@emrah
|
Karanlık bir odada gözlerini yavaş yavaş açıyordu Ada. Suratında ıslak bir bez geziniyordu. Tüm vücudu ağrıyordu. Beyni uyuşmuş gibiydi. Kısık bir ses ile mırıldandı; "Anne çok tuhaf bir rüya gördüm. Yerebatan sarnıcının içindeki kapıyı madalyonumu kullanarak açtım. Sonra kapının içinden geçtim ve bir mağaraya geldiğimi gördüm. Mağaradan dışarıya çıktım ve deniz kenarında bir yılan tarafından kovalandım." "Kendini yorma, sanırım hala zehrin etkisindesin..." "Ne zehri?" Gözlerini tamamen açtığında burasının odası olmadığını ve ıslak bezi suratında gezdirenin annesi olmadığını fark etti. Toparlandı ve yataktan kalkarak; "Kimsin sen." Çadıra o sırada iki adam girdi. "Şifacı bizi yalnız bırak." "Sanırım hala Seagon'un zehrinin etkisinde." Adamlar kafasını salladı. Şifacı çadırı terk etti. "Kimsiniz siz, benden ne istiyorsunuz?" Adamlar Ada'nın bu sözlerine bir cevap vermeden onu inceliyorlardı. "Seagon'u öldüren, Kahinlerin geleceğini söylediği 'İzci' bu mu? İzci küçük bir kız çocuğu mu?" "Seagon'un yenisi satılıyorsa sizlere alırım. Ne kıymetli hayvanınız varmış. Kazayla oldu. Teoride ve pratikte hiçbir canlıya zarar vermem. Beni mağaraya kadar kovaladı, sonra da çıldırdı. Kafasına da kaya düştü. Ben öldürmedim." Adamların ne söylediğini anladıklarını fark etmeden konuşuyordu. "Ben buraya Yerebatan sarnıcındaki kapıdan geldim. Mağaranın içinde kapı var. Eğer onu çalıştırmama yardım ederseniz..." Adamlardan biraz daha kısa olanı Ada'nın bileğinden tuttu ve koluna dikkatlice baktı. "Bu izler, izci'nin işaretleri." "İnanmayacaksınız ama bana yıldırım çarptı. Bu izlerde ondan sonra oldu. Doktor geçecek dedi. Hala geçmedi. Öyle kaldı derimde." Bir kadın çadırdan içeriye girdi. "Yabancının sırtındaki işaret bu." Çizdiği kağıdı iki adama uzattı. Göğsünün hemen altında da bu işaret var; Kollarını birleştirince de bir çeşit korunma enerjisi ortaya çıkıyor. İki adam şaşkınlık içinde birbirlerine baktılar. "Ne korunma büyüsü, ne tılsımı, saçmalamayın, bana yıldırım çarptı. Bu izler ondan sonra oluştu. Tesadüfen oluştu." Ada konuşuyordu ama kimse Ada'yı anlamaya bile çalışmıyordu. Çizimleri elinde tutan adam, "Büyücü, bu kız çocuğu izci olabilir mi?" diye sorarken, elindeki kağıtları ona uzattı. Kağıtları eline aldı ve dikkatlice incelemeye başladı. "Daha önce böyle bir şey görmedim... Hieratik, Kenanitik, Runik şeklinde fakat hiçbir alfabeye benzemiyor." "Benzemez çünkü bana yıldırım çarptı..." Büyücü, Ada'nın gözlerinin içine baktı. "Ne konuştuğumuzu anlıyor, ama bize cevap veremiyor. Farklı bir dil konuşuyor. Ateş çemberini hazırlayın nereden geldiğini öğrenelim." İki adam Ada'yı kollarından tuttukları gibi kaldırdılar. "Bırakın beni, nereye götürüyorsunuz," diye bağırıyordu Ada. Bu bağırmaları hiçbir işe yaramadı. Adamlar onu duymuyor gibi hareket ediyorlardı. Büyücü Ada'ya tekrar baktı. Korkutucu bakışları Ada'nın gözlerinin içine nüfus ediyordu. "Merak etme, canın acımayacak. Sana bir şey yapmayacağız." Bu cümleler Ada'yı sakinleştirmeye yetmemişti. Tapınağın içindeki sunağın üzerine Ada'yı koydular. Sunağın üzerinde kabartma halinde birçok sembol vardı. Sonra da Ada'nın kıpırdamaması için onu zincirle bağladılar. Ada tüm gücüyle kurtulmaya çalışıyordu. "Kıpırdama az sonra bitecek. Canın yanmayacak." Büyücü kendi etrafında bir daire çizdi. "Thoth Ostende mihi viam in tenebris." (bana karanlıkta yolumu göster.) "Athena Susurrare unde hoc mortale est ex" (Bu ölümlünün nereden geldiğini fısılda.) "Teiresias luceat et ostendat utrum mortalis speculator sit an non" (Işık saç ve ölümlünün izci olup olmadığını göster.) "Maxime in hoc mundo est scientia. Mors non est finis sed principium. Ignis Orci ostende mihi omnia." (Bu dünyadaki en önemli şey bilgidir. Ölüm son değil başlangıçtır. Bana Hades'in ateşiyle göster.) Bir anda zemindeki bazı yerler alev aldı. Büyücü; "Görüyorum." "Çok fazla kaos şiddet ve kan... Bu dünyadan daha kötü bir yerden gelmiş. Çok fazla tanrı var. Lotus çiçekleri dünyayı örümcek ağı gibi sarmış..." Büyücü bir anda yere düştü ve tüm alevler söndü. Adamlar biranda büyücünün yanına gitti. "Bu kadar büyük bir güce vücudu dayanamadı." "Kızı ne yapalım?" "Athena tapınağına götürün onu, gözaltında tutacağız. Büyücü uyanınca karar verir." |
0% |