
11. BÖLÜM
KEYİFLİ OKUMALAR...
EREN ALP' DEN
Güne her zaman ki gibi başlamış erkenden kalkıp kahvaltımı edip karakola gelmiştim ancak bu sefer diğer günlerden farklı olarak Simay'ın dosyasına bakacaktım geçen gün konuştuklarımızdan sonra onu araştırmasını istemiştim Hakan'dan.
Dün gelip bana bir dosya teslim etmişti ama bir türlü cesaret edip içini açıp bakamamıştım ancak bugün bakacaktım bundan kaçışım yoktu biliyorum.
Karakola gelir gelmez direkt odama geldim ve dün çekmeceye koyduğum dosyayı alıp açtım sayfayı açar açmaz güzelimin fotoğrafları ile karşılaştım yurda ilk gittiği döneme ait fotoğraflardan on sekiz yaşına kadar olan neredeyse bütün fotoğrafları vardı.
Dosya da ilk dikkatimi çeken şey yurda verildiği tarih olmuştu kaybolduktan dokuz ay sonra verilmişti peki o süreçte nerde ve ne yaşamıştı.
Yurda ilk gittiğinde yapılmış olan sağlık taramasında istismar edildiği bilgisi dikkatimden kaçmazken çenemi sıkmaktan dişlerimi kırılacağını hissettim kim nasıl dokunabilirdi benim narin çiçeğimdi.
Bununla ilgili daha sonrasında ne bir suç duyurusu ne de başka bir şey vardı elimde ki kayıtlarda ta ki on üç yaşına gelene kadar .
Kardeşim on üç yaşındayken bir arkadaşının intiharın şahitlik etmiş ve saatlerce o arkadaşının başında beklemişti .
Bununla ilgili yığınla psikolojik destek aldığını sağlık raporlarından görebiliyordum ve hala da görmeye devam ediyordu.
Benim narin çiçeğim çok sessizdi çok içine kapanık ona bir şey sorduğumuz da sürekli kendini bize uzun uzun açıklama ihtiyacı duyuyordu bunu gözlerinden görebiliyorken onu kırmamak incitmemek için elimden gelenin daha fazlasını yapmak istiyorum.
Bu raporlar sayesinde kardeşimin intihara meyilli olduğunu öğrenmiştim ancak dışarıdan bakıldığında o kadar çalışkan o kada azimli bir kızın kendinden bu kadar çabuk vazgeçebilmesu beni oldukça şaşırtmış ve onu gerekirse ondan bile koruma isteği uyandırmıştı.
Saatlerdir masa başında bu dosyayı inceliyordum daha da incelmeye devam edecekken telefonum çalmaya başladı yabancı bir numaraydı.
"Efendim" diyerek açtım telefonu.
"Eren Alp Barutçu ile mi görüşüyorum" diyen ince bir kadın sesiydi hemen onayladım onu.
"Efendim yaklaşık bir saat kadar önce Aybüke Bahadır hastanemize acil den giriş yaptı evde küçük bir kaza geçirmiş merdivenlerden düşmüş arayabileceğimiz bir yakını olup olmadığını sorduğumuz da sizin adınızı verdi" deyinfe kalbim sıkışmaya başladı hemen oturdum masadan kalkıp kapıya doğru ilerlemeye başladım.
"Durumu nasıl şu an iyi mi?" Dedim
"Ayağının bilek kısmında bir çatlak mevcut düşerken başını da çarptığı için alnına yedi dikiş atıldı " dedi.
"Tamam ben hemen geliyorum hangi hastane?" Dedim , bu sırada karakoldan çıkmış arabama binmiştim bile .
" *** Hastanesi Efendim" diyen kadını onaylayıp telefonu kapattım .
Arabayı nasıl çalıştırdığımın ne ara hastaneye geldim hiçbirini hatırlamıyorum her şey o kadar hızlı olmuştu ki sanki saniyeler içerisinde kendimi hastane odasının önünde buldum , kapıyı açıp direkt içeriye girdim.
Onu görünce yüreğim ağzıma geldi yüzünde ellerine çizikler vardı alnında ise bir sargı vardı ayağı ise alçıda.
"Çok korkuttun beni " diyip hemen kollarımı doladım oturduğu yerden başı anca göğsüme geliyordu.
"Özür dilerim ben böyle olsun istemedim" diyip ağlamaya başladı sanırım saatlerdir göz yaşlarını tutuyordu çünkü geldiğimde gozleri kıpkırmızıydı.
"Tamam tamam yok bir şey iyisin " bugün öğrendiklerimin üstüne böyle bir şey yaşaması beni o kadar korkutmuştu ki nefes alamamıştım sanki , yavaşça sırtını okşmaya başladım biraz olsun ağlayıp rahatlaması için .
"Nasıl oldu bu olay ?" Dedim daha fazla dayanamayarak.
"Koray geldi bugün eve sonra kavga ettik merdivenlerden düştüm " dedi iç çekerek.
" Bu kadar mı başka bir şey yaptı mı sana?" Dedim daha fazla kimse onun canını yakamazdı yakmamalıydı artık onu korumam gerekiyordu ama ben bunu bile yapamamıştım.
"Başka bir şey olmadı gerçekten buradan çıkmak istiyorum artık" dedi.
"Tamam sen beni burada bekle bir doktorla konuşup geleyim " diyip onu odada yalnız bıraktım bu haldeyken onu o evde yalnız bırakmazdım.
Doktorla konuştuktan sonra kardeşimin yanına gidip taburcu işlemelerini hallettikten sonra onunla onun evine gittik yol boyunca bizde kalması için onu ikna ettim , aslında çok uysal biriydi onu ikna etmek zor olmamıştı bu yüzden hâlâ bizden çekinmesi dışında bir sorun yoktu her geldiğinde sanki ona bir şey dediğimiz anda çekip gidecekmiş gibi kapıya en yakın yere oturuyordu mesela ve daha bunun gibi bir sürü şey vardı , evine gelince arabadan indik ne kadar onu kucağıma almak istesem de karşı çıktı kolunun altından destek verip ona bir nevi koltuk değneği görevi gördüm.
Evine geldiğimiz de derin doluk alıp içeriye geçtik çok yorulmuştu tek ayak üstünde salona girer girmez hemen ilk gördüğüm koltuğa oturmasını sağladım .
" Sen otur dinlen ben eşyalarını hazırlayayım " deyince bir anda panik oldu .
"Şey sen otur ben biraz dinleneyim hazırlarım " deyince sadece "tamam" dedim.
Biraz oturduktan sonra arkadaşının mesaj attığını yarım saate geleceğini onu bekleyip bekleyemeyeceğimizi sordu bekleyebiliriz dediğim de çocuk gibi sevinmişti.
Yağmur kapıyı kendi anahtarı ile açıp içeriye girdiğinde ne kadar endişelendiğini gözlerinde gördüm.
"Aybüke'm iyi misin ? Nasıl oldu bu ? " İlk karşılaşmamızda ki gibi arda arda sıraladı sorularını kardeşim olanı biteni anlattığında benim dışımdan edemediğim küfürleri etmişti sağolsun.
"Şimdi sen onunla mı gideceksin ? " Sanki ben burda yokmuşum gibi konuşması kaşlarımı kaldırmama sebep oldu .
"Sadece bir kaç günlüğüne , bu olanları öğrenirse Cana hanım çok üzülür " dedi Simay mahçup bir sesle hala annesine anne diyemiyordu.
"Aybüke seni gerçekten anlamıyorum normalde çok zeki bir kızsın ama bu konularda değilsin maalesef daha iki defa gördüğün insanların evine nasıl gidebiliyorsun" deyince bu sefer araya girme ihtiyacı hissettim en baştan itibaren arada kardeşim olduğu icin sesimi çıkarmamıştım.
"Biz onun ailesiyiz bizimle kalmasından daha doğal ne olabilir ki " dedim .
"Sorun da bu ya siz onun ailesisiniz ona sahip çıkmanız gerekirdi o gün karakola gitmese belki onu hala bulamamış olacaktınız " deyince hafiften bana bir sınır gelemeye başlamıştı ama karşımda ki ne olursa olsun bir kadındı sakin olmam gerekirdi.
"Bütün bu olanlardan dolayı bizi mı suçluyorsun üstelik Simay bile bunu bu kadar dert etmemişken" dedim .
"Tamam bir sakin olur musunuz ? , Yağmur canımın içi şuan sırası değil sonra konuşalım lütfen " diyen kardeşimin kısık sesi beni kendime getirirken Yağmur'u daha çok sinirlendi.
"Aybüke bu insanlar sana adınla bile seslenmiyor sen bu durumun farkında mısın?" Dedi.
"Farkındayım lütfen " diyen kardeşimi dinlemedi bile.
"Aybüke bana lütfen bu insanlar için lütfen diyip durma olanları ben bile hazmedemiyorum sen nasıl bu kadar sakin olabiliyorsun anlamıyorum " bu konuda haklıydı çünkü bunu bu şekilde suyuna bende anlayamamıştım Simay çok sakindi her şeyi büyük bir sakinlik ile kabul etmişti.
"Hiç bir şeyi kabul ettiğim yok sadece bu insanlara kendime bir şans verdim ileride denememiş olmaktansa deneyip yanılmak bir şeyleri deneyerek öğrenmek istiyorum " onu bazen gerçekten anlamıyorum tam anladım diyorum ama olmuyor.
"Aybüke benim demek istediğim bu değil biliyorsun değil mi sana zarar vermelerinden korkuyorum" diyen Yağmur'un sesi sahiciydi.
"Biliyorum lütfen bana yardım et de odama kadar gideyim bir kaç eşyamı alıp bir kaç gün orada kalacağım okula gelmeyeceğim raporluyum hem müsait olduğunda sen de gel tanış onlarla olur mu ?" Kardeşim her zaman ki gibi sakin ve yapıcı olmuştu yağmur onu onaylayıp yardım etti ama odaya girmedi daha sonra yanıma gelip benim konuşmak istediğini söyledi ve birlikte balkona çıktık.
"Az önce olanlar için özür dilerim" deyince şaşırdım.
" Anlamadım " dedim .
" Aslında sizinle Aybüke hakkında konuşmam gerekenler var fark etmişsinizdir sizde Aybüke çok sessiz sakin hiç kimseye kolay kolay kızmıyor sinirlenmiyor ve çok konuşmuyor " dedi .
"Bu söylediklerinin hepsinin farkındayım " dedim derin bir iç çekerek .
"Aybüke normalde böyle değil tamam her zaman sakin bir insandı ama bu konu başka onun bu konu hakkında bu kadar sakin olması beni çok korkutuyor az önce ki çıkışım da bu yüzdendi belki biraz olsun içini döker rahatlad sanmıştım " deyince anlayışla başımı salladım daha fazla da konuşamadık zaten çünkü konuşacak bir şeyimiz kalmamıştı .
Simay odadan çıkınca Yağmur ona yardım bende elinde sırt çantasını almıştım evden çıktığımız da daha fazla kendini bu şekilde yormaması için kardeşimi kucağıma almıştım ilk başta çok utansa da sesini çıkarmadı.
Arabaya bindiğimiz de tekrar yola koyulmuştuk.
"Arkadaşının söylediklerine takılma lütfen" dedim çünkü daha da sessizleşmişti.
"Takılmadım " dedi ama sesinden bile kırgınlık akıyordu.
Biz eve gelene kadar uyudu yolda bugün onun için çok yorucuydu hem onun hem de benim için bugün öğrendiklerimin ağırlığı altında ezilmiştim adeta günün telaşesi yüzünden o anki duygularımı halı altına süpürmüş olsam da bundan
sonra ki gecelerimin en kabusu olacağını bilmiyordum.
Evet arkadaşlar bu bölüm pek içime sinmesede böyle bir şey ortaya çıktı nasıl olmuş.
Abiler için bana model önerir misiniz?
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |