Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5. Bölüm

@emekli_pilot

 

 

 

Şekerparelerim, nasılsınız?
Beni biliyorsunuz anlatmaya gerek yok ama
yine de söyleyeyim.
Alevim, ateşim, müthişim aşklarım

 

 

 

BUNDAN ÖNCEKİ İKİ BÖLÜMÜ GEÇMİŞ ZAMAN OLARAK YAZMIŞTIM SİMDİ İSE ŞİMDİKİ ZAMANDAN DEVAM EDİYORUM. GÜZEL AKLINIZ KARIŞMASIN SONRA. 💕💕💕
.

 


.
.

 

 

 


Işıklı yolları tıngır mıngır ilerliyordum. Bu sahneyle aklımda İzel çalmaya başlamıştı. Kafamın içinde bir sürü şey dolaşıyordu. Aklıma her eseni yapmamam gerektiğini hâlâ anlayamamıştım.

 

Ellerimde meyveler, sebzeler ve bilimum ilaçlarla Polis Selim Bey'in evine ani bir kararla gitmeye karar vermiş ve soluğu manav da almıştım. Hâlbuki adam bana "Sanane! Demişti. Gururum durur mu? Hayatta durmaz, hemen yola çıkmıştı yüzsüz, arsız, asi kendim.

 

Daha çok soğuk algınlığına değecek ilaçlar aldığımı neden sorgulamadım bilmiyorum ama karakolun oraya geldiğim zaman adamın grip olduğunu değilde, vurulduğu taş kafama dank etmişti.

 

Kendi kendimi gaza getirip aslında bunlarında çok işe yarayacağını, en azından tavuk suyuyla çorba yapıp az da olsa adamın doyacağını ve daha iyi olacağını kendime telkin ettim. Sonuç olarak kendime hemen inanmıştım. Çünkü neden inanmayayım ki?

 

Önünde durduğum karakola tedirginlikle baktım. Küçük bir karakoldu. Oldum olası hep korkmuştum karakollardan. Neden bilmiyorum ama içi bana çok korkunç hissettiriyordu hep. Bunları şimdilik düşünmeyip duygularımı geçiştirmeyi tercih ettim.
Adımlarım kendinden emin bir şekilde yolunu bulmuş merdivenleri tek tek tırmanıyordu. Karakolun kapısında duran polislere baş selamı verip içeriye girdim. Bu adamı kime sorabilirdim?

 

Etrafıma sanki Polis Selim Bey'i görecekmişim gibi alacaklı bir şekilde bakıyordum. Belki buradaydı belki de değildi. Ama herkes Selim Canik olabilirdi şuan. Omzumu dürten parmaklarla yavaşça arkamı döndüm. Henüz otuzlu yaşlarda olduğunu düşündüğüm bir bey önce bana sonra elimdekilere baktı merakla.

 

"Bir sorun mu var hanımefendi?"

 

"Merhaba, evet bir sorun var. Bir arkadaşınızı arıyorum."

 

Kaşları merakla havalandı. Kemikli ellerini sakallarını yeni kestiği yüzüne sürüp geri indirdi stresle. Anlayamamıştım. Sanki adamın sabrını sınamışım gibi davranıyordu.

 

"Kimi arıyorsunuz?"

 

"Selim Bey'i, Selim Canik."

 

Şimdi daha çok merak sarmıştı kahve gözlerini. Bir şeyler anlamak ister gibi baktı yüzüme. Sonra ellerimde duran poşetlere baktı. Mesleki iç güdüyle incelemeye çalışıyordu galiba. Umrumda da değildi doğrusu. Poşetleri ona uzattım.

 

"Kontrol etmek isterseniz bakabilirsiniz?"

 

"Hayır hayır sorun yok. Girerken arkadaşlar bakmıştır."

 

İçeriye girerken x-ray cihazından geçmiştim. O yüzden böyle rahattım. Ben zaten hep rahattım. Neyseki konumuz bu değildi. Saçlarımı geriye atıp yüzüne baktım.

 

"Neden aradığınızı sormamda sakınca yoktur umarım?"

 

" Hayır, kendisi rahatsızmış biraz. O yüzden ziyaret etmek istiyorum. Adresini verebilir misiniz?"

 

Eliyle yol gösterip ilerideki sandalyeleri işaret etti. Oraya doğru yürümeye başladık. Oturduğumuz zaman gözü poşetlere takılı kaldı. Düşünüyordu. Ama ne düşündüğünü öğrenmek çok güçtü. Gözleri manayı saklamasını iyi biliyordu.

 

"Hanımefendi Selim gitmenizden pek memnun olmaz. Hem zaten onun bilgisi olmadan size adresini falan veremem."

 

"Arıyorum günlerdir açmıyor telefonlarımı. O zaman arayın ve onu ziyaret etmek istediğimi söyleyin."

 

Gözleri bu sefer şaşkınlıkla parlamış eli cebinde duran telefona gitmişti. Arayıp aramama konusunda kararsız gibi görünüyordu. Umrumda degildi ama arayacaktı ya da aramadan bana o adresi verecekti.
Sabırsızca bacağımı salladım. Sıcaktı ve yorulmuştum. Bıkkınlıkla nefes verdim.

 

"Sizi bekliyorum, acelem var."

 

Yüzüme yine kararsızca baktı. Göz ucuyla ona bakıyordum. Eli 'tertib' yazısında sıkıntıyla gidip geliyordu.

 

"Pardon." Dedim ve elindeki telefonu alıp numarayı çevirdim. Şaşkınlıkla yüzüme bakan adam umrumda değildi doğrusu. Yürek mi yemiştim bilmiyorum ama adam sakindi ve sessizce telefonun açılmasını bekledi. Belki de bunun altında yatan başka bir sebep vardı.

 

" Acelem var, yorgunum ve hava çok sıcak. Selim Bey açmazsa sessizce geldiğim gibi geri gideceğim."

 

Uysalca başını salladı. Telefon hala açılmamış, kalbim hızlıca atmasını inadıma durdurmuyordu sanki. Ümitsizce başımı eğdim telefon kulağımdayken. Tam kapatacakken acı içinde kıvranan o sesi duydum.

 

"Efendim Eymen."

 

Bir gece uykumda yine o berbat rüyalardan birisini görüyordum. Uyanmak istiyor ama uyanmanın ne kadar güç olduğunu da biliyordum aynı zamanda. Sonra yavaşça bir koku yayılırdı, burnuma dolardı o koku. Ben o korkunç rüyalarda hep bu kokudan sonra uyanacağıma alışmıştım. Bu kokuyu duyar duymaz kalbim korkuyla atmayı bırakır yerine mutluluk verici bir tını dolaşırdı kalbimin içinde sanki. Ritmi değişirdi o rüyaların.

 

İşte bu ses rüyalarımda aldığım o kokunun verdiği mutluluk gibi mutluluk vermişti bana. Nergis kokusu tam anlamıyla hayatıma dolmuştu.

 

Adam acı çekiyordu. Ben ise sesini romantize ediyordum aptal gibi. Başımı kendime gelmek istermiş gibi hızlıca sağa sola salladım.

 

"Merhaba Selim Bey."

 

"Sen kimsin?"

 

"Ben Rodi. Defalarca aradım açmadınız ben de karakola geldim."

 

"Bunun için mi aradın beni?"

 

"Hayır yanınıza gelmek istiyorum. Eymen Bey, izniniz olursa adresinizi bana versin."

 

"İhtiyacım yok gelmenize."

 

"Ben de ihtiyacınız var mı diye sormadım zaten. Siz çok yorgunsunuz sesinizden belli. O yüzden ben Eymen Bey'e adresinizi bana verebileceğini söylüyorum."

 

"Buna gerek yok."

 

"Lütfen." Sesim yalvarır gibi çıkmıştı.
Bir kaç saniye sonra sesi yine duyuldu.

 

"Tamam. Telefonu Eymen'e verir misin?"

 

Görecekmiş gibi başımı salladım ve telefonu Eymen'e uzattım.

 

"Sizinle konuşmak istiyor."

 

Telefonu alıp ayağa kalktı. Aklım acı çeken sesindeydi. İçimde bir yerlerde bu sesin başıma bela olacağını söyleyen sesler duymaya başladım. Gözlerimi kapatıp onları susturmaya çalıştım. Ama çok geçti. Selim'in sesi benim sesimi bile bastırmaya yetiyordu.
Vay kalbimin haline...
.
.
.
.
.

 

 

 

Aşklarım umarım beğenirsiniz.
Sizi seviyorum şekerparelerim

 

 

 

Loading...
0%