@erdemdursun10
|
Owen , Alaska'nın unutulmuş balıkçı kasabalarından birinde doğup büyümüş bir çocuktur . Sevecen bir çocuk olarak büyümüştür . Annesi ve babasını küçük yaşlarda kaybetmiş ve hayatının geri kalanını büyükannesiyle geçirmek zorunda kalmıştır . Kasabalarında herhangi bir okul vb. olmadığıyla beraber en yakın okul 50km uzaklıktaki "Barrow" şehrindedir . Ve kasabadaki her çocuk gibi Owen'de geçim sorunundan dolayı okula gidememiştir . Böylece Owen kendini bir çok konuda yetiştirmiştir . Özellikle balıkçılık ve tırmanışta... "Oweeen , kalk hadi kahvaltı hazır" "Tamam büyükanne geliyorum" Hava bugün oldukça soğuktu ve dışarıda büyük bir fırtına var gibi duruyordu . Evleri kasabadaki çoğu ev gibi çam ağacından yapılmış eski bir evdi . Evlerinin hemen yanında ahırları , bu ahırda ise 6 tane koyunları vardı . Her hafta Owen koyunları sağmakla görevliydi . Owen , aşağı indiğinde evde garip bir hava hissetti fakat bundan fazla söz etmedi . Büyükannesi bugün kahvaltıda yumurta pişirmişti . Ve her zamanki gibi yanına bir kase süt ... "Hey Owen , 2 hafta sonra kasabada düzenlenecek yarışmayı duymuşşundur." "Evet büyükanne , limanda gemiciler konuşurken kulak misafiri olmuştum . O zaman duymuştum ." "Bak Owen , bu yarışma kasabamızda uzun zamandır olan bir yarışma değil . Bu yüzden kasaba nüfusu şuan 100'ü bile aşamamışken yarışma zamanı 1000 leri bile görebilir . Hazırlıklı olmalıyız ." Diyip sütünden bir yudum aldı . "Büyükanne , kasabamızın unutulduğunu sanıyordum . Boşa hazırlık yapmayalım . Bana göre kimse gelmeyecek. Owen kasabalarının unutulduğu konusunda oldukça ciddiydi . Kasabalarından pek memnun değildi . Daha güzel bir ev ve yeni eşyalar istiyordu . Ve bu konuda haklı olduğunu düşünüyordu . En azından küçük bir tekne... Denizin karşısında ne olduğunu keşfedebilir ve yeni yerlerde yaşama şansı bulabilirdi . Tek isteği yeni bir tekne... Owen ve büyükannesi kahvaltılarını yaptıklarında Owen fırtınanın etkisini azaltmasıyla koyunlarından birini satmak için kasabaya doğru yola çıkmaya hazırlandı . Üstüne büyükannesinin ördüğü hırkayı giydi -gerçekten kaliteli ve sıcak tutan bir hırka- ahıra girip büyükannesinin gösterdiği koyunu seçti ve tasmayla bağladı . Koyun oldukça agresif davranmıştı . Neyseki boynuzları yoktu . Eğer boynuzları olsaydı bir hayli zorlu bir durum yaşanacaktı . Koyun güçlü ama yaşlı bir koyundu . Zaten büyükannesinin yaşlı diye sattığını biliyordu . Owen dışarı çıktı ve patikadan ilerlemeye başladı evleri ile kasabanın merkezi arasındaki mesafe yürüyerek en kısa şekilde 25 dakikada geçiyordu . Koyun biraz daha sakinleşmişti . Owen havaya baktı . Gökyüzü tekrardan kara bulutlarla sarılmış durumdaydı . Hızlıca ulaşmak istiyordu en kötü kasabada bir kafeye girip yağmur dönene kadar orada bekleyecekti . Yaklaşık 15 dakika daha yürüdükten sonra kasabaya vardı ve doğru kasapın yolunu tuttu . Kasap bu koyuna tam 70 dolar veriyordu . Normalde kasaba ekonomisine göre koyunlar en aşağı 90 dolardan başlıyordu . Ama yaşlılığınada bakarsak 70 dolar uygun gibiydi . Owen koyunu verdi . Yağmur uzun süre daha yağmayacak gibiydi . Eve yetişeceğini düşünüyordu . Bir bakkala girip meyve almıştı ayrıca yolunun üstündeyken eve 2 tane somon balığıda aldı 70 dolardan 40 dolar kalmıştı . Daha yolun yarısına varmadan yağmur başladı ve çok şiddetliydi yağmur ara ara doluya dönüyordu . Koştura koştura eve gidiyordu . Sonunda eve varmıştı fakat büyükannesi evde değildi... |
0% |