Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Köylüleri Niçin Öldürmeliyiz? - Şükrü Erbaş

@emrahcelik

Köylüleri niçin öldürmeliyiz?


Çünkü onlar ağır kanlı adamlardır


Değişen bir dünyaya karşı


Kerpiç duvarlar gibi katı


Çakır dikenleri gibi susuz


Kayıtsızca direnerek yaşarlar.


Aptal, kaba ve kurnazdırlar.


İnanarak ve kolayca yalan söylerler.


Paraları olsa da


Yoksul görünmek gibi bir hünerleri vardır.


Her şeyi hafife alır ve herkese söverler.


Yağmuru, rüzgarı ve güneşi


Bir gün olsun ekinleri akıllarına gelmeden


Düşünemezler...


Ve birbirlerinin sınırlarını sürerek


Topraklarını büyütmeye çalışırlar.


Köylüleri niçin öldürmeliyiz?


Çünkü onlar karılarını döverler


Seslerinin tonu yumuşak değildir


Dışarda ezildikçe içerde zulüm kesilirler.


Gazete okumaz ve haksızlığa


Ancak kendileri uğrarlarsa karşı çıkarlar.


Adım başı pınar olsa da köylerinde


Temiz giyinmez ve her zaman


Bir karış sakalla gezerler.


Çocuklarını iyi yetiştiremezler


Evlerinde, kitap, müzik ve resim yoktur.


Bir gün olsun dişlerini fırçalamaz


Ve şapkalarını ancak yatarken çıkarırlar.


Köylüleri niçin öldürmeliyiz?


Çünkü onlar köpekleri boğuşunca kavga ederler.


Birbirlerinin evlerine ancak


Ölümlerde ve düğünlerde giderler.


Şarkı söylemekten ve kederlenmekten utanırlar


Gülmek ayıp eğlenmek zayıflıktır


Ancak rakı içtiklerinde duygulanır ve ağlarlar.


Binlerce yılın kalın kabuğu altında


Yürekleri bir gaz lambası kadar kalmıştır.


Aldanmak korkusu içinde


Sürekli birbirlerini aldatırlar.


Bir yere birlikte gitmeleri gerekirse


Karılarından en az on adım önde yürürler


Ve bir erkeklik işareti olarak


Onları herkesin ortasında döverler.


Köylüleri niçin öldürmeliyiz?


Çünkü onlar yanlış partilere oy verirler


Kendilerinden olanlarla alay edip


Tuhaf bir şekilde başkalarına inanırlar.


Devlet, tapu dairesi, banka borcu ve hastanedir.


Devletten korkar ve en çok ona hile yaparlar.


Yiğittirler askerde subay dövecek kadar


Ama bir memur karşısında -bu da tuhaftır-


Ezim ezim ezilirler.


Enflasyon denilince buğday ve gübre fiyatlarını bilirler.


Cami duvarı, kahve ya da bir ağaç gövdesine yaslanıp


Onbir ay gökyüzünden bereket beklerler.


Dindardırlar ahret korkusu içinde


Ama bir kadının topuklarından


Memelerini görecek kadar bıçkındırlar


Harmanı kaldırdıktan sonra yılda bir kez


Şehre giderler!


Köylüleri niçin öldürmeliyiz?


Çünkü onlar otobüslerde ayaklarını çıkarırlar


Ayak ve ağız kokuları içinde kurulup koltuklara


Herkesi bunalta bunalta, yüksek perdeden


Kızlarının talihsizliğini


ve hayırsız oğullarını anlatırlar.


Yoksulluktan kıvrandıkları halde, şükür içinde


Bunun, Tanrının bir lütfu olduğuna inanırlar.


Ve önemsiz bir şeyden söz eder gibi, her fırsatta


Gizli bir övünçle, uzak şehirdeki


Zengin bir akrabalarından söz ederler.


Kibardırlar lokantada yemek yemeyi bilecek kadar


Ama sokağa çıkar çıkmaz sümküre sümküre


Yollara tükürürler..


Ve sonra şaşarak temizliğine ve düzenine


Şehirde yaşamanın iyiliğinden konuşurlar.


Köylüleri niçin öldürmeliyiz?


Çünkü onlar ilk akşamdan uyurlar.


Yarı gecelerde yıldızlara bakarak


Başka dünyaları düşünmek gibi tutkuları yoktur.


Gökyüzünü, baharda yağmur yağarsa


Ve yaz güneşleri ekinlerini yetirirse severler.


Hayal güçleri kıttır ve hiçbir yeniliğe


-Bu verimi yüksek bir tohum bile olsa-


Sonuçlarını görmeden inanmazlar.


Dünyanın gelişimine bir katkıları yoktur.


Mülk düşkünüdürler amansız derecede


Bir ülkenin geleceği


Küçücük topraklarını ipoteği altındadır.


Ve birer kaya parçası gibi dururlar su geçirmeden


Zamanın derin ırmakları önünde...


KÖYLÜLERİ, SÖYLEYİN NASIL


NASIL KURTARALIM?


Loading...
0%