Yeni Üyelik
24.
Bölüm

BÖLÜM 24

@emlyce

Bali Beyin yazdığı mektup saraya ulaşmıştı. Ulaktan Sümbül ağanın eline oradan Nigar'a geçti mektup. Bizzat Hatice sultana geldiği için hiçbiri açmaya cesaret edememişti ta ki Nigar merakına yenik düşene dek.

Kimsenin olmadığı bir köşeye geçip aceleyle açtı mektubu. Okuduğu her satırda şaşkınlıktan gözleri daha da büyüdü, mektubu bitirdiğinde zarfın içinde ki diğer kağıdıda fark etti. Açmaya fırsatı olmadan dışarıdan gelen sesle hızla mektubu katlayıp zarfına geri koydu. Şaşkınlığını gizleyerek saklandığı köşeden çıktı.

Nigar : Ne bu gürültü?!

Kızlar Nigar kalfayı görünce hizaya girip başlarını eğdiler.

Kız: Ders bitti hareme gidiyorduk Nigar kalfa..

Nigar : Hızlı olun o halde! Sallanmayın!

Kızlar başlarını sallayıp hızla yollarına devam ettiler.

Nigar elini tekrar mektuba atmıştı ki Hatice'nin sesiyle irkildi.

Hatice : Nigar?

Nigar : Sultanım..

Hatice : Sümbül bana bir mektup geldiğini söyledi.

Nigar içinden "Gamlı baykuş" diye geçirdi.

Nigar : Evet Sultanım bende size geliyordum. Mektubu vermek için..

Nigar elinde duran mektup sultana uzattı. Hatice, kadının elindeki mektubu yavaşça kendine çekerek aldı.

Hatice : Tamam, gidebilirsin.

Nigar başını eğdi ardından arkasını dönmüştü ki sultanın sesiyle olduğu yerde kalakaldı.

Hatice : Bir daha bana gelen mektubu açmaya cesaret edersen kendine kalacak başka bir yer bulman gerekir.

Korkuyla karışık mahcubiyetiyle kadın, sultana döndü.

Nigar : B-ben.. affedi-

Hatice onu dinlemeye bile tenezzül etmeden dönüp odasına gitti.

*

Rüya'yla Yasemin has bahçede dolaşıyorlardı. İçindeki huzursuzluk gün geçtikçe büyüyüyen Rüya'nın suratı hayli asıktı. Arkadaşı onu neşelendirmeye çalışsada ne fayda?

Yasemin, Rüya'nın bu halinden dolayı kendini suçluyordu. Onu cesaretlendiren oydu. Arkadaşının iyiliğini istemişti lakin kötülüğüne sebep olmuştu.

Yasemin : Sence de artık İbrahim'e yazma vaktin gelmedi mi?

Rüya uzanıp ağacın dalından bir yaprak koparttı, eliyle kopardığı yaprakı yavaş yavaş parçaladı.

Rüya : Haklısın..

Yasemin : Gerçekten mi? Karar verdin mi artık?

Rüya kalan yaprak parçalarını elini çırparak temizledi.

Rüya : Evet.. Hem dediğin gibi ne zamana kadar saklayabilirim ki?

*

Odasına giren Hatice divanına geçip oturdu. Sakince açtığı mektubu okumaya başladı. Okudukça kalbi sıkıştı, kalbi sıkıştıkça elini yanında duran yastığa attı, gözleri dolarken yastığı sertçe sıkmaya başladı. Eklemleri bembeyaz olana dek sıktı. Nefes alışları hızlanan kadın sinirden ne yapacağını şaşırdı. Mektubu bitirdiğinde hali hayli kötüydü. Zarfın içinden diğer kağıdı çıkarıp aynı hızla okudu.

Elindeki kağıtları hınçla parçalara ayırdı. Hizmetindeki kızlar şaşkınlıkla sultanlarını izliyorlardı. Hatice öfkeyle yerinden kalktı, hava almaya ihtiyacı vardı. Terasına gitti. Terasının duvarına yaklaşıp bahçeyi izlemeye başladı. İçinde kopan fırtınalar gözlerini dolduruyordu, dolan gözleri durmak bilmeden göz yaşı akıtıyordu. O anda bahçede yürüyen Rüya'yı fark etti. Kaşlarını çatıp kızı izlemeye başladı.

Okudukları gerçek miydi? Pargalı'yla onun bir ilişkisi mi vardı? O Pargalı'nın çocuğunu mu taşıyordu?..

Kafasını iki yana salladı, hayır bunlar gerçek olamazdı..

Hatice : Sedef!

Kız hızla sultanının yanına geldi.

Sedef : Buyurun sultanım.

Hatice : Bana Rüya hatunun hizmetinde olan Elif hatunu bul!

Sedef : Derhal sultanım.

Hatice, Rüya'nın olduğu yere son bir bakış atıp geri içeriye girdi.

*

Sedef hızla Elif'i bulup sultanın huzuruna getirmişti.

Kız neden burada olduğunu bilmiyordu, endişeliydi.

Hatice diğerlerinin çıkmasını emretti.

Elif hariç hepsi çıkınca kıza yaklaştı.

Hatice : Bali Beye yazdıkların doğru mu?

Elif : Evet..

Hatice elini kaldırıp kıza okkalı bir tokat attı. Tokadın şiddetiyle yere savrulan kız neye uğradığını şaşırmıştı.

Hatice : Nasıl doğru olabilir?!

Elif : Sultanım.. yenim ederim ki doğru..

Hatice içindeki öfkeyle kızı hırpalamaya başlamıştı.

Hatice : Yalan söyleme!

Elif : Yemin.. yemin ederim ki.. kanıtım var!

Hatice durdu.

Hatice : Ne kanıtı?

Elif : Hekim kadın.. Rüya hatunu muayene eden hekim kadın sultanım, ondan öğrendim gebe olduğunu..

Hatice : Hünlarımızdan olmadığı ne malum?!

Elif : Size yemin ederim sultanım inanın bana, onları gördüm. Has bahçede ki çeşmede buluştular.

Hatice : Başka?

Elif : Yasemin hatunla konuşurken onları dinledim. Rüya hatun Pargalı ile birlikte olduğunu anlattı Yasemin hatuna. Bebeği has odabaşına haber edip etmemek hakkında da konuştular.

Hatice'nin dinmeyen öfkesi daha da katlanmıştı.

Hatice : Bunu benden başka biri bilmeyecek anladın mı?!

Elif : E-Evet sultanım..

Hatice : Şimdi defol!

*

Yasemin haletmesi gereken işler olduğu için çarşıya çıkmıştı. Rüya odasına geçti, yatağına uzanıp biraz dinlenmek istedi. Önce yavaşça oturdu yatağına ardından kendini yatağın içine çekerek uzandı.

Eli istemsizce karnına gitti. Hala inanamıyordu gebe olduğu düşüncesine. Nazikçe okşadı karnını.

Rüya : Eğer gerçekten oradaysan.. merak etme sana birşey olmasına izin vermeyeceğim.

Karnıyla konuşmayı garipsemişti ama hoşunada gitmişti, sevdiği adamın çocuğunu taşımak fikri onu mutlu ediyordu.

Rüya : Acaba babanda seni ister mi?..

Kafasını karıştıran tek soru buydu aslında Rüya'nın. Diğerleri gram umrunda değildi, ne düşüneceklerini umursamak istemiyordu.

*

Hatice, Rüya'yı muayene eden hekim kadının yanına gitmişti.

Hekim kadın : Sultanım.. Bir sıkıntınız mı var?

Hatice : Hayır. Sana bir şey sormaya geldim hekim kadın.

Hekim kadın : Tabi Sultanım sorun.

Hatice : Rüya hatunun gebe olduğu doğru mu?

Hakim kadın gözlerini kaçırdı.

Hatice : Bana Rüya söyledi, bende emin olmak istedim sonuçta hünkarımızı boşuna heycanlandırmak istemem.

Hekim kadın : Evet Sultanım. Hatun gebe.

Hatice zar zor bir gülümsemeye çalıştı ardından revirden çıktı.

Kapıyı ardından kapattığında eli yüreğine gitti. Kalbini patlayacak gibi hissediyordu.

Gözü dönmüştü.

Köşke gittiği günü hatırladı, o gün oraya gelen tek kadın Rüya'tdı, o zaman anlamamıştı, Rüya'nın söylediği yalana inanmıştı lakin şimdi kafasındaki yapboz parçaları bir bir yerine oturuyordu.

*

-Akşam-

Hatice, Rüya'nın odasına girdiğinde onu yatakta uyurken gördü. Yasemin haremde kızların yanındaydı. Kapının kapanma sesine uyanan Rüya, Hatice'yi görmeyi beklememiyordu. Yatağında doğruldu.

Rüya : Sultanım.

Hatice : Rüya nasılsın?

Rüya : İyiyim Sultanım sağolun, bir şey mi oldu?

Hatice : Ha yok sadece seninle biraz dolaşalım istiyorum.

Rüya : Bu saatte mi?

Hatice : Saatin nesi var? Hem bu vakitte mermer köşkün manzarası harika oluyor.

Rüya : Mermer köşke mi gitmek istiyorsunuz?

Hatice : Evet. Sana o manzarayı göstermek istiyorum benimle gelir misin?

Hatice yüzüne yapmacık bir gülüş oturttu.

Rüya : Tabi gelirim lakin validemizin izni-

Hatice : Merak etme onun haberi olmayacak. Aramızda sır.

Rüya'nın içinde kötü bir his oluşmuştu ama sultana da hayır diyemedi.

Kayıkla mermer köşke gelen kızlar merdivenlerden çıkıp köşkün üst katına geçtiler oradan da teras kısmına.

Manzara gerçekten harikaydı, uzaktan gelen deniz kokusu, hafif esen rüzgarın ağaçların yapraklarına dokunuş sesleri, ufukta görünen bir kaç ateşin ışığıyla manzara eşsizdi.

Rüzgara yönünü dönen Rüya gözlerini kapadı bir kaç saniyeliğine, rüzgar saçlarını dalgalandırdı. Gözlerini açtığında ona bakan Hatice'yi gördü.

Hatice : Rüya sana söylediğim şeyi yaptın mı?

Rüya : Neyi?

Hatice : O gün köşke gelecek olan kızı bulacaktın.

Rüya : Hayır henüz bulamadım..

Hatice : Anladım.

Rüya : Manzara dediğiniz kadar güzelmiş sultanım.

Hatice : Öyle.. Babam ölmeden önce buraya sık sık gelirdim hatta İbrahim'lede gelmiştik, tabi o zamanlar şahinci başıydı. Abim babamın ziyaretine gelmişti ilk o gün gördüm İbrahim'i.

Yüzü asılan Rüya bunu fark ettirmeye çalışıyordu.

Rüya : Anladım..

Hatice : Artık gidelim mi?

Rüya : Olur sultanım.

Rüya dönüp yürüdüğünde Hatice bir adım gerisinden yürümeyi tercih etmişti.

Merdivenlerin başına geldiklerinde Hatice içinde kopan fırtınaları burada serbest bırakmıştı. Henüz bir basamak inmiş olan Rüya'nın sırtına doğru uzattı elini ve hiç tereddüt etmeden onu itti.

Dengesini kaybeden Rüya tiz bir çığlıkla merdivenlerden aşağı yuvarlanmaya başladı. Neredeyse her yerini merdivenlerin köşelerine çarparak yuvarlandı. Son basamakta kafasını çarptı, fışkıran kanla beraber gözleri kapandı. Düşüşü bittiğinde merdivenin en aşağısında kanlar içimde yatıyordu.

Merdivenin başında onun düşüşünü gözünü kırpmadan izleyen Hatice ise bir kaç saniye daha durudu ardından yavaş adımlarla merdivenden inerek yerde yatan kızın yanına gidip çöktü. Ona öyle kayıtsız bakıyordu ki sanki Sultan vicdanını aldırmıştı.

Hatice : Pargalı sadece bana ait.. yazık oldu sana..

Sonra hiç bir şey olmamış gibi kendini sıkıp bağırmaya başladı.

Hatice : Ağalar! Yardım edin! Hatun düştü!

*

BÖLÜM SONU 🥲

YAZARKEN HATİCE'DEN NEFRET ETTİM 🫣

BÖLÜMÜ NASIL BULDUNUZ?

Yazım hatalarını görmezden gelin 😅

Loading...
0%