instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.
Benim yaşadıklarımın tümü 1 küp altın yüzünden oldu.
Dedemin bulduğu o bir küp altın yüzünden.
Gel gelelim dedemin bir küp altını nasıl bulduğuna.
Babaannem cinler sayesinde 4 küp altının nerede olduğunu öğrenmiş.
Babaannem önceleri hiç bir sağlık problemi olmadığı halde henüz 35 yaşında ani bir şekilde ölmüş. Ölmeden dakikalar önce de dedeme 4 küp altından sadece bir küpünün nerede olduğunu söylemiş ve çocuklarıma eşit bir şekilde paylaştır diye dedemi tembihlemiş. Ancak dedem o bir küp altını çar çur etmiş. Bir kısmını dolandırıcılara kaptırmış, bir kısmını borçlarına yatırmış, bir kısmını zevki sefa için harcayıp bitirmiş. babaannemin sözünü dinlememiş anlayacağınız.
Şimdi ise bütün köylü geriye kalan o 3 küp altının peşinde. Her yeri arayıp tarıyorlar altınlar nerede diye....
Şimdi benim yaşadığım olayları anlatmaya çocukluğumdan başlıyorum.
İlk olarak havale geçirmelere başladım ve bu sırada babaannem rüyalarıma girip "Seni yanımıza alacağız, bizim olacaksın, bizim olacaksın." diyordu.
Bir keresinde çok şiddetli bir kulak çınlamasıyla uyandım ve tavana baktım. Tavanda tren vagonu gibi dizilmiş bir takım varlıklar daire çizerek dolanıyorlardı.
Garip garip sesler duymaya başlamıştım. Örneğin; gecenin bir vakti atlıların koşma seslerini duyuyordum. Çocukluğum hep şiddetli baş ağrıları, burun kanamaları, ateşli hastalıklar ile geçti. Hala da devam ediyor.
Yine çocukluğumda bembeyaz bir yılan hep etrafımda dolaşır, bacağıma
Sarılırdı ama bana zarar vermezdi.
Hele hele bir gün bunu yazarken tüylerim diken diken oluyor Allah şahidim ki ister inanın ister inanmayın Bir arkadaşımla dışarıda sohbet ediyorduk. Önümüzde dümdüz bir arazi vardı. O arazide mezarlardaki gibi bir tümsek oluştu ve o tümsekten simsiyah bir adam çıktı ve üzerime doğru koşmaya başladı. Ben de koştum koştum ta ki yorulana dek. Ben yorulup durmak zorunda kaldığımda o adam da durdu. O da bembeyaz yılan gibi bana zarar vermedi. Sohbet ettiğim arkadaşım ise o adamı görmedi. Bana "Neden koştun, gittin?" diye sordu.
İşte yıllardır sürecek olan musallatlı hayatım bu olaylar ile baş göstermişti.
Gelelim şimdiki zamanda yaşadığım olaylardan bir kaçına.
Tanıdık biriyle karşılaşıyorum. Selamlaşıyoruz, sohbet ediyoruz. O konuştuğum adam gidiyor. Sonra aradan bir dakika geçmeden o aynı adam aynı yerden tekrar geçiyor. Yanımdakilere diyorum "Ya bu adam daha demin burada değil miydi?" diyorum. "Yok." diyorlar. "Biz kimseyi görmedik." Kimseye inandıramıyorum gördüğümü.
Evimi yanarken görüyorum ama evimin yanına yaklaşınca hiç bir problemin olmadığını görüyorum.
Başıma gelecek olayları seziyorum ama net tarihi saptayamıyorum ve sezdiğim olaylar 1 haftaya kalmıyor başıma geliyor.
Doğruluğuna dürüstlüğüne güvendiğim şarlatan hocalardan olmadığını bildiğim bir hoca bana
"Evladım sana yardım etmek isteyen varlıklar ve sana zarar vermek isteyen varlıklar arasında kalmışsın sen." dedi. Diğer hocalar ile görüşmek istediğimde bana randevu veriyorlar ama sonrasında telefonu bile açmıyorlar.
Hele ki bir gün rüyama çok güzel görünen bir kadın ve yanında bir çocuk girdi. Bana "Bu çocuk ikimizin çocuğu." dedi. Ben de neden bu soruyu sorduğumu hatırlamıyorum ama "Yaşın kaç?" diye sordum. O da "Ben 250 yaşındayım. Müslüman değilim. Ben o altınlar yüzünden buradayım." dedi. "Sen benimsin. Sana yaklaşanı rahat bırakmam." dedi ve o güzel yüzlü kadın birden siyah bir köpek görünümü aldı. Uyandığımda çok korktum ve kan ter içinde kalmıştım.
Gelelim yaşadığım başka olaya.
Ben gece vardiyasında çalışmak üzere işe giderim. Eşim de beni uğurladı. Ben işteyken eşim ağlayarak beni arardı. "Sen işe gitmedin mi? Yatak odasında yatıyorsun." derdi. Ben de çok korktuğu için babasına durumu izah ederdim. Eşimi yanına gönderirdim. Bu olay da defalarca tekrar etti. İnanın yazarken bile içim ürperiyor.
Yaşadıklarımın arasında belki de en acayip olan olay şimdi yazacağım olaydır belki de. Çünkü cinlerin fiziksel olarak da insanlara çok yüksek güçler uygulayabildiğinin ispatıdır. Hz Süleyman'ın cinlere hanlar, saraylar yaptırdığını doğrular nitelikte bir olaydır.
Allah şahidim olsun ki doğru söylüyorum. Yere attığım bazanın üstünde yatıyordum.
Gece saat 3 sularında la ilahe illallah diyerek uyandım. Bir baktım ki yerden yaklaşık 3 metre yüksekteyim. Bunu fark eder etmez yere düştüm. Allah'tan üzerinde yattığım baza çok yumuşaktı. Bir yerim kırılmadı.
Yine bir gece saat 3 gibi uyandım.
Bir tane kızım var ondan da uzun süre ayrı yaşıyordum ve onu çok özlemiştim. Bir baktım ki kızımın aynısından 5 tane var. Normalde korkunç bir olay ama beni mutlu etmişti. Özlem gidermiştim bir nevi. Sanıyorum ki bu olay hocanın da dediği bana yardım etmek isteyen varlıkların işi...
Köyümüzde bir dere var bu dere çoğu hikayede korku filminde betimlenen türden bir dere.
Yani iki dağın arasında 40 metre civarında uçurumların olduğu harabe bir değirmenin olduğu bir dere. Cinler benim o dereye gitmemi söylüyor. Hatta o dereye gitmem için beni aşırı derecede zorluyorlardı. O dereye gidersem tüm dertlerim bitecekmiş gibi hissediyorum.
O varlıklar her saniye yanımda bunu hissediyorum. Ezan sesine bazen tahammül edemiyorum. Ezbere bildiğim sureleri okumakta güçlük çekiyorum.
Örneğin; Ayetel Kürsi'yi ezbere biliyorum fakat Ayetel Kürsi'yi okumaya başlıyorum. Bir bakıyorum Ettehıyyatüyü okurken buluyorum kendimi....
Yine bir gün uyku ile uyanıklık arasında beyaz çarşaflı bir kadın ile erkek yanıma geldi. Bana "Bizim yüzümüzü görmek ister misin?" dediler. Ben de "Evet." dedim. Sonra yüzlerini açtılar. Göz bebekleri yoktu.
Gözleri tamamen siyahtı ama yüzleri güzeldi. Hocanın da dediği gibi bence de bu güzel yüzlü olanlar bana yardım etmek isteyenler diğerleri zarar vermek isteyenlerdi.
Gelelim olayın bana göre kırılma noktasına.
Elleri ayakları kolları upuzun, bacakları yamuk yumuk 5 tane varlık ve köpeği anımsatan bir tane varlık vardı. Bir çember yapıp beni o çemberin ortasına oturttular. "Yakında her şey bitecek." deyip omzumu sıktılar. Gerisini hatırlamıyorum.
Yaşadığım enteresan olaylardan bazıları da şöyle.
Daha önce hiç gitmediğim yerlere gittiğimde sanki defalarca gelmiş görmüş gibi nerde ne var biliyorum.
Mezarlıklara da gidiyorum. Mezarların toprakları sanki bir lav gibi köpürüyor. Bunları görüyorum.
Size biraz da annemden bahsedeyim.
Babam vefat ettikten sonra anneme musallat oldular. Geceleri kendi kendine oynuyordu. Evimizi yakmaya çalıştı. Balta ile halamın kocasını öldürecekti. Zor durdurduk.
Hayatında hiç sigara içmezdi annem. Bize de "Sigara içerseniz size hakkımı helal etmem." derdi. Bunu diyen kadın günde en az 1 paket sigara içer oldu. Bu olayı ben cinler sigara dumanını çok severmiş bununla alakalandırıyorum.
Artık etrafımızda hiç komşumuz kalmamıştı. Çünkü annem komşularımızın ettiği dedikoduları bilirdi ve bunları yüzlerine söylerdi. Buna ek olarak dedikodu yapan komşularımızın suratlarının iğrenç bir şekilde gözüktüğünü de yüzlerine söylerdi. Kimin aklından ne geçiyor bilirdi.
Bir gün mahallemizdeki bakkala gittik. Bakkalımız sahtekarın tekiydi. Annemle bir kaç tane dondurma aldık. Annem bakkalın yüzüne bakıp "Senin sağında solunda her yerinde şeytanlar dolaşıyor. diye bağırdı ve dondurmaları yere attı.
Benim tanıdığım bir kadın vardı.
Kendisi ile bir ticaret münasebeti ile alakadar olmak zorunda kaldım. Bu kadını anneme gösterdiğinde annem "Bu kadına çok dikkat et." dedi. "Gözüm hiç tutmadı bu kadını." dedi.
Bir hafta geçmeden kadın bana ağır bir iftira attı. Yaptığı bu şey çok ağrıma gitmişti. 2-3 gün ağır bir depresyona girdim bu kadının yüzünden. Şükürler olsun ki annem bu musallattan kurtuldu.
Ben ise her geçen gün daha da kötüye gidiyorum. Yoğun bir intihar etme isteği ve etrafımdaki insanları yaralama dürtüsü ile boğuşuyorum.
Bir gün iş yerinde bir kaza geçirdim. Bu kazanın olacağını yoğun bir şekilde hissediyordum ama hangi gün olacak saat kaçta olacak bilemiyorum. Bu tarz hissiyatlarım 1 hafta içinde çıkıyordu.
Bir kimse gıyabında birine dua ederse melekler de aynı şekilde ona dua edermiş. Yani bu hikayeyi okuyan kardeşlerin Allah rızası için bana bir dua etse melekler de ona dua edermiş ne güzel değil mi?
instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.