Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7. Bölüm

@emine.arbck

Yabancı Sesler

7. Bölüm

 

İpek, sandığı açtığında içindeki nesneler hiç de beklediği gibi değildi. Önce eski bir fotoğrafın yüzeyine ışık düştü. Fotoğraf, zamanın izleriyle sararmıştı, ama hala bir şekilde yüzleri net bir şekilde gösteriyordu. O yüzlerden biri, yıllar önce kaybolan annesinin resmiydi. Ama bir şey eksikti; annesinin gülümsemesi, fotoğrafın kenarında silinmişti, bir tür boşluk vardı, neredeyse var olmayan bir görüntü gibi. Gözlerinde korkunç bir derinlik vardı, bir şey onu buradan alıp götürmüştü.

 

İpek fotoğrafı sıkıca tuttu, yavaşça sayfaları çevirdiği büyükannenin günlüklerinin arasında bir isim dikkatini çekti: "Lena". Bu isim, büyükannesinin hayatındaki en gizemli figürlerden birine işaret ediyordu. Lena, İpek’in annesinin adıdır. Günlüklerde Lena'nın adı, yalnızca evde geçen korkutucu bir olayı anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bir tür karanlık anlaşmayı işaret ediyordu.

 

Büyükannesinin yazdığına göre, Lena, evin ilk lanetini açığa çıkaran kişiydi. Lena'nın kayboluşu, evdeki karanlık güçlerle bağlantılıydı. O geceyi hatırlamıyordu, ama o gece, evin içinde gizlenen varlıklar, Lena'yı asla bırakmamak için bir anlaşma yapmışlardı. O zamanlardan sonra evde garip şeyler olmaya başlamıştı: eşyalarda değişiklikler, duvarlardan gelen tıslama sesleri, birinin arkasında sürekli bir izlenim hissi. Lena kaybolduğunda, evin laneti tam anlamıyla başlamıştı.

 

İpek, bu bilgiyi öğrendikçe kalbi hızla çarpmaya başladı. Birbirini takip eden olaylar, geçmişin yavaşça kendini ortaya koyması, ruhunu giderek daha da sıkıştırıyordu. O an, bir an için sanki geçmişle tamamen iç içe geçmiş gibiydi. Lena’nın kaybolduğu geceyi ve ardından gelen korkunç olayları büyükannesinin gözlerinden okumuştu, ancak o anın acı dolu sırrı, İpek’in ruhunu sarmaya başlamıştı. O, bir zamanlar annesini ve büyükannesini kaybetmişti, ama şimdi bu kayıplar, bir lanetin parçasıydı.

 

Sakinleşmek için derin bir nefes aldı, fakat o nefes, oda içindeki havayı daha da yoğunlaştırdı. Aniden, evin derinliklerinden bir ses geldi. O kadar netti ki, İpek’in irkildiği ilk andan itibaren kulakları çınladı. Bir kadın sesi, hafifçe titreyerek fısıldıyordu. "Çık, buradan çık. Geçmişin seni takip ediyor." Sesin geldiği yer tam olarak belli olmuyordu, ama evin karanlık köşelerinden birinden yükseliyordu. İpek, soğuk bir ürpertiyle başını çevirdi, ama kimseyi görmedi. Sadece buzdolabındaki bir pencere, hafifçe aralanmıştı ve dışarıdan gelen rüzgarın uğultusu, sesin yankısını daha da büyütüyordu.

 

Her adımda daha da korkuyor, ama daha fazla geriye gitmeye cesaret edemiyordu. Bir ses daha, ama bu sefer çok daha yakın, daha keskin bir şekilde. "Kurtuluş yok. Burada kalacaksın." O anda İpek, korkusunu yenmeye çalışarak, gülümsedi. "Hayır," diye mırıldandı, "Bunu yapmayacağım." Ama içindeki korku, yavaşça o gülümsemenin önüne geçiyordu.

 

Evdeki her şey, her an değişiyordu. Odalar küçülüyor, duvarlar yaklaşırken, tavanın yüksekliği giderek alçalıyor, havanın ağır kokusu daha da yoğunlaşıyordu. İpek, sandığın içindeki eski defteri elinde tutarak kapıdan çıktı. Ama bir şey fark etti. Geri dönüp bakmadan, bir sonraki odaya geçmeye karar verdi. Bir şeyin onu takip ettiğini hissetti, ama ne olduğunu bir türlü anlayamıyordu. Sanki karanlık, her yönüyle ona doğru yaklaşıyordu.

 

Kapıyı araladığında, karşısındaki manzara bir anda değişti. Odaya girdiği anda, eski evin taş duvarlarının arasından çıkan ince ışık, bir başka dünyaya ait bir hissiyat yaratıyordu. Oda boştu. Ama odadaki garip parıltı, bir varlığın burada olmasını ima ediyordu. Bir figür, odanın köşesinde belirdi. Karanlıkta, silueti belirginleşen figür, büyükannesinin hayaletiydi.

 

Büyükannesi, gözleriyle İpek'i izliyordu, ama bakışları artık soğuk, boştu. Yavaşça, figür ağzını araladı ve korkutucu bir şekilde fısıldadı: "Yine geldin. Ama çıkmak isteyen kimse kalmaz." İpek’in yüreği sıkıştı, ama yine de bir adım atmak zorundaydı. Evin sırrına ulaşmalıydı, yoksa bu korku sonsuza kadar devam edecekti.

 

İpek, cesaretini toplayarak, büyükannesinin siluetine doğru ilerledi. Figür, yavaşça kaybolurken, arkasında, bir zamanlar kaybolan annesinin kaybolduğu o geceyi hatırlatan bir sis bıraktı. O gece, Lena'nın kaybolduğu, evin bütün karanlık güçlerinin uyanmaya başladığı andı. İpek, sadece geçmişin değil, kendi ruhunun da korkularıyla yüzleşmek zorundaydı.

 

Bir kez daha, evin derinliklerine adım attığında, kapının gıcırdaması, odadaki her şeyin tekrar hareketlenmesine sebep oldu. Bu, sadece bir evin sırrı değildi. Aynı zamanda bir ailenin kaybolan üyelerinin ruhlarının, burada sıkışıp kaldığı bir yerdir.

 

İpek, sonunda çıkışı bulabilecek miydi? Yavaşça ilerlerken, o an, bir şimşek gibi aklına geldi: Lena, kaybolan tek kişi değildi. Onun gibi, burada kaybolan çok insan vardı. Geçmişin laneti, tüm bu kayıpları, hepsini bir arada topluyor gibiydi. Ve şimdi, İpek’in de geçmişle

yüzleşmesi gerekiyordu...

 

Loading...
0%