@eminefuruncu
|
Keyifli okumalar dilerim, satır arası yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum..... Gözlerimi kırpmadan gökyüzünden tek tek asil bir şekilde düşen yağmur damlalarına sabitlemiş yağan yağmuru izliyordum, dizlerimi kendime çekip başımı dizlerimin üzerine koyarak kollarımı dizlerimin etrafına sardım ve izlemeye devam ettim sessizce, kimsesizce. Gözyaşlarım yüzümde kurumuştu, şunu anladım ki insanların canımı yakması onların zerre umurunda değildi, ne zaman fark edeceklerdi benimde bir kalp taşıdığımı ? Üzülünce kırılan sevilince hızlı hızlı atan bir kalbim olduğunu? Fark etmeliler yoksa ne ben nede kırılmadık yeri kalmayan bu narin kalbim daha fazla dayanamayacaktı, ben narin siyah bir kelebeğim benden güçlü olmamı beklemeyin. Yatağın yan tarafında olan hareketliliği hissetsem de tepki verememiştim sanki kanım çekilmiş kadar halsiz ve ruhsuzdum, göz kapaklarımı yavaş yavaş kapatıp açarak dışarıda yağan yağmuru izlemeye devam ettim, onlar kadar mutlu olmuş olsaydım bana yeterdi fazlasına gerek yoktu ben azla da yetinirdim ama yoktu mutlu olmam için hiçbir neden yoktu şu koç koca dünyada. kollarımın üzerine konulan kollar ile yerimden sıçrayarak başımı yana çevirim. Ali kollarını arkadan sarmıştı bedenimi , şu aralar dokunuşlarıyla beni heyecanlandıran bu adam belki de beni mutlu edecek tek nedendi ama o nedeni de yakarak yok ediyordum, sonuçta zamanı geldiğinde onunda dediği gibi bu evden gidecektim. ''Mutlu olmam için hiçbir neden yok.'' Diye fısıldadım sessizce toprak rengi gözlerine bakarak, başını yavaşça olumsuz anlamda sallayıp gözlerime baktı. ''Bazen küçük sebeplerde mutlu olmamızı sağlar, mutluluğu uzakta değil yanında ara.'' Dudaklarını birbirine bastırıp yağmuru izlemeye devam ettim, arada sırada çakan şimşekler beni ürkütüyordu. ''Olur, bunu deneyeceğim.'' Başını omuzuma koyup yüzümü kapatan saç tutamını alıp kulağımın arkasına koydu. ''Bence de dene.'' Ne kadar süredir bu şekilde durarak sessizce yağan yağmuru izliyoruz bilmiyorum, arada sırada gürültülü şekilde çakan şimşekler beni korkutsa da Ali'nin bana sarılışı güven ve huzur veriyordu. Ali yavaşça yataktan kalkıp elini bana uzatmasıyla kendimi küçük çaplı bir boşluğa düşmüş gibi hissettim. İfadesiz bir şekilde eline bakıyordum, insanlar duygularımı öldürmüştü. ''Yemek yiyeceğiz gel hadi.'' Başımı olumlu anlamda sallayıp yataktan kalkıp yanına gittim, Ali'nin yürümesini bekledim ama o yerinde kıpırdamadan bana bakıyordu. ''Bekle bir dakika'' Anlamayan gözlerle banyoya giren Ali'nin arkasından baktım, kaşlarımı hafif çatarak banyoya yöneldiğimde Ali elinde siyah saç tokasıyla yanıma gelip omuzlarıma dökülen saclarımı ensemin üzerinden bağladı, şaşkın gözlerle ona baktım, elini kaldırıp kahküllerimi karıştırdı. ''Saçlarını toplada o güzel yüzünü göreyim.'' Gözlerimi büyüterek ona bakarken o bunu umursamadan sol elimden tutup odadan çıkıp salona geldiğimizde Araf beyin bağırma sesi doldu kulaklarıma . ''Ne demek unuttum ya ne demek.?'' Gözlerinde ateş püskürürcesine karşısında başını önüne eğmiş ağladı ağlayacak durumda olan Sema'ya bağırıyordu. ''Özür dilerim.'' Sema özür dilerken bir yandan dolan gözlerini gizlemeye çalışıyordu. ''Özür dilemen hata yapmış olmanı değiştirmiyor.'' Ali elimi bırakarak abisinin yanına ilerledi. ''Abi biraz sakin ol .'' Elini abisinin koyup sıktı, Buğlem ağlayarak Ali'nin yanına geldi. ''Amca babama kızar mısın lütfen o sürekli Sema ablaya kızıyor. '' Buğlem'in ağlayarak konuşmasıyla Araf bey sinirli bakışlarını Hüma'ya çevirip bağırdı. ''Hüma sana Buğlem'i odasına götür demiştim.'' Hüma başıyla abisini onaylayıp Buğlem'i odasına götürürken bu sefer babası ve babaannesi girdi salona. ''Ne oliyi ula haburda.?'' diye konuştu, babaannesi şaşkınca. ''Bu kız annemin ilaç saatini atladı, ya ona bir şey olsaydı.?'' Araf beyin tekrar bağırmasıyla Sema korkarak geriye bir adım atıp ağlamaya başladı. ''Özür dilerim efendim bir daha olmaz.'' Dedi zar zor ağlarken. ''Araf kıza bağırıp durma Ayşe ilaçlarını içmek istemediği için vermemiş kız.'' Salonu saran sessizlik içimi ürpertirken sertçe yutkunmadan edemedim, insanlar insanların kalbini gerçekten de çok kolay kırıyordu anlamadan, dinlemeden. Araf bey şaşırmış bir şekilde Semaya bakarken ne diyeceğini bilemiyormuş gibi bir hali vardı Sema elinin tersiyle göz yaşlarını silerken Araf beye ifadesiz gözlerle bakıyordu. ''S...Selim bey ben çıka bilir miyim.?'' Selim bey başıyla onaylayıp masadaki yerine oturdu. ''Çıkabilirsin kızım.'' Sema hızla başını onaylayıp evden çıktı. ''Ula got kafali Araf ne diye kizi dinlemeden bağurdun.?'' Ali abisinin omuzundaki elini sıkıp konuştu sessizce. ''Git ve özür dile.'' Araf bey bir süre Ali'nin gözlerine bakıp başını sallayıp hızla ayrıldı evden. ''Hadi otur.'' Başımı sallayıp masada bana ayrılan yere oturdum. ''Artık ilaçlarını almak içmediğini söyleyip duruyor.'' Selim beyin durgun sesiyle başımı yavaşça kaldırıp ona baktı, Ayşe hanıma nasıl aşık olduğunu, onu ne kadar çok sevdiğini anlamak zor değildi. ''Hastalığın son evresinde olduğu için artık işe yaramadığını düşünüyor.'' Başımı yavaşça çevirip Ali'ye baktım dolmuş gözleriyle dizlerinin üzerindeki ellerine bakıyordu, sol elimi kaldırıp sıkı sıkıya yumduğu elinin üzerine koydum yavaşça, destek olmak istercesine. Elimin altındaki dokunuşumla biraz kasılsa da umursamadan elini tutmaya devam ettim, şuan buna ihtiyacı vardı, elimin altındaki elini açarak küçük elimin onun büyük elinin içinde kaybolmasına izin verdi. ''O iyi olacak.'' Diye fısıldadım gözlerinin içine bakarak, gözleri dolmuş bir şekilde bana bakıyordu hayatımda ilk kez bir erkek bana bu kadar masum bakıyordu, elini sıkarak fısıldadım. ''İstersen.... Kalkabiliriz.?'' Başını yavaşça sallayıp masadan kalkmasıyla bende kalktım. ''Size afiyet olsun , biz okuldan geldiğimizde yemiştik pek canımız çekmiyor.'' Seri adımlarla merdivenleri çıkıp annesinin odasının önüne gelince durdu, odaya girmeye çesaret edemiyor gibi bir hali vardı. ''Pedeliza.....ben biraz annemle konuşmak istiyorum.'' Başımla onu onaylayıp yavaşça elini bıraktım. ''Peki, ben odadayım.'' Elini kaldırıp yavaşça kapıyı açmasıyla bende oradan ayrılıp odaya girdim. Ayağımdaki terkileri çıkartıp dolaptan pijamalarımı alıp Ali gelmeden üzerimi giyinip yatağa oturdum dizlerimi kendime çekip başımı dizlerime koydum usulca ve tüm asilliği ile yağmaya devam eden yağmuru izlemeye devam ettim, üşüdüğümü fark edip battaniyeyi dizlerime kadar çekip tekrar aynı pozisyona döndüm, benim için üzülen bir ailem olmadığı tekrar tekrar yüzüme, halbuki insan yoruluyordu bazen, onu için üzülen bir ailesinin olmasını istiyordu. Odanın kapsı açılmasıyla bakışlarımı oradan ayırıp oraya çevirdim, gördüğüm görüntüyle şaşkınlıkla gözlemi açtım, yere oturmuş sırtını koltuğa yaslayarak donuk gözlerle karşısındaki duvara bakıyordu, hızla yerimden kalkıp yanına çömeldim, ağlıyordu. 
''Ali.'' Neden ağladığını deli gibi merak etsem de sormaya korkuyordum, ilk defa bir erkeği ağlarken görüyordum, öyle savunmasız öyle masum gözüküyordu ki. ''Pedaliza.'' Dedi zar zor konuşarak birden beni kolumdan tutup çekip sarılmasıyla kollarım havada asılı kaldı. ''Pedaliza ben....ben annemin gitmesini istemiyorum.'' Gözlerimin dolmasına engel olamadım sesi öyle çaresiz çıkıyordu ki içimde bir yerler yanıp kül oldu, havada asılı kalan kollarımı indirip onun ince beline sardım. ''Ben....ben onunda senin de gitmeni istemiyorum bu... bu çok mu açgözlüce hı.?'' Sesi öyle masum öyle saftı ki şu an kollarımın arasında olan 26 yaşındaki bir adam değil 6 yaşındaki bir erkek çocuktu. Bana o gün 'annem gittiğinde sende defolup gidersin' diyen adam şuan kollarımın arasında gitmeni istemiyorum diyordu, bu... bu çok acımasızcaydı beni kukla gibi kullanması çok acımasızcaydı. Ağlaması durduğunda geriye çekilip toprak rengini anımsatan gözlerine baktım, ağlamaktan kızarmış o gözlere. ''Daha iyi misin.?'' Diye sordum sessiz sesimle, başıyla beni onaylayıp gözlerime bakarak konuştu ağlamaktan kalınlaşmış sesiyle. ''Sen yanımda olduğun sürece iyiyim.'' Yavaşça başımı önüme eğip sessiz kalmayı seçtim ne söyleme gerektiğini bilmiyordum. Oturduğum yerden kalkıp bir kaç adım geriye gittim. ''Yatalım mı.?'' Dudağının sağ tarafı hafif yukarıya doğru kıvrılırken tek kaşını havaya kaldırdı. ''Birlikte mi.?'' Gözlerimi şaşkınlıkla açıp yanaklarımı saran sıcaklığı hiçe sayarak konuşmaya çalıştım. ''Ha...hayır b..ben .'' Oturduğu yerden çevik bir hareketle kalkıp kahküllerimi karıştırdı. ''Sakin ol pedaliza bir şey söylemedim.'' Başımı hızlı bir şekilde sallayıp hızlı adımlarla yatağa girip battaniyeyi başıma kadar çektim. Ali bir süre banyoda oyalandıktan sonra namaz kılıp yattı, gözlerimi kırpmadan yağan yağmuru izlerken korkudan dolayı uyuyamıyorum, arada sırada çakan şimşekler beni korkutuyordu ve ben bu korkuyu bir türlü yenemiyordum, babam bu korkunun baş kahramanıydı beni kapattığı o bodrum katı bunun baş kahramanıydı, soğuk, karanlık, yağmur bunun yan baş rol kahramanıydı. Korkudan dolayı bir türlü uykuya dalamıyordum sürekli yatakta dönüp duruyordum, sıkıntıyla yatakta sırt üstü yatıp başımı hafif bir şekilde kaldırıp Ali'ye baktım, uyuyor gibi gözüküyordu. ''A..Ali.'' Titreyen sesimle konuştuğumda cevap vermeyince tekrar seslendim ürkekçe. ''Ali.'' Yastığın altındaki kolunu biraz oynatıp 'hım' diye ses çıkardı. ''Uyudun mu.?'' Sorduğum sorunun saçmalığını sonradan fark etsem de pek umursamadım, gözlerini açmadan uykulu sesiyle konuştu Ali. ''Sence pedaliza.?'' Yattığım yerde doğrulup elimdeki sargı beziyle oynamaya başladım. ''Şey.. birlikte uyuyalım mı.?'' Ali bir anda gözlerini açıp bana baktı, sanırım sorumu yanlış anlamıştı. ''Şey ben gök gürültüsünden koruyorum da.'' Ay ışığının ve çakan şimşeklerin aydınlattığı odanın içinde gözlerini net bir şekilde görebiliyordum, gözleri parlıyordu. Yavaşça koltuktan kalkıp gelerek yatağın boş tarafına yatıp kolunu benim tarafıma uzattı, tebessüm edip başımı kolunun üzerine koydum., gözlerini benden ayırmadan beni izliyordu ,elini belime koyup beni kendisine doğru çekmesiyle vücudumu ele geçiren sıcaklık yanaklarıma hücum etmişti. ''Korkma ben yanındayım hadi uyu.'' Başımı kaldırıp ona bakmak istediğimde o buna engel olup başımı göğsüne yasladı, midemin içinde dans eden filler daha çok heyecanlanmamı sağlıyordu, kalbim her an yerinden çıkıp gidecek gibiydi. Uyku gözlerimde hücum sürmeye başladığında gözlerimi yavaşça kapatıp kolumu onun inçe beline sarıp başımı hafif oynatarak göğsünün üzerine iyice yerleştim. ################## Gözlerimi açtığımda ilk defa bu kadar güzel bir görüntüyle karşı karşıya kaldım, dağılmış saçlar, kirli sakallar, gür kaşları, uzun kirpikleri ve sağ gözünün altındaki ben ile çok masum gözüküyordu özellikle üzerine yattığı için büzüşmüş dudaklarıyla, tebessüm ederek elimi kaldırdım her zaman dikkatimi çeken benin üzerine koydum yavaşça, kesinlikle yüzüne ayrı bir ahenk katıyordu. Parmağımı yavaşça benin üzerinde gezdirirken Ali'nin kıpırdamasıyla hızla elimi çekip gözlerimi kapattım, sanırım yine yakalanmıştım. Elimin üzerinde hissettiğim sıcaklık kesinlikle vücut ısımı artırıyordu. ''Gözlerini aç.'' Sabahları uyanığında sesi baya kalın oluyordu, yavaşça gözlerimi açıp ona baktım, gözlerini kırpmadan bana bakıyordu, elimi gözünün altındaki benin üzerine koyup fısıldadı. ''Dokunabilirsin utanma.'' Sertçe yutkunup ona baktım dikkatli bir şekilde bana bakıyordu parmağımı benin üzerinde gezdirmeye başladığımda sert bir şekilde yutkunuşu ilişti kulaklarıma. ''Pedaliza.'' Sessiz bir şekilde fısıldamasıyla diyeceği şeyi bekledim. ''Kalbimin ritmini hızlandıran ,dokunuşlarıyla, bakışıyla beni etkileyen tek kadınsın.'' Parmağımın hareketleri yavaşça dururken ne diyeceğimi bilemeden gözlerine baktım şaşkınca. |
0% |