Yeni Üyelik
8.
Bölüm

8. Bölüm

@emine.arbck

Yabancı Sesler

8. Bölüm

 

İpek, büyükannesinin siluetinin kaybolmasının ardından, bir anlık boşlukta kaldı. O an, ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Kalbinin çırpınışı, kulaklarında yankılanan korkutucu sesler arasında kayboluyordu. Ama bir şey fark etti: Evin karanlık köşelerinden gelen o korkunç çağrılar, yalnızca evin sırlarını keşfetmesini istemiyordu. Her bir ses, bir şeyin daha derinlerine çekiyordu onu, ama bu yolculuk, sadece bir bedel ödemekle sonlanacaktı.

 

Soluğu hızla kesildi, gözlerini odanın içinde hareket eden karanlık figürlerden ayıramıyordu. Adeta, evin her bir köşesinden ona bakan, kaybolmuş ruhların varlığını hissediyordu. Sanki, zaman durmuş, dünya da geçmişin gölgesine hapsolmuş gibiydi.

 

Derin bir nefes alarak, bir adım daha atmaya karar verdi. Odaya girdiğinde, odanın her bir köşesinde eski eşyaların kaybolmuş anılarına rastladı. Gözleri, her şeyin ne kadar kararmış olduğunu fark etti. Yatak, eski tahtalarla inşa edilmişti, duvarlar boyasız, ama her çizgisi geçmişin yıkıntılarından fısıldıyordu. Odadaki havanın içinde, başka bir varlıkla birlikte olmanın korkusu vardı, ama bir şey daha hissediyordu: bu evin karanlık sırrı, onu daha fazla yutmaya başlamıştı.

 

Büyükannesinin ve annesinin kaybolduğu gecelerin sırrı, İpek'in zihninde dönüp duruyordu. O anı yeniden yaşamak istemiyordu, ama bir şekilde bu kayboluşun ardında başka bir şey olduğuna inanıyordu. Zihnindeki sis, gitgide daha fazla yoğunlaşırken, kapı aniden kapandı. İpek korkuyla geri döndü. Karanlıkta, soğuk bir rüzgar hızla esmeye başlamıştı.

 

Birdenbire, bir ses duydu. "Yine geldin..." Bu sefer ses, sadece bir hayaletin değil, evin her köşesinden gelen bir varlığın sesi gibiydi. Bir anda, odanın diğer tarafından bir figür belirdi. Gözleri, İpek’in yüreğine korku salan bir yoğunlukla parlıyordu. "Geçmişin burada seni bekliyor, korku seni içeri çekiyor." Figürün yüzü, zamanın izleriyle tahrip olmuştu, ama yine de çok tanıdık bir yüzdü.

 

Büyükannesinin hayali, sessizce ona doğru yaklaşıyordu. "Bunu biliyordum. O geceyi hatırlamalısın. Lena'nın kaybolduğu o gece... Sen de bu evin bir parçasısın." Büyükannesinin sesi, bir yankı gibi odanın içinde yayıldı. İpek’in içindeki korku daha da derinleşti, ama bir şey fark etti: Bütün bu karanlık, ona geçmişi hatırlatıyor, ama aynı zamanda ona bir seçim yapma fırsatı veriyordu. Ya evin lanetini kabul edecek, ya da onu sonsuza kadar kıracaktı.

 

Bir adım geri atarak, başını çevirdi. O sırada, başka bir figür belirdi. Annesinin silueti, eski odanın köşesinde sessizce duruyordu. Gözleri boştu, ama bir şey vardı, bir ışık, bir hatırlatma. "Seninle olamam... ama senin seçimin bu evin sonunu getirecek." Annelerinin figürü kaybolurken, İpek’in zihninde, yıllarca kaybolan annesinin ve büyükannesinin evin sırlarıyla nasıl bir anlaşma yaptıklarını anladı.

 

Ev, onları sonsuza kadar burada tutmaya çalışmıştı. Ancak bir şey vardı, bir güç, bir arayış: Lena’nın kaybolduğu o gece, annesi ve büyükannesi, evin içindeki karanlık güçlerle bir anlaşma yapmış, ama bu anlaşma, onları evde tutan bir zincir olmuştu. Şimdi, İpek bu zinciri kırabilirdi. Ama bunun bedeli ağır olacaktı.

 

Büyükannesinin son sözleri, aklında çınladı: "Bunu ne sen, ne ben, ne de başkası değiştirebilir." Ama İpek, artık geriye bakmak istemiyordu. Geçmişin karanlıkları, onu yutmaya başlamıştı, ama o bu gece, tüm bu lanetle yüzleşmeye kararlıydı.

 

O anda, odada bir ışık belirdi. Işık, bir zamanlar kaybolanların ruhlarından gelen son bir umut ışığıydı. Ev, nihayetinde, geçmişin yükünü taşımaktan yorulmuş gibiydi. Ancak İpek’in geçmişle yüzleşmesi, bir dengeyi değiştirecekti. Bir adım daha attı, ışık ona doğru yöneldi. O anda, geçmişin ve karanlığın tüm ağırlığı omuzlarından kayıp gitmişti. Işık büyüdü, ama sonrasında bir sessizlik her şeyi sardı.

 

İpek, nihayet evin derinliklerinden çıkarken, bir sonucun ortasında buldu kendini. Ev arkasında karanlıkla kaybolmuş, geçmişin sırları ise hiç görmediği bir şekilde yavaşça kayboluyordu. Her şey sona erdiğinde, sadece bir şey kalmıştı: "Geçmişin, seni aramıyor, seni buluyor."

 

İpek, evden çıkarken bir kez daha dönüp bakmadı. Geçmişin her gölgesi, onu bırakıyordu...

 

Loading...
0%