13. Bölüm

13. Bölüm

Emine Furuncu
eminefuruncu

Hatalarım varsa kusura bakmayın, keyifli okumalar dilerim. (Sınır oy 25, yorum 20)

 

 

 

Gerçek olan her şey ay yavaşça sinesine çekilip hasıl olduğunda, birbirine ezelden meftum olan kalpler mülaki olacaktı. Kırıklarla dolu yüreklerini yine birlikte saracaklardı. Kanayan ellerine rağmen.

 

Usulca yağan yağmur damlaları evin geniş camını ıslatırken, yanan sobanın sesi tüm salonun içini dolduruyor etrafı ısıtıyordu. Rüveyda'nın biraz önce sobanın üzerine bıraktığı demlikteki çayın suyu usul usul kaynarken çıtırdayan odun sesini eşlik ediyordu suyun sesi.

 

Suna elindeki bardağı kenara bırakıp bakışlarını dışarıya çevirdi. Etraftaki sessizlik huzurla gülümsemesine neden oluyordu. Azize hanımın asık suratını görmediği için oldukça mutluydu genç kız.

 

“Devran.” Diye fısıldadı kısık sesiyle. Yanında oturan kocası genç kızın ona seslenmesiyle kara gözlerini kardeşinin üzerinden çekti yavaşça.

 

“Efendim.” Bakışları genç kızın yorgun yüzünde dolaşırken ela gözlerinin uykuyla baktığını fark etti. Suna ellerini dizlerinin üzerine bırakıp çekingen gözlerle baktı genç adam. Ona yük olduğunu hissediyordu.

 

“Şey.. benim biraz uykum geldi.” Devran başını usulca sallayıp yavaşça oturduğu yerden kalktı.

 

“Biz yatıyoruz. Hayırlı geceler.” Devran yavaşça uzanıp genç kızı kucağına aldığında Suna hemen kollarını onun boynuna sardı. Genç adam yavaş adımlarla ilerlerken bakışları genç kızın yüzünde dolaşıyordu.

 

“Bana yük falan olmuyorsun Suna.” Diye konuştu sakin sesiyle Devran. Suna ona şaşkın gözlerle bakarken genç adam kalacakları odanın kapısını açıp içeriye girdi.

 

“Nasıl anladın öyle düşündüğümü.” Diye konuştu genç kız şaşkın sesiyle. Devran genç kızı yatağın üzerine bırakıp gülümseyen gözlerle ona baktı. Hafifçe genç kızın üzerine eğildiğinde Suna bedenini geriye doğru itti.

 

“Seni senden bile iyi tanıdığımı söylemiştim.” genç kız titreyen ellerini kaldırıp genç adamın göğsüne yasladı, onu hafifçe itmeye çalıştığında sonuç pekte değişmemişti.

 

“Mesela şu an seni öpmemden korkuyorsun.” Diye konuştu genç adam keyifli sesiyle. Suna tek kaşını kaldırıp kuruyan dudaklarını yavaşça araladı.

 

“Neden korkayım ki, sonuçta ben senin öpmek isteyeceğin bir kadın değildim değil mi.?” genç kız durgun sesiyle konuştuğunda Devran dumura uğrayan yüzüyle genç kızın yüzüne baktı. Fütursuzca söylediği kelamların bir gün yüzüne vurulacağını hesaba katmamıştı.

 

“Şimdi izninle uyumak istiyorum.” Devran sessiz kalarak başını ağır bir şekilde sallayıp bedenini geriye doğru çekti.

 

Suna yorganı üzerine örtüp uzun kirpiklerini yavaşça kapattı. Genç adam aldığı derin nefesle genç kızın yanındaki boşluğa uzandı. Sağ kolunu başının altına koyup bakışlarını genç kıza çevirdi. Aldığı düzensiz soluklarla genç kızın henüz uyumadığını anlıyordu.

 

“Bu hayatta öpmek istediğim ve isteyeceğim tek bir kadın oldu o da sensin. Aksi hiçbir zaman olmayacak. “gecenin karanlığında sessiz sesiyle konuşan Devran’ı dinliyordu genç kız göğüs kafesini acımasızca döven kalbiyle. Lakin kalbinin bir köşesi buruk kalmıştı, yerle yeksan olan kalbi şimdi can çekişiyordu.

 

“Katran karası sesinle yüzüme haykırırken öyle demiyordun ama.” Diye fısıldadı genç kız kırgın sesiyle. Devran bedenini genç kıza doğru çevirip elini yavaşça omzunu süsleyen sarı saçlarına uzattı.

 

“Özür dilerim, öfkeme yenildim.” Suna sessiz kalmayı seçerken usulca yutkundu. Devran usul usul genç kızın sarı saçlarını severken saçlarından gelen papatya kokusu yavaşça yutkunmasına sebep oluyordu. Genç kızın gözleri ağır bir şekilde kapandığında bir süre sonra genç adamın gözleri onu takip etmişti.

 

 

 

 

#######

 

 

 

 

Genç kız kahverengi gözlerini tedirgin bir şekilde ay ışığının sızdığı cama dönerken usulca yutkundu. Dışarıdan gelen köpek sesleri uyumasına engel oluyordu. Yattığı yatakta doğrulup sırtını yatağın başlığına yasladı. Gözlerini kapatıp köpek seslerini duymamaya çalıştı.

 

Küçüklüğünden beri köpeklerden çok korkardı. Yanından geçmeyi bir kenara bırak sesini duymak bile onu korkutuyordu. Annesi yanında olsa ona sarılır güvenli kollarında uyurdu, lakin ondan oldukça uzakta bu soğuk yatağın içerisinde tek başınaydı.

 

Başını dizlerine yaslayıp kollarını dizlerinin üzerine koydu. Yağmur hala yağıyordu. Dudaklarının üzerinde silik bir tebessüm oluşurken zihnine babası dolmuştu. Kalbi ona duyduğu hasretle yanıp dururken onu gördüğü son an zihninde acımasızca dolaşıp duruyordu.

 

Yangınların içerisinde yardım isteyerek ölmüştü babası, o yangında kendisi kurtulmuştu lakin bir daha konuşmamıştı genç kız. Gözünden akan bir damla yaşı usulca silerken kulaklarına dolan havlama sesiyle korkuyla yerinde sıçramıştı.

 

Telaşlı gözleri odanın içerisinde dolaşırken yavaşça yutkunu. Eğer yanında biri olsaydı daha kolay uyuyacağını biliyordu genç kız. Üzerindeki yorganı kenara itip bacaklarını yavaşça yataktan sarkıtarak kaltı yataktan.

 

Yavaş adımlarla odanın kapısını açıp odadan çıktı. Ağır adımlara merdivenelre ilerlerken duyduğu sesler daha çok korkmasını sağlıyordu. Usulca merdivenleri indiğinde salondan gelen sesi duyduğunda adımları usulca durmuştu.

 

Camın önünde görmeyi beklemediği bedenle geriye doğru bir adım attı. Genç adam camın önündeki tekli koltuğa oturmuş sigarasını içerken yanındaki küçük radyodan türkü dinliyordu. Duyduğu adım sesleriyle başını yasladığı yerden ayırıp sesin geldiği yöne çevirdiğinde genç kızı görmesiyle yavaşça doğrularak oturdu.

 

“Rüveyda.” genç kız gitmek için hazırlanırken ona seslenen genç adamla durmuştu. Çekingen bakışlarını ona çevirip kahverengi gözlerini onun üzerinde gezdirdi. Cüneyd elindeki sigarayı söndürüp oturduğu yerden kalktı.

 

“Bir sorun mu var? Gelsene.” Genç kız başını usulca olumsuz anlamda sallayıp gitmek için hareket edileceği esnada duyduğu köpek sesiyle korkuyla yerinde sıçradı. Cüneyd genç kızın hareketlerini izlerken bakışları camın önünde havlayan köpeklere değdi.

 

“Korkma bir şey yapmazlar.” Genç kız ona tedirgin gözlerle bakarken cüneyd ona doğru bir adım attı. “Rüveyda, iyi misin.?” Rüveyda usulca başını sallayıp yutkundu. Yavaş adımlarla genç adama doğru ilerleyip çekingen gözlerle ona baktı. Defteri yanında olmadığı için derdini anlatamıyordu.

 

Cüneyd genç kızın bir sorunu olduğunun farkındaydı zira yüzünü kaplayan korku onu ele veriyordu. Bakışları genç kızın ellerine düştüğünde yanında defteri olmadığını fark etti.

 

“Sen ellerinle anlat ben anlarım.” Diye konuştu genç adam sakin sesiyle. Rüveyda başını usulca sallayıp ellerini kaldırıp dışarıyı işaret etti. Cüneyd genç kızın gösterdiği yere baksada bir şey görememişti.

 

“Dışarısı mı, ne var orada.?” Diye sorduğunda köpeklerin tekrar havlamasıyla genç kız korkuyla onun koluna dokundu. “Sen köpeklerin sesinden mi korkuyorsun.?” Diye sordu genç adam merak dolu sesiyle. Bakışları kolunu tutan narin ele değdi kısa biran. Kalbi hızla atmaya başlıyordu yine amanzıca.

 

Rüveyda hızla başını sallayarak onu onaylayıp korku dolu gözlerini genç adama çevirdi. Genç adam genç kızın kolunu tutan elini usulca kavrayıp geri indirirken genç kız yaptığı şeyi yeni fark ederek utanarak elini geriye çekmek istediğinde Cüneyd buna mani oldu.

 

“Tamam otur şöyle.” Genç kızı koltuğa oturtup kendi de hemen yanına oturdu. “Korktuğun için uyuyamadın değil mi.?” rüveyda başını usulca sallarken çekingen bakışlarla bakıyordu ona bakan adama.

 

 

“Nasıl uyuyacaksın, yani normalde nasıl uyuyordun.” Rüveyda defteri olmadığı için derdini rahat rahat anlatamazken çekingen ve tedirgin bir şekilde koltukta oturuyordu. Cüneyd elini genç kıza doğru uzatıp avucunu açtı. Genç kız ona anlamayan gözlerle bakarken genç adam dudaklarını usulca araladı.

 

“Avucuma yaz, ben anlarım seni” Cüneyd sakin sesiyle konuşurken kahverengi gözleri genç kızın kızaran yanaklarında dolaşıyordu. Yüzüne dökülen bir kaç saç teline dokunmak için sızlayan parmak uçlarına prangalar vuruyordu.

 

Rüveyda çekingen bir şekilde elini uzatıp soğuk parmak ucunu genç adamın avuç içine değdirdi. Her harfi teker teker avucuna çizerken Cüneyd dikkatle ne söylemek istediğini anlamaya çalıştı.

 

“Yanında birisi olduğu zaman daha rahat uyuyabiliyorsun, doğru mu anladım.?” Cüneyd teyit etmek için sorduğu soruyla genç kız usulca başını sallayarak onu onayladı.

 

“İsterse ben yanında durabilirim, yani uyuyana kadar.” Rüveyda başını olumsuz anlamda sallayıp Cüneydi reddederken genç adam kısa biran elinin içindeki ince parmaklara baktı. “Burada uyuyabilirsin Rüveyda, ben yanında dururum.” Güven vermek isteyen sesiyle konuşurken genç kızın ona kararsız gözleriyle baktığını görüyordu.

 

Elini genç kızın elinden ayırıp bedenini ondan uzaklaştırıp sırtını koltuğa yasladı.

 

“Bak yakınında değilim, ama burdayım korkma uyu.” rüveyda yüzünde oluşacak tebessüme mani olup başını yavaşça sallayıp başını koltuğun yaslanma yerine yaslayıp dizlerini kendine doğru çekerek gözlerini kapattı.

 

Cüneyd yanındaki genç kızı izlerken derin bir nefes çekti içine. Kalbi ona düşmanmış gibi atarken daha evvel böyle atmadığını biliyordu genç adam.

 

Dışarıdaki köpekler yine havlamaya başladıklarında genç kız irkilerek yerinden sıçradı. Korulu gözlerini ona bakan adam değdiğinde rahat bir nefes aldı. Elini bilincsizce uzatıp genç adamın kazağının kenarını tutarak uykulu gözlerini tekrardan kapattı.

 

Cüneyd gözlerini kazağının kenarını tutan narin parmaklara indirdiğinde dudaklarının üzerini bir tebessüm kapladı. Sanki gitmesinden korkarcasına sıkıca tutmuştu kazağının kenarını.

 

Genç adam kenardaki battaniyeyi genç kızın üzerine yavaşça örtüp, başını koltuğa yasladı. Gözleri genç kızı izlerken kalbi huzurla atıyordu.

 

 

 

######

 

 

 

Suna üzerindeki elbiseyi kendi çabalarıyla düzeltirken elbisenin fermuarını kapatamıyordu bir türlü. Derin bir nefes alarak yorulan kollarını indirdi. Bakışları dolabın önünde kazağını düzelten genç adama değdiğinde usulca yutkundu.

 

“Devran.” Diye sesledi kısık sesiyle. Devran bakışlarını dolabın üzerindeki aynaya çıkarıp arkasına kalan genç kıza baktı. Bakışları genç kızın ela gözlerine değdiğinde bedenini yavaşça ona doğru döndü.

 

“Efendim.” Tek kaşını kaldırarak genç kıza bakarken Suna gözlerini ondan kaçırıp, kuruyan dudakların yavaşça ıslattı.

 

“Şey… elbisemin fermuarını çeker misin.?” Devran yavaş adımlarla genç kıza doğru ilerleyip adımlarını genç kızın arkasında durdurdu. Elini yavaşça uzatıp genç kızın fermuarını çekerken soğuk parmak uçlarının genç kızın sıcak tenine değmesiyle Suna irkilerek bedenini kaçırdı.

 

“Ellerin çok soğuk.” Diye konuştu narin sesiyle. Devran genç kız görmesede başını hafifçe sallayarak onu onayladı. Fermuarı çektiğinde elini usulca genç kızın saçlarına uzattı.

 

“Saçlarına dokunabilir miyim.?” Diye konuştu genç adam sert sesiyle. Suna duyduğu soruyla kısa biran şaşırsada kıvrılan dudaklarıyla başını usulca salladı. Devran soğuk ellerini genç kızın papatya kokan saçlarına değdirdiğinde kalbi acımasızca göğüs kafesini dövüyordu.

 

Saçları arasında dans eden parmaklarıyla yıllardır aradığını yeni bulmanın sevinci vardı körpe bedeninde.

 

“Saçların hala aynı kokuyor.” Diye fısıldadı genç adam meftum olmuş gibi. Suna sağ omzunu hafifçe kaldırıp indirdi.

 

“Sen yıllar önce saçların çok güzel kokuyor deyince bende bir daha farklı bir şey sürmedim onlara.” devran gülümseyerek eğilip dudaklarını hafifçe genç kızın saçlarına değdirip derin bir nefes çekti ciğerlerine.

 

genç kızın önüne geçip onu yavaşça kucağına alarak odadan çıktı. Yavaş adımlarla merdivenleri inerken Suna çekingen bir şekilde başını genç adamın omzuna yasladı.

 

Devran’ın adımları salonda durduğunda gördüğü şeyle adımları durmuştu. Suna şaşkın bakışlarıyla başını yasladığı yerden kaldırıp kısa biran Devran’a çevirdi. Devran hafifçe çattığı kaşlarıyla karşısındaki ikiliye bakarken sert bir şekilde boğazını temizledi.

 

Rüveyda başını Cüneydin omzuna yaslamış uyurken üzerindeki battaniyeye sarılıp genç adamın kazağını sıkıca tutmaya devam etti. Cüneyd duyduğu sesle kaşların hafifçe çatsada burnuna dolan hoş koku gözlerini açmasına müsade etmiyordu.

 

“Cüneyd.” Devran sert sesiyle bağırdığında kolları arasındaki genç kız irkilerek yerinde sıçrarken Cüneyd hızla gözlerini açarak ne olduğunu anlamaya çalıştı. Suna elini yavaşça Devran’ın omzuna vurup çatık kaşlarıyla ona baktı.

 

“Ne bağırıyorsun kulağımın dibinde aklım çıktı.” Devran sert yüz ifadesini bir kenara bırakıp genç kıza mahcup gözlerle baktı.

 

“Kusura bakma. Korkutmak istememiştim.” Suna nazlı bir edayla omzunu kaldırıp indirirken bakışlarını genç adamdan ayırdı.

 

Cüneyd arka taraftan gelen sesleri duyduğunda sert bir şekilde gözlerini kapatıp ağzının içinde kendi kendine konuştu. Rüveyda duyduğu seslerle kaşlarını hafifçe çatıp göz kapaklarını aralarken duyduğu sert sesle gözlerini sonuna kadar açtı.

 

“10 dakika sonra uyamış bir şekilde mutfakta olun, ikinizde.” Devran sert adımlarıyla oradan ayrılırken, Rüveyda hızla başını yasladığı yerden ayırıp bedenin biraz geriye çektiğinde bakışları eline düştü. Sıkıca kavradığı kazağın kenarını hızla bırakıp şaşkın gözlerini yanında hala rahat bir şekilde oturan adam çevirdi.

 

Cüneyd başını yasladığı yerden ayırıp genç kıza doğru döndü. Rüveyda ona korkuyla bakarken, Cüneyd ona gülümseyen gözlerle bakıyordu.

 

“Ne için bu kadar telaş yaptın, omzumda uyuduğun için mi yoksa abim kızdığı için mi.?” bedenini hafifçe genç kıza yaklaştırıp yüzüne dökülen saç tutamını geriye doğru attı. “Zira omzumda uyuduğun içinse talaş yapmana gerek yok, omzum gayet rahattır. Abim içinse de fazla takılma uyanmamız için öyle söyledi.”

 

Genç kız sessiz kalıp kızaran yakalarını saklamak isteyerek hızla oturduğu yerden kalkıp oradan koşarak ayrıldığında Cüneyd gülümseyerek arkasından baktı.

 

Cüneyd yavaşça yerinden kalkıp ellerini ceplerine koyarak mutfağa doğru ilerledi. Mutfağa girdiğinde abisini ve yengesini kahvaltı hazırlarken gördü. Yavaş adımlarla onlara ilerleyip abisinin yanında durdu.

 

“Yüzündeki o aptal ifadeyi sil.” Devran elindeki patatesi soyarken bir yandan çatık kaşlarıyla kardeşine bakıyordu. Cüneyd gülümseyerek hafifçe abisine doğru eğildi.

 

“Sen önce kendine bak kaç gündür yüzün gül bahçesine döndü.” Devran elindeki patatesi kardeşinin eline verip sert sesiyle konuştu.

 

“Kes sesinide iş yap.” Devran sırtını kardeşine dönüp bakışlarını sessizce sandalyesinde oturmuş yumurta kıran karısına baktı. Adımları onun yanında durduğunda genç kız kısa biran ona bakıp önüne döndü. Devran, Suna’nın kırdığı yumurtaları karıştırıp kenara bıraktı.

 

Cüneyd kestiği patatesleri kızgın yağa atarken mutfağa giren genç kızı görmesiyle bakışları ona tutundu. Rüveyda çekingen adımlarla onlara doğru yaklaşırken Suna gülümseyerek ona baktı.

 

“Masayı kurmamda bana yardım eder misin.?” Diye sordu Suna narin sesiyle. Rüveyda sessizce başını sallarken kısa biran ona bakan Cüneyd’e baktı. Devran elindeki kesilmiş sucukları kardeşinin önüne bırakıp sert sesiyle konuştu.

 

“Lan patatesler yanıyor.” Kardeşini kenara itip ona kızgın gözlerle bakarken Cüneyd abisine sırıtarak bakıyordu. “Sırıtıp durma, sinirimi bozuyorsun.”

 

“Ben Rüveyda’ya yardım edeyim. Pek anlamam zaten yemek işlerinden biliyorsun.” Devran kıstığı kara gözleriyle kardeşine bakarken kardeşi ona sırıtarak bakıyordu.

 

“Sen işine geleni anlıyorsun.” Cüneyd, dolaptan tabakları alan Rüveyda’nın yanına yaklaşıp elini uzatarak tabakları alıp onun eline verdi. Genç kız ona bakmadan tabakları alıp masanın üzerine dizdi.

 

Birlikte hazırladıkları kahvaltı masasına oturup sessizce kahvaltılarını yaparken uzun zaman sonra ilk kez böyle huzurla kahvaltı yaptıklarını fark ettiler.

 

Kahvaltıdan sonra Rüveyda masayı toplayıp bulaşıkları yıkarken Cüneyd ona yardım etmek istesede genç kız istemeyerek onu salona göndermişti.

 

Salonda yanan sobanın yanında toplanmış hep birlikte otururken hepsi sessizliği dinliyordu. Suna başını yavaşça Devran’ın omzuna yaslayıp gözlerini usulca kapattı. Mayışan bedeni onu uykunun kollarına çekmek isterken o buna direniyordu.

 

Devran dudaklarının üzerine konan silik bir tebessümle genç kıza bakarken elini yavaşça uzatıp saçlarına dokundu. Parmak uçları genç kızın saçlarında dolaşıyordu aheste aheste.

 

 

 

Bölüm : 21.02.2025 21:03 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...