@esma123321
|
Akşama doğru biraz yürüyüşe çıktım. Mahallede gezerken birini gördüm. Hızlı adımlarla ona doğru yürümeye başladım. Aramızda birkaç metre kalınca yüzünü bana döndü, gülümsedi. Bir kadındı. Kumral saçlı, orta boylu, sarı hırkalı. Bu o dedim içimden. Ablamın katili. “Seni gördüğüme çok sevindim Aynur” dedi. Şaşkınlıktan konuşamıyordum. Onun benim karşıma çıkacağını hiç sanmıyordum. Kendime gelince elim hemen belimdeki silaha gitti. Bunu gören kadın hemen konuşmaya başladı. “ Bence şiddete hiç girişmeyelim. Sonuçta kimse kaybedeceği bir savaşa girmek istemez.” Üstünde herhangi bir silah yoktu anladığım kadarıyla. Benim buraya geleceğimi nereden bildi bilmiyorum ama üzerinde silah olmadığı halde yalnız gelmiş olamazdı. “ Kendi adına konuş” dedim ve silahımı ona doğrulttum. Tam doğrulttuğum an üzerimde kaç tane olduğunu sayamadığım kırmızı lazerler belirdi. O sırada kız tekrar konuşmaya başladı. “ Ben buradan sağ çıkmazsam senin hayatın tam anlamıyla kayar” hayatım artık umurumda değildi. Benim tek derdim intikamdı. İntikamımı almam benim için yeterliydi. “ Ölümü artık kafama takmıyorum benim tek derdim ablamın katilini yani seni öldürmek” dedim. Kız gülmeye başladı. Seni öldüreceğimi kim söyledi. Sana ölümden çok daha acısını yaşattırabilirim.” Haklıydı yaşattırabilirdi. Çünkü o bir katildi. Ve sevdiğim birini öldürmesi benim canımı çok daha fazla yakardı. Zaten beni düzgünce seven yalnızca iki kişi vardı ama ölmesine üzüleceğim üç kişi vardı. Ceren, Murat ağabeyim ve Cenk. Cenk’i henüz yeni tanımış olsam da içimde ona karşı bir şey vardı. Onu çok seviyordum ve kaybetmek istemezdim. Aklımdan bunları geçirirken yavaşça silahımı indirdim. Kız da “yola gelmene sevindim” dedi. Beni öldürmek için bulmadıysa ne için bulmuştu o zaman, meraklanmıştım. “Ne istiyorsun?” diye sordum. Kız birkaç adım yanıma yaklaştı ve konuşmaya başladı. “Patrondan sana iletmem gereken haberler var” dedi. Patronu mu? Kız demek ki birine çalışıyordu. Ama kime, tanıdığım hiç böyle biri yoktu. Hemen “kime çalışıyorsun” diye sordum. Kız cebinden çıkardığı bir bezle alnını silerken konuşmaya başladı. “Senin çok iyi tanıdığın birine çalışıyorum” dedi. Şaşırmıştım. Benim çok iyi tanıdığım bir mafya lideri mi vardı? Peki, ben neden bunu bilmiyordum. “Benim tanıdığım bir mafya lideri yok” dedim. Kız çıkardığı bezi yerine koyarken tekrar konuşmaya başladı. “ o kadar emin olma bence insan babasını tanımaz mı? “ dedi. Kafamdan vurulmuş gibiydim. Babam nasıl bir mafya lideri olmuştu ki? Ama artık bizimle olan iletişimini kestiğini sanıyordum. Bir daha hayatımıza girmeyecek sanıyordum. “ benim bir babam yok” diye cevap verdim. Kız hafifçe kıkırdayarak “ sen yalnızca kendini kandırıyorsun, her ne olursa olsun o senin baban bunu inkâr edemezsin. Ayrıca kim bir mafya babasını istemez ki küçüklüğümden beri hep bir mafya ile çalışmak istemişimdir. Bence çok karizmatik.” Dedi. Böyle söylemesi sinirimi bozmuştu. Karizmatik bulduğu şey masum insanların canını almaktı. Gerçekten de çok acımasızcaydı bu. “ Çok istiyorsan senin olabilir. Benim ne öyle bir babaya ne de mafya lideri ile çalışmaya ihtiyacım var” dedim. Kız küçük bir kahkaha attı ve söylediğimi duymazdan gelerek konuşmaya başladı. “Her neyse sıkıldım senden işimi yapıp gideceğim zaten” dedi. Aklımda birçok soru vardı. Fırsat bulmuşken hepsini soruyum diye düşündüm. Daha sonra bu kızın canını almakla uğraşabilirdim. İlk sorum “ablamı neden öldürdün” oldu. Kız umursamaz bir tavırla konuşmaya başladı. “ Bu sorunun cevabını sana söyleyemem. Sana söyleyeceğim tek şey sende olan bir bilgiyi bize vermen. Yoksa” dediği anda sözünü kestim. “ Yoksa ne? Senden korkacağımı mı sanıyorsun. Bu sefer hazırlıksız geldiğim için sana bir şey yapamam ancak bir sonraki görüşmemizde cansız olarak ayrılacağından emin olabilirsin. Ayrıca istediğin şey hakkında bir bilgim olduğunu sanmıyorum.” dedim. İçimdeki ona karşı olan nefretim hiç bu kadar büyümemişti. “ Ne istediğimi sormayacak mısın?” dedi. Ne istediği umurumda bile değildi. “ Hayır” dedim ve arkamı dönerek uzaklaşmaya başladım. Kız arkamdan konuşmaya devam etti. “ Ben yine de söyleyeyim. Annenin ölmeden önce söylediği son kelimeleri istiyorum. Ve karşılığında ne istersen sana verebilirim.” Dedi. Donakalmıştım. Bunu nereden bilebilirdi ki? Bu bilgiyi onun canını almak için kullanabilirdim. Zaten çok önemli bir şey olsa annem söylerdi. “ Ya senin canın karşılığında söylemeye razı olursam.” Dedim ona. Annemin ölmeden önce söylediği son sözler “dumansız doğar dumansız batar.” olmuştu. Devamını getiremeden gözleri kapanmıştı. Bahsettiği şey güneşti. Fakat güneş ne alakaydı ki? Ablamla beraber bunu çözmeye çalışmıştım. Ancak becerememiştik. O günden sonra da bu konuyu bir daha konuşmamıştık. Kız tekrar konuşmaya başladı. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diye sordu. Hiçbir fikrim yoktu ve umurumda da değildi. “ Hayır, ve bilmekte istemiyorum” diye cevapladım.“ yüzüme baktı ve ardından “ tamam zaten istesen de söylemem” dedi. Kafama takmadan “adın ne senin cani kız” diye sordum. “İsmim şimdilik cani kız olarak kalsın. Belki daha sonra öğrenirsin” dedi ve hızlı adımlarla benden uzaklaşmaya başladı. Birkaç adım geriye gittiğinde tekrar konuşmaya başladı.” Bir sonraki gelişimde sorumun cevabını vermezsen seninle uğraşmam gerekebilir. O yüzden kararını hızlıca versen iyi olur. Sonuçta benim ne zaman nereden çıkacağım belli olmaz.” Dedi. Birkaç adım daha uzaklaşınca sesimi duyurmak için biraz bağırmam gerekti.” Dediğim gibi senin canına karşılık istediğin bilgi” dedim. Kız uzaklaşırken üzerimde yine kırmızı lazerler olduğunu gördüm ve kız tamamen gözden kaybolunca üstümden lazerler gitti. Bende yaptığım konuşmayı düşüne düşüne ve vardım.
|
0% |