@enverkeremavci
|
Valentino, çalışmaktan oldukça yorulmuş bir halde ofisten ayrıldığı zaman, eve dönüp hemen uyuma hayalleri kurmuştu kurmasına; ama eve girdikten sonra duş faslı, bir şeyler yeme gibi yapması gereken şeyleri yerine getirene kadar saatler geçmişti. O da günün oluşturduğu zihinsel yorgunluğu atmış sayılırdı bu sırada. En az üç günde bir yaptığı sporunu, yoğun programı yüzünden ertelemişti erteleyeceği kadar zaten. Neredeyse on gün olmuştu. Vücut geliştirme ile uğraşan diğer insanların da düşündüğü gibi, eğer bir süre daha spordan uzak kalırsa, insanların imrenerek baktığı atletik vücudunun yavaş yavaş çökeceğinden endişe duydu ve boş vakitlerinde izlemiş olduğu aksiyon filmlerinin nabzı yükselten müziklerinden açıp ısınma hareketleriyle başladı her zaman olduğu gibi. Sonra ağırlıkla yapılan hareketlere geçince ağırlıkları kaldırıp indirirken iyiden iyiye belirginleşen damarlarının vücuduna çekicilik katmasını ne kadar özlediği fark etti. Sistem’in yasaklarından dolayı kadınlarla aktif bir iletişim dahi kuramıyordu belki ama sokaklarda yürürken veya toplu taşıma araçlarında seyahat ederken kadınların bakışlarının üzerinde toplanması onu çok etkiliyordu. İnsandı ne de olsa, bir şeylerin yasak olması; onun bunları hiç düşünmediği anlamına gelmiyordu. Sporunu tamamladıktan sonra, her spor sonrasında olduğu gibi ayna karşısında biraz vakit geçiren Valentino tekrardan duşa girdi. İş yorgunluğu arkasından gelen mayışma isteğiyle yaptığı gibi sıcak su kullanmadı bu sefer; buz gibi bir suyla tamamladı duşunu. İyice gelmişti artık kendine. Holovizyon ünitesinin karşısındaki rahat koltuğuna yayılıp, izlemek için yeni bir film ararken telefonuna gelen bildirim sesiyle irkildi bir anda. Kimdi ki bu saatte bu? Belli bir saatten sonra ne kurumlar ne de insanlar birbirleriyle iletişime geçmiyorlardı bu devirde, birçok yasağa rağmen özel hayat diye bir şey vardı, insanların kendileriyle baş başa geçirecekleri vakitlerinin olması lazımdı sonuçta. Telefonu eline alınca, mail bildiriminin, normalde çalışıyor olduğu Sistem şirketinin üst yapılanmalarının birisinden geldiğini fark etti. İlk defa böyle bir şey yaşıyordu, özel toplantılar bile hep mesai saatleri içerisinde planlanır ve haber edilirdi; acaba neydi bu kadar önemli olan? Şaşkınlığının verdiği birkaç saniyelik durağanlık geçince iletinin içerisine girdi. Her zamanki gibi resmi şekillere üst düzeyde bir dikkat ve özenle hazırlanmış olan içerik, gizli ve özel bir görevden bahsediyordu. Valentino konuyu anlamaya başladıkça, böyle özel bir görev için kendisinin seçilmiş olmasına bir yandan seviniyordu bir yandan da endişeleniyordu. Çünkü Sistem, bir personelinin çalışma şekline, başarılı işlerine ve bağlılığına teveccüh gösterip özel bir görev veriyorsa başarısızlığa asla tahammül etmezdi. Gerçi Valentino için yapılamayacak bir görev de değildi bu görev. Çünkü zaten insansı robotlarla date aplikasyonunun kodlama, tasarım ve geliştirme süreçlerini kendisi gerçekleştiriyordu; bunun yanı sıra, aplikasyon kullanılarak eşleşilen ve vakit geçirilen erkek gibi davranan robotların da kullanıcı deneyimi iyileştirme süreçleri de kendisindeydi. Şimdi de sadece uygulamayı kullanan kadınların, vakit geçirdikleri robotlardan beklentilerinin tam olarak ne veya neler olduğunu tespit edip; bundan sonra yapılacak yazılımsal geliştirmelerde müşteri memnuniyetini arttırıcı geliştirmeler yapması gerekiyordu. İşin tuhaf kısmı, Sistem’in vermiş olduğu görevin özel ve gizli olmasının Valentino’nun kadınlarla birebir buluşmasını gerektiriyor oluşuydu. Sistem, işini şansa, yazılımsal hatalara bırakmak istemiyordu; personelini doğrudan sahada görevlendirerek, eksik gedik olmaksızın tam manasıyla çözmek istiyordu bu işi artık. Yeni görevinin bilgilendirme yazısını okuduktan sonra yine düşüncelere dalmıştı Valentino. Anlamak çok zor değildi. Sistem, karşı cinsiyetler arasında var olan yasakların çiğnenme riskini iyice azaltmak için çalışmalar yapıyordu işte. Emindi, bu görev erkeklere yönelik yapılan uygulamada da başka birisi tarafından yürütülecekti elbet. İnsanları, önceden kurgulanmış mutluluklarla ne kadar oyalayabilirlerse, hatta beyinlerini uyuşturup farklı şeyler düşünemez hale getirebilirlerse o kadar iyiydi Sistem’in kurduğu düzen için. Görevin heyecanıyla saatin kaç olduğunu unutan Valentino, en yakın arkadaşı olan Damien’i arayarak sevincini paylaşmak istedi. Aramayı başlattı ancak sonradan tak etti kafasına; hem saat çok geç olmuştu hem de görev gizliydi… Telefondan bir kere dıt sesi gelir gibi oldu, sonra umarım fark etmez diye düşünerek kapatıverdi hızlıca. Görevine odaklanarak anlamaya çalıştı neyi ne şekilde yapması gerektiğini. Maile ek olarak iletilen genel görev çerçevesi dosyası içerisinde, buluşmalarda robot gibi davranılmasının gerektiği; her ne olursa olsun buluşulan kadınların şüphe duymamalarının sağlanmasının en önemli şart olduğu gibi bazı bilgiler zaten yer alıyordu doğal olarak. Bu görevin ehemmiyeti gereği, gizli görevde olan kişi yüzünden yaşanılabilecek negatif durumlar ve görevin şartlarına halel gelmesi durumlarında verilecek ceza da yer alıyordu. Farklı koşullara göre uygulanacak olan birbirinden farklı şiddetlerdeki cezalardan bahsedilmiyordu; sadece tek bir ceza vardı, infaz. Valentino’nun üzerinde iyiden iyiye bir gerginlik hali çökmüştü; hak vermiyor da değildi bu cezanın varlığına aslında. Sonuçta, kurulması için onca çabalar sarf edilen bir Sistem ve on yıllardır da beklenilen verimlilikte işleyişini sürdüren bir düzen vardı ortada; bir kişinin aptalca bir hatası yüzünden kargaşa çıkmasına izin mi vereceklerdi? Elbette hayır. Sistem her zaman olduğu gibi tüm riskleri minimize etmeye yönelik adımlar atıyordu. Ama yine de, 34 yıllık ömrü boyunca; bazısı kimsesizler yurdunda olmak üzere defalarca görmüştü Sistem’in temel işleyiş ve yapısına karşı davranışlarda bulunanların sonunu, infaz edilişini. En azından acısız bir infaz şekli diye düşünerek içini rahatlatmaya, motivasyon kaybı yaşamamaya çalıştı Valentino bir süre. Çünkü Sistem’in yıllardır benimsemiş olduğu infaz metodunda, ateşlendiği zaman hedeflenen kişinin vücuduna isabet etmesiyle içindeki zehri boşaltması bir olan bir mermi kullanılıyordu. En fazla 10 saniye sürüyordu infazın tamamlanması ve Sistem yetkililerinin bu metodu lanse ettiği zamanda da belirttiği üzere; vücuda isabet eden özel tasarım 3,56 milimlik mermi haricinde başka hiçbir acı hissedilmiyordu. Başarısızlığı, infazı, mermileri düşünerek zaman kaybetmemeliydi şimdi Valentino. Bugüne kadar yaptığı hiçbir işte, verilen hiçbir görevde başarısız olmamıştı, mükemmeliyetçi bir yapısı vardı. Verilen bu görevi de en güzel şekilde yerine getirebileceği şekilde planlar yapmalıydı sadece. Hem zaten, buluşmaya gönderilen robotların tüm kodlamalarını da, yapay zekâ geliştirmeye yönelik veri tabanlarını da kendisi hazırlayıp geliştiriyordu. Robot davranışlarına yönelik iyi bir çalışma, ezber ve belki ayna karşısında biraz pratik yeterli olmalıydı. Az evvel boşluğa düşüp yanlışlıkla aradığı Damien de uyuyakalmıştı sanki. Gerçi böylesi daha iyiydi Valentino için. Yarın, arkadaşı gece aramasının nedenini sorduğu zaman birkaç bahane uydurur, sonrasında da konuyu değiştirirdi en olmadı. Hazır dikkatini dağıtacak bir şey de yokken ortada; çalışmaya başlasa iyi olurdu. Özel görevi, yarından sonraki gün başlayacağı için pek vakti de yoktu çünkü. Valentino hırslı bir şekilde çalışmaya başladı başlamasına ama kafasını pek verebiliyor sayılmazdı işine. Oldukça heyecanlıydı, ilk defa gerçek bir kadınla görüşecekti. Her ne kadar karşısındaki kadın, Valentino’yu bir robot zannedecek olsa da, bu durum ana gerçeği değiştirmiyordu sonuçta. İyiden iyiye merak etmeye de başlamıştı; uygulamada eşleşip görüşeceği ilk kişi nasıl birisi olacaktı acaba…
|
0% |