Yeni Üyelik
44.
Bölüm

Dedemi̇n Sirlari Ölünce Ortaya Çikti!

@emrah

Selamlar, benim de çok değişik bir hikâyem var. Aslında herkes gibi benim de çok normal bir hayatım vardı. Üniversite öğrencisiyim. Okul, ev arası geçiyordu hayatım. Bir gün dedemin vefat haberini aldım. Dedem evinde tek yaşıyordu, bizim eve yakın oturuyordu. Ara sıra ziyaretine giderdim. Zaten okula giderken de dedemin evinin önünden geçiyordum. Giriş kattaydı evi. Hemen balkona çıkar halimi hatırımı sorardı. Çok düşkündüm ona. Ölümü beni yıkmıştı. Uzun zaman kendime gelemedim.

Okula gideceğim zaman yolumu değiştirdim. Çünkü o öldükten sonra geçtiğim ilk günde gözlerim onu aradı her an balkona çıkıp konuşacakmışız gibi. Bir daha da geçemedim. Annem dedemin evine gidip temizledi. Evi tamamen kapatmadılar, yani eşyaları satıp evi bir anda boşaltmadılar. Benim teyzem var başka bir ilçede yaşıyor eşyalar dursun biz gelip gittikçe kalırız dedi. Yani onun için elektriği suyu hiçbir şeyi kapatmadılar. Ev dedemin üstüneydi zaten. Kira değildi. O yüzden kalsın böyle dediler.

Bazı eşyalarını alıp bize getirmiş.

Bunlardan biri havas ilmiyle ilgili çok eski bir kitaptı. Sayfaları o kadar yıpranmıştı ki neredeyse okunmuyordu kaç yıllıksa artık. Görünce şaşırdım tabi dedemin ne işi olur böyle şeylerle diye. Ama pek önemsemedim. Gelmiştir bir yerden dedim. Sonra bir gün akşam vakti okuldan gelirken dedemin evinin önünden geçmem gerekti. Çünkü çok yorgundum. Yolu uzatmak istemedim. Sonra evin oraya geldiğinde elimde olmayarak baktım eve. Ve şok oldum. Çünkü ışıklar yanıyordu. Hırsız falan girmiş olabilir diye koşarak binaya geldim. Sonra yöneticinin ziline bastım. Ama o zamana kadar ışıklar söndü.

Anlattım adama binada hırsız olabilir ışık yanıyordu diye. Bu arada annemgili de aradım onlar da hemen geldi. Anahtar bizde olduğu için girdiler eve ama hiçbir anormallik yoktu, emin misin öyle gördüğüne dediler. Eminim desem de evde birinin olmadığı ortaya çıkmıştı. Boşuna insanları korkuttum diye düşündüm. Sonra da evin önünden geçmeye alıştım.

Yine bir akşam okuldan dönerken dedemin evine takıldı gözüm, perdeleri açıktı.

En son biz girmiştik ve perdeleri kapatmıştık. Dikkatle baktım pencerenin önünde siyah bir suret gördüm. Öyle korktum ki koşa koşa eve gittim. Annemgile anlattım ama ilk olayda boşuna panik yaptırdığım içim şimdi inanmıyorlardı. Ben de hayal mi görüyorum acaba diye düşündüm. Dedemin ölümü beni çok etkilediği için oluyordu belki de. Birkaç hafta daha böyle geçti. Ben dedemin evinin önünden geçerken hep bakıyordum şey olacak mı diye. Bu süre zarfında olmadı ama son geçişimde yine gördüm. Perdelerin kendi kendine açılıp kapandığını gördüm.

Titremeye başladım. Bunlar tesadüf olamaz dedim. Emindim artık o evde bir şeyler vardı ama ne? Ailem de inanmadığı için bu sırrı tek başıma çözmeye karar verdim. İlk önce bir plan yapmalıydım. Asıl amacım eve girmekti o yüzden dedemin evinin anahtarını alarak okula gittim.

Okul çıkışı yani akşam olduğunda dedemin evine geldim. Sonra kimse görmesin diye sessizce ve dikkat çekmeden eve girdim. Işıkları açtım. Çok korkuyordum salona doğru ilerledim. Salonunda ışığını açtım. Işığa tam bastığım anda evden bir müzik sesi geldi. Sıçradım tabi. Baktım masanın üstündeki radyo açık. Hemen gidip kapattım.

Nasıl oldu bu kendi kendine diyordum. Üstelik tam salonun ışığına bastığım anda yandı sanki ışığın düğmesine değil de radyonun düğmesine basmıştım. Salonun dört bir köşesine dikkatle baktım.

Bir şey göremedim. Yatak odasına girdim. Dedemin yatağını, askılıktaki hırkasını gördüğümde kötü oldum ağlamaya başladım. Yatağa oturdum. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum tutamadım kendimi. Yani bir süre ağladım öyle. Cenazesinde pek ağlayamamıştım şoktaydım. İçimde biriken tüm acıyı atıyordum bir anda. Biraz ağladıktan sonra eve gideyim artık dedim. Annemgil merak ederdi yoksa. Sonra ağladığım da belli olmasın diye banyoya gidip elimi yüzümü yıkamak istedim. Banyoya girdim. İşimi halledip kapıdan çıkacağım an kapattığım musluktan su akmaya başladı.

Döndüm baktım gözlerime inanamıyordum. Sonra hemen kapattım geri evden çıkmak istedim. Hızlıca da çıktım. Bir taraftan da ara ara arkamı dönüp eve doğru bakıyordum. Eve gelince hiçbir şey belli etmeden odama geçtim. Annem "gel yemek ye" dedi. "Okulda yemiştim canım istemiyor" dedim. Odamdan çıkmadım. Düşünüp durdum. Radyo nasıl açıldı musluktan nasıl su aktı diye. Sonra aklıma annemin dedemden getirdiği havas kitabı geldi. Onu alıp tekrar girdim odaya. Sonra sayfalarını karıştırmaya başladım. Sabun büyüsü, kara büyü, domuz yağ büyüsü gibi pek çok büyü yazıyordu ve dikkatimi bir şey çekti.

Bir sayfanın yanında Selma'ya yapıldı yazıyordu.

Sonra dedemin yazısı olduğunu düşündüm. Çünkü dedemin "s" harfleri 8 e benzerdi. Oradan anladım ama Selma kim, Selma'ya ne yapılmış onu anlayamadım. Birkaç sayfa daha çevirdim. Bu sefer yine dedemin yazısı vardı. Hem de Uzun Ömer yazıyordu bu sefer. Tek tek sayfaları incelemeye başladım. Birkaç sayfa da daha böyle isimler buldum. İnanmak istemiyordum ama dedem bu büyülere bu ismi geçen insanlara yapmış olabilir miydi? Anneme sormaya karar verdim, tabii dedem büyü mü yapıyordu diyerek değil.

Kitapta yazılan isimleri tanıyor mu diye soracaktım. "Anne," dedim "Uzun Ömer diye biri var mı?" Şaşkınca baktı "sen nerden biliyorsun?" dedi. Sonra "Hiç," dedim, "var mı öyle biri?". "Vardı da 2 sene önce vefat etti. Felç kalmıştı zaten sonra da öldü" dedi. "Niye felç kalmıştı peki?" dedim, "bilmiyorum ki o kadarını oğlum" dedi. "Peki," dedim "Selma kim?". "Selma da onun karısı eğer o Selma'yı soruyorsan" dedi. "O ne yapıyor şu an peki?" dedim. "Oğlum nerden çıktı şimdi bu Ömer, Selma lafı? Nerden duydun sen bu isimleri?" dedi. "Hiç anne, dedemin yazdığı birkaç şey çıktı da için de isim yazıyor önemsiz bir şey" dedim.

"Belki borcu morcu vardır unutmayayım diye yazmıştır" dedi.

"Olabilir, aynen" dedim. İşte adamın felç olup ölmesi beni dedemin büyü yaptığına bir adım daha yaklaştırdı tabi. Ama bu büyük bir günahtı dedemin günahını almak istemezdim. Zaten kitaptan daha fazla bir şey çıkmadı. Ben de ilk fırsatta yine dedemin evine gitmeye karar verdim. Ancak akşam korktuğum için gündüz gidecektim bu sefer. Ne arıyorsun evde diye soracak olursanız inanın ben de bilmiyorum ne aradığımı sadece bir şey bana bu olayı çözmen gerekiyor o eve gitmem gerekiyor deyip duruyordu. Tabi ben de bu sese kulak verdim. Yani tekrar gittim.

Dolapları çekmeceleri çok dağıtmadan karıştırdım. Bu esnada bir şey saçımdan tuttu. Öyle bir çekti ki geriye doğru düştüm. Baktığımda kimse yoktu. Koşarak kapıya gittim açmaya çalıştım açamadım. Korkudan ne yaptığımı bilmiyordum. Dondum kaldım sadece. Salonun kapısı da bir gürültüyle çarptı. Olduğum yerde sıçradım. Korkudan gözümden yaşlar geliyordu. Kalbim yerinden çıkacaktı sanki. Cebimdeki telefonla annemi arayayım dedim. Telefonu da bulamadım. Cebimde yoktu. Bir fısıltı gelmeye başladı kulağıma. Sadece ses de değil nefesini hissediyordum tam yakınımdaydı. Sesten kaçmak için içeri doğru tekrar koştum salona girdim. Salonun kapısından beni şok eden o korkutucu manzara ile karşılaştım: Dedemle.

Dedem yerde oturmuş gözleri kapalı.

Bir şeyler söylüyordu ya da okuyordu. "Dede!" dedim seslendim. Hiç duymadı. Ancak yanına yaklaşacak cesaretim tabii yoktu. Bir an önce her ne oluyorsa bitsin istiyordum. Sonra o dedemin görüntüsü gitti. Yavaş yavaş yürüdüm kapıya doğru. Kapı açılır açılmaz da çıktım evden. Böyle bir koşmak yok. Yani saniyede kendi evime gittim. Tabi anneme sarıldım kapıyı açınca.

"Sen okula gitmedin mi oğlum" dedi. "Telaşlandığını görünce bende ne olupbittiyse her şeyi" anlattım. Annem hem kızdı hem de anlattıklarıma çok şaşırdı. Sonra gösterdim kitabı ve içinde yazanları. Annem ağlayarak "ah baba sen ne yaptın" dedi. "Ne yaptı anne, ne oldu kim bu insanlar dedemle ne ilgileri var?" dedim. Annem de bana bildiklerini anlattı ve babam dâhil bunları kimseye söylememi istedi, ben de ilk kez size anlatıyorum.

Dedem zamanında Selma diye bir kadını sevmiş.

Selma ile gizli gizli görüşmüşler. Dedem askere gidecekmiş o zaman Selma bekleyeceğine söz vermiş ama sözünü tutmamış. Dedem döndüğünde Selma'nın nişanlandığını duymuş. Nişanlandığı kişi de bu Uzun Ömer denilen adam. Uzun boylu olduğu için lakabına uzun diyorlarmış. Gerisini tahmin ettik dedem bunu kaldıramayıp büyü yaptırmış hatta kitap dedem de olduğuna göre bizzat kendisi yapmış. Annem de Selma'nın yaşadığını söyledi.

Kadın yaşıyor bu büyüyü bozduralım dedi. Biz annemle günler sonra bir hocaya gittik. Dedemin fotoğrafını verdi annem hocaya, çünkü doğum tarihi doğru değildi. Hoca bakımı yaptıktan sonra tahminlerimizin doğru olduğunu söyledi.

Dedem gerçekten büyü yapmış, bunu çözmek için de Selma'ya ulaşmamız lazımmış.

Öyle uzaktan bozulmazmış. Annem "onu ancak köye gidersek buluruz" dedi ama nasıl gidecektik babama ne diyecektik. Bunları düşündük sonra annem babama köye gitmek istediğini burada bunaldığını bir süre teyzesinde kalmak istediğini söyledi. Babam çalıştığı için gelemezdi zaten. Sonra babam da tamam dedi. Biz köye gittik. Annemin teyzesinde bir süre kaldık. Selma teyzeyi de ziyarete gittik bir bahaneyle. Selma teyze beni tanıyormuş bebekken görmüş. Nasıl büyümüşsün dedi sarıldı hemen.

Hasta gözüküyordu annem halini hatırını sorduktan sonra; "iyi değilim, çok hastayım bana ahiret yolu gözüküyor artık" dedi. Hatta oğlunun da sağlık sorunları olduğunu söyledi. Annem de "amaan Selma abla deme öyle nazar değmiş sana herhalde" dedi. "Neyime nazar değsin kızım bundan sonra tek başına kalmış dul bir kadınım ben" dedi. Annem de daha fazla dayamadı ve olayları anlattı.

Dedemin eşine de büyü yaptığını söylemedi sadece sana yapmış olabilir böyle bir şüphemiz var diyerek anlattı. Selma teyze çok şaşırdı ağlamaya başladı. "Niye yapmış bunu, kendisi beni bekledi mi ben onu bekleyecektim" dedi. Biz anlayamadık tabi. Selma teyze anlattı her şeyi. Dedem askere gidince dedemi seven başka bir kadın Selma teyzeye yalan söylemiş onları ayırmak için. Biz dönünce evleneceğiz demiş.

Selma teyze de bunu duyunca vazgeçmiş sevdasından. İlk gelen görücüye tamam demiş. Yani olaylar bir yanlış anlaşılma yüzünden olmuş. Selma teyzeyi dinleyince hiçbir suçunun olmadığını anladım. Annem ona bir hocayla görüştüm seni bu büyüden kurtaracak inşallah dedi. Selma teyzeye bizimle gelmesini teklif etti. Kadın başta yok filan dese de sonradan büyünün bozulmasını istediği için bizimle geldi. Tabi hocaya götürdük.

Hoca muska yazdı. Bir de dedi ki "dedemin evinde hala muskalar varmış onları bulun bana getirin" dedi. Ben de daha önce olanları söyledim. "Ben o eve gittim ama çok kötü şeyler yaşadım dedemin ruhunu bile gördüm" dedim. "Deden değildir o, gördüğün cindir" dedi. Çok korktuğumuzu bu yüzden eve beraber gidip gidemeyeceğimizi sordum hoca da sağ olsun kabul etti. Oradan hep beraber çıkıp dedemin evine gittik. Tabi Selma teyze de bizimleydi. Annem kapıyı açtı biz de arkasından girdik. Sonra evi aramaya başladık. Tabi hoca da bu arada sesli bir şekilde dua okuyordu. O varken korkmuyordum. Annem kıyafetleri çıkardı ortaya hepsinin ceplerini kontrol etmeye başladı. Ben de dolaplara bakıyordum. Bu arada Selma teyze oturuyordu. Ancak gözleri dolu doluydu.

Beni de kendini de yaktın diye söyleniyordu sessiz sessiz.

Bu esnada dolabın üstüne bakınca eski tahtadan bir bavul buldum. Sonra indirdim aşağı. Sonra açtım içini. Herkes bavula bakıyordu. Açınca şok olduk. Üstüne ipler bağlanmış oyuncak bebekler muskalar yeşil renkte küçük kumaş parçaları, sabun, poşet gibi bir sürü şey çıktı. Hoca aldı eline okuyarak oyuncak bebeklerin ipini açtı muskaları açtı. Bu sırada içerden bir ses geldi. Annem bakmak için odadan çıkacaktı ki hoca; "dur bacı gitme sakın, yaklaşma onlara" dedi.

Annem "kimlere?" dedi korkarak, hoca "cinlere," dedi, "eve girdiğimden beri buradalar bizi izliyorlar. Bura onların meskeni olmuş artık sahiplenmişler burayı" dedi. Ve okumaya devam etti. Tabi annem de Selma teyzenin yanına oturdu. Korktuğu her halinden beliydi. Sonra biz açılan muskalara odaklanmışken Selma teyzenin gözleri büyüdü birden. Donmuş gibi oldu. Ancak nefes bile almıyordu kas katı kesilmişti. "Selma teyze iyi misin?" dedim. Hocayla annem de baktı Selma teyzeye. Hoca hemen kalktı Selma teyzenin kolundan tuttu dualarına devam etti. Sonra annem ağlamaya başladı. "Ne oluyor hocam?" dedim. Hiç cevap vermeden okumaya devam etti.

Sonra birden Selma ablanın arkasında dedemi gördüm çığlık attım.

Dedem Selma teyzenin boynunu sıkıyordu. Annem de "Bismillah," dedi aniden o zaman onun da gördüğünü anladım. Hoca okudukça dedem kayboldu birden. Sonra Selma teyze kusmaya başladı. Görseydiniz çok korkunçtu, gözleri kocaman suratı mosmor olmuştu. Bavulu da alıp evden çıktık. Tekrar hocanın evine gittik. Sonra hoca okudu okudu. "Sana yapılan büyü için görevli cinler o evdeydi Selma bacı, yani seni görünce öldürmek istemeleri ondan" dedi. "Dedem değil miydi o gerçekten?" dedim. "Değildi oğlum cindi o. Yani cinler istediği kılığa girer.

Bakarsın baban olur bakarsın annen olur" dedi. Sonra büyülerin hepsini okuya okuya çözdü. Sonra da akarsuya atalım diye verdi bize. Tabi hepimize muska verdi ayrıca korunmamız için. Bizi de daha sonra tekrar çağırdı. Yine gelin o evi temizleyelim dedi annem de "ben temizlemiştim hocam giren çıkan yok eve zaten" dedi. Hoca da "öyle değil kızım cinlerden temizleyelim" dedi.

Biz Selma teyzeyi köy arabasına binip gönderdik.

Babamın Selma teyzeden haberi bile olmadı. Sonra birkaç günün ardından da hocayla eve tekrar gittik. Annem bütün evi sirkeyle sildi. Hoca tütsü yaptı evin içinde gezdirdi. Ancak dedemin tüm kıyafetlerini de çöpe attırdı.

Yani dedemin kokusu bu evde olduğu sürece bu evden gitmezlermiş. İşte bu yüzden nevresim çarşaf ne varsa attık. Ve evi temizleyip havalandırdık. Hoca da dualarını okudu. "Allah'ın izniyle bir şey olmaz artık. Hepsini gönderdik" dedi. Dediği gibi de oldu. Ara sıra gidip baktığımızda hiçbir sorun olmadı teyzemlerde zaman zaman gelip kaldı onlar da bir sıkıntı yaşamadı. Selma teyze ile de annem birkaç sefer konuştu o da iyi olduğunu söyledi. Son olarak her şey yolunda şükür. Hikayemi yayınlarsanız çok sevinirim. Yani ne olduysa onu anlattım ne eksik ne fazla. Allaha emanet olun.

instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.

 

Loading...
0%