@emine.arbck
|
Yabancı Sesler 4. Bölüm
İpek, fotoğraf albümünü elinde tutarak bir süre daha şaşkın bir şekilde baktı. Büyükannesinin gençliğinden bir kareyi görmek, her şeyin daha karmaşık ve korkutucu hale gelmesine sebep olmuştu. O an, geçmişle bugün arasındaki sınırların giderek silindiğini hissetti. Ancak bir şey daha vardı: fotoğrafın arkasındaki not. "Evden çık. Onların gözleri seni izliyor."
Kalbinin hızla çarptığını hissetti. Ne demekti bu? Kimler vardı, onu izleyen kimdi? Evdeki bu varlıklar, geçmişten bir şekilde ona bağlanmış mıydı? Korku ve merak arasında sıkışmıştı. Ancak artık geriye adım atma lüksü yoktu. O an, hayatı boyunca yapacağı en zor kararı vermek zorunda kalacaktı.
Fotoğrafın altındaki toz tabakasını silip biraz daha dikkatli inceledi. Evet, gerçekten de büyükannesi olmalıydı. Ama yanında kim vardı? Fotoğrafın kenarına kararmış bir başka figür yerleştirilmişti; kimseyi tanımıyordu. Hızla sayfayı çevirdi. Daha fazla fotoğraf vardı, fakat her biri giderek daha karanlık bir hâl alıyordu. Birbirini takip eden fotoğraflarda, aynı kadının yüzü kayboluyor ve arka planda garip siluetler belirmeye başlıyordu. İpek’in kalbi, göğsünde yankılanıyordu.
Odanın duvarlarına döndü ve fotoğrafı bir kenara bırakarak, bir sonraki adımını atmaya karar verdi. Odaya sızan soğuk hava dalgaları, vücudunu gerginleştiriyordu. Sanki evin her bir köşesi, bir zamanlar kendisinin de içinde yaşadığı bir geçmişe ait anıların yankısını taşıyor gibiydi. Bu ev, ne sadece büyükannesinin hikayelerini anlatıyor, ne de sadece geçmişi açığa çıkarıyordu. O ev, bir zamanlar yaşamış olanları, onların kaybolmuş ve unutulmuş hatıralarını geri getiriyor, bu hatıraların peşinden sürüklüyordu.
Duvarda bir başka şey fark etti: eski bir kapı. Diğer odalar gibi bu da zamanla yok olmuş, unutulmuş gibi görünüyordu. Ama duvarda parlayan metalik bir halka vardı. Odanın derinliklerinde bir şeyler onu çağırıyordu, ama ne olduğunu henüz anlamıyordu. İpek, adımlarını sabırlı bir şekilde attı. Kapıyı itmeye başladığında, eski menteşe sesleri, uzun yıllardır uykuda olan bir canavarı uyandırmış gibiydi.
Kapı nihayet aralandığında, içeriye adım atarken, yoğun bir rutubet kokusu burun deliklerine doldu. Gözleri karanlıkta zorla yol alırken, kısa bir süre sonra önünde başka bir oda belirdi. Buradaki hava, diğer odalardan farklıydı. Hafif bir aydınlık vardı ama bu, sanki doğrudan evin derinliklerinden süzülen bir ışık değildi. Bu ışık, karanlık ve kötülüğün bir araya geldiği bir yerden geliyordu. İpek, bir an duraksadı, gözleri odanın içinde gezinirken, içindeki sesler daha da yükselmeye başladı.
Ve o an, odanın en köşesinde, bir başka eski aynanın varlığını fark etti. Aynanın kenarları zamanla kararmış, neredeyse silinmişti. İçindeki yansıma ise tamamen bulanıktı. Ancak İpek, aynadaki silueti gördü. Bu silüet, bir insan silueti değildi. Daha çok bir gölgeydi, ama başka bir şeydi de… Sanki aynadan sıçrayarak çıkacak gibiydi.
Aniden sesler daha da belirginleşti, ve İpek, aynadaki figürün yalnızca bir yansıma olmadığını fark etti. O şey… Aynadan sıçrayıp gerçekten de arkasında duruyordu. Korku, tüm vücudunu sardı. Figür, İpek’e doğru yaklaşıyordu ve gözleri, derin bir karanlıkla parlıyordu.
Bir anda odanın içine, büyükannesinin sesini andıran bir fısıldama doldu: “Beni bul… Her şey burada başlıyor, her şey buradadır. Kaçma… Kaçamayacaksın.” Ses, odada yankı yaparak daha da büyüdü. İpek, korku içinde geri adım attı, fakat yere düşen bir nesne ona yol vermedi. Çevresine bakarken, eski sandığın kapağının açıldığını fark etti. İçinde bir şeyler vardı. Ama ne?
Fısıldamalar arasında, ne olduğunu anlamadan yere eğilip sandığı açtı. İçinden, eski bir kitap ve bir defter çıktı. Kitap, büyükannesinin yazdığı bir günlük gibi görünüyordu. Sayfaları karıştırmaya başladığında, o da ne? Kitapta yazılı olanlar, evin geçmişine dair korkutucu bir sır içeriyordu: “Bu evde yaşananlar geçmişin karanlık izlerini taşır. Her şeyin bir bedeli vardır. Kaçmanın hiçbir yolu yoktur.”
İpek, kitabı tam anlamadan kapatıp geri çekildi, fakat o anda, aynadaki figürün tam arkasında, başka bir silüet beliriverdi. Bu, büyükannesinin gençliği değildi… Daha farklıydı. Daha karanlık, daha korkutucu… İpek, artık bu evin sadece geçmişiyle değil, kendisiyle de yüzleşmek zorunda olduğunu anlamıştı...
|
0% |