Yeni Üyelik
8.
Bölüm

7. Bölüm : Lord Rain

@emrah

Lord Rain sözlerini söyledikten sonra Kirke tapınağına doğru yürüdü. 12'ler konseyi onun gelmesini bekliyorlardı. Lord Rain karar odasına doğru yürüdü. Muhafızlar Lord Rain'i görünce kapıları açtılar ve saygıyla önünde eğildiler.

"Lordum hoş geldiniz. Nicaea'dan ne haberler getirdin?"

"Her hangi bir haber yok. 7. Adam."

"8. Adam da geldiğine göre. Gündem maddemize geçebiliriz. Hepiniz kızı gördü ve gözlemledi. Önünüzdeki papirüslerde kızın vücudundaki izlerin resimleri var. Kollarında, sırtında ve göğsünün hemen altında olmak üzere üç bölgede iz var. 4. Adam onun başka bir dünyadan geldiğini söylüyor."

Masadaki herkes önündeki papirüsleri incelerken bir anda 4. Adam'a döndüler. Dördüncü adam konuşma gereği hissetti;

"Saf olmayan lotus çiçekleri ile sarılmış bir dünyadan geliyor. Buraya nasıl geldiği konusunda herhangi bir fikrim yok. Ölü Dünyanın Yazmalarında bu olaydan bahseder."

"Bu kız çocuğunun izci olduğunu mu söylüyorsun? Herkül'ün, Aşil'in, Thor'un ve binlerce savaşçının yapamadığını, bu yolda ya canlarını ya akıllarını kaybettikleri kutsal savaşçıların yapamadıklarını mı yapacak?"

"Yarın Poseidon'un doymak bilmeyen oğlu için çocuklarımız gönderilecek. Onların arasına gönderelim ve o tek gözlü devi yensin. Böylelikle izci mi? Değil mi? Anlamış oluruz."

6. Adam'ın bu önerisi ile birlikte masada fısıldaşmalar başladı. Herkes bu fikre sıcak bakıyordu. 8. Adam söze girdi;

"Buraya gelmeden önce onu inceledim. Bu işaretler, onun bir zamanlar burada yaşadığını gösteriyor; Yaşam Pınarında. Söylediklerimizi anlıyor. Fakat daha konuşamıyor. Birkaç güne kadar konuşacağını düşünüyorum. Doğduktan hemen sonra birkaç aylıkken orada bulunmuş, o yüzden bizi anlıyor olabilir. Kehanete göre yaşam pınarında doğan İzci, orada çok iyi bir eğitim alır fakat zihni bir yolculuk nedeni ile sıfırlanır. Kim olduğunu hatırladığında tekrar geri gelir. Bu kehaneti hepimiz yüz yıllardır biliyoruz. Fakat şu anda size mantıklı gelen şey bana mantıklı gelmiyor, Kiklop ile yüzleşmeye hazır olduğunu düşünmüyorum."

"8. Adama katılıyorum ve daha farklı bir şey daha söylemek istiyorum. İzci dilimizi konuşamıyor. Nereden geldiyse onu geri gönderelim. Kehanette hazır olduğunda tekrar geleceği söyleniyor. Eğer oysa geri gelecektir. 40 kilo bile olmayan bir kızın Kiklop ile baş etmesi imkansız."

"Kız eğer İzci ise bu duyulduğu anda, herkes kızın peşine düşecek. Köylerimiz tekrar yıkılıp yakılacak."

"Kızı evine göndermek mi mantıklı? Yoksa burada eğitmek mi? Onu bir mağarada saklayabiliriz ya da Athena tapınağındaki diğer çocukların arasında. Eğitim verdikçe kim olduğu daha iyi anlaşılır. Yaşam pınarına götürelim!"

12 Adam konuşmaya devam ediyorlardı. Bir türlü Ada hakkında bir hüküm verilemiyordu. Bazısı geldiği yere geri göndermekte ısrar ederken, bazısı ise izci olup olmadığının en kolay yolunun Kiklop ile yüzleşmesi olduğunu savunuyorlardı. Diğer grup ise eğitim vererek onu hazırlamaktan yanaydı. Saatler süren tartışmalarda nihai bir sonuca varamadılar. Lord Rain ve Büyücü, Trakyalılar ile barış anlaşmasının devamı için sabahın erken saatlerinde yola çıkacakları için, onlar döndüğünde bu konunun tekrardan tartışılması konusunda anlaşmışlardı.

Kiklop'un adasına gönderilecek çocuklar zorla ailelerinden kopartılarak alınıyordu. Poseidon muhafızları sert ve acımasızlardı. Karşı koyan ailelere zor kullanıyorlardı. Acımasız Poseidon muhafızları tüm çocukları toplamışlardı. 11 yaşından gün almış ve 14 yaşını doldurmamış 365 çocuk, 365 koç ve öküz ile takas edilecekti. Her sene temmuz ayında bu takas yapılırdı. Çocuklar kura ile belirlenir, her aileden yalnızca bir çocuk alınırdı. Geçmiş yıllarda kurada çocukları alınan aileler bir daha kuraya katılmazlardı.

Köylerin, kasabaların neşeleri solmuştu. Evlerin içinden ağıt sesleri yükseliyordu. Çocukların karşılığında merhametsiz devden koç ve öküz alıyorlardı ama bu acımasız anlaşmaya uymalarının asıl nedeni Poseidon ve oğlu Kiklop'un gazabından korkmalarıydı. Poseidon zamanında oğlunun insanlara yaptığı acımasız saldırıları nedeni ile onu denizin ortasında bir adaya hapsetmişti.

Athena tapınağı oldukça sessiz ve sakindi. Hafif bir serinlik sırtından içeriye doğru girdi Ada'nın. Doğru düzgün uyuyamıyordu. Hep tetikteydi. Buradan nasıl kaçacağını düşünüp duruyordu. Rüyasında bile planlar yapıyordu. Bir elin sırtına dokunduğunu hissetti. Yatağından sıçradı. Toparlandı ve o yöne doğru baktı. Pejmürde kılıklı yaşlı bir kadın gördü karşısında. Kadın ona işaret parmağı ile sus işareti yaptı.

"Seni buradan kurtarmamı ister misin? Evine dönmek ister misin?" şefkatle sordu yaşlı kadın. Ada ne olduğunu anlamadı. Fakat yaşlı kadın ona güvenilir gözüküyordu. Ada kafasını salladı. Yaşlı kadın biraz uğraştıktan sonra kilidi açtı ve Ada'yı dışarıya çıkardı. "Seni mağarana geri götüreceğim."

Kadın ve Ada dikkatli bir şekilde Athena muhafızlarının dalgınlığından yararlanarak tapınaktan çıktılar. Ada hiç konuşmuyordu. Ada, zor yürüyen ve hasta gözüken yaşlı kadının yaşamaya bile mecali olmadığını düşünüyor ve ona herhangi bir kötülük yapacağını düşünmüyordu. Ada yalnızca evine dönmek istiyordu. Eğer kadının farklı bir planı varsa elinden kolayca kurtulabilirdi. Karanlıkta bir süre yürüdüler. Ada yaşlı kadınla arasındaki mesafeyi hep koruyordu. Ona çok fazla yaklaşmıyordu.

Sonunda limana geldiler.

Ada; "Hayır hayır, burası değil. Ben gemi ile gelmedim, Seagon'un öldüğü yere götür beni."

Yaşlı kadın; "Evine buradan gidebilirsin,"

Ada o sırada ensesinde bir sinek ısırığı hissetti. Sonra da yere düştü. Yaşlı kadın ve suç ortağı Ada'yı gemiye taşıdılar ve kendi evlatlarını oradan alarak uzaklaştılar. Gözleri, ağızları ve elleri bağlı olan diğer çocuklar gibi bir kafesin içinde baygın bir şekilde yatıyordu.

 

Loading...
0%