şerefsizin yanına mı gittin?"

Başak büyük bir sert tepkiyle kollarını saran ve acıtan adamdan kurtarmış bir kaç adım geri atmıştı.

" Konuşmam gereken konular vardı."

" O adamla daha ne konuşacaksın Başak!" Hâlâ ama hâlâ aynıydı Başak. Yiğit onu bırakalı ve çekip gideli aylar olmasına rağmen düşünmediği tek bir anı yoktu.

" Anlamıyorsun Kunt!" Dedi Başak. Yenilgi içinde omzunu düşürdü. " Anlamıyorsun! Ben o adamla büyük bir geçmişim var. Bunları göz ardı edemem. Benim yüzümden canı çok yandı, ona bir özür borçluyum."

" Karınında benim çocuğumu taşırkende mi özür borcun var!" Deli öfkesi delip geçiyordu. Sevdiği kadından ilerde baba olacağını bildiği hâlde hâlâ eski sevdiğinin deridine düşmüştü.

Başak bu durumda sustu. Kafasını eğdi. Daha henüz küçük olan bebeği, onu hayata bağlayan tek gerçek olmuştu.

Eli karınına gitti Başak'ın. Daha geçen hafta öğrenmişti hamile olduğunu. Kunt duyduğu an daha da mutlu olmuştu.

" Ona söyledin mi?"

" Hayır." Dedi Başak. Daha kendisi bile yeni yeni anne olmayı kabul etmişken, yiğit'in duyması daha kötü hâle sokardi.

" Eninde sonunda öğrenecek ama!"

" Biliyorum." Dedi.

Kunt salondan çıkıp gitmişti. Başak kendini tekrar L koltuğa attı. Zorlu ama epey mesekatli yoldan geçiyordu. Savaşmaya hâli de yoktu gücü de. Tek istediği bu hayattan yara bere almadan ayakta durmaktı.

" Bebeğim... Anneyi affet olur mu?" Daha yeni yeni filizlenen başaklar gibi bebeği vardı. Onu varlığı güç kaynağı idi Başak için. " Anneyi birde sen üzme."

***

Mutfağa giren Esma, ilkin çayı koymuş daha sonra kahvaltılıklari tek tek çıkarıp masaya koymuştu.

Teflon tavayı alıp ocağın üzerine koydu. İlk soğan daha sonra biber ve domatesleri doğramis tavaya koymuştu. Baharatlıklari da ekleyip yumurtayı da kırıp güzelce karıştırdı.

Mis gibi kahvaltı sofrası hazırdı.

" Ooo, günaydın Esma."

" Günaydın Meltem yenge."

Meltem hanım sofraya şöyle bir göz uçuyor baktı. Herşey tamamdı. Bir tek şey eksikti...

" Ekmekleri ben kizartayim."

Ekmeği alıp doğrama tahtasına koymuş dilim dilim dogramisti. Ekmek kızartma makinasını ayarlayıp ekmekleri içine koydu. Mis gibi kızarmış ekmek kokusu.

Dayısı da gelince sofraya oturmuştu.

" Günaydın millet." Yiğit kısa süre sonra ortamlara girmişti.

" Hayret sen gelir miydin sofraya!" Diye çıkıştı Meltem hanım.

" Menemen olursa tâbi gelir." Dedi Sedat bey.

Yiğit oturup kızarmış ekmekten bir tane alıp menemene bandirip ağzına attı.

Esma ara ara menemene yüklenen genç adama bakıyordu.

" Bugün işin var mı?" Diye sordu Meltem hanım.

Yiğit çayını içerken annesine döndü. Göz kirpip, " Ne oldu?" Diye sordu.

Çayını içen meltem hanım gözü ile esmayi gösterdi. " Esmayi alda biraz dışarı çıkar. Havası değişsin."

" Niye burada hava alamıyor mu?"

Esma çatalı avuç içinde sıktı. Hayır hangi maksatla böyle konuşuyordu, hangi mantıkla onunla dalga geçiyordu, bilmiyordu.

" Esmanin buraya ilk gelişi, o yüzden biraz İstanbul havası alsın istiyoruz." Sedat bey gerekli açıklamayı yaptığını farz ediyordu.

Yiğit onaylar tonda salladı başını. Esma ağız okuması ile teşekkür etti hem yengsine hemde dayısına.

Yemek sonrası üstünü değiştirip inmişti aşağı. Yiğit ile arabaya binen Esma deniz manzaralı olan yere gelmişti.

Deniz kenarına gelen kız denizin eşsiz güzelliğini gözleri ile bakıyordu. Hava çok güzel, deniz hırçın ve dalgalıydi. Siyah uçuşan saçları arkaya doğru gidiyor, pürüzsüz yüzünü rüzgar yalayıp geçiyordu.

" Nasıl beğendin mi?"

" Çok..." Dedi Esma. Göz bebekleri yiğiti buldu. " Hayalini kuruyordum hep. Ve şimdi de.." o kadar naif bir duygu içindeydi ki, bazen ne dediğini bile bilmiyordu dili.

" Ben seni köyden biri ile evlenrsin sandım."

Esma yigite tamamıyla döndü. Aslında bazen düşünmüyor değildi. Acaba evlense nasıl olurdu diye bazen mantıkken düşünüyordu.

" Böyle öyle zannediyordum ama sonra bu noktaya kadar geldim."

" Hiç isteyen olmadı mı seni?"

Esma güldü. " Çok, çok isteyen oldu. Başka köyden gelen oldu, ama ben kabul etmedim."

" Niye çok çirkin diye mi yoksa!" Dedi alavere tavrıyla.

" Hayır!" Dedi Esma. " Aksine, köyde hiç bir erkek çirkin değil. Ama ben hayatımı başka yöne çekmek istedim."

Yiğit genç kıza baktı uzun uzun. Eski Esma yoktu karşısında, bambaşka bir Esma vardı. Ayakta duran, azimli dirençli, ne istediğini bilen biri.

Eski küçük Esma ise iple oynayan, kumlardan ev yapmaya çalışan bir kız vardı.

O sırada yiğit'in telefonu çaldı. Kimin aradığına bakan Yiğit Esmadan uzaklaşıp öyle telefonu açtı.

" Söyle Berk."

" Yiğit bu Kunt rahat durmuyor!"

" Ne oldu? Ne istiyor?"

" Yarış istiyor, seninle."

Yiğit bu sefer katılacaktı. Ne olursa olsun o adama karşı mağlubiyet vermeyecekti. Madem istiyordu bunu yapacaktı o vakit!

" Tamam. Aynı yer mi?"

" Gelecek misin?" Dedi şaşkınca.

" Evet! Bu işi kökten bitsin istiyorum!"

Anlaşma yapılır yapılmaz telefonu kapatıp kızın yanına geldi.

" Bu akşam seninle bir yere gideceğiz." Dedi Yiğit.

Esma kaşını kaldırıp baktı. " Nereye?"

" Bir yere," dedi kısaca.

Başak ne kadar öğrenmek istese de gideceği zaman göreceği için sustu.

***

Büyük teneke bidonları içi yakılmış yarış pisti hazır edilmişti. Yiğit ve Esma gelmişti.

Esma etrafı inceledi. Geldikleri yer yarış pisti, ve burada yarış yapacaktı.

Ya dayısı bunu öğrenirse!

Yiğit kızı bir köşeye çekti. Ardından gelenlere baktı. Kunt ve Başak el ele tutuşarak geliyordu. Kunt ne kadar mutluysa Başak o kadar yüksüz ve negatifti.

" Kunt hoş geldin birader."

Başını sallamak ile yetindi.

" Neredeyin bunca zaman?" Sordu diğeri.

" Önemli bir mevzu öğrendim. Onun için biraz çekildim." Bütün gözler Kunta çevrildi.

" Neymiş önemli mevzu?"

Kunt sevdiği kızın elini tutup yüzü kademe kademe gülmeye başlarken, gözleri ise vahşi bir kartal gibi Yiğite çevirdi.

Bu haberi aldığı zaman yüz şeklini merak etmişti hep!

" Çok yakında, Başak ile birlikte anne baba oluyoruz."

Herkes şaşkın bir ifadeye bürünmüştü. Gözler Yiğite çevrildi. Bu durum en çok yiğiti hirpalaycak, onu üzecek ti.

" Tebrik ederim, Kunt." Dedi Yiğit. Yüzünde her bir mimik yoktu elbette. Gözleri sakin, yüz ifadesi ise doğaldı.

Başak o an ne yaptığını anlamıştı ama iş işten geçmişti. Bunu kuntun yanına bırakmayacakti.

" Sağol Yiğit, darısı senin başına."

İki azılı düşman bir araya gelmiş ne şekilde ölüm istiyor bilmiyorlardı. Biri diğerini yerle bir etmek için meydan okuyordu. Diğeri ise alt etmek için!

" Kunt." Diye araya girdi Berk.

" Söyle Berk."

" Bence bugün yarış yapmayın." Dedi Berk. " Madem böyle güzel bir haber verdin. O zaman bebeğinin annesi ile vakit geçir biraz."

Kunt Başaka baktı. Yüzünde çok farklı bir duygu olduğunu biliyordu ki bilse pekte önem vermedi.

" Peki, öyleyse. O zaman başka bir zaman sözüm olsun." Arkaya dönüp gitmeden evvel de Yiğite çevirdi bakışını. " O zaman bebeğim ve karım ile geliriz."

Başak Yiğite döndü. Eğer Yiğiti biraz olsun tandı ise şuan sinir krizinin en üst seviysini yaşıyordu. Gözleri ile sadece ' Affet beni ' diyebildi..

Giden iki şahıstan sonra yiğit Berke döndü. " Can kurtardın."

" Her zaman." Dedi Berk.

Şuan ziyadesiyle sakinleşmeye ihtiyacı vardı.

 

 

Loading...
0%