Yeni Üyelik
2.
Bölüm

1. BÖLÜM [ Çığlıklar ve Kabuslar ]

@emirm.kurt

 

Adı: Ariel BROWN

 

Görevi: Karşısına çıkan herkesi öldürmek ve çıkış yolunu bulmak.

 

Amacı: Yaşama geri dönmek

 

Kullanacağı eşya: Pusula

 

Yaşam meleği: Var

 

 

 

 

 

İMZA YAŞAM MELEĞI

 

 

 

 

THESMARSGOLD

 

 

Kağıtta yazanlar Karşısınada kafam allak bullak olmuştu. Amacım yaşama geri dönmek mi?

 

Kağıdı hızlıca yer fırlattım, "Bu kadar saçmalık yeter! Neredeyim lan ben ?"

 

Arkamdan fazlasıyla kalın bir ses, "Başlangıçta!" Deyince donakaldım. Oldukça kalın ama bir o kadarda ince bir ses yukarıdan gelmişti.

 

Yavaşça arkama döndüm. Gözlerim ya görmemesi gereken bir şey görüyordu ya da sadece rüyamsı bir kabus görüyordum.

 

Havada en az 4 metre boyuyla süzülen kanatlı bir varlık benimle konuşuyordu. Bir kez daha o gür sesini yükseltti:

 

" Başlangıçtasın ARİEL BROWN! " hızlıca bu sahtemsi gerçek yaratığa karşılık verdim, " beni hemen bu yerden çıkarıyorsun!"

 

Yavaşça yere süzülerek inerken mırıldandım, " Nesin sen hayalet profesörü falan mısın?" Diyerek hayaletimsi melekle dalga geçtim.

 

Hızlıca bana doğru yaklaştığında bir adım geri çekildim. "Hayır, ben senin yaşam meleğinim!"

 

Lanet Olsun! Bu bir kabus değil gerçek.

 

​​​​Her şeyi anlamam çok geç olmuştu.

 

Arkama bakmadan beyazların içinde koşmaya başladım.

 

Sonsuzluğa.

 

Belkide bu oyundan kurtulmaya.

 

ama tek yaptığım şey koşmak olsada hayaletimsi yaratık birden bire önümde beliri verince korkudan yere düştüm.

 

"Buradan asla kaçamazsın Ariel, sen artık bir ölüsün!"

 

BEN ARTIK BİR ÖLÜMÜYÜM?

 

Aslında bir düşününce bir yanım bu yaşananlara bir şekilde inanmak istiyor ama diğer yanım bunun sadece bir kabustan ibaret olduğuna inanıyor.

 

Peki ya ben hangi tarafa inananacağım ?

 

Yavaşça ayağa kalktım. "Ben artık bir ölüyüm!" Diye mırıldandım. Beynim bu yaşananları bir şekilde kendime inandırmaya çalışıyordu.

 

Ellerim gözlerimin önüne bir kez daha geldi. Daha sonra kendimi cimcikledim. "Ahh!" Artık bir şekilde inanıyordum.

 

Yaşam meleği denilen şey hiçbir şey demeden karşımda duruyordu. O an karşımdaki şeyin gözlerinin olmadığını gördüm.

 

Ne kadar korkunç bir şey bu!

 

Yumruk yaptığı kocaman elini bana uzattı. Ve avucunu açtı. Ve o kalın ama ince sesini bir kez daha konuşturdu. "Bu senin, Ariel!"

 

Hızlıca elindeki şeyi aldım. Pusula!

 

"Şimdi bu benim yolumu bulmayı sağlayacak değil mi?" diye sordum.

 

"Bu normal bir Pusula değil Ariel!"

 

Yavaşça etrafımda dönmeye başladı ve konuşmaya...

 

"Ariel; sen artık bir ölüsün bunu kabullen," dedi ve hızlıca konuşmaya devam etti:

 

"Elindeki Pusulanın adı Hoover. Onunla konuşabilirsin. Nereye gideceğini söylersen sana yolunu gösterir. Ama karşılığında bir şey ister!"

 

Huzursuz bir şekilde, "Ne ister ?" diye sordum.

 

"Bir kurban!"

 

Aldığım cevapla kalbim delicesine atmaya başladı. Ne demek kurban ya!

 

"O senin için bir şey yaparsa sende onun için bir şey yapacaksın. Bir kişiyi öldüreceksin. Öldürmek zorunda değilsin. Ölecek kişi senle temas halindeyken ölsün yeter Ariel!"

 

Deyince bir kez daha donakaldım. Yani, her gün ölen bir insan değildim sonuçta.

 

Yavaşça Hoover'a baktım "sen nasıl bir şeysin böyle!" Diye mırıldandım. O kadar delirmiştim ki artık bir pusulaya konuşuyordum.

 

"Şimdi o pusulayı boynuna tak ve ne olursa olsun boynundan asla çıkarma. Çünkü o senin kalbine mühürlü Ariel! Ve senin bu teste girmen için üç hakkın vardı. Sen ise ilk hakkını kullandın."

 

Farkında olmadan tuttuğum nefesimi verdim.

 

O an arkamdan fazlasıyla gürültülü bir ses geldi.

 

Yavaşça arkama döndüm.

 

Bir kapıya benziyordu sanki. Ama kapı değildi. İçinden yayılan mavi ışıklar, karşımdaki kapının normal bir kapı olmadığını gösteriyordu.

 

"Bu geçit seni test alanına götürecek, Ariel!"

 

Test alanı mı?

 

"Orada çok dikkatli olman lazım Ariel." Kafam kadar elleri hafifçe omzuma dokundu.

 

"ya öldüreceksin ya da öleceksin Ariel!"

 

Yavaşça ellerimi kapımsı şeyden geçirdim. Daha sonra ayaklarım ve bedenim, girdi kapımsı şeyden içeri. Gözlerim tekrar acımaya başladı. Vücudum karıncalanıyordu. Ayaklarımın yerden kesildiğini hissettiğimde hiçbir şey görmüyordum. Sadece siyah...

 

Artık hayata geri dönmeliydim. Ben gerçekten ölüydüm. Ve bu kadar zorlu bir şeyde hayatta kalabileceğimden emin değilim ama,

 

YA ÖLECEĞİM YA DA ÖLDÜRECEĞİM...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%