Yeni Üyelik
16.
Bölüm

4. Bölüm: Hapishane Günleri

@emrah

Savaşın sonunu sadece ölüler görür.

 

Ölüm Meleği: İçtimadan sonra yemeğini yiyor. Sonra avluda koşmaya başlıyordu. Koşması bazen bir saat bazen saatlerce öğle yemeğine ve sayıma kadar sürebiliyordu. Koşmasını bitirdikten sonra ağırlık ve vücut çalışıyordu. Akşamları ise hücresinde kendi kendine hayali dövüşüyordu. Bazen de Sevdiği kıza mektuplar yazıyor fakat göndermiyordu. Yada kitap okuyordu. Kendi timi dışında hiç kimseyle konuşmuyordu. Diğer mahkumların onunla konuşmaya çalışmalarını bile duymazdan geliyordu. Müebbet hapis cezası yemiş bir insan için fazla umutsuzdu. Ünü büyüktü o yüzden herkes ondan çekiniyordu. Aslında o yediği cezayı umursamıyor kaybettiği 16 asker arkadaşının vicdanını içinde yaşıyordu. Fenerbahçe dışında hapishane dışından hiç bir şeyle de ilgilenmiyordu. Televizyon karşısında tek izlediği şey Fenerbahçe maçları oluyordu. Ziyaretçi hiç bir şekilde kabul etmiyordu.

Sansar : Genellikle Ölüm Meleğiyle beraber koşuyor. Bazen parasına dövüşüyor. Bazen kumar oynuyor hayatını devam ettiriyordu. Eskiden günde yarım paket sigara içen sansar artık tam bir sigara tiryakisi olmuş ve günde 2 paketten aşağı sigara içmiyordu. Ve sigara için dövüşüyor sigara için kumar oynuyordu. Cezaevinde hayatını bu şekilde sürdürebiliyordu. Kazandığı paket paket sigaraları kendi içtiği markasını kendisine. Diğer marka sigaraları ise kader ve silah arkadaşları olan 4 arkadaşına veriyordu. Müebbet yemiş biri olarak son derece umursamaz ve hapishane de bile hayatını düzenini oturtmuştu.

Asit : Hücresinden pek çıkmıyordu. Dışarıda bulunan kardeşinin vasıtasıyla genellikle borsa oynuyor para kazanıyor kazandığı parayı ise silah'a erzaka yatırıyordu. Kendine bir kaleden ev bile inşaat ettiriyordu. Akşamları ise kitap okuyor başkada bir şey yapmıyordu. Okuduğu kitapları kardeşi getiriyordu. Hapishane müdürüne de borsada para kazandırdığı için gelen kitaplar doğrudan Asit 'in eline ulaşıyor kimse ne okuduğunu kontrol bile etmiyordu. Genellikle okuduğu kitaplar strateji üstüne, borsa üstüne, bomba elektronik ve elektrik düzenekler üstüneydi. Kafası çalışan biriydi ve stratej-islik üstüne hapse girmeden önce eğitim alıyordu. 10 yıl sonra hapishaneden kurtulacaktı. 10 yıl sonra hapisten çıktığında beş parasız olmak istemiyordu. O yüzden kazanıyor ve yatırım yapıyordu.

Serseri Ferit: Hapse girmek kafasını karıştırmıştı. 7 Yaşından bu yana ordudaydı. Tek bildiği askerlikti oda artık yoktu. Kafası gerçekten çok karışmıştı. Birgün banyoda gardiyan serseriye dik dik baktığı için gardiyanın burnunu kırmıştı. Yardıma gelen diğer gardiyanların 6 sını daha hastanelik etmişti. Bu olaydan sonra serseriyi ışıksız karanlık bir odaya kapattılar. Ve her gün dövüyorlardı. Bir kaç ay boyunca serseri ye işkenceler yaptılar. Dövdüler taşta yatırdılar. Soğuk yemekler verdiler. Kafası karışan serseri tamamen akli dengesini yitirmişti. Asit in Cezaevi müdürüne ricasıyla zar zor bıraktılar serseriyi. Serseri o günden sonra sansar gibi dövüşmeye başlamıştı.

Cuma: Kendi halindeydi. Kimseye karışmıyor arada spor yapıyor kitap okuyor sansarın ve serserinin dövüş maçlarını ayarlıyordu. Vaktini doldurmaya çalışan tipik mahkumdu aslında. Diğerleri ile birlikte televizyon izliyor ortama ayak uydurmaya çalışıyor ve günlerini geçiriyordu. Kendi halindeydi. Yeni arkadaşlar ediniyordu kendine.

Diğer mahkumlar bu 5 askere Psko Soldiers diye lakap bile takmışlardı. Çünkü yemek yerken bile aynı masada oturuyorlar yanlarına kimseyi oturtturmuyorlardı. Ölüm Meleği o gün yemekteyse o yemeğini almadan kimse yemeğine elini sürmüyordu.

Aradan 6 ay geçmişti. Bahar bitmiş sonbahar gelmişti. Psko Soldiersler hep aynı şekilde devam ediyordu. Avluda Ölüm Meleği koşuyordu Sansar yanına geldi. Ve telaşlı bir şekilde 'Efendim size bir şey söylemem gerek' dedi. Ölüm Meleği İstifini bozmadan koşmaya devam etti. Ve 'ne o Sansar Af mı çıktı diyerek' gülümsedi. Sansar gayet ciddi bir ses tonuyla 'Hayır Efendim kardeşiniz burada' dedi. Ölüm Meleği bir an durdu. Ve Sansara doğru keskin gözlerle baktı. Sansar mahcup bir şekilde başını öne eğmişti sanki suçlu gibi. Ölüm Meleği ' ne o ben öldüm müde başını öne eğiyorsun sansar ! ' ' ne işi varmış kardeşimin burada beni ziyaret etmemesini söylemiştim ona' diyerek ekledi. Sansar söze girdi. 'Kardeşiniz Ateş sizi ziyaret için gelmedi' diyebildi. Ölüm Meleği karartı gözlerini ve 'ne diye geldi' diye sordu. Sansar 'mahkum olarak gelmiş yeni mahkumların arasında gördüm' dedi. Ölüm Meleği dudak büktü. Teşekkür ederim diyebildi ve koşmaya devam etti. Kendi kendine mırıldandı başka kimler gelecek buraya kim bilir diye Ölüm meleği.

Öğlen olmuştu bütün mahkumlar yemeğe diye ilk anons çalındı. Ölüm Meleği hiç istifini bozmadan yürüyerek devam etti ve yemekhaneye girdi. Diğer mahkumlar gibi yemekhane de sıraya girdi yemeğini aldı masasına yönelmişti. Bir sesin ona kral dediğini duydu. Tekrar kral dediğini duydu ve tekrar.. Ölüm meleğinin bu adı aslında askeri lisede öğrenciyken arkadaşları arasında verilmiş adıydı. Yemeğini masasına koydu ve sese doğru baktı. Gözlerine inanamadı. Askeri liseden Sınıf arkadaşları mustafa ve tuncayı görmüştü. Onlara doğru gitti ve ikisine birden sarıldı. Onları en son 3 yıl önce görmüştü. Masalarına davet etti. Ve aralarında şu konuşma geçti.

Tuncay : O keyfin yerinde özel masalarda yemek yiyor paşamız.

Mustafa : Sana boşuna kral demiyoruz oğlum biz. Biz gelmeden yerimizi ayırtmışsın.

Ölüm Meleği : Sorma müebbete kombine aldık size de yer ayırdım. Kurtarıcağım bu hayattan sizi çekip çıkartıcağım dememişmiydim lisedeyken aha oldu işte.

Masada bir anda gülüşmeler yaşandı. Geldiklerinden bu yana ilk kez Psko Soldiers in masasında gülüşme çıkmıştı.

Ölüm Meleği : Siz neden girdiniz buraya ?

Mustafa: Tuncay arkadaş askeriye ye ait bir helikopteri Hizbullah'a satarken yakalandı.

Ölüm Meleği : Yuh Amına koyayım yuh.. Peki ya sen

Tuncay : O ise daha güzelini yaptı. Askeriyenin içinde alkol içip, ve yetmezmiş gibi bir subayla ilişkiye girdi. Buda yetmezmiş gibi kameraya çekmiş görüntüleri. Teftiş sırasında komutanına yakalanıyor. Komutanın susması göz yumması karşılığında komutana para teklif etmiş uyanık.

Ölüm Meleği: Way amına koyayım arkadaş bu ne ya. Olum siz lisedeyken de orta okuldayken de manyaktınız ama bu kadarı da pes yani. Helikopter satmak ne demek..

Neyse. Asit odalar ayarlansın. Ateşte geliyormuş üçünün odasını bizim bloka aldır.

Asit: Anlaşıldı Efendim. Ayarlıyorum

Ölüm Meleği Tuncay Ve Mustafa ya : Beyler size doyum olmaz ben biraz spor yapacağım akşam uzun uzun konuşuruz. Siz şimdi dinlenin dedi.

Tuncay ve Mustafa Kafalarını Salladılar.

Akşam olmuştu. Ölüm Meleği ve Ateş sonunda karşılaştılar. Ölüm Meleği Ateşin hücresine gelmişti. Yorgun olan ateş tek kişilik ranzasında yatıyordu. Sağ koluyla gözlerini kapatmış belli ki ışık onu rahatsız ediyordu. Ölüm Meleği içeri girdi ve karşıdaki sandalyeye oturdu. Ve oo Ateş Eriş Cehenneme hoş geldin dedi.

Ateş bir anda irkildi. Belli ki korkmuştu.

Ölüm Meleği : Rahatsız etmedik değil mi Ateş Bey ?

Ateş : Etmedin Abi. Hoş geldin

Ölüm Meleği : Hangi rüzgar attı seni buraya Ateş ? Abini mi Özledin Abine mi Özendin ?

Ateş : Abi uzun hikaye. Ne sen sor ne ben söyleyeyim.

Ölüm Meleği : Yeterince vaktim var Ateş seni dinliyorum

Ateş : Bir görevdeydik sınırdan geçen kaçakçıların operasyonundaydık. Bir yanlışlık oldu. Büyük bir yanlışlık. Operasyon bittiğinde aniden arama yapıldı ve çantamda 4 kilogram eroin ve bir miktarda para bulundu. Komploya kurban gittim.

Ölüm Meleği : hımm..

Ateş : Bana inanıyorsun değil mi ?

Ölüm Meleği : İnanıyorum tabi ki. Sana burada kimse yalancı diyemez.

Ateş : İnan bana ben suçsuzum abi.

Ölüm Meleği : Hasret konuşması bittiğine göre yaşlı abine sarılmayacak mısın onbaşı?

Ateş bu lafın üstüne sırıtmıştı. ve Abisine sarıldı. Ölüm Meleği de ona sarılmıştı. Bu umutsuz yerde bu cehennemde Abi ile kardeşin böyle bir yerde kavuşması umuttu.

Sarılma bittikten sonra Ateş lafa girdi.

Ateş : Abi seninki seni merak ediyor ? telefonlarına çıkmıyormuşsun. Aramıyormuşsun. Mektuplarına cevap vermiyormuşsun. Sen kendini mi Cezalandırıyorsun yoksa Yengeyi mi ?

Ölüm Meleği : Ben müebbet yedim Ateş. Afsız Müebbetin anlamını belki o bilmeye bilir. Sende mi ? Bilmiyorsun..

Ateş : Anlıyorum Ama ..

Ölüm Meleği Ateşin sözünü kesti.

Ölüm Meleği : Bir daha bu konuda konuşmak istemiyorum anlaşıldı mı ?

Ateş : Peki..

Ölüm Meleği Ateşin hücresinden çıkıp kendi hücresine dönmüştü.

Mustafa Dursun : 05 Ocak 1983 Sakarya Doğumlu. Ölüm Meleğinin Ortaokul ve Lise arkadaşı. Timleri ayrıldığından beri görüşemiyorlardı. Asker olarak görevi arama kurtarma timindeydi. Rütbesi Deniz Piyade Üst teğmen.

Tuncay İnç : 12 Eylül 1983 Şile Doğumlu. Ölüm Meleğinin Ortaokul ve Lise arkadaşı. Timleri ayrıldığından beri görüşemiyorlardı. Asker olarak görevi Helikopter pilotuydu. Yalnızca helikopter değil savaş uçağı da kullanabiliyor. Çok yetenekli bir askerdi. Rütbesi Üst teğmen.

Ateş: 27 Temmuz 1988 Kocaeli Gölcük Doğumlu. Oda 1995 yılında abisi gibi askeri kampa katılmıştı. Rütbesi: Komando Onbaşı

Psko Soldiers Artık 8 kişiydi.

10 Ekim 2009 Silivri Adrenalin Ceza Evi

Hapishane Müdürü Kurmay Albay Yücel Erkan Asit i odasına çağırmıştı. Asit gardiyanlar eşliğinde odaya geldi. Yücel Erken Gardiyanlara kapıda beklemeleri gerektiğini söyledi. Asit e bir viski koydu. ve şöyle söze girdi.

Yücel Erkan: Asit görüyorsun dünyayı. Et yiyen bir serum dan bahsediyorlar sen ne diyorsun ?

Asit: Vallaha müdür bey biz kapalı yerdeyiz ve önümüzdeki 8 yıl daha buradan çıkamayacağım o yüzden bir endişem yok.

Yücel Erkan: Benim çok konuşan bir karım dünya güzeli iki kızım ve yeğenlerim var. Olağan üstü korumalı yerler yapıldığına dair bir şeyler duymuştum. Ama bizim oradan oda almamız bu maaşlarla çok zor biliyorsun.

Asit: Evet onu bende duydum. Ona göre tedbirimi aldım diyebiliriz.

Yücel Erkan : Demek bir planın var ?

Asit : Benim her zaman bir planım var müdür bey.

Yücel Erkan : Peki bu kıyamet Türkiye ye sıçrar ise ki sıçrayacak beni ve ailemi koruman karşılığında sana özgürlüğünü versem?

Asit bir süre düşündü.. İçkisini yudumladı.

Asit : Bakın Müdür Bey; Öncelikle korumak ekip işidir. Ben sizi tek başıma koruyamam. Ailenizi hiç koruyamam imkansız.

Yücel Erkan : Peki sen koruyamazsan ne yapmamız gerekiyor ?

Asit : Aileniz Kaç Kişi ? Farzı misal 10. 10 Tanede sivil tanıdığınız gelse diyelim. Eder size 20. Tek bir adam bu 20 kişiyi nasıl koruyabilir bu yamyamlardan?

Yücel Erkan : Haklısın peki ne yapmamız gerekiyor.

Asit : Buradaki mahkumlarla iş birliği yapmanız gerekiyor müdür bey.

Yücel Erkan : Hayatta olmaz. 940 kişi var burada hepsini öyle bir kaosta nasıl zapt ederim ben. Çoğu asker firarisi hırsız tecavüzcü bunlar kendilerini koruyamazlar.

Asit : Ben size 940 tane yamyamlar için koyundan farksız insandan bahsetmiyorum. Sizinde ismimizi duyduğunuz gibi Psko Soldiers ten bahsediyorum.

940 tane koyun yerine 10 tane aslan sizi ve ailenizi koruyacaktır. Ama geri kalan 930 tane mahkumu napacaksınız ?

Yücel Erkan : Bu konuyla ilgili bir çalışma yap ve bana getir.

Asit : Benim planım şu ; 940 tane adam demek böyle bir kaosta 940 ekmek demek. Ve bir günlük yedikleri ile. 20 Kişi 45 gün rahat rahat doyacaktır. Erzak stokunuz ne durumda ?

Yücel Erkan : 2 Aylık erzak var.

Asit : Demek oluyor ki bu 20-30 bir grubun 2-3 senelik yiyeceği. Öncelikle şunu yapacağız. Radyoların frekanslarını bozacağız ve tek bir yerden yayına müsaade edeceğiz. Ve geçmiş dönemlerdeki yayınları koyup duracağız. Kesinlikle ve kesinlikle kaos olmadığını düşündüreceğiz insanlara dışarıda.

Ondan sonra sıkı yönetim ilan edeceksiniz telefonla konuşmak kesinlikle yasak. Ve televizyon. Bir kavga çıkartıp televizyonu bozacağım. Ve içerideki mahkumlar dışarıda olup biteni anlamayacaklar.

Yücel Erkan : ee sonra ?

Asit : Siz de bu arada size bir liste vereceğim ve bunları yukarıdaki değerli dostlarınızla halledeceksiniz.

Yücel Erkan : Nasıl bir liste ?

Asit : İmkansızı istemiyorum sizden müdür bey. hayatta kalmak için silah araba gibi bir liste rahat olun.

Yücel Erkan : Peki ya sonra ?

Asit : Burası zaten şehirden uzak bir yer. Türkiye tam kaosa girdiğinde mahkumları serbest bırakacaksınız sizin mahkumiyetiniz bitti diyerek. Ve bence şimdiden birer ikişer başlayın.

Yücel Erkan : Burası denetleniyor müdürlüğümü kaybederim.

Asit : Burası 6 aydır denetlenmiyor müdür bey. Herkes kendi derdine düşmüş durumda. 6 Aydır tek bir suçlu bile gelmedi cezaevine ? budamı tesadüf ?

Yücel Erkan : Biraz düşünmem için bana zaman ver.

Asit : İstediğin kadar düşün müdür bey. Çok geç olmadan bana kararını ver.

Bir anda kapıya yöneldi Asit. 'Dur' dedi Yücel Erkan.

Yücel Erkan : Peki Psko Soldiers in başında sen yoksun. Nasıl onları bizi ve bu bölgeyi korumaya ikna edeceksin?

Asit : Orası benim işim. Ve bundan sonra bizim olduğumuz bloka hiç bir mahkumu almaman olanları boşaltmanı da istiyorum. Bizim olduğumuz blokta sadece biz olalım. Daha rahat plan yapmak için. Yoksa hapishanedeki görevliler duyarlar ve kulaktan kulağa yayılırsa baş edemeyiz.

Duraksadı asit. ve sözlerine devam etti.

Asit : Anlaşma gereği ben üstüme düşeni yaparım. Senin işin bana gerekli olan şeyleri bulmak ve anlaşmamıza sağdık kalmak.

Yücel Erkan : Allah kahretsin . Yaz listeni yarın alacağım listeyi senden.

Asit : Anlaştığımıza sevindim müdür bey. iyi günler..

13 Ekim Gecesi : Psko Soldiers Toplantısı : Silivri Adrenalin Ceza Evi .

Asit : Çok saygılı silah arkadaşlarım. Özgürlüğümüze kavuşmanın bir yolunu buldum.

Asit in bu laflarından sonra herkes birbirine baktı. Ne o kaçacak mıyız ?

Ölüm Meleği : Susunda sözlerini bitirsin.

Asit : Teşekkür ederim Komutanım. Arkadaşlar hepimizin askeriyeye alınma sebebi belliydi. 2010 yılında gelecek kıyamet. Kuzey Amerika , Güney Amerika , Afrika kıtaları yok oldu. Et yiyen yamyamlar kıtaları ele geçirdi. Ülkede yiyerek bir tane canlı insan bırakmadılar. Bizi bu kıyamette zenginlerin paralı insanların uşağı olmamız için askeriye ye kabul ettiler. Buradakilerin çoğu yetim. Büyük büyük gökdelenler büyük büyük binalar yaptılar. Oraları korumamız için bizi evimizden yurdumuzdan ayırdılar.

Bu yamyamlar eninde sonunda er yada geç Türkiye ye de gelecekler. Çok mu güçlüyüz askeri bakımdan Asla değiliz.

Amerika rüyalar ülkesi yamyamların eline geçtiyse fazla vaktimiz yok demektir. O yüzden yapmamız gerekeni yapacak kendimizi garanti altına alacağız. Müdür bu olaylardan çok etkilenmiş ve bize ihtiyacı var. Ailesini ve kendini korumamızı istiyor. Ve bunun karşılığında özgürlüğümüzü ve hayatımızı geri alacağız. Biz askerlikten başka bir şey yapmadık bu güne kadar. Buradan eninde sonunda çıksak bile hayatta kalmak için aç kalmamak için ne yapabiliriz ?

Tek yapabildiğimiz şey askerlik. O yüzden Bu ceza evini barınak olarak kullanacağız bir müddet. Sevdiklerimizi yanımızda toplayacağız. Sevdiklerimizi yanımızda topladıktan sonra büyük bir gemi bulup güvenli bir adaya gidip orada özgür insanlar olarak yaşayacağız.

Büyük bir sessizlik oluştu.

Ateş söze girdi.

Ateş : Türkiye Cumhuriyetinde 70 milyon insan var. Hepsi bizim insanımız. Zenginde bizim insanımız fakirde. Hepsini ölüme terk edemeyiz.

Ölüm Meleği Asit e sinirli bir ses tonuyla.

Ölüm Meleği : Bütün insanları bu yamyamlardan kurtaramazsın. Onlar bizi buraya bir bok çuvalı gibi attıysa öyle bir de terk ederiz ki sen bile şaşarsın. Bu saatten sonra dünya s.kme minare başka bir yerime! Ben bu 8 adamı ailem olarak görüyorum. Dışarıda da Ailem gibi gördüğüm insanlar var. Biz birlikte büyüdük birlikte savaştık birlikte buradayız. Ben bu işte evet diyorum. Ben varım.

Ölüm Meleği ben varım dedi ve elini ortaya doğru uzattı. Elini uzatır uzatmaz. Mustafa elini Ölüm Meleğinin üstüne koydu ve şunu dedi :

Sen varsan kral bende varım. Yaşasın yeni kral !

Tuncay Bende varım dedi. Elini oda koydu.

Ve diğerleri de takip etti. Ateş dışındakiler. Ve Ateş abisine baktı. Gözlerine baktı. Onu yalnız bırakamazdı. O yüzden oda istemeyerek te olsa elini koydu.

Ve Ölüm Meleği Bağırarak ve oda yankılanarak şunları söyledi :

Herkes ben söyledikten sonra tekrar etsin !

Ölüm Meleği : Bu sekiz kişiyi ailem olarak göreceğime!

Hep bir ağızdan tekrar ettiler : Bu sekiz kişiyi ailem olarak göreceğime!

Ölüm Meleği : Psko Soldiers in herhangi bir üyesinin Ailem dediği dışarıdaki insanları da ailenin bir ferdi olarak göreceğime.

Psko Soldiers : Psko Soldiers in herhangi bir üyesinin Ailem dediği dışarıdaki insanları da ailenin bir ferdi olarak göreceğime.

Ölüm Meleği : Onlardan tekinin yaşaması için bile kendimi feda edeceğime

Psko Soldiers : Onlardan tekinin yaşaması için bile kendimi feda edeceğime

Ölüm Meleği : Bütün hayati kararların ortak alınacağına

Psko Soldiers : Bütün hayati kararların ortak alınacağına

Ölüm Meleği : Bu sekiz kişinin dışında kimseyi verdiğimiz kararlara ortak etmeyeceğimize

Psko Soldiers : Bu sekiz kişinin dışında kimseyi verdiğimiz kararlara ortak etmeyeceğimize

Ölüm Meleği : Birimizin yaşaması için diğer 7 kişinin ölmesi gerekiyorsa kendimizi kardeşimiz için feda edeceğimize

Psko Soldiers : Birimizin yaşaması için diğer 7 kişinin ölmesi gerekiyorsa kendimizi kardeşimiz için feda edeceğimize

Ölüm Meleği : Birbirimize asla hiç bir şart artında yalan söylemeyip kendi menfaatlerimiz ve duygularımızla harekat etmeyeceğimize

Psko Soldiers : Birbirimize asla hiç bir şart artında yalan söylemeyip kendi menfaatlerimiz ve duygularımızla harekat etmeyeceğimize

Ölüm Meleği : Şerefim

Psko Soldiers : Şerefim

Ölüm Meleği : Namusum

Psko Soldiers : Namusum

Ölüm Meleği : Bayrak Kan Vatan

Psko Soldiers : Bayrak Kan Vatan

Ölüm Meleği : 4 Kitap Üzerine

Psko Soldiers : 4 Kitap Üzerine

Ölüm Meleği : Yemin Ederim.

Psko Soldiers : Yemin Ederim.

Ölüm Meleği : Bunları bozan kim olursa olsun cezası ölümdür.

Psko Soldiers : Bunları bozan kim olursa olsun cezası ölümdür.

Ölüm Meleği : Psko Soldiers.

Psko Soldiers : Psko Soldiers.

Sonra gümüş kaplı bıçak getirildi. Sapı işlenmiş parlıyordu. Herkes avucunun içini kesti. ve herkes birbirlerine sırayla kanlarını verdi.

Asit ertesi sabah Müdür beyin odasındaydı.

Yücel Erkan : İstediklerinin listesini yaptın mı ?

Asit : Evet yaptım tam liste burada.

Müdür Bey Listeyi dikkatlice inceledi.

Yücel Erkan : Bunların bazıları neredeyse imkansız.

Asit : İmkansız diye bir şey yoktur.

Yücel Erkan : Amerikan Hummerlarını nereden bulacağım konusunda bir fikrin var mı ?

Asit : Evet var. Tansu Çiller zamanında Amerikaya şirin gözükmek için 150 tane hummer marka araba alındı biliyor musun.

Yücel Erkan : Evet öyle bir şey duymuştum fakat onları istesem de bana vermezler.

Asit : İstemeyeceğiz gidip alacağız. Bir gece tek bir operasyonla gidip ihtiyacımız kadarını alacağız. Peşine düşmeyecekler bile.

Yücel Erkan : Bu tamamen delilik ve saçmalık!

Asit : Merak etme hiç bir şekilde izimizi bulamazlar.

Yücel Erkan : Napacaksın bu hurdaları ?

Asit : Buradan kaçmak zorunda kalırsak arazide her koşulda gidebilen bir araca ihtiyacımız var. tank kadar dayanıklı ve sağlam. Bir araba kadar hızlı ve sessiz.

Yücel Erkan : Peki nasıl yapacaksınız

Asit : Sen hummerların nerede saklandığını bulacaksın bizde bir gecede kaldırıcaz 10 tanesini.

Yücel Erkan : Zor olacak ama halletmeye çalışacağım.

Asit : Diğer istediklerim de sorun var mı patron ?

Yücel Erkan : Hayır yok öyle yada böyle hallederim. Zor olan hummerlar.

Asit : Merak etme zaten hummerları aldığımızda bana hak vereceksin. hayatımızı kurtaracaklar. Ayrıca hapishane planını da görmek istiyorum.

Yücel Erkan : Neden ?

Asit : Bazı değişiklikler yapabiliriz. Güvenlik açısından. Giriş kapısını kapatıp . Ana giriş kapısını değiştirebiliriz. Güvenlik sadece.

Yücel Erkan : Tamam öyle olsun planlar öğleden sonra elinde.

Asit : Çok gecikmeden elimizde güç varken bu değişiklikleri yapalım sonra geç olabilir.

Yücel Erkan : Tabiki de haklısın..

Planlar istenildiği gibi gidiyordu. Asit hapishane planlarını yazıyor çiziyor uyguluyordu. Bir kaç gün sonra cezaevinde ufak değişiklikler yaptı. Ana giriş kapısının önüne bir kapı daha yapıldı. Ana giriş kapısından 15 metre uzaktaydı. kapı. Ve bu kapı dışa doğru açılıyordu. Cezaevine giriş çıkış buradan sağlanacak ve iki kapı olacaktı. Bu bölgeye tampon adını vermişlerdi. Cezaevi müdürü Asit in isteklerini bir bir yapıyordu. Adam çağresizdi. Cezası az kalmış mahkumları teker teker evlerine yolluyordu.

Alınacak Hummerlar ise nerede oldukları bulunmuştu. Ve bir gece tereyağından kıl çeker gibi hummerları aldılar. Ama Asit in ceza evi müdürüne dediği gibi 10 değil 20 tane hummer almışlardı. Öbür 10 Hummeri Asit in yaptırdığı evde sakladılar. Diğer hummerlarıda Cezaevinin tamirhanesinde saklıyorlardı. Olay pek duyulmadı Asit haklı çıkmıştı.

Fakat ceza evi müdürü sakladıkları 10 hummeri asla bilmiyordu. Hummerlar üstünde modifiye yapıyorlardı. Yakıt deposu hacmi 85 Litre. Bir depo yakıt ile ortalama 560 Km yol gidebiliyor. Fakat Asit bu yakıtın onlara bazen yetmeyeceğini o yüzden yakıt hacmini üç katına çıkartmak için Hummerlerin yakıt depolarını değiştirdi. Motorlarında küçük oynamalar yaptı. Yeni lastikler getirildi. Herkes kendine bir araba seçmişti. Fakat birlikte hareket edecekleri için seçmeleri sadece yaşayamadıkları çocukluklarını bastırmaktan başka bir şey değildi. Hummerlara telsizler takıldı. Hapishane müdürünün göz yummasıyla beraber Marmara bölgesinin tamamında çekecek güçlü frekansları olan telsiz vericileri her bir yere takıldı. Hemen her şey hazırdı. Psko Soldiers ünlü bir benzin firmasının Üç adet benzin dolu kamyonunu da gasp etmişti. Artık psko soldiers kendini düşünen bir grup paralı asker gibi bir formata bürünmüştü. İstanbulu kendi menfaatlerince yağmalıyorlar istediklerini alıyorlardı.

Cezaevinde birer mahkumlardı aslında fakat cezaevi müdürünün korkaklığı yüzünden dışarıda cirit atıyorlardı. Askeri kimlik kartlarına tekrardan kavuşmuşlardı. Askeri üniformalarına da tabiki de.

Aralık ayında virüs avrupa kıtasında görülmeye başladı. Avrupada tam bir kaos hakimdi. Bu sefer yanma sırası Avrupadaydı. Avrupada virüsün başlamasıyla beraber

Müdür Bey harekete geçti : Bütün Türkiye alarmdaydı. Kimse orada cezaevindeki mahkumları umursamıyordu. Mahkumları birer ikişer evlerine gönderiyordu. Zaten fazla da mahkum kalmamıştı artık. Bir kaç hafta içinde hapisanede hiç bir mahkum kalmayacaktı. Zaten öyle bir alarm daydı ki dünya hapishaneyi denetlemek gelip görmek kimsenin aklına bile gelmiyordu. Zaten şehirden de 12 km uzaktaydı. İnsanlar panikteydi. İnsanlar dağlara köylere gitmeyi düşünüyorlardı. Kimse mahkumlarla dolu bir hapishanede saklanmak istemezdi. Ama hiç kimse bilmiyor du ki mahkumlarla dolu hapishane bomboştu.

Ölüm Meleği Hummer marka arabanın son kontrollerini yaptı. Ve işi bitmişti. Elleri yağ içindeydi. Asit yanına yaklaştı. Cebinden sigara paketini çıkarttı. Ölüm Meleği ne uzattı. Ölüm Meleği sigarayı aldı. Önce Asit in sigarasını sonra kendi sigarasını yaktı. Ne düşünüyorum biliyor musun diyerek söze girdi.

Ölüm Meleği : Şu virüs olmasaydı hiç bir şeydik. Ya ayakkabı boyuyorduk ya değnekçiydik yada sokakta bali tiner çekiyorduk. Bu virüs olmasaydı bu yaşlarda ölmüştük kim bilebilir. Virüs hızla Türkiye ye geliyor. Biliyorsun 70 Milyon insandan sadece çok azı ayakta kalacak bu savaşta.

Asit : Evet farkındayım. Kendimizi düşünmek zorundayız. Senin için zor olduğunu biliyorum. Ama bizim bir lidere ihtiyacımız var. Buda sensin. Hem adaletli hem merhametlisin. Gruptaki herkesi tanıyan sensin. Sana saygı duyuyorlar. İşler sarpa sarar ise bu kaos ortamından bizi ancak sen çıkartabilirsin.

Ölüm Meleği : Sen zeki bir adamsın ne işin var orduda ?

Asit : Dünyada en adaletli dağıtılmış şey akıldır. kimse payına düşenden şikayetçi değildir. Ama sanırım ben şikayetçiyim.

Yanlarına iki birayla gelen Ateş'i gördü Asit. Ve Ölüm Meleğine dönüp sonra devam ederiz efendim görüşürüz diyerek ayrıldı oradan.

Ateş elindeki biranın tekini Ölüm Meleğine Uzattı.

Hummerın kaputuna dayanmıştı Ölüm Meleği. Yanına geldi Ateşte. Biralarını içiyorlar hiç konuşmuyorlardı. Garajın kapısından dışarıya bakarak biralarını içiyorlardı.

Ateş : Abi onu aramayı düşünmüyor musun ?

Ölüm Meleği : Düşünmüyorum.

Ateş : Bence aramalısın hatta git onu al buraya getir yanındayken daha güvende olur.

Ölüm Meleği : Tabi yüksek korunaklı kapıdan gireyim. Askerlere ben sizin teğmeninizim esas duruş da durun diyip yüzbaşı yı sorayım onlarda bana selam dursunlar.

Ateş : Öyle demek istemedim sende biliyorsun.

Ölüm Meleği : Ateş ben onun için artık ölüyüm. Buraya getirip onun can güvenliğini riske atamam.

Ateş : Ekipteki insanlar için ne diyorsun ?

Ölüm Meleği : İyi çocuklardır.. Temizlerdir.

Ateş : Mustafa ve Tuncay dan başkasına güvenmiyorum ben. Onlarla da konuştum. Biz harcanacak bir mal değiliz.

Ölüm Meleği : Bizi kimse harcayamaz.

Ateş : Biz askeriz abi. Herkes harcayabilir. Biz bu oyunda piyonuz.

Ölüm Meleği : Burada gördüklerinden kim vezir peki ? kim şah ? kim padişah ?

Ateş : Onu zaman gösterecek.

Ölüm Meleği : Paranoya yapıyorsun hepsi iyi insanlardır o yüzden sorun yok.

Ateş : Sen haklı çıkarsın inşallah abi. Şimdilik erzağımız var biramız var sigaramız var her şey yolunda evet ama ilerleyen zamanlarda eğer bu yamyamlık Türkiye ye sıçradığında ortalık kan gölüne dönecek.

Ölüm Meleği : Bira için sağol. Biraz uyumak ve dinlenmek istiyorum.

Ateş : Daha konu kapanmadı abi konuşacağız.

Ölüm Meleği : Benim için kapandı.

instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.

Zombilerin Dünyası İnsula Kitabım satışta. Okunmaya layık gören, Maddi durumu olmayıp alamayan ama sosyal medyadan kitabın kapağını paylaşan herkese teşekkürler. Okunmaya layık gören, Maddi durumu olmayıp alamayan ama sosyal medyadan kitabın kapağını paylaşan herkese teşekkürler

 

Dünyanın bir milyar nüfusa ulaşması için tam yüz bin yıl geçmesi gerekmişti.

İki milyara ulaşması için ise yüz yıl gerekti ve tekrar ikiye katlanması sadece elli yıl sürdü. 1970'te dört milyar olan nüfus şu anda nerdeyse dokuz milyara yaklaştı.

40 yıl içinde tam 32 milyar insan yaşamak için savaşacaklar...

Dünya tarihinde beş büyük nüfus imhası gerçekleşmiştir.

"Croatoan'' aktif hale getirmezsek 6. İmhayı biz yaşayacağız.

Bu dünya insansız başladı, insansız son bulacak.

"ONLAR"

"YAŞANMIŞ GERÇEK CİN HİKAYELERİ"

Bu yazılanlar, Hacı Alişir Hoca'nın not defterinden ve musallata uğrayan kişinin Hacı Alişir Hoca'ya bire bir anlattıklarından yola çıkılarak öyküleştirilmiştir. Kişi ve kişilerin yakınlarının zarar görmemesi için isimler değiştirirmiş olup, yer bilgileri değiştirilmiştir. De ki: Yaratılmışların şerrinden, karanlık çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset edenin, içindeki hasedini dışarıya vurduğu vakit şerrinden; şafak aydınlığının Rabbine (Allah'a) sığınırım. (Felak 4)

 

Loading...
0%