Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Günlük...

@emrah

"Yaşamak ölmekten çok daha fazla cesaret gerektiriyor."

En mutlu insan bile hayatında en az bir kere kendi cenazesini hayal etmiştir. Ona istediği ilgiyi ve sevgiyi verememiş insanların pişmanlık içinde yanarken ağladıklarını görmek ister. Bunu herkes hayal etmiştir. İstisnasız herkes;

"Keşke ona 'nasılsın' diye sorsaydım."

"Keşke onu bir kere olsun dinleseydim."

"Keşke onunla daha fazla vakit geçirseydim."

"Keşke onu 'sev'seydim."

"Keşke bana mesaj attığında veya aradığında hemen geri dönüş yapsaydım. Ertelemeseydim."

"Bana anlatsaydı derdini, şimdi 'aramızda' olurdu."

"Çok iyi biriydi, iyi arkadaşımdı, bana şöyle bir iyiliği dokundu."

"Kimseye zararı yoktu."

"Lütfen gitme. Sana ihtiyacım var."

İşte o an hepsine tek bir şey söylemek istersin. Artık imkansızdır ama söylemek istersin;

"BEN BURADAYDIM."

"Öldüğüm zaman değil, yaşarken kıymetimi bilmeliydiniz."

İşte buraya kadar herkes hayal eder. Bu hayaldir yalnızca. Gerçek hiç böyle değildir. Bu konuşmalar yaşanır ve insanlar cenazenize katılırlar. Sonrasında ise cenaze töreniniz bittiğinde evlerine giderler.

Cenazene gelmesini istediğin ilk aklına gelen kişi, sen musalla taşına yattığında ağlamaktan harap olacağını düşündüğün kişi, cenazene gelmez ve gelemediği için ailene mazeretini bildirir.

Hayır daha sonra kabrine de gelmez.

Cenazenden dönen insanlar siyaset ve futbol konuşmaya başlar. Seni gerçekten seven insanlar haricinde bu genel de ailendir, diğerleri akşam yemeğini ve ertesi günü düşünmeye başlarlar.

Bir hafta sonra okuldaki sırana bir başkası oturur. Birkaç defa sınıfın içinde adın geçer.

Ailen işlerine geri dönerler. Baban bir filme, annen bir diziye, kardeşlerin ise arkadaşlarının yaptığı salak saçma şeylere gülmeye başlarlar.

Ölüm yıl dönümün geldiğin de, 'Vay be, bu kadar oldu mu? Daha dün gibi" cümlelerini kurarlar birbirlerine. Etkileşim için seninle çektirdikleri fotoğrafları koyarlar. Alacakları beğeniler ve yorumlar senden çok daha önemlidir. Seni değil kendilerini önemsedikleri için koyarlar bunları.

Mezarına sık sık gelen arkadaşların (Burada çoğul kullanıyorum ama bir kişi gelir yada gelmez) ilk yılın sonunda, ailen ise yalnızca bayramlarda seni ziyaret etmeye başlar. Seni önemseyen hatırlayan son kişi öldüğünde ise bu dünyadan tamamen silinmiş olarak kalırsın.

Biraz konuşulur sonra da unutulursun...

Senden önce yaşamış milyonlarca insan gibi.

Ya da hiçbir şey hayal ettiğin gibi gerçekleşmezse?

İstediğin hiçbir şey olmadığı gibi, istediğin hiçbir şeyi beceremediğin gibi ölmeyi de beceremezsen? Bu endişe mi hayatta tutuyor beni? Aslına sorarsanız unutulmak, yada unutulmamak ile ilgili bir endişem yok. Benden önce bunu başaranların böyle endişeleri olmadığı gibi benim de yok.

İnsanı yaşatan umut. Yarının ne getireceği umudu. Daha güzel günler yaşayacağımız umudu. Onu unutacağımız ve ondan daha iyisini seveceğimiz umudu. Neden güldüğümüz kahkaha attığımız mutlu olduğumuz anların hepsini unuturuz da, sıkıntıdan tir tir titrediğimiz her an dün gibi aklımızdadır? Detaylarına kadar unutmayız bizi kıran her olayı? Neden yani neden? İnsan beyni olumsuzu algılayamazken bu neden böyledir ki?

Evet insan beyni olumsuzu algılayamaz.

"Kırmızı filleri düşünme."

Her gece uyumadan hemen önce şöyle dua ederim; "Allah'ım bu gece uykumda rahat bir ölümle karşılaşayım. Yaşarken bulamadığım huzuru, mutluluğu ölümle kavuştuğumda bulayım. Lütfen sana yalvarıyorum."

Sabah uyandığımda ise duamın kabul olmadığını fark ettiğim an, ilk defa yaşıyormuş gibi bir hayal kırıklığı sarar içimi. Aynanın karşısına geçerim o zaman da şu soruyu sorarım kendime;

"Bugün ölmek için güzel bir gün mü Günseli?"

Evet kendime kendi ismimle sesleniyorum. Bunun cevabını ise kendime veremiyorum. Tüm yaz bunu düşünerek geçirdim. 'Bugün ölmek için güzel bir gün mü Günseli?" koca bir yaz.

Bir hafta sonra liseye başlıyorum. İçimde yarına dair herhangi bir umut yok. Mutluluk yok, aşk yok, arkadaşlık yok. Derin bir hüzün ve bitmek bilmeyen koyu bir karanlık var. Beni bunlardan kurtaracak birinin varlığına inanmayı bıraktığım da, kapımı ölüm çaldı.

Biraz lise de vakit geçirmek istiyorum. Hiçbir şeyin değişmeyeceğine inancım tam. Yine de birazcık lise hayatını yaşamak istiyorum. Sonra her gün kendime soracağım soruyu tekrar soracağım ve sonunda kafamda kendimi öldürmeyi tasarladığım binlerce plan içinden en kusursuz olanı uygulayacağım.

Sonu saçma sapan kendine bile hayrı olmayan bahaneler ile erteliyorum...

Yaşamak ölmekten çok daha fazla cesaret gerektiriyor.

GünseliAteş'in Günlüğü 7 Eylül 2024


Kitap hakkında düşüncelerinizi (Olumlu yada olumsuz) paylaşırsanız çok mutlu olurum. Satır arası yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okumaya layık gören, kütüphanesine ekleyen, beğeni ve yorum atan, realist videoları yapan herkese teşekkürler.

(Kitap kapağı yapmakta çok başarılı değilim, kitabı kapağına göre yargılamayın, önerilerinizi bekliyorum)

(kitaba başlama tarihinizi de not düşer misiniz)

instagram sayfası : ekapiskay Takip etmeyi unutmayın. Ara sıra canlı yayın yaparız :)


Loading...
0%