@emrah
|
instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın. Adım Arda 32 yaşındayım. Bundan tamı tamına 15 yıl önce yaşayamadığım, kiminizi ağlatacak kiminizi hayrete düşürecek bazı olaylar anlatmak istiyorum. O zamanlarda 17 yaşında ergenliğin sonuna gelmiş bir gençtim. Maddi durumumuz harikanın da üstündeydi. Babam doktor annemin ise ilaç şirketi vardı. Tabii doğal olarak beni de el üstünde tutarak büyüttüler. Fazla abartılmayacak kadar yakışıklı bir çocuktum. Maddi durumumuz sebebiyle burunu havadaydım. Tipik baba paracısı çocuklardandım işte. O zamanlarda ergenliğin mi dersiniz yoksa paranın mı verdiği his ile sürekli elem içindeydim. Bazen okulu eker, arkadaş grubumla bara gidip geceye kadar takılırdık. Ailem de durumumun farkındaydı ama evin tek çocuğuydum ses çıkarmazlardı. Hatta bir ara okula bile gitmeyip tüm günümü barda geçirdiğimi hatırlıyorum. Arkadaş grubumuz sabitti. Ben Efe ve Ozan. Çocukluk arkadaşı olduğumuz için hiçbir zaman bölünmedik. Fakat o zamanlarda ne kadar kötü bir çocuk olduğumu şimdi farkına varmaya başladım. Sürekli alkol alıp, kızları aldatan bir erkektim. Hatta o kadar rezildik ki aşık olmayı bile dalga konusu yapıyorduk. Ben her ne kadar şımarık bir çocuk da olsam maddi durum en hassas çizgimdi. Sınıfımızda Erkan diye bir çocuk vardı. Babası zar zor para kazanarak onu bu okula yazdıran biriydi. Ha bir de Mertay diye çocuk. Onda da yok yoktu. Dinime küfreden müslüman olsa. Mertay bir gün alay edercesine Erkan'a yaklaşıp; "Al sana 200 lira benden git üstüne bir şey al" deyip parayı fırlattı. Çoğu sınıf kahkaha atarak güldü. O an tam onun üzerine gidecekken Efe beni durdurdu. "Dur olum yapma müdür falan görür boş yere başımızı yakmayalım" dedi. O esnada Laboratuvar da olduğumuz için 2 sınıf yan yanaydı. Karşıdan bir kız Mertay'ın yanına gelerek; "Senin hiç vicdanın yok mu be karaktersiz çocuğu üzmeye utanmıyorsun" diyerek tokat attı. O an bende bir hareketlenme oldu. Hani diyordum ya aşık olanlarla dalga geçiyorduk lakin o an galiba o kıymetli hisse ben de kapılmıştım. Allah'ım o nasıl gözler kaşlar kıza resmen tutulmuştum. Mertay kıza küfür ederek yumruk attı. Size yemin bile edebilirim o an belki de hayatımın en sinirli anıydı. Şöyle özetleyeyim: anneme babama küfür etseniz bu kadar sinirlenmezdim. Ardından Mertay'ın kıza vurduğunu görünce hemen gidip Mertay'ın boğazına yapıştım. Yakasından tutup duvara doğru fırlattım. Sınıf birden sessizleşti. Kızlar ağlamaya başladı. Sanırım Mertay'ın kafası kanıyordu. Müdür sınıfa gelip beni hemen oradan alarak okuldan dışarı attı. " Sen kendini ne sanıyorsun hemen aileni arıyorum" diyerek sert şekilde bağırdı. Yaklaşık yarım saat sonra babam ve annem telaşlı şekilde geldi. Beni eve götürdüler. Efe ve Ozan'ın ailesini de bizim eve çağırdılar. Babam sinirli ve bağırarak; "Hayırdır Arda, ne oluyor sana? Okuldan kaçtın olur gençlik dedim. Her gün barlarda takıldın olur gençlik dedim. Bu son yaptığın ne olum senin? Psikopat mısın sen. Ben bunun için mi emek veriyorum" diyerek azarladı. Olanları anlatmama rağmen bana 1 hafta dışarı çıkma yasağı verdi. Hatta o kadar sinirliymiş ki Efe ve Ozan'la beraber gittiğimiz barın sahibine bizi bir daha bara almamak için azarlamış. 3 ,4 gün sonra kapı çaldı. Kapıyı hizmetçimiz Ayşe abla açtı. Beni çağırarak, eve birinin geldiğini ve benimle görüşmek istediğini tanıyıp tanımadığımı sordu. Kapıya gittiğimde ne göreyim! O kız oradaydı. "Merhaba ben Ela, biraz görüşebilir miyiz?" dedi. Tabii diyerek içeri aldım elinde de tatlı vardı. Ayşe abla bize çay getirdi. " Geçen gün olanlardan dolayı üzgünüm. Beni koruduğun için teşekkür ederim" dedi. Bende; "Önemli değil, sadece bir kadına nasıl davranılmamasını ona öğrettim" dedim. Tanıştık. Telefon numarasını aldım. O zamanlarda 3310"um vardı. Evde kaldığım süreçlerde sürekli onunla görüştüm. Babam yanıma gelip cezamın bittiğini söyledi. Ertesi gün okula babamla beraber gittik. Müdürün odasında müdür Mertay ve ailesi vardı. Mertay'ın babası konunun kapanmasını ve bizim bir daha görüşmememizi söyleyerek tokalaştırdı. Ancak Mertay'ı görmeniz lazım. Resmen öldürecek gibi bakıyordu. Zaman ilerledikçe biz de biraz değişmeler başladı. Alkolü azalttık ve neredeyse hiç kullanmayacak hale geldik. Ela resmen beni baştan yaratmıştı. E tabii ki de 18 yaşına gelmiştim. Ehliyet almamla beraber babam doğum günümde o zamanların kıymetli 2001 model opel astra almıştı. Arkadaşlarla ve Ela ile sürekli geziyor eğleniyorduk. Benim elaya olan hislerim hiç bir zaman azalmıyor aksine artıyordu. Bir gün arkadaşlarla evde cips, Kola yaparken ben Efe ve Ozan'a; "Beyler dalga geçer misiniz bilmem ama ben ilk günden beri Elaya sırılsıklam aşığım" dedim. Çocuklar aslan kardeşim beee diyerek sırtımı sıvazladı. Bana moral vermeye başladıklarını anlayınca bizim artık ergenlikten çıktığımızı kesinlikle anlamıştım. Ama tek sorun Elaya bunları söyleyebilmemdi. Plan yapmıştık kafamızda. Tüm arkadaşlar yemeğe çıkıcaz fakat Efe ve Ozan'ın işleri çıktığı için gelemeyecek diye senaryo kurmuştuk kafamızdan. Mekana geldik ve yemeklerimizi söyledik. Kemancıyı da çağırmıştım. Edebiyatımın ve kızlar ile nasıl konuşmasını bildiğim için Elaya yavaş yavaş açılmaya başladım. Beni gülerek izliyordu. Ama bu gülüş sevgi göstergesi olan gülüşlerden. Sonrasında Ela hafif utanarak; "Arda ben de senden çok hoşlanıyorum ama bir türlü açılamamıştım" dedi. O an bana dünyaları verseniz bu kadar sevinmezdim. Birlikte oradan çıkarak onu evine götürdüm. Arabadan inerken bana; "Okulda görüşürüz sevgilim" dedi. O an bir tepki vermesem de araban indikten sonra öyle bir bağırdım ki oleey diye. Arabanın camları kapalı olmasına rağmen millet trafikte bana bakıyordu. Efe ve Ozan'ı arayarak." Yarın yengenizle hep beraber yemeğe gidelim" dedim. Öyle bir sevindiler ki anlayamazsınız. Onlara geçerek bunu kutladık tabii ki. Ardından sabah okulda dersten sonra Elayı sınıf kapısının önünde bekledim. Geldi ve tüm grup pizza yemeğe gidecektik. Ela ile elimizi tutuşarak gittiğimizde köşede Mertay'ı gördüm. Çok kinli bakıyordu. Mertay'ın o zamanlar sevgilisi vardı tabii boş durur mu hiç. En sonunda elayı ailem ile tanışırdım. Annem ve babam çok sevindiler. Sonra babam; "Oğlum Elayı milyonlarca kez tebrik ediyorum. Seni 19 yıldır ben adam edemedim. Kıza baksana 2 ayda neler yapmış." diyerek hep beraber güldük. İlerleyen aylarda Ozan kendisine bir gözlükçü dükkanı açmıştı. Tüm grup gelen insanları karşılıyorduk. O arada Mertay ve tayfası gelmişti. Ben de tabii ki yüz düşmeleri başlamıştı ama Mertay gelip Ozan'dan önce elimi sıkıp hayırlı olsun dedi. Çok şaşırmıştım. Gelen geçeni karşılama falan derken Ela bir ara yüksek sesle beni çağırmıştı. "Hayırdır ne oldu niye yüksek sesle çağırıyorsun" dedim. Çantam yok bulamıyorum" dedi. Bir an iki ayağımız bir papuca girdi resmen. Arabaya falan baktık yok. Resmen şeytan aldı götürdü derken gözlük kolilerinin yanından Efe bağırdı "Bakın burada çanta nasıl göremiyorsunuz" diyerek Ela'ya baktım ardından Ela "Yemin ederim size buraya en az 100 kere baktım hatta kolilerin içine bile bakmıştım" dedi. Olabilir dalgınlık falan dedim. Akşam eve gittim günün yorgunluğu sebebiyle kafayı vurur gibi uyudum. Gece saat 4.30 gibi telefonum çaldı. Arayan Ela'ydı. "Arda çok acil gelmen lazım annemler akşamdan yazlığa gitmiş evde eşyalar yere düşüyor hırsız var galiba" dedi. Ona hemen geleceğimi sakın panik yapmamasını ve odasını kapısını kitlemesini söyledim. Dedemden kalma ruhsatlı silahımı alıp arabaya atlayıp Elaların evine gittim. Kapıdan mantık olarak giremezdim. Evleri müstakil olduğu için Ela'nın odasının penceresinden eve girdim. Hemen kitli kapıyı açıp Ela'ya kulaklarını kapatmasını söyleyip yapacağım şeyden özür dilediğimi söyledim. Kapıyı açar açmaz bir el silah sıktım. Amacım hırsızı korkutmaktı. Odaya elayı kilitleyip dışarı çıktığımda herhangi bir cam kırılması falan yoktu. Mermi belki duvara gelmiştir dememe rağmen mermi lavabonun aynasına gelmiş sadece. Büyük ihtimalle Gümüş olan eşyaları alıp kırılanları da delil bırakmamak için kaçmıştır demiştim. Tabii silahın sesini duyan komşular polise ihbar etmiş. Olayı anlatıp silahımın ruhsatını gösterdim. Polisler evin kamerasını incelemek için video kaydını almışlardı. Elaya; "Seni burada bırakamam benimle kal bugün ailene de sabah haber verirsin" dedim. Annemlerde panik yapmışlardı. Olanları onlara da anlattım. Sabah ilk işimiz karakola gitmekti. Komiser yanımıza gelip "Kamera kaydını tam 1 günlük kısmını izlememize rağmen herhangi bir şüphe bulamadık. Ela hanım böyle bir olayla gerçekten karşılaştınız mı?" dedi. Ela da yaşadığı olaylara anlatmasına rağmen polislerin elinden gelen bir şey yoktu doğal olarak. Oradan çıkıp elayı evine bıraktım. O gün yine bizde kalmıştı. Ertesi gün evlerine gittiğimizde aman Allah'ım neler gördüm. O kırık ayna gitmiş. Aynaya kanla ve sanırım Arapça yazılar yazılmış. Tabii bunu görünce hemen elanın oradan ayrılmasını arabadan fotoğraf makinemi getirmesini istedim. Ela o kadar korkmuştu ki yürüyemiyordu bile. Hemen arabama gidip torpidodan kamerayı alıp döndüğümde işte o zaman ellerim ayaklarım boşalmıştı resmen. Yazılar yok. Üstüne üstlük merminin girdiği yer bile yoktu. Bu yaşadıklarımız nelerdi böyle diye düşünürken okulla ilgilenmem gerekiyordu. Aslında okul hiç umrumda değildi ama kalabilirdim. Sınavlara falan girip ders çıkışı okulda elanın olmadığını fark ettim. Aradım ve telefonuna ulaşılmıyordu. Gruba bugün özür dileyip takılamayacağımı söyledim. Evlerine gittiğimde kapıyı Ela'nın annesi açtı. "Gel oğlum gel. Ela odasından çıkmıyor. Üstüne üstlük ona yanımıza gelmesini söylediğimizde bize küfürler ediyor" dedi. Allah Allah bu kıza ne olmuştu böyle. Biraz daha sohbet edip oradan çıktım. Telefonum yolda iken çaldı arayan elaydı. Hadi buyur deyip telefonu açtım. Bana okulumuzun oradaki kafede beklediğini canı sıkılıp muhabbet etmek istediğini söyledi. "Ela hayret çıkmışsın odandan. Ne oluyor sana annene babana küfürler biri bir şey mi yaptı hemen söyle" dedim. Ela ise gülerek ne anlattığımdan bir haberinin olmadığını ve asıl beni korkutan sözü söyledi." Arda annemler yazlıkta haberin yok mu neyden bahsediyorsun sen" dedi. O an tek yapabildiğim telefonu kapatıp arabayı sağa çekebilmek. En az 10 dakika olanları düşünmüştüm. Ela ile buluşmaya gittim. Bana anlattığım şeyin ne olduğunu sorduğunda geçiştirmek için şaka yaptım falan dedim. Ama son olay bardağı taşıran en son hamleydi. O gün bizim sevgili olma yıl dönümümüzdü. Onun evinde kutlama yaparak harika bir gece geçirdik. Hatta onu dudaklarından bile öpmüştüm. İlk dudak dudağa öpüşmemiz de burada olmuştu. O kendi odasında bense misafir odasında uyuyordum. Gece saatten habersiz sesle uyandım. Dilini bilmediğim bir ses bağıra bağıra elanın odasına doğru gidiyordu. Kendisini tam göremedim. Odadan çıktım ki ne göreyim. Kafası tavana kadar uzanan tırnakları pislik içinde ve ayakları ters olan 2 varlık odaya girdiler. Biri odaya girip diğeri benim yanıma doğru yaklaşıyordu. Gidip odaya silahımı alacaktım. Alsan ne olur ki cini silahla mı öldürecektin sanki. Her neyse silahımı alıp döndüğümde kimse yoktu. Hemen Ela'nın odasına girdiğimde ela boğazını tutuyordu. Galiba kendisi nefes alamıyordu. Hemen ona müdahale ettim. Bir ara kendine gelerek bana sarıldı. Kendisini 1 kişinin akıl almazcasına boğduğunu söyledi. Evi terk edip Ozan'ın yanına gittim. Gece saat 5 olmuş kapıyı çaldım. 4 dakika falan sonra açtı. Bizi görünce şaşırdı. Mutfaktan bize kahve getirdi. Olanları ikimizde anlattık. Ozan alkolün etkisi olabilir mi falan dedi ama alakası yok. Olaylar inanılmaz gerçekti. Ertesi gün kafede tüm grup otururken dün yaşadığımız olayları efe de duymuştu. " Size bir şey söyleyeceğim fakat kaile alır mısınız bilmem. Size büyü yapılmış" dedi. Ben de gülerek böyle hurafelere inanmamasını söyledim. Ama efe sürekli konuyu savunuyordu. Fakat bir yerden sonra bana da mantıklı gelmeye başladı. Çünkü yıllar önce babaannem sürekli böyle olaylar anlatırdı. Efe bize hoca aramaya başlamıştı. En sonunda kendi köylerinde olan ilimli bir adamın yanına götürecekti. Yola sabah 6 da çıkmıştık. Yaklaşık 5 saatlik bir yolumuz vardı. Daha yola çıktık ha çıkmadık ben uyumuşum. Gece rüyamda babaannemi görmüştüm. Bana ihtiyacın olunca söyle diyerek bir dua öğretmişti. Nefes nefese uyanmıştım. O esnada Efe "Hay aksi!" diyerek arabayı durdurdu. Lastik patlamıştı. Stepneyi çıkarmak için bagajı açtığımızda elayı o 2 kişi kaçırıyorlardı. Hemen çocuklara seslenecektim ki onlarında ellerini ayaklarını ters bir şekilde bağlı olarak gördüm. İleriden bir kalabalık geliyordu. Başlarında 3 kişi vardı. O 3 kişiden 2'si evde gördüğüm varlıklardı. Ellerinde yaklaşık 2 metre olan bir kılıcı bana savuracakken babaannemin sözü aklıma gelmişti. Fakat o dili bilmeme rağmen sanki 100 kere okumuşum gibi ezbere biliyordum. Bağıra bağıra o sözü söylediğimde resmen kasırga çıkar gibi tüm ağaçlar sallanıyordu. O esnada nefes nefese uyandım. Şaşkınlıkla olanları düşünürken Efe haydi geldik diyerek beni ayılttı. Hoca'nın yanına geldik. Hoca kapıyı açıp buyur etti bizi. Gençler yaşadığınız olaylardan az çok farkındayım. Fakat yaşadığınız olay çok karışık. Hatta o kadar karışık ki buraya gelirken bile ölebilirdiniz dedi. Hayretle bir birimize bakarken ela ve beni odaya aldı. Elanın saçından bir tutam aldı. Bizi tekrardan dışarı çıkardı. Yaklaşık 1 saat sonra odadan çıkan hoca. Durum çok kötü hala bir belirti yok dedi. Fakat benim gözüm Ela'nın çantasına takıldı. "Burayı neden diktin ki" dedim. Nereyi diye sorduğunda hoca; "Durun bakalım" dedi. Hoca o dikişli yeri açtığında aman Allah'ım neler göreyim. Anlamını bilmediğim semboller yazılar, kanlı küçük bebek kafaları. Hoca içeri girip tekrardan yarım saat sonra çıkıp; "Gençler öncelikle hiç panik yapmamanızı istiyorum. Tek söyleyebileceğim çok işimiz var. Fakat buradaki tek mesele maalesef Arda ile alakalı." Dedi. Hocam lütfen doğru şekilde anlatır mısınız diye çıkıştım. Hoca; "Gözlük dükkanınızı açtığınız zamanda Ela'nın çantası kaybolmuştu değil mi" dedi. Bizde şaşırarak baktık. Hoca sözlerine devam ederek; "Mertay arda ile ettiği kavgadan intikam almak istemiş. Aklına türlü türlü sebepler gelmiş. Hatta Arda'yı öldürmek bile istemişler. Ama sana zarar vermeyi istemeyip en değer verdiğin kişinin zarar görmesini istemiş. Bunu sebebi için elanın çantasına büyülerle doldurmuş. Hatta bir cin kabilesini büyüye eklemişler. Yaşadığınız olaylar daha başlangıçtı. Allaha şükür ki olayın farkına erkenden varmışsınız. Cin kabilesindeki cin elaya aşık olmuş. Ve senden onu uzaklaştırmak istemiş. Babaannen bunun farkına varıp senin rüyanda seni korumak istemiş. Başarmışta. Tabii sen o söylediğin sözü çok ama çok bağırarak söylediğin için cin kabilesinin en başını öldürmüşsün. Elaya olan büyüyü bozarım. Ama arda senle olacak olan iş çok zor." Diyerek ben resmen kalbimden vurulmuşa döndüm. Hoca cinlerle görüşeceğini söyledi. Bizi salonda bırakıp. Tam 3 saat sonra yanımıza geldi. "Anlaşma yapmaya çalıştım." dedi. Hoca boynunu öne eğerek anlatmaya başladı. "Bu süreçte arda ile olan herkes öldürülecekmiş. Yapabileceğim hiçbir şey yok gençler." dedi. Ozan ve Efe itiraz etse de ben " Tamam beyler, buraya kadarmış hakkınızı helal edin. Sizden tek isteğim. Benim olan evimi emlağa koyup satın. Bana köyden bir ev alın. Para artarsa da oraya koyun. Ben intihar etmişim gibi mektup yazın. Odama da onu koyun. Eğer kurtulursam hayatım köyde geçecek" dedim. Ağlayarak birbirimize sarılıp hakkımızı helal ettik. En sonunda sıra elama gelmişti. Sıkı sıkı sarılıp öpüp. "Burada nasip değilmiş ama diğer tarafta sonsuza dek beraberiz." deyip göz yaşlarını sildim. Evden çıktıkları an artık hayatımda kimsenin olmadığını anlamıştım. Hoca benim yanıma gelip başlayalım artık dedi. Beni cinler alemine gönderecekti. Bol bol dua okuyup abdest aldım. Artık gönderilmeye hazırdım. Gözlerimi açtığımda tarif edemeyeceğim kadar tuhaf bir yerdeyim. O iki cinden olan birisi yanıma gelip; "Kardeşimi ve başımızı öldürdün. İntikam sırası bizde" dedi. Artık korkmuyordum. Zaten korksam ne yazar ki. Hayatımda kimsem yoktu artık. Sadece gözümü kapatıp kabul diyebildim. Uzun süre beklerken öyle bir sesler çıktı ki anlayamazsınız. Hatta geçici sağır bile olduğumu düşünmüştüm. Gözlerim istemsizce açıldı ve karşımda babaannemi gördüm. "Evladım, Allah'a şükürler olsun ki seni kurtardık. Hoca ve ben seni rabbimizin dünyasına geri getireceğiz. Fakat bu hayatta maalesef ki tek olacaksın. Rabbim de senin öyle olmanı istemiş. Ama sakın yalnızım sanma. Allah korkusu olan bir babaannen daima seninle olacak" dedi. Sonra kalbimin inanılmaz ağrıdığını hissederek uyandım. Hoca hoş geldin evladım. Allaha şükürler olsun ki babaannen bizimleydi yoksa seni o şerlilere verecektik. Bundan sonraki hayatında başarılar dedi. Elini öperek helallik istedim. Efe ve Ozan'ın aldıkları köy evine yerleştim. Artan parayla da kendime bir tarla almıştım. Evet arkadaşlar. O olaylardan tam 15 yıl geçti. 32 yıllık yaşamım bana 70 yıllık insanmışım gibi hissettirdi. Geçimimi tarladaki ürünleri satarak geçiriyorum. Şuan da güzel kardeşimin hikayelerini dinlerken yazıyorum bu yaşantımı. Elam ise hakkında bir fikrim yok. Ama babaannem rüyalarımda hala evlenmediğini ve beni her gün andığını söylüyor. Nasip değilmiş. Mertay konusuna gelirsek. Olaylar yaşandıktan 2 ay sonra gazetede görmüştüm. Arabasının üzerinden tren geçmiş. Her yeri paramparça olmuş. Hatta organlarını bile bulamamışlar. Bu hikayemi sizlerle paylaşmış oldum. Allah hepimizi o şerlilerin gazabından korusun inşallah. Amin instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın. |
0% |