Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Berna Ovalı - Part 1

@emrah

"İnsanlar aldatırken değil, yakalanınca üzülürler."

Yemeğin tadına bakıp, ocağı kapattı. İçeri geçip masayı son kez gözden geçirirken, televizyondan gelen sesle telaşla içeri koştu. Kocası birazdan gelirdi, yine kadın programı seyrettiğini görürse, kesin kavga çıkarır ve Berna'ya bağırırdı.

Kocasının terliklerini kapının önüne çıkarıp, kendisinin de kapının önünde beklemeye başladı. Kocası kapıda bekletilmekten hiç hoşlanmaz, hemen kapının açmasını isterdi. Zil sesini duyunca hemen kapıyı açıp, kenara çekildi. Kocası baştan aşağıya, kusur arar gibi onu süzdü. Terliklerine baktı, tam istediği yerdeydi. Bir şey söylemeden, ayakkabılarını çıkarıp terliklerini giydi. Berna hemen ayakkabılarını kaldırdı.

''Hoş geldin'' dedi.

"Hoş bulduk. Çocuklarla konuştun mu ne zaman gelecekler?"

"Her gün konuşuyoruz. Denize giriyorlar. Sibel abla bir şey demedi, bende sormadım. Sen sorma dedin diye."

Kafa salladı Murat. Banyo'ya doğru yürüdü. Berna, kocası elini yüzünü yıkarken, masanın başında onu bekledi. Yerine oturunca da hemen çorbasını önüne koydu. Her şeyi yemez, her yaptığında mutlaka bir kusur bulurdu.

Berna, kocasının ne diyeceğini merakla bekledi. "'Güzel olmuş, aferin. Nihayet öğreniyorsun yemek yapmayı" dediğinde "Afiyet olsun" diyerek o da oturdu masaya. Yemekten sonra kocası, koltukta oturup televizyon izlerken, kahvesini yaptı. Masayı sonra da mutfağı topladı sessizce.

İşi bitince kocasının istediği Türk kahvesini yaptı ve getirdi. Birkaç saat boyunca televizyon izlerlerken birbirleri ile hiç konuşmuyorlardı. Kocası telefonda birilerine mesaj yazıyor sonra da tebessüm ediyordu.

"Kiminle konuşuyorsun." Diye soramadı. Soramazdı Berna.

Gece yarısı olmadan da yattılar.

Uyudular...

Hiçbir şey olmadı aralarında. Berna'nın beklediği hiçbir şey. Tıpkı ondan önceki gecelerde olduğu gibi. Kocası ona dokunmadan, arkası dönmüş ve uyumuştu. Çoğu zaman da koltukta uyur, bazen ise eve hiç gelmezdi.

Berna, sabah erkenden kocasını uyandırmadan sessizce kalktı. Önce çayı koydu, ekmekleri kızartıp üstlerine tereyağı sürdü. Kahvaltılıkları çıkartıp, her şey hazır olunca kocasını uyandırdı. Kocası hazırlanıp, sofraya oturdu bir şey söylemeden.

Berna sadece bir çay içip; kocasının çantasını, arabanın anahtarını ve paltosunu hazırladı. Kahvaltısını bitirip kapının önüne geldiğinde, ayakkabılarını önüne koydu. Çantasını ve eşyalarını uzatıp "Hayırlı işler" dedi. Kocası çantasını aldığı gibi, ''Allah'a ısmarladık" diyerek, Berna'nın bir şey demesini beklemeden çıktı.

Berna, kocasına hizmet etmekten başka hiçbir şey yapmıyordu. Mutfağa geçip, bir çay daha koydu kendine.

On sekiz yıldır evliydi. Babası " Okuyup ne yapacaksın" demiş, onu okutmamıştı. Zengin ve hayırlı bir kısmet çıkınca da on sekiz yaşında evlendirmişti. Evlenir evlenmez ikizleri olmuştu.

Kocası her sabah yedide evden çıkar, akşam eğer Berna'yı aramadıysa saat altıda eve dönerdi. Gün içinde Berna'nın çok önemli bir şey olmadığı sürece kocasını araması yasaktı. Kocası eve geç gelecek ise Berna'yı arardı. Başka türlü aramazdı.

Berna'nın hayatı kocasını ve çocuklarını gönderdikten sonra ev işleri, market alışverişleri ve televizyondaki gündüz kuşağı programlarıydı. Akşam kocası gelmezse dizi izler, kocası evdeyse ise kocası ne izlerse onu izlerdi. Kocası eve girdiği andan itibaren söz hakkı yoktu.

Kırk yıllık evli çiftler gibiydiler. Birlikte zaman geçirmiyor, dışarı çıkmıyor, konuşmuyor ve sevişmiyorlardı.

Ara sıra dışarı çıkar; parklarda, sahilde el ele dolaşan çiftleri izlerdi. Komşusu, arkadaşı yoktu. Eve dönerken marketin kapısında "Eleman Aranıyor" ilanı görmüştü. Kocasına söylese kıyameti kopartır neyini eksik bıraktım senin diyerek azarlar, belki de döverdi. Cesaret edip o işe başvurmadı. Zaten iki gün sonra da ilan kalkmıştı.

Ertesi gün kocası yine aynı saatte eve geldi. Yemek sofrada hazırdı.

"Bir duş alacağım önce. Şu telefonu şarja koy." Dedikten sonra banyoya yöneldi Murat. Berna telefonu şarja taktı. Bir mesaj sesi geldi. Sonra birkaç tane daha mesaj geldi. Önemli bir şey olabilir diyerek bildirimlere merak edip baktı.

"Çok heyecanlıyım, bir sürü alışveriş yaptım buluştuğumuzda sana sürprizlerim olacak."

"Yeni aldığım kıyafetlerle aklını başından alabilir şimdiden söyleyeyim."

"Bir saniye bile yanımda olmasan seni özlüyorum."

"Seni çok özledim Aşkım."

"Seni çok seviyorum."

Berna olduğu yerde donakalmıştı. Telefonu tuttuğu elleri titriyordu istemsizce. Gözlerinde yaşlar dolmuştu. Ağlamak istiyordu, bağırmak istiyordu, göğsüne kocaman bir kaya parçası oturmuş gibiydi. İçi yanıyor ve kalbinin kırıldığını hissediyordu.

"Berna!" diye bağırdı Murat. "Sana sesleniyorum neredesin? Duymuyor musun bana?"

Kocasının bağırmasıyla biraz olsun dünyaya geri döndü Berna banyonun kapısına koştu. "Efendim."

"Şampuanım, bitmiş! Sana sürekli kontrol et demiyor muyum? Kafasız kadın."

''Özür dilerim, bittiğini fark etmemişim. Yarın alırım"

''Benim kullandığım şampuan hangisi? Onu da fark etmedim deme sakın."

''Ekspres şampuanı'' dedi hemen.

''Aferin, unutmamışsın''

Bunları söylerken bile kapıya tutunmuştu. Düşmemek için elinden geleni yapıyordu. Yavaşça yürüdü ve yatak odasındaki yatağa yattı. Cenin pozisyonu almıştı ve kafasından bir sürü şey geçiyordu.

Kocası banyosunu tamamlamıştı. Yatak odasında giyinirken; "Vücudum nasıl?" diye sordu. Berna yattığı yerden kalkmadan; "Seni her halinle seveceğim, çünkü sen benim kocamsın."

Kocası gülümsedi. Bu cevap hoşuna gitmişti. Sessizce yemeklerini yediler. Aslında Murat yedi, Berna ise sofrada oturdu. Murat Berna'nın yemek yediğini yada yemediğini fark etmedi bile. Murat yemeğini yedi ve oturma odasına geçti. Bir yandan televizyona bir yandan da telefonunda sırıtarak birisi ile mesajlaşıyordu.

Berna'nın aklından bir sürü şey geçiyordu. Aklını bir türlü toparlayamıyordu. Sakince düşünmeye ihtiyacı vardı. Belki de hemen hareket etmeye. Gerçekleri Murat'ın yüzüne bir bir söyleyip evi terk etmeye. Nereye gidebilirdi? Bir işi yoktu. İtiraf etsin yada etmesin Murat'a muhtaçtı.

Murat'ın kahvesini getirdiğinde elleri titriyordu. Murat onun yüzüne değil, telefondan gelen mesajlara gülümsüyordu. Kahveyi önündeki masaya koyduktan sonra Murat;

"Biraz meyve soyup getirsene. Bir de ben bu Cuma günü üç haftalığına Antalya'ya gideceğim. Oradaki inşaatları denetlemem gerekiyor. Babam özellikle benim gitmemi istedi. Haberin olsun."

Berna kısık bir sesle; "Tamam." Dedikten sonra, "Bende ailemi ziyarete gidebilir miyim birkaç günlüğüne?"

"Gidebilirsin."

Bu kısa sohbet akşamın son konuşması olmuştu. Murat erkenden uyudu. Fakat Berna'nın gözüne uyku girmiyordu. Bir sürü şey düşünüyordu. İşin içinden çıkamıyordu. Ne yapması gerektiği konusunda hiçbir fikri yoktu.

Kabullenemiyordu bu durumu. İlk aşamayı daha geçememişti. 18 yıllık kocasının onu aldattığı gerçeği ile yüzleşemiyordu. Kocası acaba iş için mi gidiyordu yoksa o mesajları gönderen kadınla tatil mi yapacaktı. 18 senedir kocası ile tatile gitmemişti.

Bir türlü başına gelenleri kabullenemiyordu.

Sabah kocasını yolcu ettikten sonra biraz uyumaya çalıştı. Sonra uyanıp kocasının valizini hazırladı. Bir yandan ağlıyor bir yandan da kendi elleri ile valizini hazırlıyordu. Sonra telefonunu eline aldı. Annesini arayarak birkaç günlüğüne geleceğini söyledi. Annesi ses tonundan bir şeyin mi var diye sorsa da, sadece rahatsızım diyerek geçiştirdi.

Goole'da kocasına mesaj atan kızın ismini ve soy ismiyle arama yaptı. Altı yedi farklı kişi çıkmıştı. Sonunda linkedin sitesinden çalıştığı firmanın ismi yazıyordu. Murat, Babası ve kardeşlerin kurduğu inşaat şirketiydi bu isim. Kız 23 yaşındaydı oldukça genç ve alımlı biriydi. Kocasından yirmi yaş küçük, çocuklarından da beş yaş büyüktü.

Sonra aynada bir kendine, bir kıza baktı. Sosyal medyadaki tüm hesaplarını buldu. Pahalı hediyeler, Murat'ın olduğunu tahmin ettiği arabada fotoğraflar, realist videoları bir sürü paylaşımına baktı.

"Sevgilimden hediye."

Yüzlerce güllü buketli çiçek, altın kolye, bilezik, telefon, pahalı markalardan çantalar, kıyafetler ayakkabılar ve bir sürü şey.

18 yıllık evliliklerinde bir güler yüz, bir tatlı dili ondan esirgeyen Murat, genç sevgilisini mutlu etmekte oldukça ustaydı. Murat'ın ilgisizliğinden şikayet ettiğinde, 'Murat'tın böyle bir karakteri olduğunu, çocukluğundan beri çok çabaladığını, Murat'ı da böyle kabul edeceksin.' diyerek onu savunan kayın validesine bu fotoğrafları suratına çarpmak istedi. Murat oldukça sevgi ve tutku dolu bir sevgiliydi, Sadece Berna'yı sevmiyordu ve bu yüzden ona sevgi göstermiyordu.

Kendi elleriyle yolcu etti kocasını. Ona durumu fark ettirmemek için çok çabaladı ve mücadele etti. Zaten Murat onun suratına bile bakmıyordu. Yemek yiyip yemediğini anlamayan adamın bunu anlaması mümkün değildi.

Kocası kısa bir süre sonra uçraktan indiğini bildirmek için aradı. Kısa bir konuşma sonrasında telefonu kapattı. Hemen diğer kızın sosyal medya hesaplarına baktı. Uçaktan hikayeler atılmıştı. Antalya etiketlenmişti.

Yatağa girdi ve ağladı. Elinden yalnızca bu kadarı geliyordu. Sadece gözyaşları yanındaydı, çocukları bile yanında değildi.

Ertesi gün olduğunda bir veda mektubu yazmaya karar verdi. Fakat ne söyleyeceğini bilmiyordu. Eşyalarını topladı. Onların parasını bile Murat vermişti. O acısını daha da körükledi. Sonrasında;

Murat...

"Senin Antalya'ya genç sevgilinle gittiğini biliyorum. İstediğin zaman boşanabiliriz. Hiç olmazsa bu ilişkide birimiz mutlu olmayı hak ediyor. Elveda."

Berna

Bu notu masanın üzerine koyduktan hemen sonra evine son kez baktı. Bir daha bu eve ayak basmayı düşünmüyordu. Evden dışarıya çıktı ve arabaya bindiği gibi ailesinin yanına doğru yola çıktı. Bir yandan ağlıyor bir yandan ise arabasını sürüyordu.

18 yıllık evliliklerindeki her şey aklına geldikçe bir daha gözyaşlarına boğuluyordu.

"Biriyle bunca zaman geçirip, sonunda onun sadece bir yabancı olduğunu anlamak. Ne büyük bir kayıp."


instagram sayfası : ekapiskay Takip etmeyi unutmayın. Ara sıra canlı yayın yaparız :)

Kitap hakkında düşüncelerinizi (Olumlu yada olumsuz) paylaşırsanız çok mutlu olurum. Satır arası yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okumaya layık gören, kütüphanesine ekleyen, beğeni ve yorum atan, realist videoları yapan herkese teşekkürler.

(Kitap kapağı yapmakta çok başarılı değilim, kitabı kapağına göre yargılamayın, önerilerinizi bekliyorum)


Loading...
0%