@emrah
|
Suçlular cezalarını Adrenalin Mortem Askeri cezaevinde tek kişilik hücrelerde çekmelerine karar verilmişti. Mahkemeden hemen sonra sevkleri yapıldı. Adrenalin ceza evine gelen beş asker önce sağlık muayenesinden geçirildiler. Genç yaşlarına rağmen başarılarla dolu geçmişleri onları hapishaneden kurtarmaya yetmemişti. Rütbeleri sökülmüştü askeri kamuflajlarından. Hapishane kuralları bir bir anlatıldı. Burada hiçbir askerin başka askerlere rütbeleri hitap etmemesini, asker selamı verilmemesi konusunda uyarıldılar. Hapishane müdürü onlara iyi davranıyordu. Öncelikle tecrit altına alındı Ölüm Meleği. İki buçuk metre uzunluğunda, kırk beş santim eninde ve zemin ile tavanın yüksekliği bir metre olan bir hücreye kondu. Güneş ışığına hasret kalacak ve tuvalet ihtiyacını da ufak bir bölmede halledecekti. Bu cezayı biliyordu. Daha önce de böyle bir ceza ile karşı karşıya kalmıştı. O zamanlar askeri bir öğrenciydi ve diğer öğrenci arkadaşlarına rüştünü ispatlamak için dayanmıştı. O tecrit cezası yaklaşık iki gündü. Ama burada ne kadar süre kalacağını bilmiyordu. Karşı koymadı, neden diye sormadı, daha önce yaptığı hizmetler nedeni ile özel bir muamele beklemedi. Tecritte girdiğinde sert zemine uzandı. Daha önce böyle bir tecrit cezası ile karşı karşıya kalmış Mirza Kral'ı düşündü. Sonra da arkadaşlarını, mutlu olduğu anları. Zihnini buradan ne kadar uzağa götürürse akıl sağlığını koruyabilirdi. Eğitim aldığı sistemin hapishanesinde ceza çekecek olması kaderin bir cilvesiydi. Düşman topraklarında hapse atıldığında ne tür bir muamele ile karşı kalacağı konusunda bilgisi vardı, fakat onu eğiten sistem, ona şah damarı kadar yakındı ve onu nasıl deli edeceğini biliyordu. Sistem kendisine yapılan ihaneti asla affetmezdi. Verdiği görev yerine getirilmez ise, ibreti alem olsun diye, görevi yerine getirmeyi ret eden Adrenalin timleri arasında sevilen bir komutan bile olsa ceza kesilirdi. Burası askerlerin ölmeden önce girdikleri kabirdi. Adrenalin ve Alfa Star askerlerini eğitmek için kullanılan Kovan adındaki simülasyonda üstün başarı yakalamıştı. Fakat oraya giren bazı arkadaşları girdikleri gibi çıkamamışlar ve Vietnam sendromu gibi psikolojik hastalıklara yakalanmışlardı. Buna en yakından şahit olduğu arkadaşı Mirza dahildi. Kendini kovan simülasyonuna kapatmış ve tüm mertebeleri geçmeye çalışmış ve başarılı olmuştu. Fakat ondan geriye çok bir şey kalmadığını iyi biliyordu. Çok az insan gibi hissettiğini bizzat Mirza'dan duymuştu. Tecrit edildiği hücrede güzel şeyler hayal ediyordu. Önce zaman kavramını sileceklerdi. Günde beş defa yemek verecekler, ertesi gün iki kere, sonra üç, sonra altı, ilk yapacakları şey zaman kavramını sileceklerdi zihninden. Her gün aynı şarkıları ona defalarca dinleteceklerdi. Bununla baş etmesi zor gözüküyordu çünkü bu işkencelere ona insan değil, Şairin geliştirdiği yapay zeka tarafından edilecekti. Vücudunda salgılanan hormonların değerlerine göre işkence yöntemleri de değişecekti. En büyük dileği ona sadakatle bağlı adamlarının aynı yönteme maruz kalmamalarıydı. Bu işin tüm sorumluluğu ondaydı ve bir başkasının onun yüzünden acı çekmesini istemezdi. Zaten işlemedikleri suç yüzünden ceza almışlardı. Bu ona çok ağır geliyordu. Sonuçta tüm sorumluluk ondaydı. Yalnızca kendi ceza almalıydı fakat Adrenalin Timleri kanununa göre ortada bir itaatsizlik söz konusu ise herkes ceza alırdı. Adrenalin ceza evinde sadece askerleri suçtan hüküm giymiş askerler kalırdı. Kamuoyu ile paylaşılmasa bile idam cezasına bile çarptırılan askerler daha önce olmuştu. Ölüm Meleği'nin ölüm kalım savaşı başlamış oldu. Tecritte girdiği andan itibaren akıl sağlığını korumak için bir sürü şey yapmaya çalışıyordu. Özellikle gece mi gündüz mü kaç saat geçmiştir gibi düşünceleri kafasının hiçbir yerine getirmiyordu. Eski anılarını düşünmeye ve onları tekrar tekrar yaşamaya çalışıyordu. Bir gün sevdiklerinin yüzleri aklına gelmediğini fark etti. Sansar'ın suratı, ses tonu, konuşması sanki hafızasında yoktu. Sonra diğer arkadaşlarının yüzleri de silindi. Bir gün kapı açıldı. Dışarıya çıkacağı söylendi. Dışarıya çıkar çıkmaz ellerini ve ayaklarını zincirlediler. Aylardır tecritte olmasına rağmen o dar alanda fit vücudunu korumuş hatta vücudu daha iyi görünüyordu. Tecritte olduğu her an spor yapmayı ihmal etmemişti. Şınav mekik gibi sporlar yaparak vücudunu zorlamış, ve kendini sürekli yormuştu. Yürümeye başladığında bunun gerçek mi yoksa hayal mi olduğu konusunda kararsızdı. Tıraş edildi. Sonra da görüşme salonuna götürüldü. Her yer beyaz renklerle boyanmış bu oda da sakince bekliyordu. Kapı açıldı ve içeriye bir erkek girdi. Kısa boyluydu ve zayıftı. Kapının açılmasını duyan Ölüm Meleği kafasını kaldırdı. "Şair" diye mırıldandı... Onu uzun zamandır görmemişti, askeri okuldaki Kovan simülasyonunun mucidi olarak biliyordu sadece. Her yere girmeye çıkmaya yetkisi olan oldukça gizemli bir adamdı. Kim olduğu konusunda kimsenin bir fikri yoktu. Aradan geçen uzun zamana rağmen Şair'de yaşlanma belirtisi gözükmemesi Ölüm'ün kafasını karıştırmıştı. On beş sene önce yirmilerinde gözüken Şair, hala yirmilerinde gözüküyordu. "Selam." Diyerek el salladı Ölüm Meleğine. Başını yukarıdan aşağıya salladı Ölüm. Kapalı alanlarda üst rütbelileri selamlamak için kullanılan bir askeri jargondu. "Seni iyi gördüm Ölüm. Tecritte dayanmışsın. Hatta tecrit sana yaramış. Düşünmek için bolca vaktin olmuştur." Ölüm Meleği cevap vermedi. "Sizin kuşağın en büyük sorunu, kendinizi olmayan anlamlar yüklemeniz. Biraz gücü elinize alınca her şeyi yapma yada yapmama gücünün kendi elinizde olduğunu sanmanız." "Sadete gel Şair. Sadete." "Peki, net ve kesin konuşmak itiyorsan, öyle olsun." Şair masanın diğer ucundaki sandalyeye oturdu. Elinde iki kahve bardağı vardı. Bir tanesini Ölüm Meleğine uzattı. "Bir şey değil." "Mülteci krizi hasbelkader oluşturulmuş bir şey değil. Bir planın parçasıydı. Avrupa kıtasını kalabalıklaştırmak ve suç oranını yükseltmek için yapılan bir şeydi." "Şimdi de siyasete mi giriyorsun Şair?" "Siyaset bizlere uzak. Bizler konuşarak değil savaşarak kazanan insanlarız. 'Gelenler' çok güçlendiler. Bu krizden dolayı ülkeler onlara iyice gebe kaldı." "Gelenler?" "Hepimizin mensubu olduğumuz grup. Sen aslında Türkiye için savaştığını düşünüyorsun ama bu savaşı ortaya çıkartan ve finanse eden 'Gelenler.' Savaşları çıkartan, barışları sağlayan onlar." Kahvesinden bir yudum içti. "İç, soğutma." Dedikten sonra, Ölüm Kahveye baktı ve tutarak kahvesinden bir yudum içti. Oldukça lezzetli gelmişti. Şair devam etti konuşmasına "İnsanlar Covid-19'un, bir yarasa yenilerek ortaya çıktığını söylüyor, fakat Covid-19 yarasa yenilerek ortaya çıkacak bir şey değil. Kara Veba'nın, İspanyol Gribinin has bel kader ortaya çıkmadığı gibi. Sonra aşı için direttiler insanları, bu aşıların nelere yol açtığını ah bir bilsen. Bir virüse karşı insanların bağışıklıklarını ortadan kaldırmak için kullanıldı." Şair Ölüm Meleği'nin iştahla kahveyi içtiğini görünce, telefonunu cebinden çıkardı ve birisini aradıı ve güzel bir kebap ve bir kahve daha söyledi. Ölüm Meleği şaşkın şaşkın bakıyordu. "Ne yani seni tecritten çıkarmaya gücü yeten birinin, buraya telefon sokmaya ve sana yemek ısmarlama hakkı olmadığını mı sanıyorsun?" dedi. Ölüm Meleği hiçbir şey söylemedi. Bu taktiği iyi bilirdi; 'insanlar senden bir şey istedikleri zaman mutlu olmana izin verirler.' Şair devam etti; "70-80 sene öncesine kadar insanları savaştırarak doğum kontrol yöntemi uyguluyorlardı. Kısmen 1700'lü yıllara kadar bu plan kusursuz devam etti. Eskiden kolaydı, senin dinin Hristiyanlık, beni dinim İslamiyet savaşsınlar dursunlar. Ortada herhangi başka bir sebebe gerek bile yoktu. Osmanlı İmparatorluğu duraklamaya başladığında ise 'Gelenler' bir anda tekrardan ortaya çıktılar. O başka bir sohbetin konusu. Silah teknolojisi ve endüstrisi ilerledi. Bombalar, kimyasal silahlar ortaya çıktı. Bu da dünyanın bitki örtüsüne büyük zararlar verdi." Ölüm Meleği bunlardan bana ne der gibi bakıyordu. "Yaklaşık 40 yıl içinde kuraklık ve kıtlık ortaya çıkacak. 32 Milyar insan yaşamak için savaşacak. Bu da dünyanın sonu demek. Bu yüzden "Gelenler" 2000'li yılların başında 'Okul arkadaşlarımı bulmak için. Site açtım," diyerek facebook masalını ortaya çıkardılar. Ondan önce irc, icq, Messenger gibi şeyler vardı ama çok fazla kitleleri kontrol edemediler. Facebook, youtube, tiktok, instagram, twitter gibi uygulamalar ile birlikte bu rüzgar tersine döndü. Elon Musk denilen soytarı neden twitter'i satın aldı? Ben söyleyeyim 'Gelenler' istedi. Kripto paralar neden herkese zenginlik vadediyor. 10 dolarlık kripto para alan adam, iki yılın sonunda 100 bin dolar servetin sahibi oldu. Merkeziyetsiz dedikleri yer 'Gelenlerin' kalbi." Şair devam etti sözlerine; "Bunların hepsi tesadüfen mi oluyor sanıyorsun? Her yerde bombalar savaşlar tesadüfen mi ortaya çıkıyor sanıyorsun?" "Ben bir askerim Şair. Ölür veya öldürürüm. Politikacı olsan aklımı çelerdin ve oyumu büyük ihtimal ile senden yana kullanırdım ama hepsi bu kadarla sınırlı. 'Gelenler,' veya 'gidenler' her neyseler, bilmiyorum. Onlara karşı duruyoruz gibi görünüyor ama belki senin dediğin gibi onların istekleri doğrultusunda çalıştım, ama artık bitti emekli oldum. Benden ne istiyorsun Şair?" "Bana katılmanı istiyorum Ölüm. Yakında tüm dünyayı etkisi altına alacak bir virüsü Argo ve birkaç askeri kullanarak yayacaklar. 8 milyar insanın yüzde 50'si ilk yedi gün içinde ölecek. 4 milyar insanın diğer yarısı da 7 gün içinde ölecek. Yaklaşık 2 hafta da Dünya nüfusu bir anda 2 milyara düşecek. Bir ay içinde de bu rakam 1 milyar olacak. Ama asıl kumpanya ilk aydan sonra ortaya çıkacak. Kaosun, anarşinin, güçlünün güçsüzü öldüreceği ve orman kanunlarının geçerli olacağı günler başladığında her şey tamamen bitecek. Geri kalanlar yaşamak için yine eskisi gibi birbirlerini öldürecekler." "Diyelim ki senin dediğin gibi olsun, uzun bir süre geçmesi gerekiyor ki geçtiğini var sayalım, bu süre zarfında 'gelenler' ne yapacak?" Kapı çaldı ve büyük bir tepside çeşit çeşit kebaplar ve içecekler masaya kondu. Ölüm Meleği bu yemekleri gördüğünde oldukça mutlu olmuştu. "Onun hakkında birkaç planları var sanırım. İçerideki adamımdan günlerdir bilgi alamıyorum. Sanırım deşifre oldu." "Peki ben sana katılırsam, ne yapacağız? Kimlerle savaşacağız." "Hayatta kalmaya çalışacağız sadece Ölüm, Hayatta kalmaya, bir akarsu yamacına yapacağımız kale ile birlikte oraya stoklayacağımız erzak ile bu savaşın bitmesini bekleyeceğiz." "Bunu bensiz de pek ala sen yapabilirsin." "Öyle değil, binlerce insanı bu kalenin içine alıp eğitmekten ve savaşa hazır hale getirmekten bahsediyorum." "Hangi savaşa?" "Son savaşa, Kılıçlarla yapılacak son savaşa. İyiliğin ve kötülüğün son düellosuna." Ölüm kafasını salladı. "Sen Mirza ile fazla mı geziyorsun? Tecritten çıkan benim ama akıl sağlığında sorunları olan sensin gibi. Bana ihtiyacın yok, dışarıda bu iş için bir sürü eski asker, eski psikopat asker bulabilirsin. Ben tezkere aldım Şair." "Eğer fikrini değiştirmek istersen bana bu numaradan ulaşabilirsin," Ceketinin iç cebinden çıkardığı ve üzerinde sadece numarasının yazdığı kartviziti masaya doğru koydu. "Seni tekrardan görmek güzel Ölüm Meleği," Şair odadan dışarı çıkacağı sırada; "Tekrardan tecritte mi gireceğim Şair?" "Yok hücreye alacaklar, bir şey değil Ölüm." Şair dışarıya çıktı ve hapishanenin koridorunda yürüyordu. Kendi kendine; "O kadar tecritte attık adamı bana mısın demedi. Hala dik başlı hala isyankar. Karakteri olan adamlarla çalışmak neden bu kadar pahalı ki..." Ölüm Meleği yemeğini yedikten sonra tek kişilik hücresine götürüldü... Şair'in söyledikleri kafasını karıştırmıştı. Yattığı yatağından elindeki kartvizite uzun uzun bakıyordu. instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın. Zombilerin Dünyası İnsula Kitabım satışta. Okunmaya layık gören, Maddi durumu olmayıp alamayan ama sosyal medyadan kitabın kapağını paylaşan herkese teşekkürler. Dünyanın bir milyar nüfusa ulaşması için tam yüz bin yıl geçmesi gerekmişti. İki milyara ulaşması için ise yüz yıl gerekti ve tekrar ikiye katlanması sadece elli yıl sürdü. 1970'te dört milyar olan nüfus şu anda nerdeyse dokuz milyara yaklaştı. 40 yıl içinde tam 32 milyar insan yaşamak için savaşacaklar... Dünya tarihinde beş büyük nüfus imhası gerçekleşmiştir. "Croatoan'' aktif hale getirmezsek 6. İmhayı biz yaşayacağız. Bu dünya insansız başladı, insansız son bulacak. |
0% |