@enverkeremavci
|
Valentino için bu sabah, önceki tüm sabahlardan çok daha farklıydı. Aldığı özel görevin heyecanıyla sabaha kadar çalışıp durmuş, hiç uyumamış olmasının onu bitkin bırakması haricinde; modu oldukça yüksekti. Ne olacaktı sanki, kaç defa böyle özel hissetmişti ki bugüne kadar? İşi onun her şeyiydi. Saatine baktı; belki bir gelişme olur düşüncesiyle, gitmesi gereken zamandan da erken gitmek istiyordu bugün ofise. Hızlıca hazırlandı; evden çıkmak üzere kapıyı kapattığı anda kahvaltı yapmayı bile unutmuştu. Heyecanından, en ufacık bir açlık dahi hissetmiyordu gerçi… Yoldayken Damien’i aradı Valentino. Normalde çok meraklı bir yapıya sahip olmasına rağmen, Valentino dün gece onu yanlışlıkla aradığı zaman geri dönüş bile yapmamıştı. Telefonunu yine açmamıştı Damien; Valentino iyiden iyiye endişelenmeye başlamıştı. Çocukluğundan beri beraber büyümüş olduğu arkadaşı adeta kayıplara karışmıştı. Gerçi, çocukken olduğu gibi iş bilmez değildi artık Damien. Zor durumlardan kurtulmak konusunda üstüne yoktu; ya da sadece şansı yaver gidiyordu her seferinde. Hatta belki Damien şu an gayet mutludur diye düşündü Valentino. Dün DNA testi zorunluluğunun konusu açıldığı zaman şakasını yaptıkları gibi: Belki de zengin bir akrabasını bulmuştu ve buraları terk etmişti Damien. Valentino arkadaşının haylazlıklarını düşünüp gülümsedi ve Damien’in iyi olduğunu var sayarak yolculuğuna devam etti; ofise ulaştı, çalışmaya başladı. Özel görevini yerine getirebilmek için kendisine sahte bir profil oluşturması gerekiyordu. Sahte bir robot profili… Ne garip bir görevdi ama! Uygulamanın veri tabanına ulaşabilme yetkisine sahip olduğu için; oluşturacağı date profiline yönelik kullanıcı memnuniyet düzeylerini baz alarak araştırmaya başladı Valentino. Anladığı kadarıyla kadınlar, insansı robotlarda genellikle en çok dış görünüme önem veriyorlardı. Yapay huy ve karakterini, buluşma sırasında, karşısındaki kadını tahlil ederek revize ediyor ve geliştirebiliyordu yapay zekâ çünkü. Yani çok hızlı bir biçimde olmasa dahi, kadınların isteklerine uygun davranabilmeye başlıyordu robotlar eninde sonunda. Bu yüzden, o an değiştiremedikleri tek şey olan dış görünüş en önemli memnuniyet faktörü olarak ortaya çıkıyordu. Valentino bir an durup düşünmeye başladı; bu faktörü nasıl ve ne şekilde lehine çevirebilirdi acaba? Düşündü düşünmesine ama altından kalkamadı bir türlü. E sonuçta yüzünü ve vücudunu değiştirebilecek hali de yoktu, neticesine bir insandı o da. Karşısındakinin bir şekilde kendisini beğenmesini umarak, robotik davranışları konusunda pratik yapmaya devam etme kararı aldı. Beğenilmezse de yapacak bir şey yoktu artık; istediği zaman görüşmeyi sonlandırabiliyordu kullanıcılar çünkü. Robotların profillerinde yer alan fotoğraflarını daha önceden görüp buluşma talep iletmelerine rağmen, görüşme sırasında beğenmediği gerekçesini sunarak görüşme sonlandıran çok sayıda müşteri bildirimi almıştı zamanında. Kendisini de biri beğenmezse bir başkası illa beğenirdi herhalde. En azından öyle umut ediyordu. Robot davranışlarına çalışmak dünyanın belki de en sıkıcı işiydi. Gözlerini kapatıp hayal kurmaya çalıştı; şu olsa bunu yaparım, öyle olsa böyle olur diye düşünüp duruyordu. Bir yapay zekâ gibi hızlı ve karşıdakinin beklediği gibi düşünebilmesi mümkün değildi belki ama elinden geleni de yapması gerekirdi. Bunları düşünürken ses tonu geldi aklına. Yeni nesil robotlar tamamen insansı olarak lanse ediliyordu, tamam; ama ses tonları hiçbir türlü gerçeğe uygun olamıyordu, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, az da olsa elektronik bir tını kalıyordu hep. Bu yüzden Sistem’den elektronik ses değiştirici talep etme fikri geldi aklına. Böylece ses konusunu da halledebilecekti. Uygulamada kullanacağı profile yüklemek üzere birkaç fotoğraf çekilmesi gerekiyordu birde, onu da halletti miydi bu iş tamamdı. Gerekli notları aldı, Sistem’e talep bildirimini geçti ve Sistem’den gelecek dönüşü beklemek üzere geri çalışmaya koyuldu. Kaybedecek zamanı yoktu.
|
0% |