@emrah
|
Arabayı Asit kullanıyordu. İnceden bir yağmur yağıyordu arabanın üstüne. Asit'in yanında Tuncay yayılmış bir vaziyette oturuyordu. Tuncay gözlerini kapatmış CD de çalan müziği dinliyordu. Arabada çalan şarkı Death ( Ölüm ) o death Ah Ölüm o death Ah Ölüm o death, won't you spare me over another year Ah Ölüm , bağışlayamaz mısın beni bir yıl daha ? well, what is this that i can't see with ice cold hands taking hold of me Ama görünmeyen soğuk eller ile beni çeken şey de ne ? when god is gone and the devil takes hold tanrı gittiğinde ve şeytan hakimiyeti ele geçirdiğinde, who will have mercy on your soul kim merhamet edecek ruhuna? no wealth, no ruin, no silver, no gold ne dünya malı, ne yok oluş, ne gümüş ne altın, nothing satisfies me but your soul hiçbir şey tatmin etmez beni senin ruhundan başka! well, i am death, none can excel evet ben ölüm, kimse geçemez beni, i'll open the door to heaven or hell kapıyı ben açarım cennete de cehenneme de! my name is death and the end is here benim adım ölüm ve son geldi. Arkada oturan Ölüm Meleği sigarasını içerken camdan dışarı bakıyor yağmuru izliyor ve şarkıyı dinliyordu şarkı onu sanırım biraz olsun rahatlatmıştı. Mustafa ise ağzında sigara silahını siliyordu. Sokaklar bomboştu sanki terk-edilmiş gibiydi. Yol kenarlarında yanmış yada kaza yapmış arabalar vardı. Bazı evlerin kapıları açıktı arkalarına bakmadan ilerliyorlardı. Yağmur şiddetini attırmaya başladı. Arabanın üstüne yağmur taneleri bir şarkı gibi iniyordu. Silecekler yetişmiyordu yağan yağmurdan. Mecburen yavaşlamışlardı. Ama ilerlemeye devam ettiler. Ortalıkta ne zombi nede yaşam belirtisi vardı. Navigasyonun da yardımıyla yollarına devam ediyorlardı. 2 Saat kadar yoğun yağmurda yol gittiler. Navigasyon cihazı hedefe son 250 metre dediğinde hepsi irkilmişti silahlarını doldurdular. Silahların emniyetlerini açtılar. Polis istasyonunun etrafını bir tur dönmüşlerdi. Tel örgülerle çevrili polis istasyonunda yaşam belirtisi yoktu. Ölüm Meleği : Beyler dikkatli olalım. Nereden ne çıkacağı belli olmaz dedi. Arabayı polis istasyonunun otopark kısmının giriş kapısına getirdiler. Kilit kırılmıştı içeriden zincirlenmişti. Kapıları zorladıklarında kapılar dışarı doğru bir kaç cm açılıyordu. Arabanın arkasından demir kesme aletini getirdiler. Silah yada bomba kullanırlarsa çok ses yapacağını biliyorlardı. Kapı girişinin sağ tarafını Ölüm Meleği Sol tarafını Mustafa kendine doğru çekti. Demir kesme aletinin gireceği kadar bir boşluk açmışlardı ve zinciri kestiler. Hızlı bir şekilde kapıları açarken Ölüm Meleği ve Mustafa. Asit ve Tuncay da nişan alır vaziyette içeriden çıkacak her hangi bir şeye ateş etmek için hazırlardı. Kapılar açıldı ve hızlıca arabanın içine atlayan Asit Arabayı otoparkın içine doğru sürdü. Mustafa ile Ölüm Meleği kapıyı tekrar kapattı. zincirle sarmışlardı sadece. Otoparka girdiklerinde etraf karanlıktı arabanın lambası yanıyordu. Fenerlerini silahlarının namluların üst kısmına bantla yapıştırdılar. Otopark -2 kattan Ölüm Meleği : Ben ve Asit merdivenleri alıyoruz. Mustafa Tuncay siz asansörle çıkın. Yukarıda buluşuruz. Mustafa asansörü çağırdı ve kapı açıldı. Asansörde -2 -1 0 1 düğmeleri vardı. 0 a gitti eli ve 0 a bastı. Asansör yukarı doğru çıkmaya başladı. Tuncay ın gözü asansör ün sayılarındaydı. -2 -1 0 Ve asansörün kapı açılma sesi geldi. Mustafa ve Tuncay Silahlarını kapıya doğru doğrultmuşlardı. Kapı açıldı ve bir kız çığlığı geldi. Mustafa ve Tuncay zombi beklerken karşılarında iyi organize olmuş polisleri onların eşlerini ve çocuklarını görmüşlerdi. Merdivenlerden sesi duyan Asit ve Ölüm Meleği hızlıca merdivenleri çıkmışlardı. Kapıyı kırıp silahlarını insanlara doğrultular. Karşılarında polisleri gören Psko Soldiers. den Ölüm Meleği : Ölüm Meleği : Herkes sakin olsun. Herkes yavaşça silahlarını indirsin beyler. Dışarıda yeterince bela var zaten. Birde birbirimizi öldürmeyelim ! Herkes yavaşça silahlarını indirsinler. Lütfen diye bağırdı. Polis Memuru : Tamam önce adamlarına söyle indirsinler silahları. Ölüm Meleği : Tuncay Mustafa indirin silahlarınızı devletin polisine mi sıkacağız. Ölüm Meleğinin bu emrinden sonra Tuncay ve Mustafa silahlarını indirdiler. Polis memurları da indirdiler silahları. İçlerinden bir polis memuru Burada ne işiniz var diye sordu ? Ordunun buradan gittiği çok uzun zaman oldu diye ekledi. Asit : Buradaki uydu resimlerine bakmaya gerdik ve dışarıdaki helikopter için buradayız bunları alıp gideceğiz dedi. Polis Memuru birden celallendi. Biz burada ne bok yiyeceğiz dışarıdaki helikopter bizim buradan kaçmamız için tek yol. Ölüm Meleği : İçinizde o kanatlı kuşu kullanacak biri var mı ? Polis Memuru : Vardı.. Fakat hastalandı ve öldü. Ölüm Meleği : Peki o kanatlı kuşu nasıl uçuracaksınız ? Uç bebeğim diye okşayacak mısınız ? yada helikoptere oral sex mi yapacaksınız uçması için ? Polis Memuru : Doğru konuş ! burada aileler var. Kaçmak için tek şansımızı sizi vermeyeceğiz. Ölüm Meleği : Peki vermeyin bakalım. Polis Memuru : Uydu resimlerini yada her neyse onları alın ve defolun gidin buradan. Ölüm Meleği : Bu kadar asabi olma. Asabiyet seni erken yaşta öldürtür. Kaç gündür buradasınız ? Polis Memuru : Bir kaç gündür. Bu arada Mustafa ve Asit uydu bağlantısını kendi bilgisayar bağlantısına aktarmaya çalışıyordu. Uydu kodelerini bir cd ye kaydediyorlardı. Ölüm Meleği : İşiniz ne zaman bitiyor ? Mustafa yarım saate kadar diye cevap verdi. Ölüm Meleği : Cebinden sigarasını çıkarttı. Bir dalını kendi ağzına koyarken öbür dalını da Tuncay a doğru fırlattı. Polis Memuru : Siz peki asker misiniz diye sordu ? Ölüm Meleği : Evet askeriz. Ama bu lanet şeyler geldiğinde unutulduk. Eskiden Devlet Millet için çalışırdık şimdi ise sadece Hayatta kalmaya çalışıyoruz kendi başımıza. Artık Hükümet devlet millet için değil yalnızca hayatta kalmak için savaşıyor ve onun için uğraşıyoruz. Polis Memuru : Nerede kalıyorsunuz ? Saklandığınız bir yeriniz olmalı .. Ölüm Meleği Sigarasından bir duman aldı. Polis Memurunun gözlerinin içine bakıp sırıttı. Ve Ölüm Meleği : Biz fare değiliz saklanalım. Saklandığımız bir yer yok. Asla da olmadı. Savaşıyoruz çarpışıyoruz. Polis Memurlarının bir tanesinin çocuğu anne onlara söylemeliyiz dedi. Annesi çocuğa sus bebeğim dedi. Ölüm Meleği bu konuşulanları duymuştu. Ölüm Meleği ona doğru baktı. Neyi söylemelisin ? Aslında babanın ve buradaki herkesin polis olmadığını ve buraya da yeni geldiğiniz ve günlerdir aç olduğunuzu mu söyleyecektin bana ? burada sıkışıp kaldığınızı. Korkak baban ve arkadaşlarının zombiler bizi ısırırlar diye göt korkusundan kafalarını pencereden dışarıya bile çıkaramadığını mı ? Tuncay bu olanlara gülerken Ölüm Meleği tekrardan bağırdı ? Bitti mi işiniz beyler.. Kahveden adam mı çağırayım ! Asit : Bitmek üzere efendim. Polis Memurları ve aileleri şaşkındı Ölüm Meleğinin laflarının üstüne. Polis Memuru birden hışımla Ölüm Meleğinin üstüne yürüyerek yumruk atmaya çalıştı. Ölüm Meleği Polis Memurunun Elini Kaptı arkaya doğru çevirdi ve duvara yapıştırdı. Diğerleri Ölüm Meleğinin üstüne gelmeye çalıştılar Tuncay hiç tavsiye etmem beyler diyerek onları tehdit etti. Diğer erkekler oturdukları yerden ayağa kalkmış bir vaziyette kıpırdatmadan kaldılar. Birbirlerine bakıyorlardı. Ölüm Meleği : Burada askerde polis te devlette biziz ! O yüzden ihtiyacımız olan her şeyi alıp gideceğiz. Sizden de izin istemiyorum hiç bir şekilde. Burada kalmanıza izin veriyorum! Bu yeterli ! Bir tane kadın : Lütfen bizi de yanınızda götürün . Ölüm Meleği duvara yapıştırdığı adamı duvardan aldı ve diğerlerinin olduğu yere doğru hızlıca fırlattı. Kimseyi alamayız yanımızda götüremeyiz ! Siz dışarıdaki zombiler için konuşan ve kaçan hamburgerler bizim içinde bizi yavaşlatmaktan başka bir şey değilsiniz. Bir avuç hırsız, kadınlar ve çocuklar sizi yanımda götürüp de çocuk bakıcılığımı yapacağım diyerek sözlerini tamamladı. Beyler hazır mısınız diye Mustafa ve Asitte tekrar seslendi. Asit tamamdır son kontroller diye cevap verdi. Ölüm Meleği : Asit Mustafa siz hummera . Helikopter pistine çıkartın Jeepi. Hadi Tuncay gidiyoruz . Ve tam o sırada Polis Memuru belindeki silahı çıkartı. Helikopteri almanıza izin veremem diyerek Tuncay ve Ölüm Meleğinin Üzerine doğrultu silahı. Diğer üç dört adam da silahlarına davranmışlar Tuncay ve Ölüm Meleği nin üzerlerine silahlarını cevirmişlerdi. Ya bizi de götürürsünüz yada helikopter burada kalır diye cevabını yeniledi. Ölüm Meleği : Adın nedir diye sordu ? Polis Memuru : Ne önemi var ki ? Ölüm Meleği tekrarladı adın nedir ? Polis Memurunun arkasında duran kadın onun adı Nedim dedi. Ölüm Meleği : Çocuğun var mı nedim ? Polis Memuru : Evet var. Ölüm Meleği : Sana neden ismini sordum biliyor musun nedim ? Polis Memuru : Neden dedi ? Ölüm Meleği : Öldüreceğim insanların genelde isimlerini bilmeden vururum derken silahını çıkardı ve Nedimi diz kapağından vurdu. Nedim acı içinde yerde kıvranmaya bacağım bacağım demeye başladı. O arada . Mustafa 9 yaşında olan bir erkek çocuğunun kafasına silahı dayadı. Ve etraftakilere seslendi. Mustafa : Beyler bayanlar bu çocuk kimin bilmiyorum ama üçe kadar sayacağım eğer silahlarınızı yere bırakıp arkanızı dönmezseniz bu çocuğun beynini duvardan temizlemeniz için epey bir vaktiniz olur . O arada bir kadın oğlum diyerek hamle yapmak isterken yanında duran adam onu tutarak sakinleştirmeye çalışıyordu. İçlerinden en yaşlı erkek ise alın istediklerinizi ve gidin diye çıkıştı. Hepsi silahlarını yere koymuşlardı. Ölüm Meleği : Mustafa çocuğu arabaya götür. Helikopter pistine geldiğinde çocuğu teslim edersin. Beyler Bayanlar eğer ki arkamdan ateş etmeye kalkarsanız buradaki herkesi ayağından bacağından vururum topal olarak ömrünü geçirir. Burayı da cayır cayır yakarım. Mustafa tamam dercesine kafasını salladı. Mustafa çocuğun kolundan çekerek asansöre doğru ilerledi. Tuncay ile Ölüm Meleği ise helikopter pistine doğru gidiyorlardı. Helikoptere yakıt koymaya başladı Tuncay. Helikopter çalışıyordu. O sırada Mustafa Asit ve çocuk arabayla geldiler. Ölüm Meleği Asitte sen helikoptere geç ben uçarken ölmek istemiyorum bu manyağın sağı solu belli olmaz biz mustafa ile arabayla gelelim dedi. Tuncay Neden lan korkma diye güldü. Ölüm Meleği Bunu da zombilere satma da la diye karşılık verdi. Helikopter Tuncay ve Asitle birlikte havalandı. Arama kurtarma istasyonunun kapısında çocuğun annesi ve babası bekliyorlardı. Mustafa çocuğa koşmaya başla dedi. Çocuk koşarak ailesinin yanına gidiyordu. Annesi çocuğa sarıldı. Ölüm Meleği : Yaptığımız sence doğru mu Mustafa ? Mustafa : Yaptığımız şeyin doğru olup olmadığını bilmiyorum. Ama yapmamız gereken buydu. İçeride 17 kişi var. Hepsini götüremeyiz. O sırada yaşı 17-18 olan bir genç kapıdan elinde silahla fırladı. Bunu size ödeteceğim piç kuruları orospu çocukları diyerek ateş etmeye başladı. İlk kurşun arabanın kaputuna gelmişti. İkinci kurşun ise sekmiş mustafanın sol kolunu sıyırıp geçmişti. Hemen eğildiler. Mustafanın kolundan kan akıyordu. Lanet olsun seni öldüreceğim diye bağırdı mustafa. Çocuk küfürler etmeye devam ediyordu. Bizi de alsanız ne olurdu şerefsizler ! Helikopter tek kaçış yolumuzdu. Ölüm Meleği : Artık önemi yok çocuk ! bir ölüyü yanımızda taşıyamayız. Üçüncü kurşunu dördüncü kurşunu beş altı yedi sekiz dokuz on on bir el silah sesi duyuldu. Çocuk peş peşe ateş ediyordu. Ölüm Meleği sayıyordu. 12 dedi 13 dedi ve 14. Çocuk son kez daha silahın tetiğine dokundu fakat boştu. Tekrar tekrar bastı fakat gene de boştu. Ölüm Meleği : Neredeyse öldürüyordu Mustafa seni bu amın oğlu . Mustafa : Evet neredeyse diyerek güldü. Mustafa hızlıca eğildiği yerden kalktı Tek kurşunla çocuğu yere yıktı. Kurşun girdikten sonra çocuk ellerini aşağıya doğru saldı ve ağır ağır yere doğru düştü. Hafiften yağan yağmur çocuğun kanını sulandırıyordu. Çocuk gözleri kapalı yağmur damlaları suratında damlacıklar oluşturuyordu. Sakalları bile çıkmamıştı daha. Çocuğa giren kurşun çocuğun kalbinin dört parmak altından isabet etmişti. Bu arada silah seslerini duyan zombiler kan kokusunu da alır almaz Polis istasyonuna doğru yönelmişlerdi. Bundan kimsenin haberi bile yoktu. Yerde hareketsizce yatan çocuğun başına bir kadın koştu. Oğlum diye feryat ediyordu. Yerde yatan çocuğa sarılıyor kokluyordu. Ölüm Meleği : Mustafa biraz önce bir çocuk öldürdün. Mustafa : Öldüreceğimi söylemiştim kanka.. Hadi gidelim artık. Arabanın şöför koltuğuna binerken Ölüm Meleği yerde yatan çocuğu ve annesinin başında ağlamalarını gördü. Dona kalmıştı. Mustafa Hadi kanka artık gidelim! Ölüm Meleği hiç bir şey diyemeden kapıyı açtı ve arabanın içine oturdu ki ; Allah belanızı versin diye içeriden bir yaylım ateşi başlamıştı Mustafa ve Ölüm Meleğine doğru. Ölüm Meleği direk arabaya bindi ve arabayı çalıştırdı. Belinden çıkardığı 14 lüyü hazırladı. ve arabanın önünü bir anda ateş edenlerden tarafa çevirdi ve ateş etmeye başladı. Bu sırada içeriden çığlıklar gelmeye başlamıştı. Zombiler otoparkın kapısından istasyona doğru girmişlerdi. Kadınlar kızlar ve çocuklar kapıdan kaçmaya çalışıyordu. Kapıda Ölüm Meleğine ve Mustafa ya doğru ateş eden polis memurunun tekini zombi boynundan ısırmaya başlamıştı. Zombi polis memurunun boynundan bir parça almıştı. Polis memurundan fışkıran kanlar etrafa saçılıyordu. Arama kurtarma istasyonunun helikopter pistine bakan kapısından yüzlerce zombi çıkıyordu. Mustafa nın vurduğu çocuğun annesini zombiler ısırmaya başladı. Mustafa nın öldürdüğü çocuğu da zombiler yiyorlardı. 9 yaşındaki çocuğun tekini zombiler parçaladılar. İnsanlar çığlık atarken zombiler den de zevk sesleri yükseliyordu. Zombiler önlerine geleni yiyorlar parçalıyorlardı. Ortam tam bir kan gölüydü.
|
0% |