Yeni Üyelik
4.
Bölüm

Intro - Amerika Part 2

@emrah

Kitap hakkında düşüncelerinizi (Olumlu yada olumsuz) paylaşırsanız çok mutlu olurum. Satır arası yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okumaya layık gören, kütüphanesine ekleyen, beğeni ve yorum atan, realist videoları yapan herkese teşekkürler.

Addison, Gage, Jesica, Jason, Destiny, Kevin, Küçük çocuk Lambert, Sevgili çift Awa ve Calvin ile birlikte yolculuk başlamıştı.

Destiny kasabadan çıkarken gördüklerine gözlerine inanmıyordu. Tüm kasaba, tanıdığı herkes, tanımadığı dost yüzler, herkes zombiye dönüşmüş ve sağ kalanları yiyorlardı.

Destiny evinin önünden geçtikleri sırada daha da dikkatli bakıyordu. İçinde korku endişe ve hüzün vardı. Kalbi sıkışıyordu resmen.

Çok sevdiği komşusunu, büyük kızının yediğini gördüğün de güçlü görünmeye çalışsa da, yanaklarından göz yaşları süzülmüştü.

Yanmış veya kaza yapmış arabaların, insan cesetlerinin arasından geçerek kasabanın dışına çıktılar. Yirmi yedi kilometre uzaklıktaki diğer kasabaya ulaşmaya çalışıyorlardı. Oradan da ana yola doğru çıkıp onları kurtaracak bir yerlere sığınmayı umut etmekten başka çareleri yoktu.

Kevin arabayı kullanırken, Jason ise radyo frekanslarını kurcalıyor ve bir duyuru arıyordu. Cızırtıdan başka herhangi bir şey gelmiyordu.

Kevin ileride benzin istasyonunu gördü. Benzinleri vardı. Ama yine de tüm benzini arabaya almak istiyordu. Belki haftalar boyu hiçbir şey bulamayabilir, karşılarına insan bile çıkmayabilirdi.

Otobüsü benzin istasyonuna çekti. Arabadan aşağıya inerken, diğerleri şaşkın şaşkın ona doğru bakıyorlardı. Otobüsün benzinini doldururken, Gage ve Calvin benzin istasyonunun içine bakacaklardı. Kewin Jason'u da onlarla gönderdi. Belki birkaç tane bidon bulurlardı. Benzin deposunu doldurduktan sonra Kewin, bagajdaki benzin bidonlarını da doldurmaya koyuldu. İki tane beş litrelik bidondu ama olsun yine de hiç yoktan iyiydi.

Gage Calvin ve Jason benzin istasyonundan içeri girdiler. Her yer yerli yerinde duruyordu. Ama terk edilmiş gibiydi.

Gage, sevgilisi Jesica'nın isteklerini toplarken, Calvin ise yararlı olan şeylerin peşinde koşuyordu. Jason ise panik bir şekil de bidon bulma hevesindeydi.

Calvin dondurulmuş ürünlere baktığı sırada, rafların arasından bir zombi çıktı ve Calvin'i yakaladı.

Calvin'in boğazından yakalayan zombi, Calvin'e dişlerini geçirmek istiyor ve aralarındaki mesafeyi kapatmak için tüm gücüyle Calvin'i kendine doğru çekmeye çalışıyordu.

Zombinin saldırdığını gören Jason birden bağırarak marketin dışına doğru kaçtı. Kevin birden kafasını kaldırıp, o yöne doğru baktı. Jason'un koşarak geldiğini gördü.

Jason bağırıyordu. 'Zombi' diye. 'Gidelim gidelim' demeyi ihmal etmiyordu. Kevin yanındaki sopayı eline aldı ve marketin içine daldı. Calvin ve Zombi arasındaki mücadele devam ediyordu. Zombi bu mücadeleyi kazanmak üzereydi. Gage de kendini çoktan marketten dışarıya atmış ve içeride olan biteni izlemeyle meşguldü. Gege dışarı çıkarken yeni sevgilisinin istediklerini sıkı sıkıya tutmaya devam ediyordu.

Calvin'in enerjisi bitmek üzereydi artık. Kevin elindeki sopayı Zombinin kafasına sertçe vurdu. Yere düşen zombinin kafasına birkaç kere daha vurdu. Zombinin kafa tası parçalanmış ve beyni zemine yavaş ve ağırca akmaya başlamıştı.

Calvin ve Kevin soluk soluğa kalmışlardı. Calvin Kevin'in omzuna dokundu ve 'Teşekkür ederim' dedi ve bir soluk daha aldı. Sonra tekrar 'teşekkür ederim' dedi.

Yavaşça dışarı çıktığı gibi bağırmaya başladı Calvin.

'Sizi şerefsizler, Beni ölüme terk ettiniz, daha ısırılmamıştım' diyerek Gage'nin suratına bir yumruk attı. Gage yere düştü. Calvin üstüne çullandığı gibi Gage'yi dövmeye yumruklamaya başladı. Otobüsün içindeki kadınlar çığlık çığlığa olan biteni izliyor ve hiçbir anlam veremiyorlardı.

Kevin Calvinle Gageyi güç bela ayırdı. Sonra Gage ve Jason'a döndü ve 'ısırılmadıktan sonra, arkadaşımıza yardım ediyoruz' diyerek bağırdı.

Gage ağzından akan kanı eliyle silerken, Calvin tekrar saldırmak için hamle yapsa bile, Kevin'i geçemedi. 'Calvin yeter bu kadar, tadımız kaçmasın' diyerek uyarıda bulundu. Calvin ise siniri daha geçmemişti. Kız arkadaşı Awa ona sıkıca sarılınca biraz olsun sakinleşmiş görünüyordu.

Otobüsteki kadınların da yardımıyla marketteki her şeyi otobüsün içine taşıdılar. Birçoğu abur cubur olsa da, yine de günlerce onları idare edebilirdi. Güneş artık batmak üzereydi. Kasabaya karanlıkta girmemeye karar verdiler.

Otobüsü güvenli olduklarını düşündükleri bir yamacın arkasına sakladılar ve otobüsün içinde geceyi geçireceklerdi. Herkes bir saat nöbet tutacak ve her hangi bir şeyde, ne olursa olsun diğerlerini uyaracaktı.

Kimse birbiriyle çok konuşmuyordu. Otobüsün içinde sessizlik hakimdi.

Calvin söze girdi.

'Siz nerede kaşılaştınız?' diye sordu. Gage ve Jesica çok oralı olmadılar.

Addison söze girdi. 'Arkadaşlarımızla beraber bir partideydik. Bir anda ortalıkta zombiler görülmeye başladı. Alkollüydük. Ne olduğunu bile anlamadan kendimizi dışarıya attık. Sonra Kevin'in evinde sığındık birkaç gün. Sonrasında size denk geldik. Hepimizin hikayesi bu kadar.

Calvin 'Bizde Awa ile dışarıda bir şeyler yiyorduk. Sonra cama birisi çarptı. Her yeri kan içindeydi. Başta madde bağımlısı filan sandık, Hatta Awa ile beraber adama üzüldük. Garsonlardan bir tanesi yardım etmeye çalıştığı sırada, garsonu ısırdı. Sonrasında ise olay kontrolden tamamen çıktı. Arabaya binip evimize gitmeye çalıştığımız sırada, her tarafta çığlıklar silah sesleri duymaya başladık. Sonrasında zombiler tarafından yenen çiftle karşılaştık. Onlarla beraber hareket ettik. Sonrasında ise buradayız.'

Sabahın ilk ışıklarına kadar yarı uyanık, yarı uyur devam ettiler. Addison, Gage, Jesica, Jason, Destiny, Kevin, Küçük çocuk Lambert, Sevgili çift Awa ve Calvin. Güneş doğduğun da onları neyin beklediğinden habersizlerdi.

Ertesi gün Calvin direksiyonun başına geçti. Kevin ise tam yanında oturuyordu. Diğer kasabaya çok az kalmıştı. Oraya doğru devam ettiler.

O turistleri ağırlayan, hediyelik eşya satan, festivallerin düzenlendiği içkilerin su gibi içildiği kasaba harabeye dönmüştü. Yollar da, insan ölüleri, pıhtılaşmış kan gölleri, insanlara ait etler ve kemikler vardı. Yoğun bir ölü kokusu ile beraber, protein yanması sonucu çıkan kokuda kasabayı kaplamıştı.

Evlerinde mahsur kalmış kasaba sakinleri elleri ile camlara vurup yardım istiyorlar ve bağırıyorlardı. Belki içlerinden onlara yardım etmeyi istemek geçse bile, hiç kimse bunu dillendirmiyordu.

Calvin arabayı kullandı ve kasabadan ayrıldılar. Kimse mahsur kalanlar hakkında en ufak bir yorumda bulunmadı.

Onları kaderlerine terk ettiler.

Ana yola çıkarak, şehir merkezine doğru hareket ediyorlardı. Ana yol dört şehri birbirine bağlayan, daha çok kamyonların güzergahı olan bir yoldu. Başka bir yol daha vardı ama bu yol daha güvenliydi Kevin için. Başka kasabalara uğramak, insanların olduğu yerlerden geçmek, onların sonunu getirebilir, zombilerin saldırısı kadar, kurtulmak için her şeyi yapacak insanlar da tehlikeliydi. Belki de zombilerden daha tehlikeliydiler.

Belki zamanları çok vardı ama geçen her dakika bir insanı belki de yüzlerce insanı daha zombi oluyordu.

Öğrenci otobüsünü çok hızlı kullanmadan sürmeye devam etti Calvin. Söyleyemese bile aklı kasabada yardıma muhtaç insanlarda kalmıştı.

Bir anda sağ ön tekerlek patladı. Araba bir sağa bir sola savruldu. Calvin hızlı gitmediği için hemen toparlayarak kenara çekti. Tekerlek kullanılamaz haldeydi.

Servis otobüsünün tekerleğini değiştirmek biraz vakitlerini aldı. Üç saate yakın bununla uğraştılar. Patlamış ve erimiş lastiği çıkarmak da biraz zorlanmışlardı. Tekrar yola koyuldular. Bir süre gittikten sonra ileride bir tane otel ve önünde birkaç tane tır ve bir düzine kadar kamyon gördüler.

Jason hemen söze girdi. 'Burayı biliyorum ben. Kamyoncu Bill'inin yeri burası, otel, büyük bir restoran ve bar var.' Dedi.

Kevin biraz düşündü. 'Buraya geliyor muydun daha önce ?'

Jason 'Babamla gelirdik.'

Calvin 'Kevin ne dersin burada bir süre saklanabilir miyiz ?'

Kevin durdu. 'Olabilir' dedi ve duraksadı. 'İçerisi zombilerle dolu olabilir. Temkinli olursak zombiler de olsa içeride temizlyebiliriz.'

Gage plana dahil olmak gibi bir niyeti yoktu.

Kevin 'Birlikte iyi bir plan yaparsak zombileri haklayabiliriz' dedi.

Yavaşça tesise yaklaştılar. Tesis düşündüklerinden de büyüktü. Etrafı duvarlarla çevrili ve dışında büyük bir otoparkı vardı. Tesisin kapısının önüne geldiklerinde içeride zombileri gördüler.

Kevin otobüsü tesisin içine doğru sürdü. Güneşlikte bulduğu muhtemelen öğrencilerin dinlediği cd yi otobüsün teybine taktı. Teybin sesini sonuna kadar açtı. Müzik sesi zombilerin dikkatini tamamen onlara çekmişti.

Tesisten otobüsü dışarıya çıkardı. Sonrasında ise yavaşça ilerledi. Zombilerin onu takip etmesini istiyor gibiydi. Zombiler otobüse yaklaştıkça hızlanıyor sonra otobüse yetişmeleri için bekliyordu. İki saate yakın bu oyuna devam etti.

Ani bir dönüş yaparak tesise son hızla gitti. Valenin olduğu küçük camlı odaya girerek anahtar seçti. Benzin istasyonunda bulduğu tabancayı kontrol etti. Dört tane mermi duruyordu içinde. Bir benzin bidonunu yanına alarak kamyonu çalıştırdı.

Celvin de başka bir kamyon ile Kevin'i takip ediyordu. Kimse ne yaptıklarını anlamıyordu.

Kevin telsizi eline aldı. 'Calvin beni duyuyor musun?'

Calvin 'Evet duyuyorum ne planlıyoruz?'

Kevin 'Sen dediğim zaman geride kal. Sonra beni bekle.'

Calvin 'Tamam'

Kevin kamyonu doğrudan doğruya zombilere doğru sürüyordu. Zombiler de geri dönmüş tesise tekrar dönüyordu kafile halinde. Yaklaşık yüz elli kadar zombi vardı.

Kevin kamyonu zombilere iki yüz metre kala durdurdu. Kamyondan hızlıca aşağı indi ve benzin deposunun kapağını açtı. Sonra da elindeki benzin bidonunun içine batırdığı bezi, depoya yerleştirdi. Sonrasında ise benzini yere dökerek yol yaptı.

Kevin'i gören zombiler daha hızlı yürümeye başlamışlardı.

Kevin ise son derece soğukkanlı hareket ediyor. Panik yapmadan planını uyguluyordu. Yüz metre kadar uzaklaşmıştı kamyondan. Zombiler de kamyona artık gelmek üzereydiler. O sırada çakmağı çaktığı gibi benzini yaktı. Yanan benzin hızla kamyona doğru giderken , Kevin ise ters istikamete doğru tüm gücüyle kaçmaya başladı.

Birden kamyon alev aldı. Zombiler de bundan nasibini almışlar ve yanmaya başlamışlardı. Sonrasında ise kamyon birden patladı. Etrafındaki tüm zombiler parçalara ayrılmıştı.

Calvin ve Kevin keyifle gülüyorlardı.

Calvin gülmekten fırsat bularak 'Sen silahı kontrol edince bende sandım ki, benzin deposuna ateş edeceksin'

Kevin 'Film mi çeviriyoruz, Benzin deposuna ateş etsen bile patlamaz. Sadece zombiler beni yakalarlarsa o pisliklerden birine dönüşmemek için, kendi kafama sıkmalık kurşunları kontrol ettim hepsi bu'

Bir tırın dorsesini tesisin girişini kapattılar. Patlamayla sağ kalan zombiler olabileceğini düşünüyorlardı. Onların kapıdan içeriye girmesini önlemiş oldular. Belki kendileri de sıkışmıştı içeride ama Kevin kamyon ve tırları tesisin etrafına konumlandırmış ve birkaç tane de merdiven dayamıştı. En ufak bir sorunda dışarıya kaçabileceklerdi.

Dondurulmuş bölümdeki yemekleri çıkartarak güzel bir ziyafet çektiler kendilerine. Grubun keyfi son derece yerindeydi. Herkes konforlu yataklarla buluşacak, güneş enerjisiyle ısınmış sular ile duş alacak sonra da keyifle karınları tok bir şekilde ve asıl önemlisi güvende uyuyacaklardı.

Destiny eski sevgilisi Gage ve onun yeni sevgilisi Jesica'nın gözünün önünde aşk yaşamalarına bile aldırmıyordu. Zombilerin Dünyası birkaç gün içinde onu da içine almış ve değiştirmişti.

Keyifli yemek sohbetinden sonra herkes odalarına çıktı.

Destiny, küçük çocuk Lambert ile beraber uyurlarken, sevgili çiftler aynı odalarda, yalnız Jason, Kevin, ve Addison da tek odalarda kalıyorlardı.

Kevin aşağıdaki telsiz odasına indi. Oradaki tüm frekansları kontrol ederek yardım çağrısında bulunuyordu. O sırada kontrol odasının kapısı açıldı. Esmer güzel Addison içeriye elinde iki bardak ve bir şişe şarap vardı.

Normal şartlarda Addison, Kevin'e yüz verebilecek biri değildi. Yakışıklı insanlardan hoşlanırdı. Kevin onun kriterlerine sadece kaslı kısmına uyuyordu. Fakat zombilerin dünyasında sığınacak bir liman bulmak, Kevin gibi cesur bir erkeğin korumasına girmek onun işine geliyordu.

Addison seksiliğini ve dişiliğini kullanarak o gece Kevin'i elde etti. Kontrol odasında ateşli bir sevişme yaşamışlardı.

Addison kontrol odasından çıktığı sırada bir zombi aniden üstüne atladı. Kevin giyiniyordu o sıra. Tedbirsiz davranmışlar ve Addison yakalanmıştı. Zombi Addison'un dolgun alt dudağını, insan eti kalıntıları olan dişleri ile ısırdı ve kopardı. Addison ciğerleri sökülmüş kadar acı hissediyor ve bağırmaya başlamıştı. Addison'un dudağından akan kan, kontrol odasının zeminini boyuyordu.

Kevin zombinin kafasına bir el ateş etti. Zombinin beyin parçacıkları odanın her tarafına dağılmıştı. Ağzının içi kan olmuş Addison'un gözlerinden yaş geliyordu. Kevin düşünmeden silahı bir kere de Addison için kullandı.

Gecenin karanlığında önce çığlık sesi, sonrasında ise iki kurşun sesi, sessizliği tamamen bozmuştu.

Diğerleri hemen aşağıya indiklerinde korkunç son ile karşılaştılar. Destiny en yakın arkadaşının öldüğünü anladığın da, gözyaşlarına hakim olamadı.

Dizlerinin üzerine çöktü ve elleri ile suratını kapatarak ağlamaya başladı.

Gecenin karanlığın da, ölümün soğuk sessizliğini bu sefer, gözyaşları ve hıçkırık sesleri bozuyordu.

Kitap hakkında düşüncelerinizi (Olumlu yada olumsuz) paylaşırsanız çok mutlu olurum. Satır arası yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okumaya layık gören, kütüphanesine ekleyen, beğeni ve yorum atan, realist videoları yapan herkese teşekkürler.

instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.

Zombilerin Dünyası İnsula Kitabım satışta. Okunmaya layık gören, Maddi durumu olmayıp alamayan ama sosyal medyadan kitabın kapağını paylaşan herkese teşekkürler.



Dünyanın bir milyar nüfusa ulaşması için tam yüz bin yıl geçmesi gerekmişti. İki milyara ulaşması için ise yüz yıl gerekti ve tekrar ikiye katlanması sadece elli yıl sürdü. 1970'te dört milyar olan nüfus şu anda nerdeyse dokuz milyara yaklaştı. 40 yıl içinde tam 32 milyar insan yaşamak için savaşacaklar...Dünya tarihinde beş büyük nufüs imhası gerçekleşmiştir. "Croatoan'' aktif hale getirmezsek 6. İmhayı biz yaşayacağız.

"Bu dünya insansız başladı, insansız son bulacak."


Loading...
0%