@enamiasa
|
6 yıl geçmişti annemin ölümünün üzerinden. 17 yaşıma gelmiştim. Doğum günüme sadece 1 ay kalmıştı. Annemsiz geçen hergünüm berbattı. Babam hapise girerken bizi en yakın arkadaşı Kaya amca evlat edinmişti. Karısı hakkında soru sorulmasından pek hoşlanmıyordu, onun dışında sevecen bir adamdı. Ancak tek oğlu olan Tugay ile hiç anlaşamıyorum. Çok mıymıy yapışkan bir sümük gibiydi daha çok. Genelde sürekli kavga ederdim onunla. Ama bu aralar bir durgunluk vardı yüzünde. O bildiğim Tugay değildi. O gerçekten bildiğim Tugay Koray değildi. Bense bildiğim Yazgı Yılmaz'dım. O sabah bana bir cesaret perileri geldi ve kocaman yatağımdan kalkıp merdivenlerin başındaki ahşap kapıyı tıklattım. Genelde onun odasına girmem bu yüzden stresliydim. Ses gelmeyince içeri baskın yapar gibi daldım. Tugay yoktu. İşin tuhaf tarafı yatağını toplamıştı, yatağının üstünde çeşitli takım elbiseler duruyordu. Kahkaha attım oracıkta. Tugay Koray takımelbise mi giyiyordu? Pencereden gülüşme sesleri gelince pencereye koştum, ve birde ne göreyim. Bahçede bir örtünün üstünde Tugay ile sarı saçlı bir kız el ele tutuşup gökyüzünü izliyorlardı. Gülmemek için özel güçlere sahip olmam gerekiyordu ve bu imkansızdı. Tüm dünyayı inletecek kadar yüksek sesle güldüm. Sonra aşağıya tekrar baktığımda Tugay'ı bana bakar şekilde buldum, hemen ayaklandı. Eve koşmaya başladığını farkettiğimde içimden küfrettim **bu sefer gerçekten naneyi yedim #########** |
0% |