Yabancı Sesler

1. Bölüm

İpek, şehir hayatından bunaldığı için bir süreliğine büyükannesinden kalan dağ evine yerleşmeye karar vermişti. Bu eski ve terk edilmiş ev, kasabanın biraz dışında, ormanın derinliklerinde gizleniyordu. İlk gördüğünde, büyükannesinin anlattığı çocukluk hikayelerini hatırlayıp bir nebze huzur bulmuştu. Ancak eve yaklaştıkça içini açıklayamadığı bir ürperti sardı. Kapının önünde duran paslı anahtarı çevirip içeri adım attığında, evin havasında bir şeylerin ters olduğunu hissetti.

Giriş holü karanlıktı. Ağır ahşap kokusu ve rutubetle karışık bir soğuk, derinlerine işledi. Tablolar ve eski eşyalar, sanki onlarca yıl boyunca dokunulmamış gibi bir toz tabakasıyla kaplıydı. İpek her şeyin yerli yerinde olmasına şaşırdı, ama bu düzenlilik bile tuhaf bir şekilde rahatsız ediciydi.

Akşam olduğunda, yağmur camlara vuruyordu. İpek bir fincan çay alıp salona geçti. O sırada yukarıdan gelen hafif bir tıkırtı dikkatini çekti. Başta bunu, eski bir evin sıradan sesleri olarak görmezden gelmeye çalıştı. Ancak sesler artmaya başladı.

Tavan arasından gelen tıkırtılar bir süre sonra kesildi ve yerini alçak, neredeyse duyulmayacak kadar hafif bir fısıltıya bıraktı. İpek önce sesin rüzgar olduğunu düşündü, ama bir süre sonra fısıltının sanki kelimelere dönüştüğünü fark etti: "Kaç... Git buradan..."

İpek'in kalbi hızla çarpmaya başladı. Korkusuna rağmen sesin kaynağını bulmak için tavan arasına çıkmaya karar verdi. Merdivenlerin başına vardığında, tam yukarı adım atacakken aniden tüm ışıklar söndü. Karanlıkta yankılanan o fısıltılar, şimdi daha yakın ve daha netti: "Beni bul...

İpek, elindeki küçük el fenerini yakar. Fenerin ışığı tavan arasının kapısına vurduğunda, eski bir aynadan ona bakan bir figürle karşılaşır. Ama o anda ışık titrer ve söner...