@emirhanyazar
|
Göz yaşlarım her zaman olduğu gibi yine tozlu eskimiş , yıpranmış ve boş sayfalara dökülüyordu. Ben hatalarımın , günahlarımın ve çektirdiklerimin bedelini ödemekten başka birşey yapmıyordum . Sayfalarda artık bende sıkılmıştı ne zaman boş sayfaları açsam " Yine mi bu, bu sefer kimin göz yaşlarını bize döküçek " diyor gibiydi . Bazen ağzımda sigara pöflerken keşke yapmasaydım diyorum ama geçmişin silinmezliğiyle meşhur olduğunu hatırlıyorum ve yine acı çekiyorum . " Allah yapılan kötülüğü ya bu dünyada ya da öbür dünyada çektirir ." derdi ninem bende bu dünyada çekenlerdenim . Keşke biraz daha bekleseydi bu acı çekişim mesela elli'li yaşlarımı bekleseydi o zaman hayatan bıkmış bir şekilde üzülürdüm ama şimdi her yerim genç'ken ve kanım kaynıyorken olması beni bitiriyordu. Gözlerim ağlamaktan ruhum kusmaktan yorulmuş ve bunu bedenime yansıtıyordu . Vücudum yorgunluktan öleçekmişcesine gözlerimi kapatıyordu ben uymamak için direniyordum çünkü uyandıktan sonra ki ben ben olmayaçaktım bunu biliyordum. Ama daha fazla karşı koyamadım kendime ve bu bende ki son uykuma daldım. Vücudum sandalyenin sırtlık kısmına doğru yığıldı , sandalye benim ağırlıma dayanamayıp geriye doğru düştü ve ben de yerde dağılmıştım . Kollarım bir tarafta ruhumda dinlenmedeydi çünkü hak etmişti. Yere düştüğüm anda ki acıyı da hiç hissetmedim çünkü çok bitmiştim ve o gün bu uykuyla sona erdi saatte çok geçti 12 civarındaydı. Güneş perdelerin arasından yılan gibi süzülerek yüzüme vuruyordu. Ben uyanmamak için bir sağa kırılıyor bir sola kıvrılıyordum. ama nafile güneşe doğru döndüm ve gerçeği kabullendim gözlerimi açtım ve güneş ışıklarına baktım . Arkadamda da yere düşmüş sandalye, bir sandalye'ye baktım bir de güneşe sonra yavaşça sırtımı doğrultum . Sırtım o kadar ağrıyordu ki sol elimi sırtıma götürüp ovmaya çalışmaktan başka bir şey yapamadım. Bir kaç kez derin nefes aldım her alışımda rahatlıyordum. Ama bunlar son rahat nefesim olduğunu biliyordum çünkü artık ödemem gereken bedeller vardı. Çalışma masasının kenarına sol elimle tutundum ve yerden destek alarak ayağa kalktım. Karşımda olan perdeyi sonuna kadar çektim ve masa'ya baktım defter kapanmıştı. Göz yaşlarıma mezar olmuştu yani ama yine açılaçağını bile bile kapanmıştı. Defter dediğim şey de kalın roman yazılaçak kadar kalındı. Ben masa'ya doğru bir adım attım ve defteri elime aldım bakmak istedim deftere , belki izi kalmıştır göz yaşlarımın , sonra aklımda yaptıklarımın belirme korkusu sardı bedenimi ve geri bıraktım defteri masa'ya. Karnımda açıkmış , sırtım acı içindeydi . Ben de karnımın açlığı sırtımın acısıyla beraber mutfağa yürümeye başladım sol elimle de sırtımı tutuyordum. Mutfağa girdim mutfağa bakmaya başladım. Oçağa , buz dolabına , çeşmeye yani bakılabileçek her şeye her detay'a baktım . Çünkü bu son bakışımdı birazdan kapı çalaçak ve olan olaçaktı . Tezgaha doğru yavaşça yanaştım . Tezgahta dünden kalma kırmak için oraya koyduğum ama uğraşmaya üşendiğim 3 tane yumurta ve biraz da suçuk vardı . Sağımda bulunan üst üste dört çekmeceden ilk'ini açtım ve bıçağı aldım geri kapamadım çekmeceyi çünkü bıçağı geri koymaçaktım . Çeşmeyi açtım ve bıçağı suyun altına tuttum ve çeşmeyi kapattım. Yumurtalı suçuğum hazırdı . Oçağı kapattım ve tavanın ucundan tutarak solumda bulunan masa'ya doğru döndüm ve iki adım attıktan sonra masa'ya tavayı koydum , önümdeki sandalye'yi çektim ve sırtımı tutarak masa'ya oturdum. Masada tavadan ve ekmekten başka hiç bir şey yoktu. Elimi masa' nın diğer köşesinde ki , ekmeği alabilmek için uzattım biraz zorlandım ama ekmeği aldım ve önüme koydum . Gerçeği çok fazla din'le bir alakam yoktu ama ilk defa dua ederek yemeğe başlamak istedim. Açtım elimi nasıl açılacağını da bilmiyorum ama bi şekil açtım başladım konuşmaya . "Allah'ım sen bu yemeği yani kahvaltı'ı senin rızanı alarak yediğimi bil amin . " dedim ve elimi yüzüme mest ederek elimi ekmeğe uzattım. Bir parça kopardım , tava'ya doğru uzattım bir lokma koparıp tam ağzıma götürecekken olan oldu kapı çaldı. Elimde ki lokma masaya düştü ve kapının çalışı her defasında artıyordu . Kapı kırıldı , eve 3 tane koruma girdi ve bağırmaya başladılar . Ben donup kaldım ya da kabullenmiştim. Mutfağa geldiler, bana baktılar . " Neden cevap vermiyorsunuz . " dedi kibarca ortada duran koruma . Zaten heybetlilerdi ve siyah takım giyinmişlerdi istesemde bir şey yapamazdım . Koruma yanıma yaklaştı. " Zorluk çıkarmayın yoksa " gömleğini kıvırdı ve silahı gözüküyordu. Kollarımdan tuttu , beni ayağa kaldırdı ve silahını çıkarıp silahın kabzasıyla başıma sert bir şekilde vurdu. Muhtemelen beni götürdükleri yeri bilmemem içindi bu. Ama ben gittiğim yeri biliyordum cehennemdi orası. Etraf çok karanlıktı. Önce sağıma sonra soluma baktım ama her yer bilinmezlikti . Sonra bir nefes hissetim tam önümde duran , bir adımdan daha da yakın ama hiçte yakın olmayan bir nefes. Eli yüzüme doğru uzandı ve gözlerime bağladığı bezi çıkardı. Önce boğuk boğuk görüyordum. Işık fazla geliyordu . Çok durmuş gözlerim karanlıkta ondandı bu , bir süre bekledim . Gözlerimi yavaşca açmaya çalıştım ve açtım ama keşke açmasaydım . Gül karşımda bem beyaz bir kıyafet giymiş gözleri kan çanağına dönmüş bir şekilde bana bakıyordu . Yüzü gülüşü solmuştu . Sarı saçları kızıllaşmış, mavi gözleri ise beyazlaşmıştı . İşte bu benim eserimdi . Etrafın yıkık dökük bir yer olmasını beklerdim ama bizim odamızdı hayallerimizde ki odaydı . Mavi deri koltuk , Picasso'nun tablolarından bir tanesi ve sayılamayaçak kadar detaydı. Gül bana asla kıyamayaçak olan eliyle sağ yanağıma sert bir tokat attı . Kafam sola doğru kaydı , ben yere doğru tükürdüm ve ona baktım iki kelime diyebildim onun yüzüne karşı "Özür dilerim" Gül bir kez daha kaldırdı sol elini . Bir kez daha tokat attaçaktı ama durdu " Gözlerimin içine bak ! " diye feryat kopardı. Ben o anki korkuyla gözlerine kitlendim. Hava ' da olan sol elini boğazıma yapıştırdı. Ama boğulmuyordum çünkü bana kıyamaçağını az önce biliyordum . Derin bir nefes aldı . "Ben" dedi ve nefes aldı . " Seni bu kadar " dedi ve yine nefes aldı. "Çok severken neden bana bunu yaptın ! " dedi ve elini boğazımdan çekip sağ tarafımda bulunan sehpadaki vazoyu devirdi . Vazoda lotus çiçeği vardı . Onun bana hediyesiydi evimde duruyordu. Muhtemelen korumalara bu çiçeği de aldırtı . Lotus çiçeğine baktı ve biraz onu seyretti . Sonra bana döndü . " Ben sana alerjim olan çiçeği sen seviyorsun diye almıştım sen ise beni " Gözleri dolmaya sesi titremeye başladı. Ben gözlerimi yere doğru eğdim ve suratına bakamadım . " Arkadaşımı hamile bırakarak arkamdan vurdun ! " Gül gözlerindeki yaşı sildi ve sol çaprazımdaki sandalye'yi alarak önüme çekti ve zor da olsa oturdu . Bana anlatmaya başladı eski ve güzel anılarımızı o kadar detaylıca anlattı ki ben bile unutmuştum bazı anları ama o unutmamıştı . Ben hüzün ve şaşkınlıkla dinliyordum. Bana anlatırken bile hâlâ ve hâlâ mutlulukla anlatıyordu . Ne bir sinir ne bir kin hiç bir şey yoktu gözlerinde ve yüzünde . Biraz daha anlattıktan sonra gözlerime odaklandı . Uzun bir süre gözlerime baktı ayağa kalktı ve üzerindeki beyaz tül elbiseyi çıkardı ve sağa doğru attı . Üstünde hiç bir şey yoktu çıplaktı ama ben bakmadım kafamı sola doğru çevirdim . Gül bana iki adım yaklaştı ve elini cenemden kavradı ve yukarı'ya doğru kaldırdı. Ben bakmama'ya çalıştım ama eliyle yüzümü ona doğru çevirdi "Bana bak ! " dedi hiddetli bir sesle . Bakmak zorunda kaldım. Yerde ki tüy kıyafetten bir parça kopardı ve tükürdü. Ben ne yapıyor bu diye iç geçirerek izliyordum. Önce ayaklarını silmeye başladı. İğrendim ama sildikçe altında ki morluklar gözüküyordu . Sol kollunu silmeye başladı. Sararmış morluklar beni nedensizçe acı dolu bir kuyuya sürüklüyordu. Yüzüne götürdü ve yüzünü silmeye başladı . Yüzünde ki bıçak izlerini görmeye başlamıştım. O andan sonra kendimden nefret etmiştim ama ben ne yapmıştım bilmiyordum ama benim ona bir şey yaptırmış olma ihtimalim vardı bunca yaşanandan sonra. Vücuduma kas katı kesilmesi gerekiyor emri gelmişti sanki . O an konuşamıyordum çünkü içindeki acıyı kendine yansıtmıştı . Elinde ki bezi bana attı ve bez üstüme geldi düşmedi ama . Gül kollarını iki yana açtı ve gözlerini kapatarak . "Görüyormusun kollumu , ayağımı ,sırtımı " dedi ve arkasına döndü . " Sırtı mı da gördün mü hepsi senin suçun " dedi ve bana döndü . Ben ona hiç bir şey yapmamıştım bedenine yani ama yine konuşamıyordum çünkü ben o an ölmüştüm . Oturdu yine sandalye'ye " Bunlar senin bana yaptıklarının bedeli " dedi bitmişlikle ve acıyla . Ben yavaşça kafamı toparlamaya çalıştım .Ama o benim şiddet olaylarına nasıl karşı olduğumu bilirdi ve bunun benim suçum olması benim canımı o kadar çok yakmıştı ki o an ölmek hatta yok olmak istedim. Yere doğru baktı. " Beni gerçekten seviyormuydun ya da bir kez olsun sevmek istedin mi " diye sordu gözlerindeki yaş yükü yere bir bir damlıyordu ama ben susmak istiyordum. Çünkü burada yalan konuşamazdım yalanın konuşulmadağı yerde sessizlik konuşuyor olurdu . Ama bu sefer cevabı duymak istiyordu . Başını yerden kaldırdı öfkeyle, kinle ve ruhsuzça baktı . " Cevap ! Ver ! " diye bağırdı. Ben tek şansımın konuşmak olduğunu biliyordum ya bu odadan ölü çıkacaktım ya da sakat bunu da biliyordum . Konuşmaya başladım. "Ben seni hiç sevmedim ki " gözlerim etrafta geziniyordu çünkü ona bakmaya korkuyordum. " Devam et ! " dedi . Ama ben susmak istiyordum çünkü bilmeği çok şey vardı. Ben yine susuyordum ama artık daha fazla dayanamadım çünkü bu gün burda kusuçaklarım ebedîyete kadar temizlenemiyecekti . Derin bir nefes aldım ve yüzsüzlüğümün arkasına sığınarak konuşmaya başladım. " Ben seninle olduğum her ana her güne lanet ettim ! Lanet " dedim. Gül kaşlarını hayâl kırıklığıyka ve şaşkınlıkla çattı . Gül hep yaptığı şeyi yani ağlamamak için kendini zor tuttu ve derin nefesler almaya başladı. Boğuluyordu sanki ,ellerini boğazına götürüp boğazını ovuyordu. " Hayır bu kadar da değil bu kadar değil " diye bağırdı ve ayağa kalktı. Ben korkmaya başlamıştım artık . Çünkü kusmak istediklerim ve onun tatmin olmayışı onu başka biri yapıyordu . Gül bana baktı " Yalan söylüyorum de ! Yalan söylüyorum de " diye tekrar ederek etrafında dönmeye başladı. Ben sadece bakıyordum. Aklıma yaptıklarım gelmeye başladı yani günahlarım düşünmek istemiyordum. Aklıma dokunuşlarım geliyordu gözlerimi açıp kapatıyordum. Gül dönmeyi bıraktı ve sustu . Konuşmadı susmak istedi çünkü onunla tam 9 yıllık ilişkimiz vardı. Bu çoktu hele ki bu sözlerimin onda bıraktığı etki daha da çoktu. Ben en can alıcı sözü söylemeye başlayaçakken Gül gözlerime ruhsuzça bir bakış attı ve arkasına doğru yığıldı. Bende yığılırdım , kaldıramazdım bu kadar ağır lafları ama o an onu seviyormuşum gibi davrandım ve ayağa kalkmaya çalıştım ama ayağımın ve elimin bağlı oluşu beni engelliyordu . Gözlerimden tedirginlik akıyordu vücudum titremeye başladı . Çünkü ben bir şey yapamıyordum . Bağırmaya başladım " Yardım edin ! " diye . " Yardım edin " diye yeniliyordum ama faydasızdı . Sandalye'yi sağımda ki sehpa'ya doğru kaydırma'ya başladım. Bir iki kez daha kaydırdıktan sonra sehpa'ya bir darbe vurdum . Sehpa yere düştü ,vazo kırıldı ve lotus çiçeğinin solmuş yaprakları da etrafa dağıldı . Bende sandalye'yi yana doğru devirdim ve yerdeki kırılmış vazo parçalarını almaya çalışıyordum eğer başarırsam ipi keseçektim çünkü. Biraz yerde vücudumu yukarı aşağı hızla hareket ettirdim ama sağa doğru yapıyordum hareketleri. Elime keskin bir vazo parçası geldi ben keskin tarafı ipe gelicek şekilde parmaklarımla döndürüp arkama götürdüm ve ipi kesmeye başladım . İp çok kalındı ve bileğimi ileri geri hareket ettirirken canım yanıyordu ama eğer Gül'e yardım etmesem ölebilirdi. Ben bu durumu düşündükçe hızlanıyordum ve ipin kopmasına az kalmıştı . Vazo parçasını elimden bıraktım bu sefer kollarımı ters tarafa çekerek koparmaya başladım . Bir kaç saniye sonra ip koptu ve ben hızlı hamlelerle ayaklarımda ki ipi çözdüm ve ayağa kalkıp Gül'ün yanına hızlı adımlarla gittim . Yere doğru eğildim ve Gül'ün nabzına baktım . Nabzı atıyordu yani yaşıyordu biraz da olsa rahatlamıştım. Gül'ün yüzüne yavaşça bir kaç kez vurdum uyanması için . Yerde çok soğuktu hasta olabilirdi gözüm koltuğa takıldı . Önce yapmamam gerektiğini düşünüyordum ama yapmam gerekiyordu. Bende önce sağ kolumu başının altından geçirdim sonra sol kolumu ayaklarının altından geçirerek Gül'ü kuçaklayıp ayağa kalktım . Gül'ü yavaşça koltuğa rahat bir yatış pozisyonunda bıraktım . Koltuğun diğer köşesinde ki yastığı alıp Gül'ün başının altına koydum ve onun gözünü açmasını beklemeye başladım. Üstünde bir şey yoktu ben de yerde ki tül kıyafeti aldım ve ellimle dikkatli bir şekilde giydirdim. Karın kısmı açıktı ama yapabileceğim bir şey yoktu. Yere oturup dizlerimi kendime doğru çektim ve ellerimi ayaklarımın önüne attım ve kollarımla ayaklarımı kendime doğru sıkıştırdım. Göğüsümü sıkıştırıyordum ama yaptığım günahların ağırlığını düşündükçe daha da sıkıyordum . Gözlerimi kapattım ve sessizce konuşmaya başladım. " Lütfen iyi olsun lütfen " diye . Gül yavaşça uyanmaya başlamıştı ve bende ona kitlenmiş bir şekilde onu izliyordum. Gül gözlerini açtı ve bir kaç saniye gözlerini tavanda gezdirdikten sonra sağına doğru baktı ve beni gördüğünde hızlı bir şekilde ayaklandı ve bana baktı. " Sen nasıl kurtuldun sandalyeden " dedi . Bende ona elimle arkayı işaret ettim . Gül arkaya baktı ve şaşkın bir yüz ifadesiyle " Benim için mi yaptın yani hani beni sevmiyordun ! " dedi . Ben ona sert bir şekilde baktım. " Hayatını kaybettmenede göz yumamam o kadar da kötü değilim " dedim. Ama o an beni her hücrem her zerrem yalanlıyordu. Gül kendini tutamadı ve öfkesini gülüşleriyle örtmeye çalıştı . " Hahahahhaahah o kadar da kötü hahjs değilmisin " Gül ayağa kalktı ve elleriyle bedenini göstedi. " Bak sana ! Az önce gösterdiğim bedenime bir daha bak ! Ne halde " . diye bağırdı. Ben başımı öne doğru eğdim ve hiç bir şey diyemedim. Bir süre böylece sustuktan sonra başımı kaldırdım ve Gül'e bakarak " Bana ne yapacaksın " dedim. Gül cevaplamadı soru mu tekrar sordum " Bana ne yapaçaksın " dedim . Gül derin nefesler almaya başladı ve bana doğru bir adım attı ve eğildi. Beni ensedem tutup ayağa kaldırdı. İsteseydim engel olurdum ondan çok güçlüydüm ama kalktım. Ayağa kalktıktan sonra " Yürü " dedi sakin bir ses tonuyla . Ben de sadece yürüyordum . Oda'nın kapısına gelmiştik kapının anahtarı kilidin içindeydi Gül anahtarı iki kez sola çevirdi ve kapı açıldı. Gül eliyle koridoru işaret etti. " Bu kadar mı yani şimdi bana git mi diyorsun " dedim ona. Gül "Giydirdiğin için teşekkür ederim" dedi ve elini indirdi . Ben son bir kez defa oda'ya baktım, oda'dan çıktım ve kapıyı kapattım. Çok şaşkındım ne bir silah sesi duymuştum ne de bir kemik sesi sadece biraz gürültüydü ya da bana çok ağır bir dersti . Ben koridorlardan duvara tutunarak yavaş adımlarla ilerliyordum çünkü koridorun ışıkları kapalıydı önümü de göremiyordum . İlk defa kendimi kötü hissediyordum Gül'e karşı. Hatta ağlamak istiyordum ama kendime hakim olmaya çalıştım ve yürümeye devam ettim. Koridorun sonuna gelmiştim ışıklar bir anda açıldı ve karşımda hamile bıraktığım kadındı yani Selin belirdi. Ben o an olduğum yerde durmuştum. Arkama baktığımda ise Gül oda'nın odanın ortasında kapı açık bir şekilde bana bakıyordu . Bunu o planlanmıştı ama bu kadarına hakkı vardı . Önüme baktığımda ise selin elinde kağıtla bana yürüyordu. 2 haftalık hamile olduğu için belli olmuyordu yürüyüşünden . Selin bana yaklaştığında durdu ve elindeki kağıdı bana uzattı. " Al oku DNA testini, bak bakalım kimin oğluymuş " dedi. Ben kağıdı elime aldım ve yavaş parmak hareketleriyle kağıdı açtım. " Sayın Selin Köprü " ile başlayan kağıdın en alt kısmına baktım . " Çoçuğun biyolojik babası Ali Saman Oğlu' dur ." yazıyordu , elimden kağıt kayıp düştü ve ben o an kaybolmuştum yani hissizleşmiştim . Bir yandan baba olmanın verdiği mutluluk bir yandan ise baba olmak istememenin verdiği kötülük ile yürümeye başladım. Selini sağ elimle sağa doğru yavaşça ittim ve sağımda bulunan merdivenlerden inmeye başladım. Artık evdeydim ayakkabılığın karşısında ki cama doğru ilerledim ve camın karşısında durdum. Gözlerim dolmuştu ve sağ gözümden bir yaş damlası geldi ve süzülerek yere doğru düştü. Bu günahlarımdan doğan ilk göz yaşımdı ve daha da akaçaktı ya da aktırılaçaktı . Ayna 'ya uzun bir süre bakmaya başladım böyle sanki o aynadan kopamayaçakmışım gibi geliyordu. Vücudum bir anda yere çöktü ve ben de bitmiştim galiba. Göz yaşlarım artıyordu ama ağlamıyordum ruhum içimdeki pislikleri kusuyordu ben de engell olmuyordum. Bağdaş kurdum ellerimi iki yana açtım ve kendimi bıraktım. Artık ağlıyordum ruhum rahatlamaya başladı . Böyle hıçkırarak ağlıyordum bir süre sonra daha şiddetlendi ağlamam . İçim tüy gibi hafifleşmişti artık, ruhumda ki yük ise biraz ferahlamıştı sadece. Bir süre sonra bağırarak ağlama sesleri deliler gibi gülüşme seslerine bırakmıştı. Kendimi o kadar günahkar hissetmiştim ki ağlamanın kifayetsizleşmesi bağırarak gülmemin yerini tutamıyordu. Daha da bağırarak gülmeye başladım. Zaten aten kimse duyamazdı ne üstümde birisi vardı ne de altımda çünkü bu ev apartman değildi. Artık yavaşça bağırarak gülme sesleri sessizleşiyordu . Nefesim kesiliyordu boğuluyordum "Hıah " yutkundum ama boğazıma hançer sağlanmıştı sanki sağ ellimi boğazıma götürdüm. Çırpınmaya başladım ölüyordum galiba , galiba da değil gerçekten ölüyordum. O an kapı çalmaya başladı. Ben sesleri bile ayırt edemiyordum. Alnımda ki şah damarı patlıyaçak kadar şişmişti yüzümde kıp kırmızı kesilmişti . Artık hiç bir sesi duymuyordum. Gözlerim kararıyordu ve yavaşça kapandı bir daha açılamayaçağından emindim. Bana o an ne olmuştu bilmiyordum . Kaderim yaşamamı karar kılmıştı çünkü nefes alışımı ve verişimi hissediyordum . Yerde değildim çünkü yer bu kadar sıcak ve yumuşak değildi ayrıca üzerimde de bir şey vardı battaniye gibi . Gözlerimi açamaya çalıştım. Hafifte olsa ışığı görebiliyordum ama kapattım gözlerimi çünkü daha fazla açamazdım . Kulağım' da çınlıyordu hiç bir ses duyamazdım bu durumda ama nefes sıcaklığı vardı sanki yanımda . Nefesin verdiği sıçaklık yüzüme doğru artıyordu. Galiba Selin'di bu yanağını alnıma koymuş ateşim var mı diye bakıyordu . Gözlerimi bir daha açmaya çalıştım bu sefer gözlerimi açabiliyordum Selin'di bu. Neden buradaydı hiç bir mantığı yoktu ama burda olmasaydı ölmüştüm . Çünkü ben ve Gül aynı hastalığa sahiptik ve ölümcüldü . Hastalığımızı ikimizde bilmiyorduk çünkü hiç bir testte ve raporda bulunamamıştı. Ama çok nadir olduğu kesindi ama kaderin cilvesi olması gerekir ki onda ve ben de vardı bildiğim kadarıyla. Selin yanağını alnımdan çekti ve bana baktı gözlerim açıktı o beni görüyor ben onu görüyordum . Yüzü çok ciddiydi . Bura'ya da iyi bir şeyler demek için gelmediği belliydi . Bana biraz baktı ama hiç bir şey demedi deseydi bile duyamazdım hala kulağımın çınlaması geçmemişti . Diyemezdi bile çünkü ona para teklifi edip hayatımdan çocukla beraber siktirip gitmesini istemiştim DNA testini görmeden önce. Teklif ettiğim para çok yüksek bir tutardı ama kabul etmedi gitmek istemedi ve ona uzattığım çek'i suratıma atmıştı ve arkasına dönüp gitmişti. Şimdi ise ikinci kez karşımdaydı . Ona bu yaptığından dolayı teşekkür etmek istedim "Teşşekür -" işaret parmağıyla bana sus işareti yaptı bende sustum . Çınlamalar azalmaya başladı. Artık ayılmıştım tam olarak bilincim yerindeydi. Kollarımla koltuğa tutunarak sırtımı düzeltim . Selinde karşımda ayakta bana bakıyordu. Ben arkamda ki yastığı düzeltim ve sırtımı geriye yasladım . "Neden buradasın " dedim bir anlık yüzsüzlükle. Kulağım daha iyi duyuyordu şuan. " Sana çoçuğumuzu aldırdığımı söylemek için gelmiştim ama seni bu halde bırakmazdım insaniyetimin gereğini yaptım " dedi elini karnına götürerek. Ben ne diyeçeğimi bilemedim ama galiba doğru'yu yapmıştı . Çünkü hiç bir çocuğuk benim gibi adamın babalığı ile çezalandırılamazdı . Bana şaşkınca baktı hiç bir şey demiyormusun diyordu sanki. Biraz daha baktı arkasına dönüp odadan uzaklaştı görüşürüz bile demedi ama hak ettiğimi bulmuştum . Televizyona bakmaya başladım belki çizgi film kanalı açıktır diye , çünkü çok seviyordum çizgi filimleri. 23 yaşında olmama rağmen hâlâ izliyordum ama televizyonda çizgi film kanalı açık değildi . Televizyona bakmaya bıraktım. Aklım hâlâ Gül deydi çünkü sessizce "Git " demişti bana. Ben kusmasını beklediğim duygular varken bana acımıştı. Acınacak haldeydim çünkü hayatımı bok etmiştim . Artık eskisi gülemiçeğimi ,bakamıyaçağımı ve sevmeyeçeğimi biliyordum . Kendime sert bir tokat attım. "Seni kim sevecek! " diye çıkıştım kendime . Haklıydım çünkü hep aldataçaktım uyuşturucu gibi bir bağımlılıktı bende , bazen bedenime lanet ediyordum. " Niye sarı saçım var ! Niye normal güzel bir burnum var ! Niye güzel yüzüm ve mavi gözüm var " diye çünkü gerçekten çekici ve yakışıklıydım ama çirkin insanları kıskanıyordum. "Neden onlar ben değil " diye bu egoistlik değildi . Bu bana verilen hiç bir şeyi iyi yönde kullanamayışımın üzüntüsüydü. İçim beni tekmelemeye başladı. " Sen yıkılamazsın ayağa kalk" diyodu bana ama ben kendimi değil başkalarını duygularıyla beraber yıkmıştım işte bunu bilmiyordu. Artık ne bir söz lazımdı bana ne de bir acı , bana affedilmek duygusu lazımdı . Birisinden özür dilemem ama gerçekten özür dilemem lazımdı. Ama iş işten geçmişti ne değişiçekti ki vücuduna veren bir kızın çektiği acı mı yoksa bebeğini aldıran bir annenin üzüntüsü mü . " Hiç bir şey değişmiyeçekti . " diye yine çıkıştım kendime. Ama birini unutuyordum sadece sıkıştığım zaman el açtığım Allah'ı unutuyordum . İlk defa bir şey yapmak istiyordum . Sıcak ve beni bırakmak istemeyen koltuktan sıyrılıp yavaşçan ayağa kalktım. Yavaş adımlarla lavabo' ya doğru yürümeye başladım. Her adımımda günahlarım artıyordu günahlarımda sırtımdaydı . Lavabo'nun önünde durdum ön kısmında solmuş gül ve arka kısmında is açmış gül desenli çorablarmı çıkarttım ve kapının önüne koydum . Bu çorap bans çok şeyi anlatıyordu ama düşünmrk istemedim. Lavabo'nun ışığı açtım ve terlikleri giyerek lavaboya girdim . Kapı'yı kapattım hemen kapı yanında olan çeşme'nin karşısına geçtim . Ayna çatlaktı bu da önce ki hatalarımın günah keçisi olmuştu. Çatlamış ayna'ya baktım ve çeşmeyi açtım . Abdest almaya başladım . Bunlar dedemin hatıralarıydı toprak olmadan önce bana yaptığı iki iyilikten biri buydu abdest almayı öğretmekti. Ben abdest almaya başladım. Önce ellerimi bileklerime kadar yıkadım sonra ağzıma 3 kez su verdim . Abdestim bitmişti yerde bağdaş kurarak oturuyordum. Açtım elimi o an aklıma ne geliyorsa konuşma'ya başladım. "Halimi görüyorsun Allah'ım keşke bu halde senin huzuruna gelmeseydim . Biliyorum sen de benim böyle bir kul olmamı istemezdin. " içim titremeye başladı ama bu çok ince bir titremeydi . Aldırış etmedim çünkü daha çok konuşmam gereken şey vardı . " Ama oldum rabbim ben böyle bir kul oldum . Rabbim beni son bir kez daha affedermisin amin " dedim . O an içime gülümseme isteği doğdu ve gülümsedim. İçimden çok şey dedim Allah'a ama dilim onları demeye çekindi çünkü dilim ben kadar günahkar değildi. Yavaşça ayağa kalktım affedilmişlik umuduyla oturma odası doğru ilerledim. Koltuğa oturdum derin ve sakince nefesler alıyordum. Telefonum çaldı etrafa bakındım ama telefon cebimdeydi . Telefonun cebimde olduğunu anlayınca telefonu cebinden çıkardım. Arayanın kim olduğunu bilmiyordum gizli numaraydı önce açsam mı açmasam mı diye düşündüm aklıma takılmıştı kimdi bu . Merakıma yenik düştüm ve telefonu açtım . Önce beni arayan kişinin konuşmasını bekledim ama cevaplayan yoktu . "Alo kimsiniz " dedim sorgular bir sesle. Cevap yine gelmedi 15 bilemedim 20 saniye daha bekledim ama artık sinirlenmeye başlamıştım kapadım telefonu ve telefonu halının üstüne attım. Umursamazdım zaten hiç kimse 'yi o kadar dağılmıştım çünkü. Kafamı yastığa koydum battaniye 'yi üzerime attım. Ayaklarımı uzattım . Gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım . Bu günün nasıl biteçeğini düşündüm yarın ne yapacağımı düşündüm ama hiç birinin cevabı bende yoktu. Neyin cevabı bende vardı ki şimdi olsun. Ben derin ve rahat bir uykudan sonra uyandım ve biraz yatakta döndükten battaniyeye üzerimden attım ve sonra ayağa kalktım. O kadar rahat uyumuştum ki saatin kaç olduğunu bile bilmiyordum. Yer'e doğru eğildim telefonu halının üzerinden aldım saatte baktım ve saatte baktıktan, sonra telefonu cebime koydum . Saat öğlen'e karşı 10'du . Önce lavaboya doğru ilerdedim. Lavabo'nun ışığını açtım lavabo' ya girdim ve kapıyı kapattım . Bir kaç dakika sonra lavabo'dan çıktım ve ışığı kapattım . Ellerimdeki ıslaklığı üzerime sildim ve mutfağa gidip masa'ya oturdum . Mutfağa bakmaya başladım oturduğum yerden arkama dönerek. Mutfağa hiç bir zarar vermemişlerdi bu iyiydi. Hatta yumurtalı suçuğum ve masaya düşen lokmam bile masadaydı. Bıçakta yerdeydi . Çekmecede kapanmamıştı ama ben aldırış etmedim çünkü bu gün Selinden ve Gül'den özür dilemem hayatıma ikisinden birini almam gerekiyordu ya da başka birini yoksa bu yükle yaşayamazdım . Çünkü ben yanlız yaşayamazdım korkuyordum yanlız kalmaktan ve tek yaşamaktan . Hayatta boş kalır mı geçen sene kalbi sadece iyilik için atan annemi ondan 6 ay sonra ise baba mı aldı . Hiç kardeşimde yoktu akraba desen bir elin parmağını geçmezdi onlarda yurt dışında yaşıyorlardı. Yani bu evde tek kalamazdım yoksa yapacağım günahlar beni sadece girdiğim çukuru derinliştirmekten başka bir işe yaramazdı. Elime masada ki lokmamı aldım ve bu sefer rahat bir şekilde lokmamı ağzıma attım, dün kahvaltı da ettiğim dua da boşuna gitmişti. Kahvaltımı yaptım kahvaltı da denmez ama yedim işte bir şeyler amaç karnımı susturmaktı. O kadar çok şey konuşuyor ki bedenimde kalbim sussa beynim o sussa dillim o sussa bir başkası anlayacağım baya kötüyüm, psikoloğa gitmem lazım çünkü bu durumla baş edememezdim . Aklıma eski sevgilim Alissa geldi . Telefonumu cebimden çıkardım, açtım ve rehberimde kayıtlı olan psikoloğum Alissa'yı aradım . Telefonu çalıyordu muhtemelen seanstaydı telefonu kapayaçaktım ama telefonu açtı . " Nasılsın " dedi bana. Ben de lafı gevelemedim ." Birazdan bir seans yapabilirmiyiz kendimi iyi hissetmiyorum " dedim ses tonumda düşüktü . Alissa durumları biliyordu geçmiş durumları yani. " Tamam saat 11.30'da burda ol" dedi. Ben de telefonumu yüzüne kapadım alışıktı böyle şeyler yapmama çünkü biz böyle anlaşıyorduk. Üstümdeki ekmek kırıntılarını masa'ya sirkeledim , ayağa kalktım sandalye'yi düzeltip muktfak'tan çıktım . Ağzımdaki yağı üstüme sürdüm . Gerçeği bu kadar pis bir insan değildim ama yanlız yaşıyordum kim bileçekti ki, zaten üstümde sip siyahtı yağ izi belli olmuyordu bile. Kapının oraya kadar yürüdüm ayakkabım yerdeydi dağınık bir şekilde duruyordu. Dün karşısında bayıldığım cam önümde ama biraz çaprazımdaydı ayakkabılıkta onun sağındaydı. Ayakkabımı giymek için eğildim ve ayakkabımın tekini giydim diğer tekini de giyeçekken sol ayağıma bir şey batıyordu. Ayağımı ayakkabıdan çıkardım ve elimi ayakkabının içine soktum içinden kredi ve kimlik kartım çıktı. " Selin koymuş olmalı " dedim ve ayakkabımı giyip evden çıktım. Arka cebimden anahtarı çıkardım ve kapıyı kilitledim. Anahtarı da sağ cebime koydum. Alissa'nın odasının önündeydim saat 11.25'ti . Beş dakika daha beklemem gerekiyordu çünkü Alissa'nın rakam takıntısı vardı. Ama ben yine de girmek istedim belki iki kızarda bi eski neşem eser bir kaç saniyeliğine . Oda'nın kapısını bir kaç kez tıklattım. Alissa gür bir sesle "Gel ! " dedi ve bende oda'nın kapısını açtım ve oda'ya girdim. Beni kapı'da karşıladı ve bana sarıldı. Ben de ona sarıldım . Alissa "Hoş geldin geç otur " dedi ve bana masa'nın karşısında ki geniş koltuğu işaret etti . Ben koltuğa oturdum . Alissa 'da zarif ve naif adımlarla karşımda ki koltuğa oturdu. Sadece çok kötü olduğum zaman bu şekilde otururdu. Diğer gelişlerim gırgır şamata niyetinde olurdu o zaman da kendi masasında otururdu. Ellerini bir birine birleştirdi. "Anlat bakalım ne oldu . " ben anlatsam mı anlatmasam mı diye düşündüm. Alissa koltuğu bana doğru kol mesafesi olaçak şekilde yaklaştırdı . Ben gerilmeye başladım çünkü içimde anlattıklarımı bir başkasına böyle anlatamazdım hele ki geçmişte ilişkim olan Alissa'ya karşı hiç anlatamazdım. " Gerçekten o kadar demek . Anlat korkma ben senin 2 yıllık arkadaşınım " dedi bunu demek istemiyormuş gibi . Çünkü bu ilişkiyi onu aldattığım için ben bitirmiştim eğer bilseydi onu aldattığımı burada olmama izin vermezdi. " Selin " dedeim ve derin nefes aldım. Alissa benim dudaklarıma kitlenmişti . " Evet Selin " dedi. Ben de artık içimi dökme'ye başladım. Çünkü şuan hayattımda ondan başka kimsem kalmamıştı. " Selin hamileydi benim çocuğumu karnında taşıyordu. " Alissa istemsizce " Nee! " diye bağırdı . Ben konuşmama devam ettim " Ama çocuğu aldırdı . Bu yetmezmiş gibi Gül beni evimden aldırıp içime kusup beni bıraktı " Alissa'nın şaşkınlığı bedeninden okunuyordu. Kaşları şaşkınlıkla çatmış ve donmuştu. Ben onu bu oda'ya geri getirmek için onu hafifçe sarstım. "Hıh !" dedi şaşkın gözlerle. Ben de buruk bir bakış attım ve koltığa yaslandım . " Ne yapaçağım ben şimdi Alissa bana bir akıl ver " Alissa'da ne yapaçağını bilmiyordu ama vereceği en klasik cevabı ya da tek cevabı verdi " Geçmiş geçmişte kaldı artık önüne bakmalısın " dedi. Ben ona baktım "Beklediğim cevap bu değil " dedim dikelerek. Alissa koltuğu diz mesafesinde yaklaştırdı ve benim koltuğun iki yanına sarkmış ellerimi tuttu kendine çekti üst üste koydu ve ellerim ortda da onun elleri üst ve altta olacak şekilde birleştirdi. " Geçicek ben varım korkma " dedi yine . İçime su serpmişti birazda olsa çünkü ona güveniyordum. Ben aklımdaki cümleyi söylemek istiyordum ama Alissa'nın sevgisi bana karşı hâlâ olduğu için ters bir cevap alıp onu da kaybede bilirdim ama bu sefer aklımdaki sesi dile getirdim. " Selin ve Gül'den özür dilersem beni affetseler ya da onları kendime bir şekilde affetirsem nasıl olur " dedim. Alissa biraz kırıldı bu sözümün ardından çünkü belki şuan beni kazanmaya çalışacaktı ama kendini bozmadı " İyi bir plan değil . Çünkü onlara yaptığın şeyler aşikkar ve kabul edilmeyecek bir şey " Alissa hem doğru'yu hemde nefsindekini söylemişti . Ben de onu doğrular bir şekilde başımı eğdim ve ayağa kalktım . "Artık ben gideyim " dedim ve elimi geri çektim . Alissa gitmemi istemese bile "Görüşürüz " dedi. Çünkü burda bu kadar fazla bulunmak beni geriyordu ondan sebep gittiğimi de biliyordu . Ama aklıma absürt fikir geldi biraz olduğum yerde düşündüm . Bu soru Alissa için bile fazla kaçardı ama beni hâlâ sevme ihtimalini koz olarak kullanmak istedim. "Artık benim evimde kalırmısın şimdi bu an " dedim ve rahatlamış bir şekilde nefes verdim. Çok aniydi ama demiştim. Alissa'nın gözlerini mutluluk kaplamıştı bile ama o belli olmadığını sanıyordu . Ağır başlı olmaya çalıştı. "Neden " dedi. " Evde tek kalmayı sevmediğimi yanlızlık fobimin olduğunu biliyorsun " dedim. O da hafif mutlulukla " Bu gün mü peki " dedi . Ben de "Yok seneye " dedim o da ciddi anlamıştı " Ne ! " dedi bende hemen olayı toparladım ." Bu gün gel bende kal artık. Hem bir sürü eşya var . Hiç bir şeyini almana gerek kalmaz çüzdanını alman yeter ." Alissa o kadar mutlu olmuştu ki bana sarıldı ve yanağımı öpmeye başladı. Bende ağaç gibi durarak bunun bitmesini bekledim. Baya bir hasret geçirdi yanağımla , bana baktı. " Benim burda ki işim bitti istersen şimdi gidelim ama çantamı alayım" dedi . Masasının üzerinde ki çanta'yı aldı ve mutluluk dolu gözlerle bana baktı " Hadi gidelim " dedi . Ben kapıyı açtım ve önce onun geçmesine müsade ettim ve yapabilçeğim centilmenliği de yapmış oldum. Neden böyle bir şey yaptım bilmiyorum ama hani insan içinde ki boşluğu başka bedenle doldurmak ister ya benimkide bunun gibi bir şeydi galiba . Hem belki onun hayatımın ön planında olması gerçek bir aşkın sönmüş yapraklarını yeniden açması ve hayata yeniden tutunması gibi olabilirdi. Evin önüne geldik ve ben arabayı güzel bir yere park ettim . Araba'nın anahtarını çıkardıktan sonra Alissa'nın arabadan inmek için kapı'yı açtığını gör düm. "Alissa " dedim döndü ve bana baktı . Bir şey mi oldu der gibi baktı. Ben Alissa'nın kapısını kapattım kendi kapımı açtım . Arabadan indikten sonra kendi kapımı kapattım ve onun kapısına doğru ilerledim kapıyı ona ben açıp ben indirmek istiyordum . Onun kapısını açtım ve eğilerek " Madam bana lütfedermisiniz " dedim ve elimi uzattım . Alissa biraz düşünür gibi yaptı ." Hımmmmmmmm olur " dedi ve benim elimi tutarak arabadan indi ve ben kapıyı kapattım. Sol elimi tuttu sıkıça. Gözlerine baktım mutluluk akıyordu. Bende bu mutluluğu izleyerek yürümekten başka hiç bir şey yapmıyordum . Kapıy'a geldik ben sağ elimle sağ cebimdeki anahtarı aldım ve kapı'yı açtım. Ben ona o bana bakıyordu. O an ikimizde aklımızdan aynı şey geçti. Evin içine sağ ayağımızla girdik ve ikimizde bir anda "Bismillah " dedik. Kendimize baktık ve güldük |
0% |