Yeni Üyelik
6.
Bölüm

Sumru Özdemir Part 3

@emrah

Eve geldiğinde çok dalgındı. Düşünceleri, bütün olanlar, söylediği yalanlar içini kemiriyordu. Düşünmek için çok fazla vakti de yoktu. Eve girdiğinde, annesinin eve gelmiş olduğunu gördü.

''Hoş geldin, kızım. Üstünü başını değiştir, sonra bana yardım et biraz. Ortalığı toparlayalım, teyzen gelecek birazdan"

Çok geçmeden kapı çaldı. Teyzesi gülerek içeri girdi. Aynı kasabada yaşıyorlardı, emlakçılık yapan kocasının maddi durumu da iyiydi. Sumru'yu görünce ''Teyzesinin çiçeği'' diyerek sıkıca sarıldı "Bize neden hiç gelmiyorsun kız, hep ben mi geleceğim. Baban mı izin vermiyor yoksa hayırsız?'' diye çıkıştı.

''Teyze vallahi babamdan değil, o karışmaz böyle şeylere. Bu sene üniversite sınavı var ya çok çalışıyorum, o yüzden gelemedim''

Annesi de yanlarına gelince hep beraber, oturup sohbet ettiler. Çok geçmeden teyzesi ''Saat geç olmadan kalkayım ben, enişte laf etmesin şimdi.''

Babası, yaşam tarzları yüzünden ne eniştesinden ne de teyzesinden hoşlanmazdı. Teyzesi de babasından hoşlanmaz pek yüz yüze gelmemeye çalışırdı. Kapıdan çıkmadan önce ''Fıstık muhakkak gel, bak darılırım bu sefer. Hatta ben de kalırsın birkaç gün." dediğinde Sumru ''Geleceğim teyzem'' diyerek sarıldı teyzesine.

Akşam yemek yerlerken, Sumru ''Baba, cuma akşamı teyzemlere gidebilir miyim?'' diye sordu. Babası elindeki kaşığı bırakıp ''Bu nereden çıktı şimdi kızım?'' derken sesi sertleşmişti.

''Ne zamandır çağırıyor teyzem, baba. Gidemedim de çok ayıp oldu. Derslerim biraz hafiflemişken gideyim diye düşündüm. İzin vermezsen gitmem,"

Babası, annesine baktı. Annesi de "Gitsin, tabi teyzesi sonuçta. Yabancı yer değil ki " deyince istemeye istemeye kabul etti. ''Peki, git kızım"

"Teşekkür ederim, babacığım" diyerek yanağından öptü babasını Sumru, izin almak sandığından çok daha kolay olmuştu.

Ertesi gün okuldan çıkınca teyzesinin evine gitti. Teyzesi Sumru'yu karşısında görünce sarılarak, "Hoş geldin. Baban nasıl izin verdi? Valla bu kadar çabuk beklemiyordum seni " dedi çay koyarken. Çayın yanına çıkardığı keki yerlerken "Anlat bakalım nasıl gidiyor okul?"

''İyi teyze ne olsun, dersler yoğun ama çok çalışıyorum.

'Dersleri sormuyorum, erkeklerle aran nasıl? Yok mu kalbini çalan birisi?''

Sumru utanarak bakışlarını kaçırdı, "Ne o kız benden mi utanıyorsun? Kim bu çocuk? Okuldan mı yoksa, aynı sınıfta mısınız?

''Yok ikisi de değil teyze''

''O zaman kim bu çocuk? Sakın işsiz güçsüz bir serseri deme! Gençliğine, güzelliğine yazık olur. "

''Üniversitede öğrencisi teyze, Adı Mert.''

''Demek öğrenci, ne zamandır konuşuyorsunuz peki?''

''Daha çok yeni teyze. Bir kez çay içmeye gittik. Yarın da beni yine çay içmeye davet etti.''

''Eee ne düşünüyorsun? Gidecek misin?

''Gidemem. Nasıl gideyim ki? Hem biliyorsun doğru dürüst giyeceğim bir kıyafetim bile yok.''

''Teyzen ne güne duruyor? Dert ettiğin şeye bak. Bulur, uydururuz sana benimkilerden bir şeyler. Fıstık gibi olursun, teyzene güven sen ''

''Teyze senden bir şey daha istesem? Senin telefonundan Mert'i arayabilir miyim? Yarın buluşmaya geleceğimi söylesem ona''

''Ara gülüm, hemen ara söyle''

Cebinden Mert'in telefonu yazan kağıdı çıkardı. Teyzesinin telefonundan Mert'i aradı. Birkaç kere çaldı telefon, heyecandan bir elini ağzına götürmüş, tırnaklarını yiyordu.

''Alo''

''Mert? Merhaba ben Sumru''

''Telefon bulmuşsun?''

''Teyzemin telefonu. Yarın saat onda geliyorum''

''Bunu duyduğuma sevindim, yarını sabırsızlıkla bekliyor olacağım''

''Ben de''

''Öptüm''

''Görüşürüz''

Hemen teyzesi ile kıyafet denemeye başladılar. Teyzesinin kıyafetleri Sumru'nun yaşına pek uyan şeyler değildi, fazla frapandılar. "Böyle olmayacak, Sumru. Hadi hazırlan, sana uygun bir şeyler almaya çıkıyoruz." Sumru itiraz edecek gibi oldu, ama teyzesi çoktan odadan çıkmıştı bile.

Çarşıdaki tüm dükkanlara girip çıktılar. Çok hazırlanmış gibi gözükme demişti teyzesi. Sanki çok önemli değilmiş, sıradan bir randevuymuş gibi davran. Sumru'ysa kabinlerin önündeki aynada kendine bakıyordu. Göğüslerini belli eden siyah kazak, dar kot pantolon. İlk kez böyle kıyafetler deniyordu. Aynadaki kız hiç kendisine benzemiyordu sanki, siyah düz saçları bile daha güzel görünüyordu şimdi gözüne.

Çok heyecanlıydı, Teyzesi "Nasıl oldu, beğendin mi? ''

''Teyze kıyafet çok güzel oldu, ama ne konuşacağım ben bu çocukla. Ya sıkılırsa benden?''

''Rahat ol, kızım. Bu kadar tedirgin olma. Heyecanını da belli etme sakın. Sorarsa "İlk kez biriyle dışarı çıkıyorum" dersin. Erkekler belli etmezler ama hep ilk olmak isterler, gururunu okşa biraz işte, ne var?

''Teyze, biz bir kere daha çay içmiştik ama onunla,

Teyzesi, "Ah benim saf kızım, o sayılmaz" dedi gülerek.

Sumru gece yatağında dönüp durdu. Sürekli yarını düşünüyordu. Saçmalayacağından korkuyordu. Salakça bir laf edip Mertin yanında küçük düşerse ne olacaktı. Çok heyecanlıydı. Heyecanı uykularını kaçırıyor ve kafasında yarınki buluşmayı kurup duruyordu.

Acaba yarın neler olacaktı?

Sumru erkenden uyandı, zaten sabaha karşı dalmıştı. Bütün gece Mert'le olacakları düşünüp durmuştu. Giyinirken, teyzesi de odaya girdi. "Kalktın mı? Hadi hemen hazırlan, bekletmeyelim çocuğu.

"Hazırım, teyze. Kıyafetler için teşekkür ederim. Çok güzeller"

Teyzesi gülerek "Bence hazır değilsin. Dur sana biraz makyaj yapalım da yüzüne biraz renk gelsin." Yanında getirdiği, malzemelerle Sumru'ya makyaj yaparken, Sumru kendini rahatsız hissetti. Evdekilere yalan söylediği için kendini suçlu hissediyordu. Yakalanma korkusuyla da rahatsız. Ama Mert'i düşününce, bunların hepsi aklından siliniyordu.

Teyzesi "İşte şimdi hazırsın." dedi işi bitince. "Şimdi çıkalım, seni ben bırakacağım arabayla. "

Sumru yol boyunca sessizdi, çok heyecanlıydı. Buluşma yerine vardıklarında " Teyze, gelmiş. Beni bekliyor" dedi heyecanla.

Teyzesi "Sakin ol kızım, dediklerimi de unutma sakın" dedi. Sumru, arabadan inerken "Unutmam, teyze. Teşekkür ederim" dedi.

Mert'in yanına gittiğinde, "Merhaba" diyerek, elini uzattı. Mert, Sumru'nun beline koyduğu eliyle kendine doğru çekerek yanağından öptüğünde, şaşırdı.

Arkasına dönüp, teyzesine baktı hemen. Teyzesi onlara bakıp gülerek, el salladığında o da ona gülümsedi.

Mert arabasının yolcu kapısını onun için açmış, bekliyordu. Arabaya binince, kapıyı kapatıp o da şoför koltuğuna geçti. Sumru çok heyecanlıydı, ilk kez bir erkekle, böyle bir arabanın içinde yalnız kalıyordu. Hem istiyor, hem de korkuyordu biraz.


''Nereye gidelim, Sumru? Nereye gitmek istersin?'' diye sordu Mert.

''Bilmem, sen söyle?''


''Peki o zaman gidiyoruz, bakalım beğenecek misin?'' Mert arabayı çalıştırdığı gibi de gaza bastı. Çok hızlı sürüyordu, Sumru "Lütfen, yavaş " dediğinde yavaşlamıştı ama zaten kasabadan çıkmışlardı bile.


''Nereye gidiyoruz?'' diye sordu Sumru,

Mert elini Sumru'nun elinin üstüne koyarak ''Merak etme, seni kaçırmıyorum'' dedi. Sumru paniklemişti, hızla elini çektiğinde, Mert te elini çekti gülerek. Bu kadar ürkek ve çekingen bir kızla daha önce tanışmamıştı. Çok farklıydı, Sumru.

Arabayı park ettiğinde, restorandın önünde bekleyenler biri koşarak Mert'in kapısını açtı. "Hoş geldiniz" dediğinde, Mert'te ona selam verdi. Sumru restoranda baktı, çok pahalı bir yere benziyordu. Biraz rahatsız olmuştu, halbuki yine bir çay bahçesine gideceklerini düşünmüştü.


İçeri girdiklerinde daha da şaşırdı. İçerde çalışanlara, masalara, müşterilere baktı. Her şey çok pahalı görünüyordu. Tedirginlikle Mert'e baktı. O da ona bakıyordu "Nasıl, beğendin mi burayı Sumru? " diye sordu. Tam "Niye böyle bir yere, geldik. Başka bir yere gidelim" demeyi düşünürken, garson geldi. ''Hoş geldiniz Mert Bey. Her zamanki masanıza mı alalım sizi?"


Mert garsona baktı. ''Nasılsın, Ahmet?'' diye sordu. Babası yaşındaki adama ismiyle hitap etmişti. Garson kibar bir şekilde gülümsedi ''Teşekkür ederim Mert Bey, siz nasılsınız?''

''Teşekkürler, iyiyim ben de. " Garson, onlarla masalarına kadar geldi. Mert "Siparişi birazdan veririz," dediğinde sessizce ayrıldı yanlarından. Sumru, menüye, yanlarında yazan fiyatlara baktı. Neredeyse annesinin bir aylık kazancı kadar, adını bile duymadığı yemekler vardı.


''Burası çok pahalı, başka bir yere gitseydik, keşke" dedi kısık sesle.


Mert ''Abartıyorsun, burası civarın en iyi yerlerinden biridir. Ayrıca fiyat eşittir kalite.''

Sumru sessizce menüye bakmaya devam etti. Sonra da " Sen seçer misin? Ben karar veremedim" dedi. Mert, az önceki garsonu çağırıp siparişi verdi. Bir ana iki kişilik masa çeşit çeşit kahvaltılıkla doldu. Sumru ''Bu kadar çok şeyi kim yiyecek Mert? Söyleyelim yarısını geri götürsünler, bunlar çok fazla''

Mert bu söylediğine güldü, ''Sen yemezsen ben yerim. Hem ne demişler -yemeyenin malını yerler- Lütfen rahat ol ve çekinmeden ye''


Sumru, gelecek hesabı düşünmeyi bir kenara bırakarak, yemeğe başladı. Çayını içerken, Mert'e baktı.

''Beni neden buraya getirdi?

Parası ile hava atmak için mi? Yoksa beni etkilemek için mi?

Acaba benden hoşlanıyor mu?


Teyzesinin söyledikleri geldi aklına, ''Bir erkek seni etkilemek istiyorsa; gözlerinin içine bakarak iltifatlar eder, seni lüks yerlere götürür."

Mert ondan hoşlanıyor muydu, yoksa geçici bir heves peşinde miydi?

 

Loading...
0%