Yeni Üyelik
8.
Bölüm

İntro 'Şehir Efsanesi'

@emrah

Kapının nerede olduğu bile belli olmayan bir yapı. İradeyi sıfıra indirmek için yapılmış. Ses geçirmeyen bir düzenek. Tek bir pencere , tek bir kaçış noktası yok. Bir yatak bir tuvalet.

Sebastian bir anda uyandı. Nerede olduğunu bile bilmiyordu. Son hatırladığı şey , Mirza ile beraber yakalandığıydı.

Hafızasında son bilgi buydu.

Neredeydi ?

Mirza neredeydi ?

Onu buraya koyan insanlar , ondan ne istiyorlardı. Daha önce gördüğü hiç bir mahkum hücresine benzemeyen yapıyı dikkatlice izledi. Ceplerini kontrol etti. Her şeyini almışlardı. İlk seslenenin kaybedeceğini çok iyi bildiği için susuyordu.

Sabırla bekliyordu.

Hiç bir şekilde ışıklar sönmüyordu.

Yemek saati dendiği anda sadece yemek verilmek üzere bir yer açıldı. Plastik bir bardağın içinde , bir çorba ve bir ekmek. Her gün sadece bu veriliyordu.

İradeli durmak zordu. Ama Alfa Star timleri bu yüzden yetiştirilmişti. Düşmanın eline geçse bile konuşmamak üzerine eğitim almışlardı.

Sebastian yattığı sırada duman bulutu bir sıvı odayı kaplamaya başladı. Sebastian biraz mücadele etse bile bayıldı.

İki saat sonra.

Mirza ve Sebastian aynı odanın içindeydi. Ayakları ve elleri zincirlenmiş bir şekilde duruyorlardı. Önce birbirlerine baktılar , sonrada etraflarına. İkisinden başka kimse yoktu odada.

Sebastian Mirza'ya baktı ve ''Nasılsın ? İyi misin ?'' diye sordu. Mirza oralı bile olmadan bulundukları yeri inceliyordu.

''Mirza sana söylüyorum beni duyuyor musun ?''

Mirza Sebastian yokmuş gibi etrafı incelemeye devam ediyordu.

''Mirza'' diye bağırdı sonunda Sebastian.

Mirza Sebastian'a doğru baktı.

''Ne var, ne bağırıyorsun ?''

''İki saattir sana sesleniyorum ? İyi misin ?''

''İyiyim. Sen nasılsın ? ''

'' Mirza , bizi öldürmediklerine göre pazarlık yapacaklar. Anlamadan hiç bir şeye söz vermeyelim''

''Ben sen miyim her kafa topuna çıkan ?, Her hıyarım var diyene tuzu kapıp koşan''

Kapı açıldı. İçeriye bir binbaşı ve askerleri girdi. Binbaşı Sebastian ve Mirza'nın etrafında dönüyordu. Sebastian ve Mirza ise sandalyelere oturmuşlar ve önlerine doğru bakıyorlardı. Binbaşıyı takmayan bir vaziyette.

Binbaşı söze girdi.

''Şanı San Sebastian ve Yenilmez Kral Mirza. Sonunda kaybettiniz. Siz kendinizi dokunulmaz sanıyorsunuz değil mi ? Kendinizi Devletten daha üstün görüyorsunuz değil mi? Bu devletin verdiği yetkileri , kendi çıkarlarınız için kullanan vatan hainleri. ''

Sebastian Binbaşıya doğru baktı.

'' Sen ne anlatıyorsun binbaşı ! ! ! Devlet biziz. Haddini bil. Binbaşı bizi sorgulayamaz.''

Binbaşı güldü. ''Şanı San Sebastian , ne bekliyorsunuz paşa mı gelsin ?''

''Bizler Alfa Star askeriyiz ! Bizi sadece yüce divan yargılar, ve sorgular. ''

Mirza araya girdi.

''Binbaşı dikkat et, Sebastian sadece sikeceği kızlara bu şekilde bakar ve bu şekilde konuşur. Göster amcana pipini Şanı Sebastian''

''Hiç kaybetmedin değil mi ? Mirza ? Ya şu kıza ne oldu ? Evlendi başkası ile''

Sebastian Mirza'ya doğru baktı. ''Sakin ol, seni kışkırtmasına izin verme.''

Mirza Binbaşıya doğru baktı.

''Güzel iş başardınız. Tadını çıkar. Küfür et. Söv. Ana bacı git. Döv.. Bu dünyanın böyle olmasının tek sebebi sensin de. Söylemek istediğin her şeyi , yapmak istediğin her şeyi şimdi yap. Ellerim ve kollarım bağlıyken. Fazla zamanın yok. Şu anda durumun ciddiyetini anlamıyorsun. Ama sana söz veriyorum. Mahkeme solonunda bir dakika bile geçirmeyeceğim. Şimdi sana olacakları anlatayım bu şekilde kendini hazırlamış olursun, birazdan kapı açılacak ve dışarı çağrılacaksın.. Kapıda senden rütbece üstün bir adam göreceksin. Önce senin yaptığın tüm işler için sana iltifatlarda bulunacak. Götünü filan okşayacak. Helal olsun diyeceksin. Adamsın diyecek.. Elini sıkacak. Ödül ve terfi alacaksın. En büyük asker bizim asker diye seni havaya atacaklar.. Sonra serbest bırakıldığımızı söyleyecekler.. Hayal kırıklığına uğrayacaksın. İsyan edeceksin. Götün başın ayrı oynayarak isyan edip yakanı paçanı dağıtacaksın. İstifa etmek ile bile tehdit edeceksin. Ama sonunda serbest kalacağız. Mahkum olma sebebimiz öldürmek.. Serbest kalma sebebimiz Öldürmek.. ''

Bir anda kapı açıldı. ''Efendim , Sizi istiyorlar'' dedi bir asker. Binbaşı birden Mirza'ya baktı. Sonra da dışarı çıktı.

''Bunlar mı olacak ? ciddi ciddi ? Sen nereden biliyorsun Mirza ''

''Nereden bileyim ne olacak , geçenlerde film izlemiştim, bizim gibi bir adamı yakaladılar o böyle anlattı , adam serbest kaldı, bende şansımı deneyim istedim''

''Mirza beni sen öldüreceksin , sen''

İçeriye dört tane ağır silahlı asker girdi. Yüzleri tamamen kar maskesi ile kapalıydı. Sebastian ve Mirza'yı ayağa kaldırdılar ve zincirlerini çözdüler. Sebastian ve Mirza birbirine bakıyordu ve ikisininde düşündüğü tek şey ..

''Kör Ölüm Timi''

Yetkili olan kişi konuşmaya başladı.

''Ben Kör Ölüm Timi komutanı Teoman , Sizi götürmek için emir aldım. ''

''Nereye gidiyoruz ? Teoman ?''

'' Ağabeye. ''

Dar ve uzun koridordan yürüdükten sonra , asansöre bindiler. Asansör durunca asansörden indiler. Sonra yürümeye devam ettiler. Büyük bir kapının önünde durdular. Teoman kapıyı çaldı ve kapıyı açtı. Sonra da Mirza ve Sebastian'ı içeri davet etti.

Mirza ve Sebastian şaşkın bir şekilde içeriye girdiler. Ağabey çay koyuyordu.

''Hoş geldiniz , Buyurun oturun , Mirza ve Sebastian çay içer misiniz ?''

''Hoş bulduk Ağabey. Sizin bir şehir efsanesi olduğunu sanıyorduk ? Kör Ölüm Timi ? Siz gerçekmişsiniz.''

''Bizim tek özelliğimiz gizlilik Sebastian , Temas etmediğimiz hiç bir kişiyle tanışmayız ve varlığımızı gizleriz. ''

Ağabey çayları Mirza ve Sebastian'a uzattı.

''Kaç şeker ?''

''Üç şekerli içerim Ağabey, Sebastian da dört''

''Sizleri bu şeker öldürecek.'' derken tebessüm etti Ağabey.

Teoman hazır ol vaziyette kapının önünde bekliyordu. Ağabey Teomana baktı.

''Sen çıkabilirsin''

''Emredersiniz.''

Teoman çıktıktan sonra , Sebastian dayanamadı ve aklındaki soruyu sordu.

''Bizden ne istiyorsunuz ?''

''Bakın beyler , Uzun lafın kısası , Dünya tehlikede. Malta Adası , Ölüler Reviri projesine bir tane doktor sokmuştuk. Bilgileri bir hafta önce alıp bize getirecekti , fakat ertesi gün ondan bir daha haber alamadık. ''

Mirza lafa girdi. ''Belki yıllık izne çıkmıştır ?''

Ağabey tebessüm etti.

''Keşke Mirza. Sizden o hastaneye gitmenizi ve doktorumuzu ve önemli bilgileri almanızı istiyoruz. Amerika da baş gösteren Zombi krizi , doğrudur. İnsanlara bir virüs bulaşıyor ve bu virüs , insan eti ile beslenen canlılara dönüştürüyor. Tahminlerimize göre , Bir ay içinde tüm dünyaya bu virüs yayılacak. İnsanlık tamamen yok olacak. Önlemini almalıyız. Türkiye için var mısınız yok musunuz?''

Sebastian Mirza'ya doğru baktı ne yapalım gibisine. Mirza ise tepkisizdi.

Sebastian Bir süre sonra lafa girdi.

''Bizim kendimize ait olmayan topraklarda operasyon yapmamız savaş demek, Sağlıklı ve doğru bilgileri almamız lazım. Başaramama riskimiz çok yüksek. Ama önce Mirza ile konuşmalıyız.''

''Konuşacak ne kaldı Sebo , Sen zaten Ağabeye evet dedin. ''

Ağabey dışarı çıktı. Adamlar içeri girdi.

Sebastian ve Mirza'nın oturduğu koltukların önündeki masa bir anda yemekler ile donatıldı.

Sebastian ve Mirza yokluktan çıkmış gibi yiyorlardı. Yemek bitince

''Güzel yedik'' dedi Mirza.

''Ne yapalım Mirza ? Kabul edelim mi görevi ?''

''Etmeyip ne yapacağız ? Her gün çorba ve ekmek mi yiyeceğiz , madem ülkemiz tehlikede canımızı feda edeceğiz. Neden biz peki ?''

Ağabey içeri girdi.

''Neden mi siz ? Çünkü sizleri yetiştiren DxN , sizi bunun için yetiştirdi. Bir zombi kaosunda, üst düzey yetkililerini sizler tarafından korunma sağlamak için. Sizden neden vazgeçti sorusuna cevap isterseniz, kontrol edilemeyen kişiler oldunuz.''

Sebastian Ağabey'e baktı.

''Tam öyle olduğunu düşünmüyorum Ağabey. Ben ve Mirza gerekli bilgileri alırsak sorun yok. Ben ve Mirza Malta da ölürsek , zaten kaçaklardı ve DxN adına çalışıyorlardı diyerek diplomatik bir krizin önüne geçmek için bizi yakalattınız. Bir şekil de de firar göstereceksiniz. ''

''Var mısınız , Yok musunuz ? Tercih sizin ?''

''Survivor ödül oyunu gibi oldu bu iş. Dokunulmazlık Alfa Star'ın oldu. Biz bireysel dokunulmazlık oynuyoruz resmen''

''Yine formundasın Mirza. Biraz düşünün. Teoman ! ! ''

Teoman içeri girdi. ''Emredin komutanım''

''Beylere kalacakları yere götür. Duş alsınlar temizlensinler. Yeni kıyafetler verin ve düşünsünler. ''

''Emredersiniz komutanım.. ''

Sebastian ve Mirza odalarına yerleştiler.

Ağabey çayını içerken Teoman içeri girdi.

''Efendim eminmisiniz ? Sebastian ve Mirza'nın kabul edeceğini. ''

'' Kabul edeceklerdir. Mirza'yı nasıl buldun ?''

''Efendim Sebastian da, Mirza da çok tehlikeliler. Ne yapacaklarını pek kestiremiyorum. Özellikle Mirza, o bebek yüzü ile nasıl böyle tehlikeli bir katil hiç anlamıyorum''

'' Kabul edeceklerdir. Sizler hazırlıklara başlayın.''

Kitabımı alarak bana destek olabilirsiniz.

İnstagram adresimden beni takip ederseniz sevinirim. Selamlar...
https://www.instagram.com/ekapiskay/

instagram sayfası : ekapiskay

Seni canlı canlı yemeye çalışan yürüyen ölüler mi yoksa hayatta kalabilmek adına insanlığı ölen insanlar mı daha kötü?

Kendine hiç sordun mu?

Zombiler dünyayı ele geçirdiğinde hayatta kalabilmek için neleri feda edersin?

Virüs ile enfekte olup birkaç saat içerisinde zombiye dönüşecek olan sevdiğin bir insanı yarı yolda bırakabilir misin? En yakın arkadaşının, eşinin, hatta evladının kafasına bir silah dayayıp, onun gözlerinin içine baka baka tetiği çekip, onu öldürebilir misin?

Dostlarından, kardeşlerinden, eşinden, çocuklarından, annen ve babandan kaçtığın, kulakları sağır, gözleri kör, kalpleri taş eden o şiddetli korku geldi. Kaçmaya hazır mısın?

Bu dünya insansız başladı, insansız son bulacak...

instagram sayfası : ekapiskay lütfen takip etmeyi unutmayın.


Loading...
0%