@emrah
|
Merhaba. Öncelikle kanalınız hayırlı olsun. İnsanları bilgilendirecek çeşitli dersler çıkarılabilecek hikayeler paylaşıyorsunuz öncelikle bunun için çok teşekkürler. Ben de başımdan geçen olayları anlatmak istiyorum. Ve bu anlatacaklarımı lütfen sonuna kadar dinlesinler. Bütün anlatacaklarım gerçektir. Bu arada ben ev hanımıydım. Her şey yolunda gidiyordu. Kendimizi idare ediyorduk. Zaten mutluyduk ve en önemlisi de buydu. Bir çocuğumuz olsun istiyorduk artık vakti geldi diyorduk. Bir gece rüyamda meleğe benzer bir şey gördüm bu melek bana hamilesin bir kızın olacak adını Melahat koy dedi. Sonra ertesi gün bu rüyamdan etkilenip hamilelik testi yaptırdım. Gerçekten hamileydim. Bu arada eşim de ben de inanılmaz mutlu olmuştuk. Sevinçli haberi ailelerimizle de paylaştık. Aylar geçti ve cinsiyetini öğrendik. Bir kızımız olacaktı. Sonra eşime gördüğüm rüyayı anlattım ve adının da Melahat olmasına karar verdik. Heyecanla kızımızı kucağımıza alacağımız günü bekliyorduk. Ben son aylarıma doğru kabuslar görmeye başladım. Bebeğimin ölü doğduğunu görüyordum mesela veya bebek değil de korkunç bir şey doğurduğumu görüyordum. Eşim ve ailem hamile olduğum için bu dönemde normal şeyler olduğunu söylediler. Ayrıca çoğu hamile kadın bunları yaşarmış. Sebebinin hormon değişikliği olduğunu düşündüm ve önemsemedim. Sonra ara ara devam eden kabuslar doğum zamanına kadar sürdü. Doğum gece saat 2 buçukta oldu ben kızımı kucağıma aldım. Adını da planladığımız gibi Melahat koyduk. Evimize geldiğimizde kızım için bizim odamıza bir beşik koyduk. Kızım eve girdiği andan itibaren sürekli ağlamaya başladı. Yani yarım saat uyusa tekrar uyanıp ağlamaya başlıyordu. Ama uyanması normal yavaş yavaş uykudan uyanırken başlayan bir ağlama değildi. Sanki biri o anda vurmuş, sıkmış canını acıtmış gibi birden ağlamaya başlıyordu. Sonra bu durum benim dikkatimi çekti. Ama anlamlandıramadım. Çoğu gecemiz uykusuz geçiyordu zaten. Bir gece rüyamda bebeğimi siyah giyimli bir kadının beşikten alıp kaçırmaya çalıştığını gördüm. Çığlık çığlığa kalkıp kızımın başına gittim. Ağlıyordu yine. Sonra bu kabuslarım giderek arttı, neredeyse her gece görmeye başladım. Kayınvalidemlere durumun ciddiyetini anlattım. Sonra onlarda "Bebeğin yanına kocandan bir parça koy. Kazak tişört veya başka bir şey." dediler. Bebeğin yanında erkekten bir parça olması gerekiyormuş. Bende eşimin kazağını koydum beşiğe. Kayınvalidem yeni doğmuş bebekleri alkarısının kaçırdığından bahsetti. Eğer bebeğin yanında erkek eşyaları olursa korkup gelemeyeceğinden bahsetti. Bilmiyorum siz inanır mısınız böyle şeylere. Ancak ben o ara çaresiz olduğum için kayınvalidemin dediğini yapmıştım. Kabuslarım seyrekleşti ama tamamen bitmedi. Bir akşam eşim mesaiye kalacaktı geç gelecekti. Sonra o günün sabahı da annem gelmişti oturmaya. Ev işlerine falan yardım etti. Akşam da gitti. Ben de evde kızımla yalnızdım. Bu arada bizim ev de birincisi banyonun o tarafa giden ikincisi de yatak odasına doğru giden geniş bir hol vardı. T şeklinde. Bu arada yatak odasından bakınca net olarak gözüküyordu. Ben odada kızımı uyutmaya çalışıyordum. Sadece bulunduğum odanın ışığı yanıyordu. O sırada koridordan yanan ışığı fark ettim. Sonra acaba ben mi açık unuttum diye kapıdan bakıyordum ve onu gördüm. Bahsedilen alkarısını. Hayatımda gördüğüm en korkunç şeydi. Yani gözleri ışıl ışıl parlıyordu ve yemyeşildi. Parlamasından rengi belliydi. Saçları uzun siyah ve darmadağınık. Üstünde siyah bir elbise ve ön kısmı açık. Göğüs kısmı çıplak ve göğüsleri dizlerine kadar uzanıyor. Ayakları kocaman. Bir aşağı bir yukarı hızlı hızlı yürüyor. Sonra ben onu görmemle çığlık attım. O sırada bana baktı. Göz göze geldik. Dedim ya hayatımda gördüğüm en korkunç şeydi. Ya bir daha gelirse ya kızımı kaçırırsa diye düşünüyordum. Eşim geldi nihayet. Eşime de anlattım olanları. Tam inanmadı sanırım. Çünkü işten izin almasının mümkün olmadığını çok korkuyorsam annesini çağırabileceğimi söyledi. Bende "Tamam." dedim. Bazı günler kayınvalidemi bazı günler de annemi çağırır eşim gelene kadar yalnız kalmam diye düşündüm. O gece rüyamda al karısını gördüm yine. Bebeğimin beşiğine siyah bir örtü örtüyor. Nefes alamasın diye o örtüyü örttüğünü anlıyorum. Bu örtünün altından bebeğimin nefesi kesilir ve boğulur gibi sesleri geliyordu. Bende çocuğumu kurtarmak için siyah örtüyü kaldırmaya çalışıyorum. Gücüm yetmiyor. O incecik hafif örtü öyle ağır ki kaldıramıyorum. Aklıma dua okumak geliyor. Ben okudukça örtü hafifliyor. En sonunda da kendiliğinden rüzgarda uçar gibi kalkıyor örtü. Kızımı çıkarıp kurtarıyorum o anda da uyanıp beşiğin başına koştum ve bebeğimi beşiğin içinde ters dönmüş şekilde buldum. Yüzüstü yatmış ve kafasını sağ sola bile çeviremiyor resmen boğuluyordu. Bir bebek kendi başına nasıl dönebilir o şekilde. Gerçekten imkansız. Hemen aldım kucağıma biraz daha uyanmasam bebeğim ölecekmiş. Mosmor olmuştu çünkü havasızlıktan. Eşimi uyandırdım. O da görünce durumun ciddiyetini anladı. Kızım kendine gelince ağlamalarına devam etti. Eşimle beraber ailemizi arayıp haber verdik. Gecenin bir yarısı durumun acilliğinden çıkıp geldiler. Annem eşime izin al iş yerinden. Karını yalnız bırakma dedi. Ve bizim köyde bir evimiz vardı ara sıra gidip kaldığımız. Hatta oraya gidin. Kafanızı dinleyin dedi. Kabul ettik. Eşim iş yerinden zor da olsa izin aldı ve 3 gün sonra köye gittik. Köye gidişim bütün kötü şeyleri arkamda bırakışımdı. Öyle düşünerek gittim. Ama öyle olmadı. Yiyeceğimizi giyeceğimizi alıp gittik. Köy havasının hem kızımıza hem de bize iyi geleceğine emindik. İlk gece bir şey yaşamadık. Ama ikinci gün eşim evin bahçesindeydi. Ben de bebeği uyuttum. Kıyafetlerini yıkayıp balkona asmak için çıktım. O sırada eşim bana seslendi. Bak evin dibinde mantar çıkmış diye. İndim bakmak için. Bebeğin odasının penceresi açıktı zaten. Ses gelirse duyabilirdik. Onun rahatlığıyla inmiştim zaten. Evin etrafına bakıyorduk konuşuyorduk ve bebeğin ağlama sesi geldi. Ben de artık panik olmuştum. Ağlama sesi duyunca çok kötü bir şey olduğunu düşünüp yüreğim ağzımda koşuyordum. Yine aynı şekilde koşmaya başladım. Eşim de arkamdan koştu. Odaya girdiğimde hemen kucağıma aldım onu. Sarıldım. Sırtını ellediğimde çok terlediğini fark ettim. Sırtını sileyim üstünü değiştireyim dedim. Üzerindekileri çıkarırken bebeği yan tutuyordum o anda bebeğin sırtında kına lekesi olduğunu gördüm. Kıpkırmızı yuvarlak bir şekilde tam sırtının ortasındaydı. Kına kokusu da geliyordu. Hemen eşime gösterdim o da çok şaşırdı. Müthiş bir korku hissediyordum. Dualar okudum bebeğimin başından bir daha hiç ayrılmamaya karar verdim. Hem ağlıyor hem de okuyordum. Bu kınanın anlamı neydi bilmiyorduk. Elimiz kolumuz bağlıydı. Neye karşı mücadele ettiğimizi bile bilmiyorduk. Ben hep bebeğin yanında kalıyordum artık. Ben mecburi ayrılacaksam eşim kalıyordu. Hiç yalnız bırakmıyorduk onu. İki gün sonra gece vakti pencereye tıklattı biri. Eşimde bende uyuyorduk. Sese uyandım. Eşimi uyandırdım. Kalktık beraber baktık kimse yoktu etrafta. Geri girdik içeri. Kızım ağlamaya başladı aldım yine kucağıma. Derken bir ses daha geldi. Yine cama tıklatıyordu biri. Eşim bu sefer hızlı davranıp camın perdesini açtı hemen. Eşimin anlattığına göre gördüğü şey o kadar hızlı yok olmuş ki sadece yok olurken arkasında bıraktığı parlak ışığı görebilmiş. Sabaha kadar uyumadık. Bebekte hiç susmadı zaten. Artık buna bir çare bulmalıyız diye düşündük. Karar verdik 2 gün sonra gidelim diye. Ertesi gün çok uykusuz ve yorgun olduğumuz için benim başım dönüyordu artık kendimi çok kötü hissediyordum. Eşim de bitkindi ve çocuğa ben bakayım sen biraz uyu dedi. Sonra da ben uyurum dedi. Tamam dedim. Yattım yattığım gibi de uyuyakaldım. Uyumamışım da sanki bayılmışım gibi. Yine her zamanki gibi kabus gördüm. Bebeğimi emziriyorum ama göğsümden süt değil kan akıyor. Eşim uyandırdı beni. Kabus gördüğümü fark etmiş hareketlerimden. Uyanıp yemek falan yedik. Sonra da eşim uyudu. Ben kızıma sıkı sıkı sarılmış korkarak bekliyordum. Artık psikolojim bozuluyordu. En ufak bir ses bir tıkırtı bana kalp krizi geçirtebilirdi. Eşim bir an önce uyansa keşke diyordum içimden. Bir süre sonra uyandı. O sırada da ezan okunuyordu. Aklıma köyün hocasına gitmek geldi. Yani imama. Eşimle beraber hocanın yanına gittik. Durumu anlattık. Hoca da "Al karısı vicdansızdır ama bir taraftan da korkaktır. Bebekleri kaçırır. Onların ciğerlerini de kendisi ve çocukları yer." dedi. O yüzden bebeğin kırkı çıkana kadar çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. "Al karısını görürseniz onu korkutun korkarsa bir daha gelmez." dedi. Bebeği de asla yalnız bırakmamamız gerektiğini söyledi. Bizde hocanın yanından ayrılıp evimize geldik. O gün gece olduğunda ikimize de bir ağırlık çöktü. Aslında birimiz uyusak diğeri bekliyordu ama o gün sanki uyku ilacı içmişiz gibi kendimizi kontrol edemedik. Maalesef uyuyakaldık. Bir süre sonra da büyük bir gürültü ve bağırma sesleriyle uyandım. Hemen fırladım yatağımdan eşim de bebek de yoktu ortada. Eşimin sesi dışarıdan geliyordu. Bahçeye indiğimde o korkunç manzara ile karşılaştım. Bebeğim al karısının elindeydi ve eşim onu almaya çalışıyordu. Al karısı yine aynı görüntüsündeydi. Darmadağınık saçları, yeşil gözleri ve dizlerine kadar uzanan göğüsleri. Çığlıklar atmaya başladım. Eşim al karısına doğru koşuyordu bebeği almak için. Sonra onu yakaladı ve vurmaya başladı. Koşup bebeğimi aldım. Eşim öldürürcesine vurdu ona. Al karısı artık yalvarmaya ve beni bırakın bir daha çocuğunuzu dokunmam demeye başladı. Ancak eşim öfkesinden durmuyordu. Bana "Sen git, hocayı çağır." dedi. Bebek kucağımda koşarak hocanın evine gittim. Durumu anlatıp hocayı da alıp geldim. Hoca al karısını görünce "Sana bir daha bu köye gelmeyeceksin demedim mi?" dedi. Al karısı hala yeminler edip beni bırakın gelmeyeceğim diyordu. Al karısını sürükleye sürükleye götürdü. Bize de "Evinize girin. Artık size bir şey yapamaz." dedi. Eve girdik. Bebeğime sarılmış vaziyette titriyordum. Titrememe engel olamıyordum. Eşimde bir aşağı bir yukarı geziniyordu. Bebeğime baktım, kolları çizilmişti. Al karısının tırnakları upuzun olduğu için çizmişti. Evde duramıyorduk. O şeyin görüntüsü ve tüm yaşadıklarımız aklımızdan çıkmıyordu. Eşime "Ne olur hocanın yanına gidelim tekrar. Benim içim hiç rahat değil." dedim. Eşimde "Biraz bekleyelim, öyle gideriz." dedi. 2 – 3 saat sonra gittik. Hoca alkarısını ahıra bağladığını söyledi. Ben ağlıyordum. Hoca bana "Sakın korkma. O senden benden daha korkaktır. Gücü savunmasız bebeğe yeter ancak." dedi. "Elimde değil hocam. Ya kızıma bir şey olsaydı?" dedim. "Onu bağladım merak etme. Senin çocuğun kırk günü doldurana kadar bırakmam, merak etme." dedi. Hocanın konuşmaları biraz içimi rahatlatmıştı. Zaten köyden de gidecektik. Toparlandık ve hemen yola çıktık. Ailemize de her şeyi anlattık. Annem yatılı olarak kalmak için bir süreliğine bize yerleşti. Kabuslarım sürdü ama. Rüyamda hep bebeğimin kaçırıldığını, kesildiğini görmeye devam ettim. Ta ki bebeğim 3. Ayını doldurana kadar. Şimdi etrafta bir hamile ya da yeni doğum yapan birini görsem "Bebeğini asla yalnız bırakma." diyorum. Verebileceğim en iyi öğüt bu. Ben çok duydum al karısı hikayesini. Ancak yaşamak gerçekten çok korkunçmuş. Bir de duyduğum kişiler bana al karısını bu kadar detaylı tarif etmemişti. Ben anlattım size her şeyi. Herkese başka mı görünüyor bilmiyorum ama bana bu şekilde gözüktü. Bu arada bebeğim 3. Ayını doldurduğunda sırtındaki kına lekesi de geçti. Onu da hocaya sorduğumuzda şu şekilde açıklamıştı. Al karısı kaçırmak için sahiplendiği bebeklere bir işaret koyarmış. Bu da genelde kına olurmuş. Bilirsiniz diğer cinlerde de var bu. Bir insanı sahiplendiğinde o insanın eline uykusunda kına yakıyorlar. Al karısı da böyle yaparmış. O yüzden bu yaşadığım kötü tecrübelerden dolayı sizlere haddim olmayarak bazı tavsiyeler vermek istiyorum. Yeni doğmuş bir bebeği asla yalnız bırakmayın. Bu al karısı neden bilmiyorum erkeklerden çok korkuyor. Mutlaka eşiniz mümkün olduğunca yanınızda olsun. Siz de tek kalmayın. Odanızdan Kuran'ı ağzınızdan duayı eksik etmeyin. Eğer onu görürseniz korktuğunuzu belli etmeyin. Çünkü ne kadar korkarsanız o kadar musallat oluyor. Belki ilk baştan bunları bilseydim bende korkumu belli etmez kovabilirdim onu. Ben ne kadar korktuysam o da o derece uğraştı bizimle. Uzun olduysa hakkınızı helal edin lütfen. Sadece herkesin bilinçlenmesini istediğimden yazıyorum. Şimdiden teşekkür ederim. instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.
|
0% |