Yeni Üyelik
4.
Bölüm

4. Bölüm - Sinyora

@enverkeremavci

Alnından, elmacık kemiklerine doğru süzülen o minik damlacığı hissettiği zaman, misafirine özel olarak yaptığı tüm hazırlıklarını tamamlamıştı bile Renata. Normalde, müşterilerle hızlıca ilgilenilebilsin, hızlı servis ve hizmet yapılabilsin diye; çoğu kişinin hayalini dahi kuramadığı 2083 model özel seri robotuna komutunu bu sefer kendisi için verdi “Ristretto, ama Robusta’sı yoğun olsun.” diyerek gününün ikinci kahvesini beklemeye başladı. Normalde sert kahveleri hiç sevmezdi Renata; ama dükkâna geldiğinden beridir yaptığı o koşuşturma, sonunda sert bir kahveyi hak ediyor diye düşünmüştü bir anlık.

Duvardaki vintage saatine doğru baktı, ucunda pirinçten bir taç bulunan saniye çubuğunun ilerleyişini izlemeye başladı Renata. Misafiri Francesca nasıl biriydi acaba… İyi anlaşabilecekler miydi bilmiyordu; ama Pizzacısının tasarımını beğeneceğinden emindi. Çünkü kapıdan içeri giren her yeni müşteri, içeriye girdiği andan itibaren yaşadığı şaşkınlığı gizleyemiyor, tuhaf bir yüz ifadesiyle etrafı inceliyordu hep. Özellikle de 1900’lü yılların sonlarına, o dönemlere merakı olup da biraz araştıran herkes büyük bir heyecana kapılıyordu. Tabii, beğenmeyip eleştirenler de oluyordu bazen; neymiş efendim: Neredeyse 2100’e girecekmişiz, rustik tasarım da neymiş, retro akımlar dünyanın en saçma şeyiymiş, geleceğe giden yolda bizi geride bırakıyormuş, sade görünümlü tam elektronik veya kendi aklı olan eşyalar varken bir şömineyi yakmak için heba edilen 5 dakika bile büyük israfmış, oldu olacak helyum-4’ten artık kolayca ayrıştırılabilen helyum-3 izotopunun kullanıldığı devasa nükleer santrallerden sağlanan enerjiler varken evini de soba yakarak ısıt sen bla-bla-bla...

Yeni robotu da gerçekten oldukça hızlıydı; duvar saatindeki saniye çubuğu turunu daha yeni tamamlamıştı. Kahvesini eline aldı; tüten dumanının havaya doğru yükselirken usulca kaybolmasını izlerken bir kez daha geçirdi içinden aynı şeyi: Kim ne derse desin, insana sımsıcak hissettiren bu tatlı ortamı tasarlatmıştı iyi ki! Mekanın neredeyse her yerini kaplayan ahşabın o iç gıdıklayıcı kokusu kahve kokusuyla, pizza kokusuyla birleşince ne de güzel hissettiriyordu ama insana… Hele birde, - 5 dakika süren var, ye-iç hemen kalk - algısı oluşturmayan şu rahat koltuklar; ev değil, bir yuva gibi kucaklıyordu sanki ruhu…

Caddeden, kapının hemen önünden gelen seslerle irkildi bir anda Renata. Cama doğru baktı, dükkânının önünde az önce orada olmadıklarına emin olduğu; ortadaki hariç hepsi birbiriyle aynı olan 3 büyük araba duruyordu. Belki de daha fazlası da vardı, ama camdan sadece o üç arabayı görebiliyordu. Sistem yetkililerinden birisi herhalde diye düşünürken ortadaki araba hariç diğer arabaların kapıları açıldı ve dışarıdan hareketleri oldukça telaşlı gibi gözüken, takım elbise giymiş oldukça kalıplı gözüken toplam beş adam ortadaki arabaya doğru hızlı adımlarla yürüyüp sağ arka kapısının etrafında durdular. Etrafında adeta koca bir set çektikleri kapıya doğru yaklaştı birisi ve kapıyı daha deminki aceleci hareketlerinin aksine usulca ve saygıyla açtı.

Merakla takip ediyordu olayları Renata. Arabanın kapısı açılırken, özel güvenlik olduğu anlaşılan adamlardan ikisi arabanın arka tarafına doğru çekilmiş yolu gözetliyor; kapıyı açan, açılan kapının arka çaprazında durmuş, bir kolunu kaldırıma doğru uzatarak buyurun dermişçesine hafif eğilmiş ve saygılı bir pozisyonda duruyor; kalan iki güvenlik ise arabadan inecek kişinin güvenliğini maksimize etmek için koca cüsselerini kaldırımın sağında ve solunda konumlandırmış şekilde bekliyordu. Durum bu şekildeyken, görüş açısını kapatan kapı ve koca cüsseli adamlar olduğu için arabanın içini göremeyen Renata’nın merakı birkaç saniye sonra dinmeye başladı. Önce bir ayakkabı gördü, araçtan dışarı uzanan. Kırmızı renkli, alttaki ufak platformunun yanı sıra topuklu, üst kısmı ayağın bilek hizasına yakın tarafında bulunan iki ince bant haricinde açık olan eski model bir çift ayakkabıydı. İyice meraklanmaya başlamıştı Renata, kimdi acaba bu kişi? Aracından inmeden evvel, kapısını kibarca açan görevlisi, bu sefer de kapının yanına doğru ilerleyip, yine hafif saygıyla eğilerek, içeriye doğru elini uzattı; araçtan çıkan eli usulca kavradı ve tuhaf giyimli kadının çıkmasına yardımcı oldu. Henüz ayakkabısından dahi belliydi garip bir tarzı olduğu gerçi, ama sokağa adım atmasıyla tamamen görünür bir hal alan kadın tepeden tırnağa farklıydı gerçekten. Sanki bu çağdan değildi, gelecekten de gelmiş olamazdı; bariz şekilde geçen yüzyılın insanı gibi gözüküyordu. Yaşının epey ileri olduğu belliydi aslında ama inanılmaz asil bir duruşu vardı, dinç ve kendinden emin gözüküyordu. Kırmızı ayakkabısının üzerinde, beline doğru çıktıkça bombeleşen, hafif balon etekli, özellikle kollarında ve yakasında olmak üzere üstünde yer yer beyaz dantel detayları bulunan mint rengi elbisesinin yanı sıra; yakasına astığı büyük beyaz çiçek broşuyla uyumlu olacak şekilde vintage model kırmızı şapkasına iliştirilmiş beyaz çiçek detayı bulunuyordu.

Renata, bu gizemli kadının kıyafetlerine o kadar odaklanmıştı ki, onun dükkânına doğru geldiğini fark ettiği zaman kapı neredeyse açılmak üzereydi bile. Kapının önüne gelene kadar sağında ve solunda bir ve hemen bir adım arka çaprazında ise kadını yakından takip edip; gerekli olması durumunda hemen önüne atlayabilecek bir his uyandıran güvenlik eşlik etmeye devam etti. Renata, başından sonuna kadar hiç alışık olmadığı bir durumla karşı karşıyaydı ve zaten donuk vaziyette, kahvesini önüne aldığı masada oturmaya devam ediyordu; izliyordu sadece. Dün geceden beri merakla beklediği, şehrin en saygın kişilerinden birisi olarak ona tarih edilmiş müşterisinin bu kadın olduğunu anladığı anda birden fırladı yerinden. Kadını en yakın şekilde takip eden görevli de o sırada hızlı bir hareketle öne doğru atılıp kapının kulpunu çevirmiş ve saygıdeğer hanımefendisine kapıyı aralamaya başlamıştı bile. Tam o sırada, kadın, elini usulca kaldırıp önce öylece havada bekletti; tüm görevlileri durmuştu. Ardından ise siz dışarıda durun dermişçesine usulca elini bir yana doğru salladı. Yarım yamalak açılmış olan kapının eşiğine bir ayağını atarak, elini kapının kulpuna dayadı. Pizza dükkânının arka kapısını hep açık bırakırdı Renata; iki kapıda aynı anda bir süre açık kalınca ortam bir anda cereyan yapmıştı, kadının elbisesinin balon eteği ve şapkasındaki çiçek biraz dalgalandı rüzgârın etkisiyle. Tam o sırada, kadın, hayatında ilk defa nefes alıyormuşçasına bir tavırla göğsünü usulca ama iyice şişirdi; derin bir nefes aldı. Göğsünün şişmesi arttıkça, başını gitgide havaya doğru kaldırıyor ve yüzündeki o sıcak gülümsemesi daha da derinleşiyordu. Ardından, “Merhaba!” dedi enerjik ve sıcak bir ses tonuyla; ve sert gözüken ama aynı zamanda da oldukça sempatik bir gülümseyiş bürüyerek yüzünü, tekrarladı “Merhaba, ben, Francesca, sinyora Francesca.”

 

Loading...
0%