Yeni Üyelik
1.
Bölüm

İntro - Bölüm 1

@emrah

İntro bölümleri tanıtım bölümleridir. Kitap 1. Bölüm 'Başlangıç' ile başlar. Bilgilendirme sona erdi.

İthaf :

İlyas Yazıcının anısına...
Aslında bizler kaybettiklerimiziz...

Kitap hakkında düşüncelerinizi (Olumlu yada olumsuz) paylaşırsanız çok mutlu olurum. Satır arası yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okumaya layık gören, kütüphanesine ekleyen, beğeni ve yorum atan, realist videoları yapan herkese teşekkürler.

Tokyo / Japonya

Tokyo'nun kalabalık metrolarında her gün olduğu gibi, insanlar içeriye akın akın giriyorlardı. Kapılar açıldığında, kalabalık içeriye hızla dolmaya başladı. Kimi işe yetişmek için telaşla hızlı adımlarla içeriye giriyor, kimi okula gitmeye çalışıyordu. Bazıları ise sakin bir şekilde yerini alıyorlardı. İnsanlar, farklı amaçlarla aynı vagona sığmaya çalışıyordu.

Bu kalabalık arasında özür dileyerek koşar adımlarla ilerleyen bir kadın vardı. Şık giyimli, aceleci tavırları ile dikkat çekiyordu. Koşar adımlarla yaklaştığı metronun kapıları tam kapanırken, çantasını kapanan kapıya doğru uzattı. Kapılar tekrardan açıldığında kendini hızla vagonun içine attı.

Patronu anlayışsız bir adamdı. İşe bir dakika geç kalsa, o günü ona zehir ediyordu.

Kadın hemen karşısında duran evsiz görünümlü adama doğru baktı. Adam ya hastaydı yada çok sarhoştu. Belki de bir madde kullanmıştı. Adam bir anda yere düştü ve tüm vücudu titremeye başladı. Acı içinde kıvranıyordu.

İnsanlar düşen adamdan birkaç adım uzaklaştılar. Onun sağlıksız görünümü ve kirli kıyafetlerine temas etmek istemiyorlardı.

Kadın; "Bayım iyi misiniz? Bayım? Bayım?" diye sesleniyordu tüm iyi niyetiyle. Şık kıyafetlerinin kirlenmesini umursamıyordu.

Adam bir anda kan kusmaya başladı. Sonrasında ise hareketsiz kaldı. Kadın ve diğer yolcular şaşkınlık içinde adama bakıyorlardı. Son zamanlarda bu olaylar oldukça sıklaşmıştı. Et yiyen bir virüsten bahsediyordu insanlar.

Adam tekrardan gözlerini açtı, ayağa kalktı ve kadının boynundan ısırdı. Açık mavi elbisesi kana bulanırken kadın titriyordu. Kadın yere düştüğünde insanlar çığlıklar atarak kaçmaya başladılar.

Bir anda, vagonun atmosferi değişti. Kadını bırakan zombi başka birini hedef almıştı. İlk ısırılan kadın da ayağa kalkmış ve başka birini ısırıyordu. Bir anda metronun içi kan gölüne dönmüştü.

Metro bir sonraki durağa geldiğinde kapılar açıldı. Metroyu bekleyen insanlara vagonlardaki zombiler saldırmaya başladı.

Barcelona, İspanya Nou Camp

Barcelona ile Real Madrid maçını izlemeye gelmiş, turist kafilesi stadyuma doğru yürüyorlardı. Şampiyonun kim olacağını belirleyecek maç için binlerce insan stadyumda yerlerini almışlardı.

Turist kafilesini yönlendiren rehber etraf hakkında bilgiler veriyordu. Turistler, fotoğraf çekiyor, rehberin anlattıklarını dinliyor ve heyecanla binaları etrafı keşfediyordu.

Turistler, Arda Güler'in bir gol atıp, bir asist yaptığı maçtan turistler futbola doymuş bir şekilde ayrılıyorlardı. Tur rehberi kalabalığın biraz dağılması için stadyumda oturtmuştu kafileyi.

Maç çıkında beklenmedik bir sahne ile karşılaştılar. Birkaç ambulans, birkaç polis arabası, atlı polis birlikleri kalabalığı kontrol altına almaya çalışıyordu. Polisler üzerlerine doğru gelen bir grup insana ateş ediyorlardı. Kurşun isabet eden insanlar düşüyor, ancak tekrar ayağa kalkıp polislere saldırıyorlardı. Birkaç polisin ısırılmış olduğu görülüyordu.

Turistler korku içinde bu manzaraya bakıyorlar ve hiçbir anlam veremiyorlardı. Tur rehberi, panik olmamaları için onlara sakin olmalarını söylüyordu. "Her şey kontrol altında," diye ekledi. Ancak bu sözleri söylerken, aniden seken bir kurşun rehberin kafasına isabet etti ve cansız bedeni yere düştü. Rehberin kanı, turist kafilesine sıçradı ve kafile korku içinde çığlık atmaya başladı.

Billboard reklamına kan sıçramıştı, aniden bu görüntü, şehrin normalde neşeli atmosferinden uzaklaşmıştı. Turistler, bir an önce oradan uzaklaşmak için birbiriyle yarışıyordu, çığlık sesleri ve silah sesleri birbirine karışıyordu.

Turistler oradan kaçarak mutlak sonu bir süre erteleyeceklerdi. Fakat hiç biri sabahı göremeyecekti.

Şangay, Çin

Şangay'ın gizemli sokaklarından birinde, neon ışıklarının arasında gizlenen bir genelev vardı. Gece, şehrin caddelerini saran bir sisle kaplanmıştı, ancak genelevin kapısı önünde kırmızı ışıklarla aydınlatılmış bir dünya belirginleşiyordu. İçeri giren müşteriler, arka planda sessizce yankılanan müzikle karşılanıyor ve gizemli karanlıkta kayboluyordu.

Kapıdan içeri adım attığında, seksi kızlar onu etrafında dolanıyordu. Bir tanesi yaklaşıp ona içki uzattı, müşteri ise parmak uçlarıyla içeceği alıp hızla içti. Sakince striptizci kadınların gösterisini izledikten sonra, bir kadın yanına gelip elinden tuttu ve onu üst kata çıkardı.

Görevli onları karşıladığında adam cebinden çıkardığı paraya bakmadan görevliye verdi.

Kadın adamı kırmızı yatağa doğru attı. Sonrasında ise karşısında dans etmeye başladı. Kadın adamın kucağına oturdu ve onu öpüyordu. Kucağında ileri geri dans ederken, adam bir anda titremeye başladı.

Kadın bozuk İngilizcesi ile; "Bebeğim bu daha başlangıç," diyerek güldü. Zombiye dönüşen adam bir anda kadını ısırmaya başladı. Kadın çığlık atıyor ve yardım istiyordu.

Kadının çığlıklarına gelen güvenlik görevlisi adama müdahale etmek için hamle yaptı. Kadın ile zombiyi birbirinden ayırdı. Zombi yere düşmüştü. Güvenlik görevlisi zombiyi etkisiz hale getirmek için tüm gücünü kullanıyordu. Fakat zombi onu da ısırmayı başarmıştı.

O gece genelevde zevkten değil acıdan bağrışmalar duyulacaktı...

Paris, Fransa

Paris'in beton yığınlarının arasında, Suriyeli mültecilerin yaşadığı banliyö apartmanı sessizce yükseliyordu. İçindeki sessizlik, dışındaki kaosla tezat oluşturuyordu. Polis arabalarının ışıkları, binaların duvarlarına yansıyor, kırmızı ve mavi renkler sokakları aydınlatıyordu.

Apartmanın etrafını kuşatan polisler, ellerindeki silahlarla apartmandaki mültecilerin dışarıya çıkarak teslim olmasını bekliyorlardı.

Apartmanın içindeki kaosu yansıtan tek şey, açık pencerelerden gelen hafif bir sızıntıydı. Bir kadının çığlıkları, uzun koridorlarda yankılanıyor, duvarları titreterek geceye yayıyordu.

Zombiler, karanlık koridorlarda avlarını arıyordu. Yavaşça ilerliyor, etraflarına korku saçıyorlardı. Kadın, soluksuz bir şekilde koşuyordu, yanında nefes alırken bile zorluk çeken bir kızıl saçlı küçük bir kız çocuğu vardı. Koridor boyunca koştular, zombilerin ürkütücü nefeslerini enselerinde hissediyorlardı. Merdivenlere ulaştıklarında, kadın hızla aşağıya doğru inmeye başladı, ama onları aşağıda bekleyen daha fazla tehlikeyle karşılaştı. Merdivenlerde zombiler onları bekliyordu.

Kadın, umutsuzca geri döndü ve yukarıya doğru koştu. Adımları hızlanırken, kalbi acı bir ritimle çarpıyordu. Koridorun sonundaki çatıya ulaştığında, zombiler de peşinden gelmişti. Kadın, artık kaçacak yerinin kalmadığını fark etti ve son bir umutla, yanındaki kızla birlikte kendini boşluğa bıraktı.

Kadın ve çocuk korkuyla bağırıyorlardı. Sonra da betona düştüklerinde çığlık sesi kesildi.

Polis müdürü, cesur adamlarına "İçeriye giriyoruz." Emrini verdi. Polisler, apartmana doğru ilerlerken, etrafın sessizliğinden dolayı içlerinde bıçak keskinliğinde bir korku vardı. Ancak, içeri girdiklerinde, karşılaştıkları manzara, onları şoka soktu.

Zombiler, polislere saldırmaya başladı. Silah sesleri, apartmanın içinde yankılanırken, karanlık koridorlar kırmızı kana boyandı. Sabah olduğunda, sessizlik geri döndü. Ancak, artık polisler değil, zombiler sokaktaydı. Yavaş adımlarla ilerlerken, bir zamanlar insan olan bedenler, şimdi yaşayan ölülerin sessiz dansıydı. Paris'in sakin sokakları, artık bir kabusun içine dönüşmüştü.

Sydney, Avustralya

Bir sabah, güneşin ilk ışıklarıyla aydınlanan bir sokakta, okul otobüsü sessizce durdu. Durakta bekleyen çocuk okul otobüsünün içine bindi. Annesi ve babası, otobüsün kapısına kadar uğurlamış, sevgi dolu gülücüklerle evlatlarına el sallıyorlardı.

Otobüs şoförü, gülümseyerek çocuklara bakarken, kapıları kapatıp hareket etti. İçeride, koltuklara yerleşmiş kıpır kıpır öğrenciler vardı. Bazıları kitaplarını okuyor, bazıları ise birbirleriyle şakalaşıyordu.

Fakat otobüsün en arka koltuğunda oturan bir çocuk acı içinde kıvranıyordu. Gözlerini acı eşliğinde kapattı, tekrar açtığında kana susamış bir yaratığa dönüşmüştü.

Zombiye dönen çocuk hemen ön koltuktaki diğer çocuklara saldırdı. Otobüsün içinde bir kargaşa hakimdi. Panik içinde çocuklar kaçmaya çalıştı, ama otobüsün içindeki zombiye dönüşmüş çocuklar, sağlıklı çocuklara saldırıyordu.

Otobüs şoförü korkarak arabayı durdurdu ve koşarak kaçmaya başladı.

Kapıdan dışarı çıkmayı başardığında, bir yandan nefes nefese kalbi çarparken, bir yandan da geride bıraktığı dehşet dolu manzarayı düşündü. Artık ne kadar uzaklaşırsa o kadar iyiydi.

Okula doğru koşarak geldi. Soluk soluğaydı. Midesine ağrılar girmişti. Arka tarafa baktığında o canavara dönüşmüş kana susayan minik şeytanların olmadığını gördü ve derin bir nefes aldı. Cebinden telefonu çıkardı ve acil yardımı aradığında telefon meşgul çalıyordu.

Şoför ne olduğu hakkında en ufak bir fikri yokken, polis sirenlerinin sesini duydu. Bir polis arabası ona doğru geliyordu, elini kaldırdı polis arabasına doğru ama polis arabası onun bağırmasını yardım çığlığını duysa bile durmadan yoluna devam ediyordu.

Sesler duymaya başladı. İnsanların çığlıklarını duyuyordu. Nereye kaçacağını bilmiyordu. Okulun hemen önünde kapısı açık bir araba gördü. O arabaya binerek oradan uzaklaşabilirdi.

Arabaya bindiğinde anahtar kontağın üzerindeydi. Hemen çalıştırdı arabayı ve hızlıca oradan uzaklaşmak için gaza bastığı sırada cama birisi vurdu. Üzerine kan sıçramış bir kadın onu da arabaya almasını istiyordu.

Onu da arabaya aldı.

"Neler oluyor?" diye sordu merakla,

"Bilmiyorum, insanlar çıldırmış, bana birisi saldırdı ve beni ısırdı inanabiliyor musun?"

"Isırdı mı?"

"Önüne bak,"

Ters yönden gelen bir ambulans ile kafa kafaya çarpışmaya ramak kalmışken, arabanın direksiyonunu hızla kıvırdı ve ambulans ile çarpışmaktan kurtulsa da, araba takla attı.

Kısa bir süre sonra kendine geldiğinde, birkaç zombinin ona doğru yaklaştığını gördü. Arabanın içinde sıkışmıştı ve gidecek kaçacak hiçbir yeri yoktu. Kadına doğru baktı, yolcu olarak aldığı kadın bir anda ağzını açtı ve donuk gözleri ile onu ısırmaya çalışıyordu.

Şoför zombiye dönüşmüş çocuklardan kaçmayı başarmıştı ama daha kötü bir son şimdi onu bekliyordu.

Kitap hakkında düşüncelerinizi (Olumlu yada olumsuz) paylaşırsanız çok mutlu olurum. Satır arası yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okumaya layık gören, kütüphanesine ekleyen, beğeni ve yorum atan, realist videoları yapan herkese teşekkürler.

instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.


Zombilerin Dünyası İnsula Kitabım satışta. Okunmaya layık gören, Maddi durumu olmayıp alamayan ama sosyal medyadan kitabın kapağını paylaşan herkese teşekkürler.

Dünyanın bir milyar nüfusa ulaşması için tam yüz bin yıl geçmesi gerekmişti. İki milyara ulaşması için ise yüz yıl gerekti ve tekrar ikiye katlanması sadece elli yıl sürdü. 1970'te dört milyar olan nüfus şu anda nerdeyse dokuz milyara yaklaştı. 40 yıl içinde tam 32 milyar insan yaşamak için savaşacaklar...Dünya tarihinde beş büyük nufüs imhası gerçekleşmiştir. "Croatoan'' aktif hale getirmezsek 6. İmhayı biz yaşayacağız.

"Bu dünya insansız başladı, insansız son bulacak."


Onlar Yaşanmış Gerçek Cin Hikayeleri

Bu yazılanlar, Hacı Alişir Hoca'nın not defterinden ve musallata uğrayan kişinin Hacı Alişir Hoca'ya bire bir anlattıklarından yola çıkılarak öyküleştirilmiştir. Kişilerin yakınlarının zarar görmemesi için isimler ve yer bilgileri değiştirilmiştir.

De ki: Yaratılmışların şerrinden, düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve haset edenin içindeki hasedini dışarıya vurduğu vakit şerrinden şafak aydınlığının Rabbine (Allah'a) sığınırım. (Felak 4)


Loading...
0%