Yeni Üyelik
1.
Bölüm

ÇANNAKALE SAVAŞI

@emir1212

Çanakkale Savaşı,1.Dünya Savaşı

I. Dünya Savaşı Osmanlı Cephesi


Saat yönünde: Anafartalar Cephesi'nde Mustafa Kemal ve silah arkadaşları; Gelibolu'ya çıkarma yapan Anzaklar; Gelibolu sırtlarındaki Anzak askerleri; Osmanlı askerlerinin bulunduğu bir siper ve Çanakkale Boğazı'ndan çekilen İtilaf Devletleri'ne ait donanma

TarihDeniz: 19 Şubat 1915 – 18 Mart 1915
Kara: 25 Nisan 1915 – 9 Ocak 1916

Bölge

Gelibolu Yarımadası

Sonuç

Kesin Osmanlı zaferi

İtilaf Devletleri donanmasının geri çekilmesi

İtilaf Devletleri birliklerinin geri çekilmesi

Anzak Devletleri’nin ilk yenilgisi

Taraflar

Birleşik Krallık Britanya İmparatorluğu

Birleşik Krallık Birleşik Krallık

Avustralya Avustralya

Yeni Zelanda Yeni Zelanda

Britanya Hindistanı Britanya Hindistanı

Newfoundland Dominyonu Newfoundland

Fransa FransaOsmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu
Alman İmparatorluğu Alman İmparatorluğu
Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Avusturya-Macaristan İmparatorluğu

Komutanlar ve liderler

Birleşik Krallık Horatio Herbert Kitchener
Birleşik Krallık Ian Hamilton
Birleşik Krallık John de Robeck
Birleşik Krallık Aylmer Hunter-Weston
Birleşik Krallık William Birdwood
Birleşik Krallık Alexander Godley
Birleşik Krallık Winston Churchill
Fransa Henri Gouraud
Fransa Maurice BailloudOsmanlı İmparatorluğu Enver Paşa
Alman İmparatorluğu Otto Liman von Sanders
Osmanlı İmparatorluğu Cevat Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Mehmet Esat Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Kaçı Vehip Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Çolak Faik Paşa
Alman İmparatorluğu Erich Weber
Osmanlı İmparatorluğu Fevzi Paşa
Osmanlı İmparatorluğu Cafer Tayyar Bey
Osmanlı İmparatorluğu Ahmet Fevzi Bey
Osmanlı İmparatorluğu Halil Sami Bey
Osmanlı İmparatorluğu Selahattin Adil Bey
Osmanlı İmparatorluğu Mustafa Kemal Bey
Osmanlı İmparatorluğu Cemil Conk
Osmanlı İmparatorluğu Yakup Şevki Bey
Osmanlı İmparatorluğu Kâzım Karabekir Bey

Çatışan birlikler

Birleşik Krallık MEF
Birleşik Krallık Anzaklar
Fransa Doğu Seferi KuvvetleriOsmanlı İmparatorluğu 5. Ordu

Güçler

Birleşik Krallık Britanya İmparatorluğu:
489.000[1]
Fransa Fransa: 79.000[1]
[2][3][4]Osmanlı İmparatorluğu Osmanlı İmparatorluğu:
315.500[1][not 1]

Kayıplar

45.000-50.000 ölü bütün İtilaf Devletleri[2]
Birleşik Krallık: 205.000 zayiat[1]
Fransa: 47.000 zayiat[1]
Toplam zayiat İtilaf Devletleri: 252.000[1]56.000 muharebede ölen[1]
21.000 hastanede ölen[1]
Toplam ölü: 77.000[1][5]
97.000 yaralı[1]
11.000 kayıp[1]
64.000 savaş dışı veya hasta[1][not 2][5][not 3]
Toplam zayiat: 250.000[1][5][6][7][8][not 4]

g

t

d

I. Dünya Savaşı cepheleri

g

t

d

Çanakkale Savaşı

Çanakkale Savaşı veya Çanakkale Muharebeleri(İngilizce: Gallipoli Campaign), I. Dünya Savaşı sırasında 1915-1916 yılları arasında Gelibolu Yarımadası'nda Osmanlı İmparatorluğu ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir.[9] İtilaf Devletleri; Osmanlı İmparatorluğu'nun başkenti İstanbul'u alarak İstanbul ve Çanakkale boğazlarının kontrolünü ele geçirmek, Rusya ile güvenli bir erzak tedarik ve askeri ikmal yolu açmak, başkent İstanbul'u zapt etmek suretiyle Almanya'nın müttefiklerinden birini savaş dışı bırakarak İttifak Devletleri'ni zayıflatma amaçları ile ilk hedef olarak Çanakkale Boğazı'nı seçmişlerdir. Ancak saldırıları başarısız olmuş ve geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kara ve deniz savaşısonucunda iki taraf da çok ağır kayıplar vermiştir.[

 

Almanya'nın Rusya'ya savaş ilan ettiği 1 Ağustos 1914'ün hemen ertesi günü, Almanyaile bir ittifak antlaşması imzalamıştır. Bu antlaşma, imparatorluğun kesin olarak Almanya'nın ana gücünü oluşturduğu İttifak Devletlerisafında fiilen savaşa gireceği anlamına gelmektedir. Enver Paşa, fiilen savaşa girmeyi, seferberliğin tamamlanmamış olması ve Çanakkale Boğazı savunmasının tamamlanmaması gibi gerekçelerle ertelemeye çalışmıştır. Ancak Almanya, bir an önce savaşa fiilen girilmesi için baskılarını sürdürmüştür. Bu baskılar, Akdeniz'de Britanya donanması önünden çekilen Goeben ve Breslausavaş gemilerinin İstanbul'a gelmesiyle bir oldu bittiye getirilmişti. Daha sonra Osmanlı Donanması'na bağlı bir grup gemiyle Karadeniz'e açılan bu gemiler 27 Ekim 1914 tarihinde Rus limanlarını bombalayınca Rusya, Osmanlı İmparatorluğu'na savaş ilan etmiştir.

 

Savaş Konseyi sekreteri Albay HankeyWinston Churchill'in de desteğiyle, 1914 yılı Eylül ayında Çanakkale Boğazı'nın donanmayla geçilerek İstanbul'un işgalini öngören bir planı savaş konseyine sunmuştur.[11] Plan, çeşitli evrelerden geçerek uygulamaya kondu ve Birleşik Krallık ve Fransa gemilerinden oluşan bir donanmanın Boğaz'a geniş çaplı saldırıları1915 Şubat ayında başlatıldı. Özellikle 19 Şubat 1915 ve 25 Şubat 1915 bombardımanları sonucu Müstahkem Mevki Komutanı Cevat Çobanlı giriş tabyalarının geri hatta çekilmesi emrini uygulatmıştır. En güçlü saldırı ise 18 Mart 1915 günü uygulamaya konuldu. Ancak Birleşik Donanma ağır kayıplara uğradı ve deniz harekâtından vazgeçmek zorunda kalındı.

 

Deniz harekâtıyla İstanbul'a ulaşılamayacağı anlaşılınca bir kara harekâtıyla Çanakkale Boğazı'ndaki Osmanlı sahil topçu bataryalarını ele geçirmek planı gündeme getirilmiştir. Bu plan çerçevesinde hazırlanan Britanya ve Fransa kuvvetleri 25 Nisan 1915 şafağında Gelibolu Yarımadası'nın güneyinde beş noktada karaya çıkarılmıştır. Britanya ve Fransa çıkarma kuvvetleri her ne kadar Seddülbahir ve Arıburnu sahillerinde köprübaşları oluşturmayı başardılarsa da Osmanlı kuvvetlerinin inatçı savunmaları ve zaman zaman giriştikleri karşı taarruzlar sonucunda Gelibolu Yarımadası'nı işgalde başarılı olamadılar. Bunun üzerine sahildeki kuvvetler takviye edilmek için Arıburnu'nun kuzeyinde Suvla Koyu'na 6 Ağustos 1915 tarihinde yeni kuvvetlerle bir üçüncü çıkarma yapılmıştır. Ancak 9 Ağustos'ta Kurmay Albay Mustafa Kemal'in Birinci Anafartalar Muharebesiolarak bilinen karşı taarruzunda İngiliz Komutanlığı ihtiyat tümenini ateş hattına sürerek sahilde tutunmayı başarabilmiştir. Mustafa Kemal ertesi gün Kocaçimentepe-Conk Bayırı hattında yeni bir karşı taarruz gerçekleştirmişti, bu hattaki Anzak birliklerini de geri atmıştır. Britanya ve Anzak kuvvetlerinin İkinci Anafartalar Muharebesi olarak bilinen genel taarruzları ise Osmanlı savunmasını aşamamıştır. Tüm bu gelişmeler sonrasında İngiliz, Anzak ve Fransız kuvvetleri Gelibolu Yarımadasını 1915 yılı Aralık ayı içinde tahliye etmiştir.

 

Harekat öncesi

I. Dünya Savaşı

Sanayi Devrimi'nden itibaren giderek büyüyen üretim, bir yandan ham madde gereksinimini sürekli artırırken diğer yandan yeni pazarları gerektiriyordu. Diğer yandan giderek büyüyen sermaye birikimi, yeni yatırım alanlarını bulmaya yöneltiyordu.[12] Avrupa'nın büyük devletleri 19. yüzyıl boyunca farklı hızlarda gelişmişlerdi ve gelişmelerini sürdürebilmek ve etki alanlarını genişletmek için sıkı bir rekabet içindeydiler. Birleşik Krallık, Fransa, Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Rusyafarklı ilgi alanlarına sahip olsalar da bu alanlar çok yerde iç içe girmektedir. Sonuçta bu rekabet, 20. yüzyılın başlarında bir savaşı kaçınılmaz olarak gündeme getirmişti.[13] Bu ülkeler arasında süreç içinde oluşan ittifaklar da olası savaşın Avrupa çapında bir savaş olmasına yol açacaktır. Bu dönemde netleşen bu ittifaklar, Birleşik Krallık, Fransa ve Çarlık Rusyası'nın oluşturduğu İtilaf Devletleri ile Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya'nın oluşturduğu İttifak Devletleri bloklarıdır.[13] Bu şekilde bir bloklaşma 1882 yılında Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve İtalya arasındaki bir ittifakla, bir bloku oluşturmuştu. Kısa süre sonra 1894 yılında Fransa-Rusya, 1904 yılında Birleşik Krallık-Fransa, 1907 yılında da Birleşik Krallık-Rusya arasında antlaşmalar yapılarak diğer blok şekillenmiştir.[14] Birleşik Krallık ve Fransa arasındaki 1904 yılı antlaşması ilginçtir. Birleşik Krallık, Fransa'nın "Kuzey Afrika'nın en iyi parçalarını" almasına göz yumuyordu, Fransa ise Mısır'daki Britanya varlığına karışmayacaktı.[15] Birleşik Krallık ile 1907 yılında Çarlık Rusyası arasındaki antlaşma da 1904 antlaşmasına benzer biçimde, esas olarak tarafların Avrupa dışı ilgi alanlarını düzenliyordu. İran, Afganistan, Çin ve Tibet'teki iki ülkenin çıkarları arasındaki çekişmelere çözüm getiriyordu.[16] Tüm bunların ortaya koyduğu haliyle Avrupa'daki bu bloklaşmalar, esas olarak Avrupa dışı paylaşımı konu almaktaydı. Dolayısıyla bu bloklaşmanın sonunda ortaya çıkacak olan Avrupa çapındaki topyekün savaş, esas itibarıyla Avrupalı büyük güçlerin, Avrupa dışını yeniden paylaşımı mücadelesi olarak görülmektedir.

 

Osmanlı İmparatorluğu'nun ittifak arayışı

Osmanlı İmparatorluğu, 20. yüzyılın başlarında neredeyse 200 yıldır Gerileme Dönemi'ndeydi.[31] Bu süre boyunca uğranılan askeri yenilgilere 1912-13 yıllarında yaşanan Balkan Savaşı eklenmiş, Balkanlar'daki toprakların bütünüyle elden çıkmış olmasının ötesinde en iyi eğitimli ve en iyi teçhiz edilmiş ordular bu savaşta kaybedilmişti. Dahası büyük miktarda silah ve mühimmat da terk edilmişti.[32]

Avrupa devletleri I. Dünya Savaşı'nın hemen öncesinde Osmanlı İmparatorluğu'nun tarafsız kalacağını varsayıyorlardı.[33] Nitekim Osmanlı İmparatorluğu savaşın ilk aylarında "savaş dışı" durum ilan etmiştir. Bu durum İtilaf Devletleri arasında olumlu karşılanmıştır. Bu sayede Boğazlar ticari deniz trafiğine açık kalacaktır.[34] Osmanlı İmparatorluğu açısından da I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde en doğru politika tarafsız kalmak gibi görünüyordu. Ancak "bu yeterli bir çözüm müydü? Bir de mümkün müydü?"[35] Avrupalı devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki niyetleri biliniyordu. Rusya, yüzyıllardır sıcak denizlere inebilmek için Boğazlar'ı istiyordu. Birleşik Krallık, Hindistan yolunun güvenliği için Filistin'i, petrolü için de Irak'ı istiyordu. Fransa, Lübnan, Suriye ve Kilikya'yı, İtalya ise Antalya'yı istemektedir.[36]Bunları bilen Osmanlı yöneticileri, söz konusu devletlerin bu emellerine ulaşmak için, savaş sırasında ya da savaştan hemen sonra Osmanlıyı rahat bırakmayacaklarını rahatlıkla seziyorlardı.[35] Gerçekten de Avrupa'nın büyük devletleri arasındaki gerginliklerin bir Avrupa savaşına varmasının nedenlerinden biri de Osmanlı toprakları üzerindeki emelleriydi ve İmparatorluğun parçalanması sorunuydu. Diğer deyişle her devlet, kendi ilgi alanının rakiplerinden önce kontrol altına almak istiyordu.[37]

 

Ekim ayı başlarında Almanya'nın savaşta kısa süre içinde kesin sonuç alma umutları sönmeye başlamıştı. Alman ordularının Batı Cephesi'nde durdurulmaları, Çarlık ordularının Galiçya'da başarılı harekâtları durumu sıkışık hale getirdi. Bu durumda Almanya, kilitlenmiş durumu başka bir bölgedeki girişimlerle çözmenin yollarını aramıştır. Bu girişimlerin ip uçları Yakın Doğu'da aranmaya başlandı. Alman İmparatoru Alman Üst Komutanlığı'na emri, Osmanlı Kabinesi'nin oluru alınamazsa bile durum bir oldubittiye getirilerek Osmanlı İmparatorluğu'nun fiilen savaşa çekilmesinin sağlanması yönündedir.[53] Sonuç olarak Almanya ile ittifak antlaşması imzalandıktan hemen sonra Osmanlı İmparatorluğu'nun bir an önce fiilen savaşa girmesi konusunda Alman baskıları başlamıştı. Bu baskılar aralıksız sürmüştü. Örneğin Alman Krupp Fabrikaları'nda hazırlanan dört adet 28 cm’lik sahil topuna Alman Denizcilik Bakanlığı el koyduğu 11 Eylül 1914 tarihli telgrafla İstanbul'a bildirilmiştir. Alman Denizcilik Bakan Vekili'nin Berlin ataşemiliteri Cemil Bey'le bir görüşmesindeki sözleri çok nettir, "Süveyş'e hareket ediniz, sahil toplarını alırsınız"[54]

Almanya'nın, Osmanlı İmparatorluğu'nun bir an önce savaşa fiilen girmesi yönünde baskısının bir taktik nedeni de Kafkasya Cephesi'ndeki Osmanlı askeri tehdidinin Almanya'nın Galiçya Cephesi kuvvetleri karşısındaki baskıyı hafifleteceğinin hesaplanmasıdır.[47] Ekim ayına gelindiğinde Birleşik Krallık ve Rusya'nın seferberlik hazırlıkları tamamlandığı ve cepheye daha fazla kuvvet getirdikleri görülmektedir. Almanya'nın kısa sürede Batı'da kesin sonuç elde etme planı bütünüyle başarısız olmuştur. Buna bağlı olarak Osmanlı'nın savaşa girmesi yönünde baskılar artıyordu.[55] Öte yandan Britanya Osmanlı İmparatorluğu'nun toprak bütünlüğünü garanti ediyor, kapitülasyonlar'ın kaldırılmasına olumlu yaklaşıyor ve mali yardım öneriyordu. Osmanlı İmparatorluğu zaten 17 Ağustos'ta kapitülasyonları kaldırdığını ilan etmişti.[56]

Almanya'dan, bir an önce savaşa fiilen girilmesi yönündeki baskılar, Enver Paşa tarafından savaş hazırlıklarının henüz tamamlanmadığı gerekçesiyle oyalanıyordu. Ancak iki Alman savaş gemisinin girişimi, bir oldubitti durumu yaratarak Osmanlı İmparatorluğu'nun fiilen savaşın içine çekmiştir.[57]

 

 

Loading...
0%