@emlyce
|
Sabahın ilk ışıkları pencereden süzülüp Pargalı'nın gözlerine değdi. O gece hiç uyumadan Rüya'nın başında beklemişti adam. Rüya ise henüz kendine gelemedi. Pargalı oturduğu yerden kalkıp kıza yaklaşıp yanına çöktü, yüzünü süzdü. Daha sonra kalkıp geri çekildi biraz hava almak istedi, kendini dışarı attı. Güneş ışıkları toprağı yavaş yavaş kaplarken gözleri uzaktan gelen askerlere takıldı adamın, bunlar osmanlı askeriydi. Pargalı'nın yanına gelince eğilip selam verdiler. Önde duran elindeki mektubu uzattı. Asker : Hünkarımızdan size bir mektup var. Mektubu alan Pargalı hızla açıp okudu.
Pargalı İbrahim Bu mektup, Rüya'nın derhal geri getirilmesi için bir emirdir. başına gelenlerden dolayı endişeleniyorum ve onun sağlığına önem veriyorum. Senin gücün ve sadakatinle, Rüya'yı güvenli bir şekilde geri getirmeni emrediyorum. Hiç vakit kaybetmeden bu görevi yerine getirmelisin. Rüya'nın Hünkar'ın yanında olması gerekiyor ve bu emri yerine getirerek bana olan sadakatini göstermelisin.
Yazanları okuyunca ne hissedeceğini şaşırmış adam mektubu geri kıvırıp askere uzattı sonra içeri geri döndü. Kız daha uyanmamıştı, nasıl yolculuk edecekti. Rüya'nın olduğu odaya girince adam duraksadı, kız sayıklıyordu, bir kaç adımda yanına gidip dinledi. "Beni bırakma Teo.." sonra sayıklamalar kesildi. Pargalı orda öylece kaldı, yıllar sonra adını bir zamanlar aşık olduğu kızın ağzından tekrar duymuştu. * Valide, Rüya'nın yokluğunu fark etmişti, oğluna görüşmek istediği haberini yollattı. Hünkar kabul edince yanına gitti. Valide : Aslanım.. Nasılsın? Sultan Süleyman : İyiyim.. validem. Ne için geldiniz? Valide : Kaç gündür Rüya hatunu görmüyorum yoksa kötü bir şey mi geldi? Rüya'nın adını duyunca Süleyman ciddileşti. Sultan Süleyman : Hayır, gayet iyi. Valide pek inanmış görünmüyordu ama çokta kurcalamadı. O sırada kapı aceleyle tıklandı. İçeri giren Sümbül'ün hali hiç iyi görünmüyordu. Eğilip selam verdi. Sümbül : Hünkarım.. Validem.. Süleyman Valdesine döndü. Sultan Süleyman : Siz dairenize dönün Validem. Valide istemeyerekte olsa kafasını sallayıp odadan çıktı. Sultan Süleyman : Ne bu telaşın Sümbül ağa? Sümbül : Nasıl denir..? Şey.. Süleyman'ın bakışları alev aldı adamı yaktı sanki, bakışlardan irkilen Sümbül boğazını temizledi. Sümbül : Cariyeniz.. Fatma hatun çamaşırhanede ölü bulundu.. Gözleri öfkeyle büyüyen Süleyman'ın burnundan duman çıktığına yemin edebilirdi Sümbül. Sultan Süleyman : Ne diyorsun be adam!! Siz ne işe yarıyorsunuz! Korkuyla gerileyen Sümbül hünkarın öfkesinden kaçamayıp nasibini almıştı. Hünkar okkalı bir tokat attı Sümbül'e. Neye uğradığını şaşıran adamın gözü yaşardı. Sultan Süleyman : Anlaşıldı bu böyle olmayacak.. Derhal haber gönderin Malkoçoğlu Bali Bey gelsin! Hızla eğilip odadan çıktı Sümbül. * Pargalı, Rüya'yı kucağında gemiye kadar taşıdı. Kızı dikkatli taşımaya özen gösterdi. Gemiye ulaştıklarında kendilerine ayırttığı odaya kızı yatırdı, kız hala kendine gelmemişti daha sonra kardeşi Niko'ya veda etmek için yanına geri geldi. Niko : Çok kısa kaldınız be Teo.. Pargalı : Umarım tekrar görüşürüz Niko. Kardeşine bırakmak istemeyerek sarıldı lakin artık gitme vakti olduğunu ikiside biliyordu. Gözleri yaşlı kardeşler birbirinden tekrar ayrıldı. Pargalı kızın yanına döndü, Niko ise yanlız yaşadığı eve yürüdü. * Sarayda yaşanan ikinci cinayet kızları oldukça etkilemişti, aralarında fısırdaşıyor, korkularını anlatıyorlardı. Hareme giren Nigar kızları birazda olsa sakinleştirip derse götürdü. Diğer kızlar gittiğinde haremde sadece Gülçiçek kalmıştı, en köşeye çekilmiş oturuyordu. Nigar kıza yaklaştı. Nigar : Hadi ders vakti. Kızın hali hiç iyi görünmüyordu. Nigar kızın yanına çöktü, elini omuzuna koydu. Nigar : Ne oldu? Kız kafasını kaldırıp şiş gözlerle kalfaya baktı. Nigar şaşırdı. Gülçiçek : Kendimi kötü hissediyorum. Nigar : Neyin var? Gözlerinin hali ne? Gülçiçek : Hiç.. biraz hasta oldum.. derse gitmesem.. Nigar : Tamam lakin bi hekime görün. Gülçiçek kafasını sallayıp onayladı. Nigar diğer kızların yanına gitmek için ayrıldı. * Süleyman has odaya giderken bir haber geldi. Sümbül : Hünkarım.. Has odabaşı İbrahim'e gözdeniz Rüya hatun geldiler. Sultan Süleyman : Nerdeler? Sümbül : Rüya hatun.. dairesine götürüld- Sümbül'ün lafını bitirmesini beklemeden Rüya'nın dairesinin yolunu tuttu hünkar. * Pargalı, Rüya'yı odasına yerleştirip çıkmıştı, halletmesi gereken işleri vardı. Kızın bu kadar uzun süre kendine gelmemiş olması normal değildi. Leyla ile Elif kızın başında bekliyorlardı. Odaya hünkar girdiğinde kızlar eğilip selam verdi daha sonra geri çekilip hünkara yol açtılar. Süleyman, yatakta öylece yatan Rüya'yı görünce kendine kızdı, bu olanlarda onunda suçu vardı. Kızı oraya göndermeseydi bunlar yaşanmazdı ve Rüya sağlıklı şekilde yanında olurdu. Hünkar düşüncelerinden sıyrılıp kıza yaklaştı. Sultan Süleyman : Uyanmadı mı hiç? Leyla : Hayır hünkarım. Elif : Geldiğinden bu yana baygın yatıyor. Hünkar kızın sırtındakı bandajı inceledi, hayli kanamış görünüyordu, beyaz bandajda neredeyse beyaz bir yer kalmamıştı. Süleyman bişeylerin ters gittiğini fark etti. Sultan Süleyman : Derhal hekim çağırın! Leyla kafasını eğip emri yerine getirmek için gitti. Süleyman elini Rüya'nın yanağına koyup baş parmağıyla okşadı. Onun bu hali hünkarı hayli üzmüştü. Ne ara kıza bu kadar bağlanmıştı. Onu mutlu etmek için göndermişti aslında Parga'ya lakin şimdi baygın bedeni duruyordu karşısında. * Pargalı odasında işlerini hallederken odaya Sümbül girdi, eğilip selam verdi ağa. Pargalı : Var mı bir haber? Sümbül : ... Hünkarımızın cariyesi.. Fatma hatun.. Pargalı bakışlarını Sümbül'e çevirdi. Sümbül : Çamaşırhanede ölü bulundu.. Pargalı hiddetle yerinden kalktı, Sümbül korkuyla geriledi. Pargalı : Cinayet mi? Sümbül : E-evet.. onunda boynu kesilmişti.. Sinirle nefes aldı Pargalı. Pargalı : Bunun sorumlusunu bul bana getir yoksa onun yerine senin kelleni uçururum! Sümbül kedi gibi köşeye sıkışmıştı. Pargalı : Duydun mu!! Hızla kafasını sallayıp hızla odadan çıktı. Kuş olup uçtu sanki Sümbül o kadar hızlı koşarak uzaklaştı oradan. * Leyla, hekimle birlikte daireye geri döndü. Hünkar yataktan kalktı. Hekim Rüya'ya yaklaşıp kontrol etmeye başladı, sarılı bandajı açtı. Hünkar dayanamadı Rüya'nın yarasına biraz ileri gidip bekledi. Sultan Süleyman : O iyi mi? Neden hala uyanmadı? Hekim : Aldığı yara derin değil hünkarım. Hekim elimdeki sıvıyı çıkarttığı bandaja damlattı, sıvı beze değer değmez kapkara bir renge büründü, hekim acıyarak gözlerini kırpıştırdı. Sonra elindeki bezle hünkara yaklaşıp bezi gösterdi. Hekim : Uyanmamasının sebebini buldum hünkarım.. Süleyman, hekimin elindeki bandaja bakıyordu. Hekim : Zehir.. hatunu yaralayan hançer zehirliymiş.. Sultan Süleyman : Pargalı bir şeyi olmadığını yazmıştı. Hekim : Bu zehiri her hekim anlamaz hünkarım. Süleyman : Kurtulma şansı var mı? Hekim : Henüz yaşıyor hala bir şansı var. Süleyman : Ne olursa olsun onu kurtar! Süleyman yüreğinde acı hissetmeye başladı, Rüya'yı kaybetmek istemiyordu. Hekim çantasını karıştırıp bir şişe toprak çıkarttı. Şişeyi açıp toprağı kızın yarasına döküp temiz bir bezle bastırdı sonra hünkara geri döndü. Hekim : Bu toprak bin bir derde devadır hünkarım.. ben tedaviye devam edeceğim. Süleyman yaşaran gözlerini kimse görsün istemediği için odadan çıktı. Altın yoldan yürürken Pargalı'nın neden yalan söylediğini düşündü, kızın ölmesini mi istemişti? Bu düşünceler onu deli ediyordu bundan kurtulmak için has odabaşının odasına girdi. Hünkarın geldiğini gören Pargalı ayağa kalkıp selam vermek için eğildi daha geri kalkmaya fırsat bulamadan Süleyman onun boğazına yapışmıştı. Pargalı dehşet içinde hünkarına bakıyordu. Sultan Süleyman : Bana neden yalan söyledin?! Pargalı : H-hünkarım.. n-ne yalanı?.. Süleyman elindeki olan boğazı biraz daha sıktı, İbrahim'i yüzü kızarmaya başlamıştı. Sultan Süleyman : Rüya'yı yaralayan hançer zehirliymiş!! Elini adamın boğazından bir anda bıraktı Hünkar. Öksürüp kendine gelmeye çalışan Pargalı kalkıp şaşkın ve korkuyla hünkarına baktı. Pargalı : Zehir..? Süleyman : Onu bul dedim.. öldür demedim.. Pargalı, dostunu hiç bu kadar harap olmuş halde görmemişti. Pargalı : Hünkarım ben yemin ederim bilmiyordum zehirli olduğunu. Eğer bilseydim onu korumak için canımı verirdim. Süleyman yorgun bakışlarını Pargalı'ya çevirdi. Pargalı : Yani sizin için.. Süleyman : Dua et İbrahim.. dua etki o iyi olsun yoksa!.. Süleyman sözünü bitirmeden odadan çıktı arkasından kapıyı sertçe kapattı. Kapının çarpmasıyla irkildi İbrahim. Gidip Rüya'yı görmek istedi lakin şimdi gidemezdi, yanlış anlaşılmak istemiyordu bu nedenle geceyi beklemeye karar verdi. * BÖLÜM SONU 😀 |
0% |