Yeni Üyelik
1.
Bölüm

(1)Dalga.

@emlia_0412

🩶

 

Bir intikam ne kadar acımasız olabilir ki? Bir insan ne kadar acımasız olabilir ki? Ben ölümü ellerimde taşıyordum. Ama ölüm benden uzaktaydı. Peki o ölümü kim gerçekleştirecekti?

Elimde bir silah vardı, ve o silah tam karşımda ki adama isabet etmeyi bekliyordu. Peki o silahı sıkıcak mıydım? Buna cesaretim var mıydı? Yoksa o silah sıkılmayacak ve ben de görevime layık olamayacaktım. Evet, bu olacaktı ama ya o silahı sıkıcaktım ve karşımda ki adam ölecekti. Peki neyi bekliyordum? Kendimi mi? Yoksa isabet etmek için en iyi açıyı mı? Hayır, kesinlikle açıyı beklemiyordum. Çünkü istersem gözüm kapalı o silahı sıkar ve onu öldürürdüm. Neyi bekliyorum peki hâlâ? Düşmanıma kıyamıyor olabilir miydim? Hayır, tabii ki bu da değildi, düşmanımdan nefret ediyordum. Neyi bekliyorum o zaman ben?

"Amirim, şimdi!" dediğinde neyi beklediğimi anladım. Birinci kurşun sıkıldı. Bunu bekliyordu ki o kurşundan ustalıkla kurtuldu. İkinci kurşunu sıktığım da o da silahını eline almıştı. Bir arabanın arkasına geçip bana doğru sıktı. Aynı şekilde ben de ona, aslında ikimizde tek kurşunla birbirimizi öldürürdük ama oyun istiyorduk. Ve o oyun biri ölene dek bitmeyecekti. Oyun mu istiyordu? Hay hay!

"İsabetli atışlar yap, Bayan Mercan!" dedi sinirli bir sesle Bayan Morgan. Dinleyecek miydim peki? Hayır! Dördüncü kurşun sıkıldı, işte bu kurşun omzuna denk gelmişti. Kahkaha attığımda kahkaham garajın içinde yankılandı. Kahkahamı duyduğunda durdu ve çok görmesem de onun da dudağı kıvrıldığını kısılan gözlerinden anladım.

"Hey, artık ölecek misin," dedim yüksek bir sesle. "Evime gitmek istiyorum!" diye devam ettim.

"Ben de evine gitmek istiyorum!" dedi o da yüksek bir sesle. Güldüğüm de kulağımda bağıran Bayan Morgan'ı duymamak için kulaklığımı çıkardım.

"Bence de yalnız kalmamız lazım değil mi evine geçmek için?" dedi alay ediyordu ama çapkın bir sesle. Arabanın arkasından çıktığım da onu görmüştüm ama sadece kahverengi gözlerini çünkü maskesi onun yüzünü kapatıyordu. O da çıktığında karşımda durdu. Başımı kaldırıp ona baktığımda gülüşünü duydum.

"Hey, komik değil!" dedim. Gülüşü durduğunda bende ciddiyetimi sağladım. "Evet Dalga, yolun sonundasın. Şimdi ne yapacaksın?" dedim çenemi kaldırarak.

Bir süre yüzüme baktı, ve konuştu.

"Ah, affet güzel yüzüne bakmaktan soruna odaklanamadım, tekrar söyler misin acaba?" dedi sakin bir sesle.

Oflayıp silahımı ona doğrultum. "Ölümüm bu güzelliğin elinden olacaksa olsun." diye devam etti çapkın bir sesle.

"Kimse sana düşmanına yürümemen gerektiğini söylemedi mi?" diye sordum.

"Öğretildi öğretilmesine, hatta düşmanını öldür istersen dendi, " dedi bana yaklaşarak. Tepki vermedim, hatta ona ben de bir adım yaklaştım. "Ama istersen denmişti." dediğinde gözlerimin içine bakıyordu.

"Seni öldüreceğim bunu biliyorsun değil mi?" diye sordum ciddiyetle. Kısılan gözlerinde güldüğünü anladım.

"Çok kişiyi öldürdüm, bence artık ölmem gerekiyor." dediğinde siren sesleri çalmaya başladı. "Ama ölmeyeceğim Elif Mercan çünkü daha yaşayacağım çok şeyler var." dedi adımın üzerine baskı uyguladı bilerek. Polis sirenleri iyice yaklaşmıştı. Siren sesleri dibimize geleceği sırada silahımı ona bastırdım. O da kısılan bakışlar yerine düşman bakışları geçti.

"Yakalayın!" diye bir ses yükseldi. Anlaşılan arabalar durmuş hatta içinden Bayan Morgan çıkmıştı. "Ajan, öldürmeyeceksen bırak yakalayalım!" Bana dediğini biliyordum ama dönüpte bakmadım. Bütün dikkatimi birazdan sıkacağım kurşun da bırakmıştım. Ama göğsünde olan kurşunu biraz eğip bacağına sıktım. Daha yaşayacağı zamanı vardı, evet. Sıktığımda hiç bir tepki vermedi, hatta inlemedi bile alışkın bir tavır vardı gözlerinde. Kanı benim üzerime bulaşmıştı. Ama içimde sanki o değil de ben vurulmuşum gibi bir acı vardı. "Sedye getirin, Ajan ilk defa ıskaladı!" dediğinde geri çekildim. Hayır, bilerek yapmıştım ama bunu bilmelerine gerek yoktu.

3 ay sonra...

 

"Amirim, dosyaları getirdim," diyerek içeriye giren Victoria'yı görünce bilgisayardan kafamı kaldırdım. Elinde son Dalga'yı yakalamadan önceye dair öldürülen insanların dosyaları vardı. Kafamla masayı işaret ettim. Dosyaları masaya koyup konuştu. "Bir şey ister misiniz?" diye sordu.

"Sert bir kahve iyi olurdu." dediğinde başını sallayıp odadan çıktı. Yaklaşık bir beş dakika sonra elinde bir bardak kahveyle içeriye girdi. Kahveyi bırakıp odadan çıktı. Ben önümdeki dosyaları incelemeye başladım. Dosyalara o kadar dalmıştım ki mesainin bittiğinden bile haberim yoktu. Her bir sayfada daha fazla delil topluyordum. Bütün kurbanların geçmişte yaptıkları şeyler, nerede bulundukları, ne iş yaptıkları gibi bir sürü şeyler. Kurbanların yarısı ünlü iş adamlarıyla doluydu. Ve şaşırmadığım gibi hepsi de pislik insanların tekiydi. Hepsi titiz çalışanlardı ve bu bilgileri bizim bulduğumuzu düşünmüyordum. Dalga birini öldürdüğün de masum olmadığını gösteren bir sürü belge de koyuyordu kurbanının üzerine ve bunu yapması onu bir adım ileriye tanışıyordu. Onu yakaladık evet ama şuan nerede olduğunu ben bilmiyordum. Onu yakaladığım için bana ekstra bir terfi vereceklerini söylediler ama ne zaman olduğunu değil. Kapı çaldığında bütün düşüncelerimden ayrıldım.

"Gel." dedim tok bir sesle. Bakışlarım dosyalarda olduğu için kimin girdiğini görmemiştim ama kimin girdiğini biliyordum.

"Alara yetmedi mi güzelim?" dedi kapıda duran Atakan. Başımı kaldırıp ona baktığımda, yüzünde yorgun bir ifade vardı. Kapıyı kapatıp önümdeki sandalyeye oturdu. Elini elimin üzerine koyup konuştu. "Sabahtan beridir kafanı kaldırmadın, yemeğe bile çıkmadın. Çok çalışıyorsun dinlenmeye ihtiyacın var," dediğinde bakışlarında ve sözlerinde samimiydi. Haklıydı aslında, son 3 aydır çalışmadığım kadar çok çalışıyordum. Ve bunu gerçek anlamda yoruyordu. Başımı haklısın anlamda sallayıp masadan kalkıp önünde durdum. "Ve de birilerini çok ihmal ediyorsun." diyerek ellerini belime sardı. Hafif bir şekilde gülüp bende kollarımı onun boynuna sardım. Ela gözlerine her baktığımda büyüleniyordum. Bu adam şaka falan olmalıydı bu kadar gerçek olamazdı.

"Hıım acaba kimi Amar olabilir mi? Eve geç gittiğim için ona fazla sevgi gösteremiyorum." diyerek onun demek istediğini anlamamızlıktan geldim. Kafasını arkaya atıp kahkaha attı. Kahkahası bittiğinde beni kendine daha çok çekip dudaklarını dudaklarıma yasladı. Öpüşüne yorgun bir şekilde karşılık verdim. Ayrıldığımızda, "Ah eve gitmem gerek, Amar beni bekler sonuçta." diyerek geri çekildim. Onunla oynuyordum. Amar'ı bir kaç gün hayvan hastanesine koyup orada bakımını yapıyorlardı. Ve oraya kamerayla baktığımda, Amar'ın keyfinin çok yerinde olduğunu görüyordum.

"Evde olmayan Amar mı seni bekler?" dedi gülerek. Ne yapmak istediğimi anlamış bir şekilde sırıtıyordu. Başımı anlıma vurup sanki yeni hatırlamış gibi yaptım.

"Doğru ya hayvan hastanesine bırakmıştım," diyerek güldüm. "Ama bence eve gitmek için doğru zaman." diyerek ceketimi giyip, çantamı da alıp odadan çıktım. Arkamdan bana yetişip bir elini belime sardı.

"Bence de doğru zaman." diyerek yanağıma sert bir öpücük bıraktı. Öpücüğün etkisiyle yana eğilip güldüm. Tam karakoldan çıkacağımız esnada Bayan Morgan'ı gördüm. Otuzların ortasında, güzel ve çekici bir kadındı. Doğal olmayan sarı saçlarını yukarıda dağınık bir topuz yapmış, kahverengi gözleri yorgundu ama ona rağmen omuzları dik, çenesi yukardaydı. Bana eliyle odama geç işareti yaptığında kafamı salladım ve Atakan'a döndüm.

"Sen git, söz veriyorum yarın sana bol bol zaman ayıracağım," dediğimde bir şey söyleme için dudaklarını araladı. "Hayır, bekleme beni belli ki uzun sürecek sen git." diyerek onu susturdum. En sonunda pes ederek yanağıma öpücük bırakarak karakoldan çıktı. Ben Bayan Morgan'ın odasına gittim. Beni görünce sanfalyesine oturup kapıyı isarat etti kapıyı kapatıp önünde durdum.

"Otur lütfen," diyerek sandalyeyi işaret etti. Oturduğumda hemen konuşmaya başladı. "Biliyorsun Mercan, 3 ay önce Dalga'yı yakaladık ve sana terfi yapacağımızı söyledik. Yapacağız evet ama bir görev var ve bu görevde Dalga'ya ihtiyacımız var." dedi tane tane.

Şaşırmadım desem yalan olurdu.

"Bir görevde Dalga'ya niye ihtiyacımız var?" diye sordum. Derin bir nefes alıp sandalyesinden kalkıp karşıma oturdu.

"Bu görevde Kasırga'yı yok edeceğiz," dediğinde nefesim kesildiğini hissettim. Kasırga... "Ve Kasırga, Dalga kadar titiz çalışıyor ve onun hakkında tek bir bilgi ellerimizde yok. Dalga'nın elinde bir kaç bilgi var ama onlarda işe yaramaz bilgiler. Ama Dalga'nın elinde daha fazla bilgi olduğuna eminim. Ve onları almak için bizden bir şey istiyor." dediğinde merakla ona baktım.

"Ne istiyor? Serbest kalmak falan mı?" diye sordum. Kafasını iki yana salladı.

"Zaten bu görev olduğu için onu serbest bırakacağız ama gözlem altında tabii ki, istediği şey," dedi ve durdu. Derin bir nefes aldı ve tekrar konuştu. "Sensin.

"Ne? Ne istiyor benden tam olarak?"

"Karısı olmanı."

"Pardon?"

"Duydun, işte senin onun karısı olmanı istiyor. Bu görevi kabul edersen, terfin bir basamak değil üç basamak yükselecek."

"Bayan Morgan, siz dediğiniz şeyi kulağınız duyuyor mu? Benim bunu kabul etmeyeceğimi bildiğiniz halde bu teklifle nasıl bana gelebiliyorsunuz?" dedim sinirle.

"Kasırga'yı yakalamak istemiyor muydun? Yıllarca Dalga ve Kasırga'yı yakalamak için çalışmadın mı? Sana fırsat sunuyorum. Sadece görev olarak karısı olacaksın, bu görev bittiğinde boşanıp onu tekrar içeriye göndereceğiz." dedi sakin bir sesle. Beynim de uğultular yükseliyordu. Ellerimi başımın arasına koyup başımı öne eğdim. Hayatımı değiştirecek bir teklif ama bir katilin karısı olmak ister miydim? Tabii ki de hayır! Kim isterdi ki? 3 ay öncesini düşündüm. Elimde bir silahla onu vurmuştum, ıskaladığımı falan sanmışlardı ama bilerek yapmıştım. Peki niye yapmıştım? Hapis yatsın, cezasını çeksin diye. Ama hâlâ kim olduğunu bile bilmiyorum. Tanımadığım adamla evlenmek mi? Hem de 3 yıllık bir ilişkim varken mi? Hayır asla! Ama mantıklı düşünmem lazımdı ben bu iş için hayatımdan vazgeçtim. Terfi alacaktım bu işin sonunda ve o sayılı insanlardan olacaktım. Bir FBI büro müdürden, FBI başkanına yükselecektim. Yani hayalim olan rütbeye. Beynimin içinde kötü yanları birde iyi yanlarını tartıyordu. Benden bir cevap bekliyordu. Her iki cevapta hayatımı etkileyecek. En sonunda derin bir nefes alıp başımı kaldırıp Bayan Morgan'a baktım.

"Onu görmek istiyorum." dedim en sonunda soğuk bir sesle. Bayan Morgan kafasını salladı.

"Yarın özel suçluların tutulduğu Ajan Okuluna gel orada olacaktır." dedi tekrar koltuğuna oturup ellerini birleştirerek. Ajan Okulu mu?

"Ajan Okulu mu?" diye sordum beynimin içinden geçen soruyu.

"Evet, sorgulama asker sen gel," dedi net bir sesle. "Yarın akşam sekizde orada ol." dedi ve orada konuşma bitmişti. "Ha bir de şu dosyayı al." diyerek elinde tuttuğu dosyayı bana uzattı. "Dalga'nın bilgileri." diyerek açıkladı. Alıp içerisine baktım.

Dalga,

Yaş: 29

Boy: 2,7

Kişisel bilgileri buradaydı ama gerçek ismi ve ailesi hakkında hiç bir şey yoktu. Dosyanın geri kalanında cinayetleri falan yazıyordu. Fotoğrafı dahi yoktu ve bu işleri zorlaştırıyordu. Ajan Okulu hakkında az çok şeyler duymuştum ama kısıtlıydı. Orada da ajan yetişiyordu ama CİA ajanlarıydı. Karakoldan çıkıp arabama bindim. Ve hızla Atakan'ın evine doğru sürmeye başladım. Atakan'a her şeyi anlatmam lazım onun da fikrine ihtiyacım var. Gökdelenin önünde durduğumda arabadan indim. Valeye arabamın anahtarını bırakarak asansöre yöneldim. 9. kata bastım. Asansör durduğunda Atakan'ın dairesinin önüne gelip kapıyı çaldım. Anahtar vardı bende ama uyumuşsa bile uykusundan uyandırmak için kapıyı çalmıştım. Kapı bir kaç saniye sonra açıldığında uyumamıştı ve aynı kıyafetlerle duruyordu.

"Alara, iyi misin güzelim?" diye sordu beni kendine doğru çekip sıkıca sarılarak. İçeriye girdiğimde arkamdan kapıyı kapattı. Benden ayrılıp beni koltuklara çekti. "Anlat neler oldu ne konuştu Bayan Morgan?" Derin bir nefes alma gereği hissettim, göğsüm daralıyordu astım krizim geliyordu. Atakan bunu anlamış olacak ki hemen kalkıp çekmecelerden astım ilacımı çıkartıp bana uzattı. Ciğerime dolan temiz hava ile biraz daha rahatlamış hissediyordum.

Lafı hiç uzatmadan, "Kasırga'yı yakalayacağız," dedim. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. "Dalga ile." diye tamamladım. Bu sefer kaşlarını sinir ve şaşkınlıkla çattı.

"Ne, nasıl?" diye sordu şaşkınlıkla. "Bu adamı hapis etmediler mi?" Bu sefer siniri gözlerinden okunur haldeydi. "Nasıl bir görev olacak?"

"Evlilik." dedim dan diye. Bunu dediğim an pişman olmuştum çünkü Atakan'ın suratının şaşkınlık ve dehşetten başka bir duygusu daha okunur hâle gelmişti: Öfke.

Ayağa kalkıp volta atmaya başladı. "Alara sen ne dediğinin farkında mısın? Ne demek evlilik?! O herifle evlenecek misin yani?" Art arda sordu sorular karşısında duraklasam da soğukkanlı bir şekilde ayağa kalkıp onu omuzlarından tutup durdurdum.

"Sakin ol bir ya," dedim sakin bir tonla. Daha çok onu değil kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. "Sadece formaliteden evlilik. Biliyorsun Kasırga'nın zaafı benim ve bunu kullanmaları çok kolay olur. Ve Kasırga'nın düşmanı ise Dalga, zaafını düşmanın elinde gördüğünde o zırhı düşecektir. Zaten bu görevin sonunda Dalga tekrar hapse girecek." dedim. Kelimelerimi düzgün seçiyor ve onu sakinleştirmeye çalışıyordum. Galiba başarılı olmuştum ki beni göğsüne çekip sıkıca sarıldı.

"Korkuyorum güzelim, hemde çok," dedi yüzünü boynuma gömerek. "Seni kaybetmekten." dediğinde sesi çaresiz çıkmıştı. Sakince ondan ayrılıp yüzünü ellerimin arasına aldım.

"Hiç bir şey olmayacak, hem en fazla ne olabilir ki?" dedim kendimden emin bir sesle. "Senin biricik sevgilin bunun da üstesinden tereyağdan kıl çeker gibi gelicek." diyip bir parmağımla kendimi gösterip egolu bir şekilde gülümsedim. Böyle yaptığımda burnundan güldü. Tekrar sarıldığında içimi huzur doldurmuştu.

 

Ertesi Gün Ajan Okulunda

 

"Buyurun amirim bu taraftan." diyip eliyle yönlendiren gardiyanın önüne geçip yürümeye başladım. Telefonuma gelen mesajla telefonumu çıkartıp baktım.

Atakan: Her şey yolunda mı?

Dün uzun uzun konuşmamız ardından görevi kabul etmem gerektiğini söylemişti bana. Ben de onu fikrini aldığım için huzurlu bir şekilde olmasa da içim rahat gelmiştim buraya.

Siz: Her şey yolunda, şimdilik.

Diye yazdım ama mesajı attığım an sert bir göğse çarpma bir oldu. Kafamı kaldırıp baktığımda buz mavisi gözler beni karşıladı.

"Özür dilerim," dedi nazik bir sesle. Buz mavisi gözler, sarıya karışmış siyah tutamlar, bu adam birine çok benziyordu. Yirmi sekiz, dokuz yaşlarında falan gözüküyordu.

"Hayır asıl ben özür dilerim, önüne bakmayan bendim." diyerek elimi uzattım. "FBİ büro müdür Elif Alara Mercan." dedim. Bir elime bir de yüzüme baktı. Ellerine baktığımda eldivenler vardı elinde. Niçin vardı ki o eldivenler? Elimi sıkmayacağını anladığımda geri çektim.

"Kusura bakmayın, hiçbir kadına dokunamam ama adım Matthew Ruassel." dedi ve yanımdan nazikçe eğilip geçti. Ruassel? Tabii ya bu adam kime benziyor diye diye içimi kemirmiştim. Amara Ruassel'e tabii ki. Bayan Morgan'dan bile yüksek rütbeye sahip CİA ajanı.

"Amirim?" diyerek bana bakan gardiyana baktığımda benim yürümemi bekliyordu. Düşüncelerimden sıyrılıp yolumuza devam ettik. Şuan düşünmem gereken daha önemli seywlr vardı. Ya bu adam beni öldürürse? Sonuçta onu yaralamıştım ve yarasını ne kadar derin yapmamaya çalışsam da derin yapmıştım. Bunu onla ilgilenen doktorlardan öğrenmiştim. Kim olduğunu hâlâ bilmiyordum ama ondan korkmuyordum. Ama gene de içimde bir belki var. Zindan gibi bir yere geldiğimizde onun burada tutulduğunu anladım. Bir hücrenin karşısında durduğumuzda gardiyan elini burası der gibi uzattı.

"Aç kapıyı ve git. Çağırdığımda gelirsin." dedim net bir sesle. Gardiyan itiraz edecek bile olsa itiraz edemezdi artık. Kapıyı açtı ve içeriye girmemi işaret etti. Bir kaç dakika sonra gardiyan gittiğinde bakışlarımı ilk defa ona çevirdim. Arkası dönüktü ama birilerin geldiğini biliyordu.

"Elif Alara Mercan, hoş geldiniz leydim." dedi ve döndüğünde nutkum tutuldu. Çünkü karşımda Kasırga'nın sadık ve dürüst adamı Baran Aras Altay vardı.

"Altay?" Tek bir kelime döküldü dudağımdan. Bana doğru yaklaştı ve aramızda üç adımlık mesafe varken karşımda durdu. Kafamı yukarıya kaldırıp ona baktım.

"Ta kendisi. Özledin mi beni Kasırga'nın biricik kızı Elif Alara Mercan?"

 

🩶

Herkese merhaba arkadaşlar, biliyorsunuz Wattpad kapatıldı, bir takipçim bana Kitappad'i açmamı söylediği için bundan sonra bölümleri buraya atarım🩶

Bölüm nasıl buldunuz?

 

Yeterli geveziliği yaptığıma göre artık görüşürüz canlarım. Kendinize iyi bakın görüşmek üzere.🫠

 

@emlia_0412

Loading...
0%