@emrah
|
instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın. Ben ilkokul çağlarımdayken anneannem ile birlikte Gümüşhane'nin şehirden uzak bir köyüne yaz tatili için gitmiştik. Köyün merkezinde olan tek şey bir camiydi ve etrafında en fazla üç dört katlı evler vardı. Evlerin ve caminin arkası ise sadece ormanlıktı. Köyde yapacak hiçbir şey olmadığı için köyün çocuklarıyla bir araya gelir. Köyün pınar denilen köy çeşmesinin olduğu yerde oyunlar oynardık. Çeşmeden akan soğuk suya ellerimizi sokup kim daha uzun dayanabilir veya ebelemece, saklambaç vb. aklımıza gelen tüm oyunları pınar denilen yerde toplanarak oynardık. Ek olarak da köyün erkek çocuklarıyla en büyük eğlencemiz pınarın etrafında olan kurbağaları, çekirgeleri yakalamaya çalışmaktı. Çocuk olduğumuz için köyde yapacak hiçbir şey bulamıyorduk. Çekirge, kurbağa yakalamak bizim için bir zevk haline gelmişti. Daha sonra ben yakaladığım çekirgeleri, kurbağaları eve getirirdim. Onları evcil hayvanlarım yapmaya çalışırdım. Daha sonrada anneannem de o hayvanları evden çıkarasıya kadar kafayı yerdi. Neyse hem pınara gidip çocuklarla oyun oynayıp hem de kurbağa, çekirge yakalayarak yaşamaya devam ederken köye geldiğimin ilk bir haftasından sonra bir rüya gördüm. Rüyamda biz yine çocuklarla pınara oyun oynamaya gidiyorduk ama bu sefer normalde bizim göremediğimiz ama orada var olan varlıkların olduğunu ve biz orada oyun oynadıkça onların rahatsız olduğunu gördüm. Ancak uyandığım zaman bunu umursamadım ve tekrardan pınara oynamaya gittik. Bu şekilde belli bir süre yaşamaya devam edince bir gece tekrardan bir rüya gördüm. Rüyamda pınarın hemen yanında olan köyün camisinin içindeydim. Camide de bir adam yanıma geldi ve bana "Ben Müslümanım, senin iyiliğini düşünüyorum. Bir daha köyün pınarına gelip oyun oynama. Yoksa başına kötü şeyler gelebilir" dedi. (üstünden çok zaman geçtiği için tam olarak ne dediğini hatırlamıyorum fakat bu anlama gelen bir şey söylemişti.) Ancak uyanınca ben yine umursamadım ve tekrardan pınara gidip oyun oynamaya, kurbağa yakalamaya devam ettik. Ta ki o akşama kadar. Tekrar bir gece uyumak için yattığımda kulağımda sanki eski televizyonların çekmeyen karıncalı kanallarda verdiği o cızırtı sese benzer bir cızırtı vardı. Kulaklarımda artan şekilde duymaya başladım. Ben ona odaklanmamaya çalıştıkça kulaklarımda ki cızırtı sesi daha çok artıyordu. Sanki beni bir girdap gibi içine çekiyordu. Cızırtı sesi arttıkça arkamda iki kişinin olduğunu hissetmeye başladım. Ancak korkudan arkama dönemiyordum. Yani adeta far görmüş tavşan gibi yatağımda uzanıyordum. Korkudan parmağımı bile kıpırdatmadan yatıyordum. Hemen arkamda iki kişinin konuştuğunu duyana kadar... gerçekten de arkamda iki kişi vardı ve konuşarak benimle alay ediyorlardı fakat değil sesleri, varlıklarını hissetmek bile insanın tamamen korkuya kapılmasına yetiyordu. Bende yaşadığım bu korkuya daha fazla dayanamayarak "Yeter susun artık !" diye korku içinde çığlık atmaya başladım. Ben çığlık atınca gerçekten de sustular. Akabinde anneannem geldi ve başımda dua okumaya başladı. Bundan ertesi gün ise İstanbu'a geri döndüm. İstanbul'a döndüğümde bir daha böyle bir olayı hiç yaşamadım. O günden sonra değil pınara Gümüşhane'ye bile gitmedim... instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın. |
0% |