@emineeaknc
|
Sevda, kaçınılmaz bir şeydi. Ben de bir gün sevdanın esiri olacağımı ve kopacak olan kıyametin belki de benim sonum olacağını bilmiyordum. Başladığı yerden koparmış kıyamet...
Peki bu sevda benim kıyametim mi yoksa bu dünyada ki cennettim mi olacaktı?
&&&
Okul çıkışıydı. Gökyüzünün bulutlarla kâplı olduğu bir gündü. Duyduğum gök gürültüsü, birazdan yağmaya başlayacak olan yağmurun habercisi gibiydi.
Yağmaya başlayan yağmur ve sonrasında gelen toprak kokusu içimi huzurla doldurmuştu.
En yakın arkadaşlarım Başak ve Zeynep ile birlikte okuldan ayrılıp mahalleye gitmek için yola koyulduk.
Üçümüzde aynı mahalledendik ve birbirimize oldukça yakın otuyorduk. Sohbet ede ede mahalleye varmıştık bile. Üstelik sırılsıklam oluşumuz o an hiçbirimiz için önemli değildi. İki saat sonrası için sözleşerek evlerimize dağıldık.
Çantamda anahtar olmasına rağmen kapıyı çalmak her zaman beni daha çok mutlu ediyordu yine aynısını yaparak kapıyı çaldım.
Annem yüzünde sahte bir kızgınlıkla kapıyı açtı ve ''Allah aşkına kızım anahtarın yok mu senin? Ne diye her defasında kapıyı çalıyorsun?'' dedi.
Yüzümde kocaman bir tebessümle ''Sultanım, aşk olsun ama, ne varmış kapıyı çalmama da? Hem ben, senin bana kapıyı açmanı çok seviyorum. Kapının ardında senin olduğunu bilmek bana huzur veriyor.'' diyerek içeriye girdim ve annemin yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Annem bunun karşılığında sahte kızgınlığına bir son verip hemen bana sarıldı. Annemden ayrılarak ayakkabımı çıkardım ve holdeki ahşap ayakkabılığa ayakkabımı bıraktım.
Annem ''Zümra güzel kızım hadi ellerini yüzünü yıka da gel, yiyecek bir şeyler hazırladım acıkmışsındır. Hem bu halin ne senin Zümra? Sırılsıklam olmuşsun hastalanacaksın odana çık kıyafetlerini değiştir,'' dedi. Annemin kıyafetlerimin ıslandığını yeni fark etmesi beni gülümsetmişti, oysa bunu daha kapıdayken fark edeceğinden ve bana kızacağından oldukça emindim ama yanılmışım.
''Tamam Zehra Sultan ama benim üzerimi değiştirip çıkmam lazım çok da aç değilim zaten eve gelince atıştırırım bir şeyler.'' diyerek annemin cevap vermesini beklemeden odama çıktım.
Odam merdivenlerden çıkınca solda kalıyordu. Odamın kapısını açtım tam karşımda yatağım, hemen karşısında makyaj masam, makyaj masamın sol tarafında giysi dolabım sağ tarafında ufak bir banyo, yatağımın sağ tarafında ufak bir balkon bulunuyordu.
Galiba evin en sevdiğim yeri o küçük balkondu .Odama genellikle beyaz renk hakimdi.
Üzerimdeki kabanımı çıkarır çıkarmaz hemen banyoya doğru ilerledim ellerimi ve yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odama döndüm. Şalımı çıkardım ve giysi dolabımın karşına geçtim.
Giysilerimin içinden siyah bir etek, üzerine siyah boğazlı bir kazak seçerek yatağımın üzerine koydum. Tekrar dolabıma ilerledim ve bu defada kendime sütlü kahve tonlarında bir şal ve çanta çıkarıp onları da yatağımın üzerine bırakıp tekrardan banyoya yöneldim ihtiyaçlarımı giderdikten sonra abdest aldım ve banyodan çıkarak giyinmeye başladım. Şalımı da taktıktan sonra hazırlığım bitmişti.
Hazırlığım bittikten sonra odamı toparladım siyah uzun kabanımı elime aldım ve aşağıya indim. Hazırlığım 3o dakika sürmüştü. Merdivenlerden indikten sonra solda kalan mutfağa doğru ilerledim annem her zaman ki gibi ordaydı ve akşam yemeği için hazırlık yapıyordu.
Sessizce yaklaştım ve arkasından sarıldım en başta biraz irkilse de saniyeler sonra o da bana karşılık verdi. Tam o sırada telefonum çaldı arayan Zeynep'ti.
Telefonu açar açmaz Zeynep konuşmaya başladı ''Kardeşim ben Mehmet ile konuştum bizim gideceğimiz zamanlarda müsait değilmiş ama abisi Hakan bugün işten erken dönmüş bizi o götürecekmiş. Senin bu kardeşin harika kızım eğer benim aklıma Hakan gelmeseydi bugün asla planladığımız şeyleri yapamayacaktık. Haa! Unutmadan söyleyeyim biraz daha erken çıkmalıyız evden çünkü akşam bize her zaman olduğu gibi misafir gelecekmiş eve erken dönmemiz lazım ben herkese haber verdim. Saat 15.00 te buluşuyoruz'' dedi.
Soluk almadan konuşan Zeynep'e ''Kızım az soluklansana, arkandan atlı mı kovalıyor? Neyse.. O zaman ben şimdi evden çıkıyorum babama uğrayacağım. Gideceğimiz saate kadar dönerim'' dedim. '' Zümra'm ne diye tekrar döneceksin eve dışarıda yağmur yağıyor hastalanacaksın hem ben Hakan'a söylerim gelir oradan alırız seni,'' dedi şefkatle.
Beni düşündüğünü biliyordum ama onu reddettim. ''Zeynep'im kardeşim. Sen hiç merak etme beni. Hem Hakan'a ters kalır orası boşuna yolu uzayacak. Ben eve gelirim buradan gideriz. Tamam mı? Neyse hadi ben kapatıyorum kızım acelem var.'' Diyerek cevap vermesini beklemeden yüzüne kapattım.
Annem ''Kızım siz nereye gidiyorsunuz böyle? Bugün çocuklara ders vermeyecek miydiniz?'' dedi. ''Haklısın ders verecektik fakat bugün bir değişiklik yapmak istedik çocuklar uzun zamandır camiye gitmek istiyorlar. Biz de kızlarla ayarladık. Zeynep, Mehmet ile konuşmuş, normalde bizi o götürecekti ama işi çıkmış o da abisinden rica etti abisi de kabul etti sağ olsun... Annem ben şimdi çıkıyorum babama uğrayacağım. Bu arada Şimdiye kadar koşup sarılmadığına göre Elif'te babamla olmalı öyle değil mi?'' diyerek tebessüm ettim.
Annem'' Sorma Zümra, uyanır uyanmaz baba diye ağlamaya başladı. Babanda her zamanki gibi dayanamadı Elif'i de yanında götürdü... Neyse kızım dur gitmeden şu hazırladıklarımdan kâplara koyayım da babanlara götür. Hem bir kâp daha hazırlarım, Camiye gitmeden gelip alırsın çocuklara ikram edersin sevinirler yavrucaklar.''
Annemin bu kadar düşünceli oluşu, merhametli oluşu beni çok mutlu ediyordu.
Ona hayran hayran bakarken beni dürttü ve bana ''Kızım dalmışsın yine. Hazırladım gidip gel bir an önce arkadaşlarını bekletme ayıp olur. Şemsiye de al yanına olur mu?'' dedi.
Annemi onaylayarak kapıya doğru ilerledim. Arkamdan gelen annemin adım seslerini duyuyordum. Siyah kabanımı ve siyah botumu giydikten sonra şemsiyemi de elime aldım. Artık gitmek için hazırdım.
Annem hazırladıklarını elime uzattı ve ''Allah' emanet ol'' diyerek beni yolcu etti. Yağmur hafiflediği için şemsiyemi açma gereği duymadım.
Yağmurun altında usul usul babamın iş yerine doğru gidiyordum. Babamın iş yeri evimize çok da uzak değildi. 20 dakikalık yolculuğun ardından babamın iş yerine vardım.
Yüzüme kocaman bir gülümseme yerleştirdim ve ''Duydum ki burada çok yakışıklı bir emlakçı varmış ve..'' diyerek içeriye adım attım ama cümlem yarıda kaldı. &&&
|
0% |