Yeni Üyelik
14.
Bölüm

İstanbul - Vedat Türkali

@emrahcelik

Salkım salkım tan yelleri estiğinde


Mavi patiskaları yırtan gemilerinle


Uzaktan seni düşünürüm İstanbul


Binbir direkli Halicinde akşam


Adalarında bahar


Süleymaniyende güneş


Hey sen güzelsin kavgamızın şehri


Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde


Bakışlarımda akşam karanlığın


Kulaklarımda sesin İstanbul


Ve uzaklardan


Ve uzaklardan seni düşündüğüm bugünlerde


Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul


Plajlarında karaborsacılar


Yağlı gövdelerini kuma sermiştir.


Kürtajlı genç kızlar cilve yapar karşılarında


Balıkpazarında depoya kaçırılan fasulyanın


Meyvesini birlikte devşirirler


Sen şimdi haramilerin elindesin İstanbul


Et tereyağı şeker


Padişahın üç oğludur kenar mahallelerinde


Yumurta masalıyla büyütülür çocukların


Hürriyet yok


Ekmek yok


Hak yok


Kolların ardından bağlandı


Kesildi yolbaşların


Haramilerin gayrısına yaşamak yok


Almış dizginleri eline


Bir avuç vurguncu müteahhit toprak ağası


Onların kemik yalayan dostları


Onların sazı cazı villası doktoru dişçisi


Ve sen esnaf sen söyle sen memur sen entellektüel


Ve sen


Ve sen haktan bahseden Ortaköyün Cibalinin işçisi


Seni öldürürler


Seni sürerler


Buhranlar senin sırtından geçiştirilir


İpek şiltelerin istakozların


ve ahmak selameti için


Hakkında idam hükümleri verilir


Haktan bahseden namuslu insanları


Yağmurlu bir mart akşamı topladılar


Karanlık mahzenlerinde şehrin


Cellatlara gün doğdu


Kardeşlerin acısıyla yanan bir çift gözün vardır


Bir kalem yazın vardır


Dudaklarını yakan bir çift sözün vardır


Söylenmez


Haramiler kesmiş sokak başlarını


Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi


Haramilerin elinde


Ve mahzenlerinde insanlar bekler


Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer


Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü


Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde


Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul


Bulutların ardında damla damla sesler


Gülen çehreleri ve cesaretleriyle


Arkadaşlar çıktı karşıma


Dindi şakalarımın ağrısı


Bir kadın yoldaş tanırdım


Bir kardeş karısı


Hasta ciğerlerini taşıdığı çelimsiz kemikli omuzları


Ve hüzünlü çehresiyle bebelerini seyrederdi


Cellatlara emir verildiği gün haramilerin sarayında


Gebeliğin dokuzuncu ayında


Aç kurtların varoşlara saldırdığı


Tipili bir gece yarısı


Sırtında çok uzak bir köyden indirdi


Otuzbeş kiloluk sırrımızı


Zafer kanlı zafer kıpkırmızı


Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul


Bekle bizi


Büyük ve sakin Süleymaniyenle bekle


Parklarınla köprülerinle kulelerinle meydanlarınla


Mavi denizlerine yaslanmış


Beyaz tahta masalı kahvelerinle bekle


Ve bir kuruşa Yenihayat satan


Tophanenin karanlık sokaklarında


Koyunkoyuna yatan


Kirli çocuklarınla bekle bizi


Bekle zafer şarkılarıyla caddelerinden geçişimizi


Bekle dinamiti tarihin


Bekle yumruklarımız


Haramilerin saltanıtını yıksın


Bekle o günler gelsin İstanbul bekle


Sen bize layıksın


Loading...
0%