Yeni Üyelik
11.
Bölüm

İntro 'Bir Gram Kemik'

@emrah

Türkiye'nin ölüm kokan topraklarında anlattığımız ''Zombilerin Dünyası - Kaos'' adlı romanda , Kişiler, Kurumlar Tamamen Hayal Ürünüdür..

Bir gün sonra.

Mirza çatıdaydı. Bir şezlonga uzanmış aşağıya dürbün ile bakıyordu. Bir yanında ise çerez vardı. Bir eli ile çerezlerden alıyor ve etrafa bakarak yorum yapıyordu kendi başına.

''Aynı hıyara benziyor''

''Tipe bak ; Abdest boz.''

''Tükürsen yapışmaz''

''Tipe bak; çay demle''

''Surata bak , süngüye davran''

''Şu sıfata bak hele, yaşarken de çirkinmiş''

Bir kaç tane yaşayan sivil ilerlemeye çalışıyordu. Amacı yalnızca rıhtıma ulaşmaktı. Bir tane arabaya binmişler ve bir plan yapmışlardı. Mirza ise onları izliyor maç yorumcuları gibi yorumlar yapıyordu.

''Planın iyi ama biraz daha yeteneklerinizi geliştirmelisiniz'' diyerek alay ediyordu Mirza. Çatıya geldi Sebastian o sıralarda.

''Mirza ne yapıyorsun''

''Gel Sebo Gel , Bir grup insan kalmış , bizden haberleri yok. Bir tekneye binip kurtulmayı planlıyorlar''

'' Başarırlar bence.''

''Bunlar mı ? Bir avuç amatör. Başaramazlar. Var mısın iddiaya ?'' dediği anda dürbünü Sebastiana uzattı. Sebastian dürbünü aldı ve etrafı kontrol etti. Bir Transporter 'a binmiş el birliği vermiş grup kaostan kaçmaya çalışıyordu.

''Var mısın ? iddiaya'' dedi Sebastian. Mirza hiç düşünmeden ''Varım neyine?'' diye meydan okudu.

''Ne istersen '' dedi Sebastian. Resti gördü. Mirza ise geri vites atmadı. ''Tamam'' diyerek iddiaya girdiler.

Sebastian bir tane daha dürbün istedi Burak'tan. Burak hemen getirdi. İkisi birlikte Birer bira açmışlar ve biraz çerez ile şezlonglara uzanmış izliyorlardı.

Transporter bir anda bir arabaya çarptı. Mirza keyifli.

''Transporterin içinde neler oluyor'' diyerek dalga geçiyordu. Keyfi yerine gelmişti. Transporterin içinden insanlar indiğinde Sebastian ''aha bak yaşıyorlar yaşıyorlar'' diyerek iddianın devam ettiğini gösteriyordu.

''Yarağım'' dediği anda sustu Mirza biraz mmm yi uzatarak.. Sonra devam etti konuşmasına ; ''Şu ana dek yaşıyorlar'' diyerek sırıttığı anda.

O anda ; bir zombi Transporterin içinden çıkan bir erkeği ısırdı; adam ne olduğunu bile anlamadan, zombiyi itekledi. Başka bir zombi üstüne doğru geldi ve çürümüş dişleri ile şah damarını ısırmıştı Zombi adamın boynundan aldığı parçayı afiyet ile yerken, adamın insan olan boyundan kan fışkırıyordu. Adam ; Hızlıca akan kanına daha fazla dayanamayarak yere düştü. Bir kaç zombi başına üşüştü. Ölmeden ve zombiye dönüşmeden bir gram et almak için birbirleri ile yarışıyorlardı sanki zombiler. Isırdıkları yerden oluk oluk kan akıyordu. Zombinin ısırdığı yer bir anda kan ile doluyordu.

Kanlı bir ziyafet çekiyordu zombiler. Karınları çok açtı. Isırmak ve bir parça et almak için yarışıyorlardı. Isırılan adamın şansı varsa her yerinin temizce yenilmesiydi.

Transporterdan geri kalan altı kişi arkadaşlarının zombilere yem olmasından dolayı biraz paniklemişlerdi. İlk gördükleri yere sığındılar. Derme çatma bir balıkçı barınağına. Zombiler şimdiden etraflarını sarmıştı.

Sebastian ''Kanka bak sığındılar''

Mirza ''Yarağımm oraya neden sığındılar ki, hiç kafaları çalışmıyor bunların''

Sebastian ''Nereye sığınacaklardı''

Mirza ''La sebo , sende de sike sürülecek akıl yok. Bir de Alfa-Star komutanı yapmışlar seni, tahta bir yapıya sığınılır mı ? Hadi diyelim sığındın, zombiler fark ederse orayı başına yıkarlar. ''

Sebastian '' O kadar güçlü değiller be oğlum''

Zombiler tahtadan yapılmış evi zorluyorlardı .

Evin içerisi :

''Burası daha fazla dayanmayacak''

''Her yerdeler''

''Yardım edin, kapıyı kırmaya başladılar''

Kapının hemen arkasında duran , bir seksen boyunda , Sarışın Donald kapıyı var gücü ile itiyor ve açılmasını önlüyordu. Kapının sağ tarafında duran pencere kırılmıştı ve zombiler Donald'a dokunmaya ve ondan bir parça almaya çalışıyorlardı. Kapının diğer tarafında ise, Steven Donald'a destek veriyordu.

Zombilerden bir tanesi Donaldı kendine doğru çekti. Donald karşı koyamıyordu , ve ekipteki diğer insanlar ise korkuyla olayı izliyorlar yardım etmek akıllarına gelmiyordu. Donaldı arkadan yakalayan zombi kendine doğru çekmeye çalışsa da, Donald direniyordu. Donald kapıyı tutmayı bıraktı zombi ile baş edebilmek için.

Arkasını döndü ve Zombiye bir yumruk atarak sersemletti.

O sırada kapıyı daha fazla tutamayan , Steven, kapıdan çekildi ve zombiler içeriye doğru doluştu. Hazırlıksız yakalanan Donald'a sarılan bir zombi Donaldı bir anda yere yatırdı. Zombi Donaldın üstündeydi ve bir et parçası almak için ona doğru yanaşıyordu. Fakat Donald elleri ile buna mani olurken bir başka zombi Donaldın yanına doğru eğildi ve yanağını ısırarak, donaldın yanağını kopardı. Donald acı ile bağırırken, üstündeki zombiye daha fazla direnemedi ve iki zombi tarafından parçalanmaya başladı.

Steven geriye doğru koştu ve camdan dışarıya atladı, diğerlerini orada bırakıp kaçıyordu. Zaten onlarlada yolda tanışmışlar ve hiç birinin bir önemi yoktu.

Onun kaçtığını gören , Betty de camdan dışarıya çıkmak istediği anda bir zombi ayağından tuttu ve kendine doğru çekti. Betty kafasını camın çerçevesine vurdu ve boynu kırılarak hayatı sonlandı. Betty gruptaki en şanslı insandı ki , canlı canlı yenilmek yerine boynu kırılarak oracıkta ölmeyi tercih etmişti.

16 yaşındaki Kevin aralarından geçebileceğini düşünerek , kırılan kapıya doğru koşmaya başladı, ama bu hesap tutmadı. Kevin'i yakaladılar. Kevinin kıyafetlerini yırtmaya ve onu ısırıyorlardı. Bir tanesi kolunu ısırdı Kevin'in. Kevinin kolunda koca bir parça eksik kalmıştı. Bir başkası boynunu ısırdı , bir diğeri suratından bir parça aldı. Bir kaç saniye içinde zombiler görevi tamamlamışlar ve Kevin'i sürüye dahil etmişlerdi. Kevinden kopardığı bir parçayı yiyordu bir zombi, Kevin ise zombiye dönüşmüş ve zombinin elindeki parçaya bakıyordu. Zombinin elindeki kendi bacağından kopan bir parçaydı. Kevin zombiden hızlı davrandı ve parçayı aldı. Sonra da kendi etini afiyetle yemeğe koyuldu.

Steven koşmaya devam ediyordu.

Sebastian umutlu bir şekilde ''Bak bir kişi kaldı, hiç yoksa iyidir''

Mirza ''İçlerinde en salakları o , korkağın önden gideni, çok hızlı koşuyor depar atıyor, koşucu değilse birazdan dalağı şişecek ve koşamayacak duruma gelecek''

Steven, sahile doğru koştuğu sırada ayağı bir ölüye takıldı yere düştü. Tekrar kalktı , sol dizini betona çarpmıştı ve parçalamıştı. Hiç iyi gözükmüyordu dizi. Artık eskisi kadar hızlı koşamıyordu. Sol ayağı koşmasını engelliyor ve seke seke devam ediyordu.

Rıhtıma ulaşmasına çok az zaman kalmıştı ki , Biraz dinlenmek istedi. Daha fazla koşacak gücü kalmamıştı ve dalağı şişmişti. Suratından akan terler yeri ıslatıyordu. Soluk soluğaydı. Etrafında hiç zombi olmadığı sırada biraz dinlenmek ona mantıklı gelmişti.

On yaşında, bir erkek ona doğru koştu ve kısa şortundan gözüken baldırını ısırdı. Steven acı içinde bağırarak , çocuktan bacağını kurtarmaya çalışıyordu. Çocuk ise bacağını iki eli ile sıkıca kavramış ve Steven'i ısırmaya devam etti. Steven çocuğa yumruk atıyordu ama çocuk oralı bile olmadan öğlen yemeğini afiyetle yemeğe kararlıydı. Hiç bir dış etken onu bu ziyafetten ayıramıyordu.

Steven sonunda çocuğu bacağından ayırdığı gibi çocuğu kaldırıp yere attı. Bacağına baktı. Isırılmıştı. Bu onu durdurmadı, sekerek yürümeye çalışırken bir başka çocuk geldi ve bacağına sarıldı. Bir başka çocuk daha geldi. Çocukların sayısı artıyordu.

Sonunda Steven yere düştü.

Steven'in etrafını saran çocuklar , Steveni parçalamaya başladılar. İç organlarını ve bağırsaklarını dışarıya çıkartıyorlardı , suratını ısırmaya devam ettiler. Steven'in bağırmaları yirmi saniye içinde son bulurken, çocuklar ise karıncanın şekerin etrafını sarması gibi etrafını sarmış ve yemeklerini yemeğe çoktan başlamışlardı.

Mirza ''Kazandım yarrağımmm sana ne söylemiştim. Kazandım. Evet. Ben Kazandım. ''

Sebastian ise tepkisiz Mirza'nın eğlenmesini izliyordu. Mirza ise gol atmış bir futbolcu gibi otelin terasında sevinç gösterisi yapıyor sonra da ellerini bir zombi gibi açarak ''beyin daha çok beyin'' diyerek Sebastian ile dalga geçiyordu.

O sırada Burak terastan içeri girdi.

Burak '' Efendim İstanbul'dan arıyorlar ''

Sebastian ''Ne Diyorlar ? Ne zaman çıkaracaklar bizi buradan ? ''

Burak ''Efendim onun hakkında bir bilgi yok''

Sebastian '' O zaman ne diye aramışlar beni ??''

Burak '' Efendim sizinle değil, Mirza ile konuşmak istiyorlar''

Mirza Sebastian'ın omuzuna dokundu ve ona doğru baktı. ''Yarağımmm sende çok iyisin ama ben buradayken her zaman iki numarasın. '' diyerek yürümeye başladı.

Telefonu eline aldı.

''Ben Mirza Kral''

''İyiyim , sen nasılsın ? Yenge hanım afiyettelerdir inşAllah''

''Nerede ?''

''İyi miymiş ? ''

''Tamam ben hallederim''

''Görüşürüz''

''Allah'a emanet ol''

''Selam söyle''

Telefonu kapattı. Sebastian meraklı gözler ile ona doğru bakıyordu. Sebastian'a doğru boş gözlerle baktı.

''Siz burada durun, benim ufak bir işim var, halledip geliyorum''

Sebastian kaşlarını çattı;

''Nereye gidiyorsun ? Ne demek ufak bir işim var ''

''Ufak bir sivil kurtarma operasyonu varda söylemesi ayıp, işi ehline bırakıyorlar''

Mirza sivilleri kurtardıktan sonra bulduğu helikopterle birlikte Sebastian ve arkadaşlarını kurtararak İstanbul'a geldi. Sonrasında ise Alfa Star ile birlikte Amerika'ya doğru hareket ettiler.

Kitap hakkında düşüncelerinizi (Olumlu yada olumsuz) paylaşırsanız çok mutlu olurum. Satır arası yorum yapmayı lütfen unutmayın. Okumaya layık gören, kütüphanesine ekleyen, beğeni ve yorum atan, realist videoları yapan herkese teşekkürler.

instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.

Zombilerin Dünyası İnsula Kitabım satışta. Okunmaya layık gören, Maddi durumu olmayıp alamayan ama sosyal medyadan kitabın kapağını paylaşan herkese teşekkürler.


Seni canlı canlı yemeye çalışan yürüyen ölüler mi yoksa hayatta kalabilmek adına insanlığı ölen insanlar mı daha kötü?

Kendine hiç sordun mu?

Zombiler dünyayı ele geçirdiğinde hayatta kalabilmek için neleri feda edersin?

Virüs ile enfekte olup birkaç saat içerisinde zombiye dönüşecek olan sevdiğin bir insanı yarı yolda bırakabilir misin? En yakın arkadaşının, eşinin, hatta evladının kafasına bir silah dayayıp, onun gözlerinin içine baka baka tetiği çekip, onu öldürebilir misin?

Dostlarından, kardeşlerinden, eşinden, çocuklarından, annen ve babandan kaçtığın, kulakları sağır, gözleri kör, kalpleri taş eden o şiddetli korku geldi. Kaçmaya hazır mısın?

Bu dünya insansız başladı, insansız son bulacak...


Loading...
0%