Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@em_ineee

Bölüm-3

***

Ahım sana, acım bana...

Bir acı binbir acıyı doğurur, bir gece binbir geceye dönüşürdü. Her gecenin birde yürek burkan, bir sabahı vardı.

Dün gece kocası - ne kadar odaya gelmek istedi - ise gelmemişti. Zerda kapıyı kitlemek ile iyi akıl edebilmisti.

Kızı sabah uyanmış, elini yüzünü yıkayıp saçını taramisti. Daha sonra da kıyafetini giydirdi.

" Anne babam evde mi?"

" Bilmiyorum birtanem." İşi biter bitmez kapıyı açıp kızı ile birlikte çıktı odadan.

Merdivenleri inerken kocası merdivenlerin başında ikisine birden bakıyordu. Belli ki kocası sırf odaya girmedi diye kızgın ve öfkeliydi.

Reyhan babasının görür görmez annesinin elini bırakıp koşar adım aşağı indi. " Baba.." babasının boyununa atlayan küçük kız babasını öpücüklere bogmustu.

" Günaydın, reyhan." Bir gün, sadece bir gün olsun kızına kendi evladına kendi canından olan kızına kızım dememisti.

Zerda orada durmadı aşağı indi.

" Anneciğim, hadi sen baba annenin yanına git." Reyhan babasının kucağından inip yavaş yavaş adımlarla salona geçmişti.

Reyhan salona girdiği an Ayhan büyük bir öfke içinde kadına döndü.

" Dün gece yaptığın neydi?" Diye hesap sordu.

Zerda kocası dışında her yere bakıyordu. Bir tek yeşil hareleri ona değmiyordu.

" Olan neyse o oldu." Dedi Zerda.

" Zerda beni dinden imandan çıkarma! Ne demek istiyorsun sen he?"

Zerda kararan göz bebekleri ile kocasına baktı bu sefer. Zümrüt taşı gibi parlayan gözleri alev alev yanıyordu, yakıyordu.

" Sen benim üzerime kuma aldıktan sonra, seni odama mı alacağım?" Dedi Zerda. Kara kaşları tek hamlede havaya kalktı..

" Evet! Alacaksın." Dedi kadının üstüne bir adım daha attı. " Ben senin kocanım!"

" Sen bir tek benim kocam değilsin. Unuttun mu, senin bir karın var." Dedi dik dik kararan bakışlarla.

Bu hep olacaktı. Kocası ara ara onun odasına ara ara da diğer kadının odasına gidecekti. Bazen onları gülüşerek görecekti, bazense sarılarak.

Kocası onda ne yapıyorsa, diğer kadında da aynısı yapacaktı. Kocası onunla nereye gidiyorsa, diğer kadınla da gidecekti. Her halükarda eşitlik olacaktı.

Peki bu eşitlik çemberi daraltacak mıydı? Zerda bu çemberin içinden çıkıp, bir seyirci koltuğuna oturmuş izleyici gibi onları mı izleyecekti?

Yoksa susmayip o çemberin bir tek kendisine ait olduğunu mu gosretcekti?

" Senin bir karın daha var artık Ayhan!" Gözleri sulandı kadının. Beş yıllık kocası ile yaşadığı duruma gülesi geldi kadının. En acı ki, kalbinde taşıdığı adamın ihaneti kadının yüküne bin bir yük eklemişti. " Bir tek karın ben değilim."

" Evet bir karım daha var." Diye kabullendi. Başını ağır çekimde salladı genç adam. " Ama sende benim karimsin!"

Zerda bunu kabul edemezdi. Elinden gelse hiç kimseyi umursamaz evladını alıp bu evden çekip giderdi. Ama yapamıyordu!

" Ben senin hiç bir şeyinim!" Son söz bir mühür gibiydi. Bastıkça izi kalır, hatıralarda saklanırdi.

Hızla kocasının yanından geçip salona doğru savrulan buğday tarlası gibi yel gibi esip geçmişti. Geriye ise zerresi kalmıştı.

Salona geçen kadın sofrada oturan ve yemeğin başlamasını bekleyen kızına kaydı. Zübeyde Hanım'ın yanında oturmuş konuşuyordu.

Onları baş başa bırakıp mutfağa geçmişti. Çay demini tutmuş, Yıldız tepsinin içine kahvaltılık eşyaları koymuştu.

" Rojbas yenge."

" Rojbas."

Reçel, kaymak, yoğurt, kahvaltıların vazgeçilmezi olan tahin pekmez karışımı da tepside yerini almıştı.

Tepsiyi eline alıp salona geçti. Yere yavaşça koyup sofranın üstüne tek tek eşyaları yerleştirdi.

Kahvaltı hazır olunca herkes sofraya oturdu. Zerda sadece kızı ile ilgileniyor, kızının karınıni doyurmaya çalışıyordu.

" Jimom."

Zübeyde hanım kafasını kaldırıp Hawar'a baktı.

" Yarın ailem evime gelecekte. İzinin var mı?"

" Gelsinler," dedi Zübeyde hanım.

Her ne kadar kuma da olsa bu evin gelini olarak bu evde kalıyordu. Canını yakan bir gerçek vardı ki, Hawar şayet oğluna istediği şekilde erkek evlat verirse, Zerda ne hâlde olurdu bilmiyordu. Canı şimdiden yanan kadın, yarın kuması erkek bebeğe gebe kaldığı zaman...

Düşünmek istemedi şimdi..bu olasılık bile yaşlı kadını sinir ediyordu.

Kahvaltı sonrası sofra toplanmıştı. Zerda ve yıldız bulaşıkları yıkarken, Hawar kocasına ve kayinbabasina kahve için kolları sivamisti.

İlk gelin geldiği zaman da yapmıştı kahveyi. Kocası içmişti, fakat kayinbabasi pek icememisti. Sadece bir iki yudum içmiş sonrada bırakmıştı.

" Zerda yenge."

Zerda arkasını döndü. Yıldırım kapının eşiğinde yengsine bakıyordu.

" Üç kahve yapar mısın?"

" Üç kime?"

" Babam ağabeyim ve en yakışıklı kayınbiraderine." Son cümleyi söyleyip göz kırptı.

" Tamam yaparım hemen, nerdesiniz"

" Dama çıktık."

Zerda başını salladı. Yan tarafına döndüğü zamanda kumasini fark etti. Elindeki cezve sapını sımsıkı tutuyordu.

Hawar kadına döndü yavaşça. Onu beklediğini fark edince de kendine gelip cezveyi bırakıp, bir kaç adım arkaya doğru adım attı.

Zerda cezveyi alıp kahveyi hazır etmiş, hazır bol köpüklü fincanları tepsiye koymuştu. Yanına da suları koyup tepsiyi alarak mutfaktan çıktı.

Hawar sadece bakkaldi kadının arkasından. Bu evde değeri gören kişi Zerda idi. Bu evin en büyük gelini, en büyük ilgiyi alakayı gören tek kişi Zerda idi.

Hawar ise bu evin kuma olarak gelen kadındı. Herşeyden eksik, herşeyden mahrum kalan Hawar idi. Bir kuma olarak bu eve sadece erkek evlat doğurmak için gelmişti.

Belki o erkek bebek, sahibine ulaşacağı günü bekliyordu.

Hawar kendini topladı. Elbette ki böyle şeyler olacaktı. Bazen ondan bazen Zerdadan istenecekti. Kocası bir onun odasına bir Zerdanin odasına gidecekti..

Bu düşünceleri kafasından kış kişlayip mutfaktan çıktı.

Zêrda, dama çıkıp, kahveleri tek tek bırakmıştı. Kocasına bakmadan geri aşağı döndü.

Evin temizliği iki kadınla yapılmıştı. Zerda en iç dünyasına kapanırken, Hawar kendi düşünceleri içinde hapis olmuştu.

Yemekler hazır edilmiş yemekler sofraya konulmuştu.

Patatesleri tabağın içine koyup yanına pilav koymuş kızına vermişti. Tatlı kaşığı ile kızı yemeğini yiyordu.

Yemek sonrası, Zerda erkenden odasına çıkmıştı. Kızı mizmizlanip babasını istemişti, Yıldız yeğenini alıp babasının yanına götürdü.

Odasına çekilen kadın, bejere oturdu. Ruhu bir kuyunun dibine çekiliyor gibiydi. Kapkara, yanlız ve kimsesiz gibi...

Yüreğinde ki çalan ve susmayan parçayı bu geceye armağan etmişti.

Ne feryat edersin divane bülbül senin bu feryadını, senin bu feryadını anam gulsene kalsın bu dünyada eremezsen murada, huzuru mahşere anam, divana kalsın. Nesin mehtedyim bi kaşı kare, şu sineme açtı anam olunmaz yâre...

İçindeki acıları, birer birer sokercesine söylemişti. Sanki birileri celladı olmuştu kadını öldürmek için, canına kıymaya çalıyor gibiydi.

​​​​Tek teselli olduğu ve bulduğu tek kişi kızı Reyhan idi. Kızı sayesinde bir nebzede olsa, kendine geliyordu.

Kapının açılması ile Ayhan içeri geçti. Kızı kucağında uykuya kalmıştı.

Zêrda kızını alıp yatağa yatırımdan evvel kızını uyandırıp tuvalet ihtiyacını gidermiş, pijamalarıni giydirmis yatağa koymuştu.

" Pijamalarimi hazır et, burada yatacağım."

Zerda yerinden doğruldu, gözleri kocasına kaydı. Bu adam derlemişti.

" Anlamdım?" Dedi ters ters.

" Pijamalarimi hazır et burada yatacağım."

" Sebep?"

" Burası benim odam Zerda! Ve ben nerede istersem orada yatarım!"

İnadı tutmuştu bir kere. Burada yatacağım dedi ise iki cihan bir araya gelse kimse onu bu odadan cikaramzdi.

" Kendi eşofmanlarini kendin al!" Diye ikaz etmiş, hızla adamın yanından ayrılmışti.

Zêrda, pijamalarıni giyip, ihtiyacıni karşılayıp odaya geri döndü. Kocası hazır olmuş, yatağa bile girmişti.

Zerda çeyiz sandığının üstünde duran döşeği alıp yere serdi. Yastığı ve yorganı da alıp yere sermiş daha sonra içine girmişti.

Kadını ona sırtı dönük iken uyuması adamın daha da sinir etmişti. Bir evlat sadece bir erkek evlat istiyordu, çok mu şey istiyorudu. Evet Zerda kısır değildi ama ona erkek çocuk doğuracak kadar doğurgan biri de değildi.

Zerdanin güzelliği, kızına da yansımıştı. Kumral saçları, beyaza çalan teni ve saç uyumu ile annesinin güzelliğini, kendine çekmişti.

" Beni asla affetmeyeceksin, biliyorum." Dedi kadının duyabiligi kadar konuşuyordu.

Gözlerini sımsıkı kapatan kadın hüngür hüngür aglmamak için yoragini ağzına tikamiisti.

" Bana kırgın olduğunun bilincindeyim, ama beni de anla."

Uyumadgini bildiği için konuşuyordu. Bir kez olsun erkek babası olmak istiyordu. Günün birinde ona bir şey olduğu zaman, oğlu olsun ailesinin başında dursun istiyordu.

Zerda için için ağlarken, gözleri dolu dolu yutkundu. Dilinde dönen, kalbini zehir eden, canını yakan adama yüreğinden gelen feryat ulaştı.

" Ahım sana, acım bana kalsın."

 

 

 

Loading...
0%