@emrah
|
Herkese selamlar bu hikâye için tepki alacağımı biliyorum ama yine de anlatmak istedim. İsimleri değiştireceğim, benim adıma da Gonca diyelim. 29 yaşındayım özel bir şirkette çalışıyorum. Benim üniversiteden bir arkadaşım vardı yıllar sonra hasbelkader karşılaştık. Adı Murat olsun. Birkaç kez yemek yedik, bu süreçte ben ondan hoşlanmaya başladım. Onda da aynı duygular var sandım çünkü öyle hissettirdi ama maalesef yanılmışım, büyük bir hata ettim ve ona açıldım. Benim beklediğim bana ben de senden çok hoşlandım demesiydi ama öyle olmadı. Çok kırıldığım bir konuşma yaptı "Yıllar sonra karşılaştık, ben seni arkadaş dost olarak görüyorum." dedi. O kadar utandım ki kendimi rezil hissettim. Özür diledim ve eve geldim. İşte buraya kadar normaldi ama bunu atlatamayacağımı anladım. Çünkü ne sesi ne gülüşü aklımdan çıkmıyordu. Yemek yiyemiyordum uyuyamıyordum. Sürekli depresyon halindeydim. O konuşmadan sonra bir daha beni aramadı en çok da o zoruma gitti. En azından arkadaş olarak devam etseydi belki bu kadar saplantı haline getirmezdim. Her gün sosyal medyaya girip ne yapmış nerelere gitmiş kimleri eklemiş kimler fotoğraflarını beğenmiş buna bakardım. Tüm gün bununla ilgileniyordum. Hayaller kuruyordum onunla evlendiğimi düşünüyordum ama imkânsızlığını hatırlayınca tekrar bunalıma giriyordum. Hani görseniz o kadar da ahım şahım bir şey değil ama bağlandım bir kere. Ne yapsam söz geçiremedim gönlüme. Sonra bu işi çözmeliyim dedim. O da bana âşık olabilir kendimi sevdirebilirim dedim, o beni aramazken ben onu aradım. Hiçbir şey olmamış gibi nasılsın ne yapıyorsun müsaitsen yemek yiyelim dedim eski sıcaklık kalmamıştı sesinde. Bunu anlamak da üzdü beni ama devam ettim yine konuşmaya. "İşim var aslında," dedi. "Lütfen," dedim "işini ertele konuşalım beni yanlış anlamanı yanlış tanımanı istemem". "Peki" dedi. O gün buluştuk. Gittik yemek yemeye. Kendimi tuttum ilgimi kaybetmiş gibi onu sadece arkadaş olarak görüyormuş gibi davrandım. Artık böyle yanaşacaktım başka çarem yoktu. O da rahatladı biraz artık aşktan meşkten bahsetmeyince. Sohbet ettik konuştuk eskisi gibi. İlk adımı başardığımı hissettim. Eve döndüğümde o bunalım halim geçmişti çünkü ona yeniden kazandığımı hissediyordum. İkinci aşama ona sürpriz doğum günüydü. 2 hafta sonra doğum günü vardı ve ona sürpriz yapacaktım hediye kutular aldım içlerini doldurdum. Doğum günü kutlamak için yer ayarladım. Kendime elbise aldım kararlıydım, o gün bana âşık olmalıydı. Ben de onu süründürmeliydim. 2 hafta geçtikten sonra o gün kendi evimi hazırladım sofra kurdum her şey dört dörtlüktü. Akşam çağıracaktım. Bağlama Büyüsü Akşam saat 9 gibi "Murat acil gelmen lazım" dedim. "Şimdi gelemem, sonra konuşsak olmaz mı?" dedi. "Eve hırsız girmiş galiba çok kötüyüm" dedim. "Tamam, geliyorum" dedi. Tabi kendime son kez baktım aynada. Her şey çok güzeldi görünce bayılacaktı. Beklemeye başladım. Bir saate gelmişti. Kapı çaldı, heyecanla kalktım yerimden. Kapıyı açar açmaz salak gibi "sürpriiizzz!" diye bağırdım. Ancak o an keşke ölseydim. Keşke öyle bir an yaşanmasaydı. Keşke sadece telefonda doğum günün kutlu olsun deseydim, keşke, keşke... Tabi zaman geri alınmıyor işte. Yani neden bu kadar pişman oldun diyecek olursanız, anlatayım. Kapıyı açtığımda ayanında başka bir kadın vardı. Başka biriyle gelmiş hem de kız arkadaşıymış. Doğum gününü kutlarlarken ben aramışım kız da yalnız gelmesini istememiş peşine düşmüş. O an duyduğum utançtan kıpkırmızı oldum. O da ne diyeceğini bilemedi. Kız da "Bu ne rezalet ya, bu da ne demek, ne oluyor burada? dedi. Ben de "Murat benim arkadaşım, ona dostça bir sürpriz yapmak istemiştim. Beraber olduğunuzu bilmiyordum yanlış anlama lütfen, sen kız arkadaşısın galiba tanıştığıma çok memnun oldum çok da yakışmışsınız" falan diyerek toparlamaya çalıştım ama saçma oldu tabii. En son ağzımdan çıkan saçmalık ise "Buyurun buraya kadar gelmişsiniz içeri geçin" demek oldu. Sonra kızla birbirlerine baktılar peki diyerek girdiler. Kız o sofrayı mumları görünce "Oldukça dostça bir sürprizmiş gerçekten." diye laf soktu. Sonra çok az oturup gittiler. Bundan sonra artık arayamazdım da arkadaşlık da mümkün değildi. Her şeyi mahvetmiştim. Yine aynı depresyon halime döndüm. Bu sefer daha kötü bir şekilde çünkü kız arkadaşı vardı ve ben düşündükçe çıldırıyordum. En sonunda da yapmamam gereken o şeyi yaptım. Yani aşk büyüsü... İnternette gezinirken gördüm tesadüf tekrar bir umut doğdu içime. Bu tek çareydi. Buldum bir hoca hemen görüşmeye gittim. Tabi o da yüklü bir miktar para istedi hesabına yolladım. Sonra fotoğraf ve bazı bilgiler istedi onları da verdim. 3 haftada sana dönecek dedi. Sonra işlemler başladı. Bu sürede hiçbir şey yapmadım sadece beni aramasını bekledim. 2. Haftada o güzel gelişme oldu. Beni aradı. "Nasılsın, görüşelim mi müsaitsen?" dedi, havalara uçuyordum resmen. "Olur," dedim "ama çıkamam sen gel eve" dedim. O gelene kadar hazırlandım. Sonra beklemeye başladım, geldi. Konuşmaya başladık "Sana haksızlık ettim galiba son günlerde, hep seni görüyorum rüyamda seni özlediğimi fark ettim" dedi. Gerçekten kalbim çok hızlı atıyordu ki ama bu heyecanımı ona hissettirmemeye çalıştım "ya, demek öyle kız arkadaşın ne oldu peki?" dedim, "Ayrıldım ondan büyük bir hata yapmışım" dedi. O sırada "Beni affedebilecek misin?" deyip elimi tuttu. Ben de gülümsedim. Bu gülümseme evet anlamındaydı. Sonra sarıldık. Sonra biraz kalıp gitti. Öyle mutluydum ki. 3-4 gün her şey iyiydi. Buluşuyorduk eve gelince tekrar özledim diye arıyordu. Yani öyle âşık olmuştu. Derler ya sırılsıklam. İşte öyleydi. 5. gün bazı şeyler olmaya başladı. Gece uyuyordum. Bir ses duydum. Yani "Gonca Gonca uyan!" diye bir ses. Açtım gözümü hemen kalkıp ışığı yaktım yalnızdım kimse yoktu. Rüya gördüğümü düşündüm ama uykumda kaçmıştı. Tekrar uzandım öyle beklemeye başladım. Tekrar geldi o ses "Gonca Gonca buraya gel!". Bu sefer rüya olmadığı kesindi. Kalktım odalar baktım ama hiçbir şey yok. Hemen Murat'ı aradım açmadı. Uyuyordu duymamıştı muhtemelen. Salona girdim biraz orda oturdum korkuyla. Yine o ses "Gonca buraya gel!" dedi. Evden çıktım taksiye atlayıp Murat'ın evine gittim. Beni gördüğünde şaşırdı Murat, "bu gece burada kalabilir miyim çok kötü şeyler oldu" dedim. "Geç içeri" dedi. Anlattım sesler duyduğumu. "Gonca uykuluymuşsun bunlar gerçek olamaz" dedi. "Belki de ama korktum" dedim. "Tamam, kal bu gece burada" dedi. O gece orda kaldım. Bir şey olmadı. Ancak mecbur ertesi gün tekrar döndüm evime. Eve girdiğimde salonun duvarında Arapçaya benzer şeyler yazıyordu. Fotoğrafının da çekmiştim ama nasıl olduysa hepsi gitti. Diğer odalara baktım, bir şey yoktu. Ancak sadece salonda kocaman harflerle bir şeyler yazıyordu. Murat'ı aradım anlattım, "Bekle geliyorum, sen istersen dışarda dur." dedi. Çıktım dışarda beklemeye başladım. Murat gelince beraber girdik ama ikinci bir şok yaşadım orda da. Yazılar yoktu. "Nerde yazıyordu?" dedi. "Buradaydı" dedim. Ama hiçbir şey yoktu. "Gonca sen iyi misin Allah aşkına ne oluyor sana?" dedi. O anda ağlamaya başladım. "Sen dinlen biraz ben buradayım" dedi. Odama geçtim yattım. Yani onun olduğunu bilmek bile bana güven veriyordu. 5 saat uyumuşum, dinlenmek iyi gelmişti. Kalktım, Murat bana kahve yaptı. İçtikten sonra gitti. Uykumu da aldığım için televizyon açtım. Eski bir dizi buldum, izlemeye başladım. Bir iki saat sonra nasıl olduysa uykuya dalmışım. Sonra gözümü bir açtım etraf yanıyor, bir yangının ortasındayım. Çığlıklar atarak yardım istedim. İki dakika sonra yangın falan kalmamıştı, her şey eskisi gibiydi. Sıçradım uyandım o an. Rüyaymış. Bir su içmek için mutfağa girdim. Sandalyeye oturdum. Tam karşıdaki sandalye geriye doğru gitti. Biri oturmak için geriye çekmiş gibi. Öylece kaldım. Murat'ı da arayamazdım artık deli olduğumu düşünecekti. Sonra kalktım sandalyeyi masaya doğru ittim. Diğer sandalye de gitti geriye doğru. Sonra koştum hemen odama kapıyı kilitledim korkudan. Birinden kaçıyormuş gibi ama onlardan kaçış yoktu. Yani onların görmediği bir yere saklanabilmem imkânsızdı. Sonradan anladım. Odamda öyle dururken Murat aradı. "Nasıl oldun?" dedi. Diyemedim bir şey "İyiyim sorun yok." dedim. Telefonu kapattıktan sonra aklıma geldi neden hocayı arayıp sormuyorum ki dedim. Aradım anlattım olanları "Sen yarın yanıma gel" dedi. Ertesi gün gittim hocanın yanına. Bana bir bakım yaptı. "Bu çocukta koruma muskası var mıydı gördün mü hiç?" dedi. "Hiç fark etmedim bilmiyorum, neden ki?" dedim. "Üstünde koruması olmasa böyle olmazdı" dedi. "Büyü için görevli cinler senden intikam alıyor, çünkü Murat'ın yanına her gittiklerinde canları yanıyor" dedi. Şaşırdım anlattıklarına. "Şimdi ne yapmam lazım?" dedim. "Büyüyü bozmak lazım yoksa Murat'ı kazanalım derken seni kaybedeceğiz" dedi. "Büyü bozulursa Murat gidecek mi yani? dedim. "Kızım kendine gel. Bu işin şakası olmaz. Şunu bozalım belki sonra başka bir çare buluruz ama bu büyü bozulunca bu çocuk senden gidecek buna da hazır ol" dedi. Sonra ağlayarak çıktım oradan. Bir hafta sonra büyünün etkisi geçti. Evdeydim akşam vaktiydi. Kapıya hızlı hızlı vurdu biri. "Aç lan kapıyı!" diye bir ses. Murat'ın sesi. Telaşla açtım kapıyı girer girmez bağırmaya başladı: "Sen ne yaptığını sanıyorsun!" diye. "Ne oluyor, ne yapmışım ben?" dedim. "Büyü yaptırmak ne?" dedi. "Ne büyüsü ne diyorsun, yok öyle bir şey" dedim. "Yalan söyleme nefret ediyorum senden bir daha karşıma çıkarsan çok kötü olur şeytan seni dedi, Kapıyı çarpıp çıktı. İşte bunu nerden öğrendi nasıl öğrendi hala bilmiyorum. Büyü bozuldu ama musallat devam etti. Bir gün eve gitmek için caminin önünden geçiyordum. Caminin içinden 3-4 tane siyah uzun silüet bana taş attı. Yani bir daha caminin önünden de geçemedim. Son olarak ben dersimi aldım umarım dinleyenlere de bir ders olur. instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın. |
0% |