@emlyce
|
Uzun satlerin ardından annemin beni köle olarak sattığı çiftliğe ulaşmıştık. Güzel giyinimli kadın adamlarına emir verip kelepçelerimi açtırdı. Kelepçelerin bıraktığı iz ve acıyla bileklerimi ovuşturdum. Güzel giyinimli kadın : Ben Melek hatun, bu gördüğün çifliğin kahyasıyım. Birazdan seni çiftliğin sahibiyle tanıştıracağım, Hanımın önünde saygıyla başını eğeceksin. Söylediklerini kafamla onayladım. Mahcup duruşumu farketmiş olacak ki; Melek kahya: Merak etme burda kölelik kötü değildir, sana iyi bakılır ve emirleri yerine getirdiğin sürece zarar görmezsin. Sözlerine sadece tebessüm edebilmiştim. Melek kahya dönüp yürüdüğünde onu takip ettim. Çiftlik evine girdiğimizde etrafa göz gezdirdim, oldukça görkemliydi, heryer çiçeklerle doluydu, tavanı yüksekti. Bir odadan içeri girdik, divanda bir kadın oturuyordu bu çiftliğin hanımı olmalıydı, kıyafetleri çok güzeldi. Melek kahyanın öğrettiği gibi eğildim ve bekledim. Melek kahya : Hanımım pargadan aldığınız cariyenizi getirdik. Çiftliğin hanımı bize döndük ayağa kalktı. Ç. Hanımı : Gel yaklaş. Beni çağırmıştı, bir kaç adımatıp önünde durdum. Kafam hala eğikti, neden bilmiyorum ama heycanlanmıştım. Ç. Hanımı : Ben bu çiftliğin Hanımıyım. Burada bana hizmet etmek için getirtildin. Başımı sallayıp onayladım. Ç. Hanımı : Adın ne? Barca : Barca hanımım. Ç. Hanımı : Barca bundan gayrı adın Rüya anladın mı? Barca pargada kaldı. Topraklarımdan koparıldığım yetmiyormuş gibi birde adımdan koparılmıştım. Mahçup şekilde başımı sallamaktan başka çaremiz yoktu zaten. Ç. Hanımı : Merak etme Rüya.. burada en iyi eğitimleri alacaksın, sana iyi bakılacak, eğer istediğim gibi yetişirsen seninle ilgili güzel planlarım var. Plan mı? Ne planı? Beni sadece hizmet için istememiş mi? Kafamda bin bir düşünce dolanmaya başlamıştı. Ç. Hanımı : Melek onu götürün önce güzelce temizlensin, muayeneden geçsin sonra odasını gösterin dinlensin yol bir hayli yormuştur. Melek kahya : Emriniz olur hanımım. Melek kahya beni kolumdan nazikçe tutup odanın dışına çıkardı. Melek kahya : Aferin böyle saygılı olursan iyi yerlere gelirsin. Şimdi gel seni hamama götürelim. * Akşam olmuştu güzelce temizlendim, bana verilen küçük odaya yerleştim bunun yanı sıra yeni kıyafetlerim bile oldu ama aklım hala annemdeydi tamam belki iyi annelik edememişti, sevgisinden mahrum bırakmıştı lakin yine de annemdi. Düşüncelerin arasında kapım açıldı içeriye bir kız girdi, hemen hemen benim yaşlarımdaydı. ?? : Rüya hatun? Rüya : Bir şey mi oldu? ?? : Ben yasemin sana yoldaş olmam için beni gönderdiler. Burada sana arkadaşlık edicem. Kız cana yakın görünüyordu, ona verilen bu görevi zoraki değilde isteyerek kabul etmiş gibiydi. Yasemin : Hadi gel hanımın yemeğini götürelim. Rüya : Tamam. Hanımın sofrasını kurduk, yemek kokuları şahaneydi uzun süredir bir şey yemediğimiz ancak şimdi farketmiştim. Biraz sonra hanım içeri girip sofrasına oturdu. Yasemin ve ben orada bekliyorduk başka bir isteği olursa diye. Ç. Hanımı : Hadi oturun kızlar. Bu gğn yemeğimi sizinle paylaşmak istiyorum. Hanımın sözleriyle gözlerim parlamıştı, aç karnımın gurultusu duyulmasın diye dua ediyordum. Ne kadar da iyi bir kadındı bu hanım. Yaseminle ikiletmeden oturduk. Kendime hakim olarak yavaş ve kibar yemeye çalıştım. Yasemin : Çok teşekkür ederiz hanımım. Ç. Hanımı : Sizin gibi genç kızları görünce aklıma kendi gençliğim geliyor. Ben çok acılar çekerek buralara geldim ama sizlerin bu acıları çekmenizi istemiyorum bu yüzden elimin uzandığı kızları buraya topluyorum. Rüya : Çok.. iyi kalplisiniz hanımım. Bana içten bir tebessüm etti daha sonra yemeğe devam ettik. Yemek bittiğinde hanım uyumak için odasına çekildi. Bizde sofrayı topladık. Odama geri döndüğümde günün yorgunluğuyla uykuya daldım. * -Çiftliğe geldikten 1 yıl sonra- Bir senedir bu çiftlikte yaşadım, dedikleri gibi çok iyi eğitimler aldım, astronomi, matematik, coğrafya ve bunların yanı sıra kılıç ve ok kullanmayıda öğrendim hatta baya iyi kullanır hale geldim. Barca gitmişti artık tamamen Rüya hatun olmuştum. Yaseminle arkadaşlığımız kardeşliğe dönmüştü. Yasemin hızla yanıma geldi. Yasemin : Olanı duydun mu Rüya? Rüya : Neyi Yasemin? Yasemin : Yavuz Sultan Selim vefat etmiş.. Yerine oğlu şehzade Süleyman geçmiş. Rüya : Bir Sultan gider bir Sultan gelir Yasemin. Yasemin : Sen buraya gelmeden iki sene önce şehzade Süleyman burayı ziyaret etmişti. Rüya : Yaa! Gerçekten mi? Yasemin : Hatta burdan birinde yanına aldı. Şanlı çocuk. Rüya : Saraya mı gitti yanı o? Kimdi? Yasemin : İbrahim'di ismi, şehzade Manisa sarayına götürmüştür herhalde onu. Rüya : Şanslıymış gerçekten. Hadi gidelim ok talimi yapıcaz. Yaseminle ok atılan alana gittik hocamız bizi bekliyordu. Yaklaşık üç saatin sonunda talimi bitirmiştik. Hanımımız yanında Melek kahya ile yanımıza geldi. Ç. Hanımı : Gördün mü Melek? Birde kızlar oktan ne anlar diyordun, şimdi oğlanlardan bile iyi ok kullanıyorlar. Melek kahya : Haklısınız hanımım. Bu kızların yeteneği bariz. Yasemin ve ben birbirimize bakıp gülümsedik. Yasemin : Hepsi sizin sayenizde hanımım. Rüya : Evet hanımım Yasemin haklı, size minnettarız. Ç. Hanımı : Ok ve kılıca dalıp diğer derslerinizi aksatmayın sakın. Yasemin : Siz hiç merak etmeyin hanımım, diğer derslerimizde de hocalarımızdan övgü alıyoruz. Hanımımız bize tebessüm edip çardağına geçti. İkindi vakti orada vakit geçirirdi. * -Süleyman'ın Sultan oluşundan 2 yıl sonra- Yazın gelmesiyle havalar ısınmaya, kuşlar ötüşmeye başlamıştı. 22 yaşındaydım artık çocukça hallerim geride kalmıştı, daha ağır başlı davranıyordum. Yasemin kısa süre önce sevdiği oğlanla evlenip çiftlikten ayrılmıştı, o gittiğinden beri yanlızlık çekiyordum. Çiftliğin her yanı onunla geçirdiğimiz anılarla doluydu, yokluğuna alışmak hayli zordu. Arada aklıma Teo geliyordu acaba şuan nasıldı, ne yapıyordu, en önemlisi yaşıyor muydu? Hiçbir şey bilmiyordum. Hanımımın yanında oturmuş kitap okuyordum, Melek hatun telaşla yanımıza geldi. Melek kahya : Hanımım. Eğilip selam verdi. Ç. Hanımı : Nedir bu teleşın Melek? Melek kahya : Sultan Süleyman av için tekrar buraya geleceklermiş. Aynı telaşla ayağa kalkan çiftliğin hanımının eli ayağına dolanmış görünüyordu. Bende hızla ayağa kalkıp bekledim. Ç. Hanımı : Ne zaman geleceklermiş? Melek kahya : Bir haftaya burada olurlar hanımım. Ç. Hanımı : Bir hafta mı?! Çabuk hazırlıklara başlayın, her şey eksiksiz hallolsun! Melek kahya : Emriniz olur hanımım. Melek kahya hızla yanımızdan ayrıldı. Hanımım bana döndü. Ç. Hanımı : Rüya! Sende git hazırlıklara yardım et. Başımla onaylayıp hemen Melek kahyanın arkasından gittim. Bir hafta çabucak geçmişti çiftlikte herşey hazır Sultanın gelişini bekliyordu. Öğleden sonra Sultan Süleyman'ın çiftliğe geldiğini duydum, yanında zamanında buradan götürdüğü İbrahim'de varmış. Dışarıda ki çardağın altında oturan Sultan Süleyman için hazırlanan şerbetleri götürüyordum. Kafam eğikti Sultanın gözlerine bakmak yasakmış. Ç. Hanımı : Büyümüş koca adam olmuşsun İbrahim. İbrahim : Teşekkürler, Sultanımız bana ziyadesiyle iyi baktı. Aralarında sohbet ediyorlardı, elimde ki tepsiyi devirmeden taşımaya çalışıyordum ki İbrahim denen adam beni durdurdu. İbrahim : Nedir bu? Rüya : Ş-şerbet.. efendim.. Heyecandan kekelemiştim bu beni daha da utandırmıştı, yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. İbrahim : Lütfen önce sen iç. Ç. Hanımı : Bizden mi şüphe ediyorsun İbrahim? İbrahim : Kişisel algılamayın hanımım, önlem almak benim işim. Sultan Süleyman : İbrahim beni korumakla mükellef, bırakın işini yapsın. Hanımım saygıyla kafasını eğdi. İbrahim denen adam ise tekrar bana döndü. İbrahim : Hadi iç. Göz göre göre Sultanı zehirleyecek değildim ya, ne gıcık adamdı bu. Tepsiyi yere bırakıp bir bardak şerbet aldım, hiç tereddüt etmeden tek dikişte içtim sonra İbrahim küçük bir zafer bakışı atıp kafamı yere eğdim. Bakışımı görmüş olacak ki biraz sinirlendi. Sultan Süleyman : Tek seferde bitirdiğinde göre içebilirim. Alay ediyor gibiydi Sultan, tepsiyi yerden alıp Sultan Süleyman'ın yanına ilerlerdim, İbrahim'in önünden geçerken bana attığı bakışları hissedebiliyordum. Sultan Süleyman'ın yanına geldiğimde Tepsiyi nazikçe uzattım. Sultan önce beni süsdü daha sonra bir bardak şerbet aldı, bende arkamı dönmeden geri çekiliyordum ki ayağım bir şeye takıldı, sırt üstü yere düştüm. Herkes şok içinde kalmıştı, Sultan hızla ayağa kalktığında İbrahim beni belimden kavrayıp kaldırmıştı. İbrahim : İyisiniz ya? Bir şeyiniz yoktur umarım. İbrahim'in yüzünde sinsi bir gülüş yakaladığımda anlamıştım takılabileceğim birşey yoktu o bana çelme takmıştı. Kendimi ondan uzaklaştırdım. Rüya : İyiyim.. sağolun. Sultan Süleyman : Emin misiniz? Sultan beni mi merak etmişti bana mı öyle geliyordu. Rüya : Merakınız için sağolun hünkarım.. ben iyiyim. Başımı tekrar eğip selam verdim. Rüya : Müsaadenizle.. Hünkarım. Hünkar müsaade verince hızla ayrılıp içeriye gittim. Çardağı gören bir pencerenin yanına geçtim. Burda bana çelme takan haini görbiliyordum. Kendini komik mi sanıyordu bu. Tam ona bakarken onun da bana baktığını görüp hızla pencerenin önünden çekildim. Bir kaç saniye sonra tekrar baktığımda yüzünde gene o sinsi gülüş vardı. Bilerek beni düşürmüştü, ondan intikam almak istiyordum. * Bölümün sonu :) |
0% |