@esmanur555esma
|
İnstagram: seda86.9
Beni okuyan ve destekleyenler teşekkür ederim.
Oy ve yorum yapanlara da teşekkür ederim.
Bomba gibi bir bölümle geldim.
Keyifli okumalar.
Şimdi görecekler kime bulaştıklarını. Telefondan Hector ' u aradım.
Hector " Patron. " dedi.
Bende " Sana numara göndereceğim yer tespitini bul. Benimkileri hazırla. Kimseyi yanımda istemiyorum gelmesin. Ben oraya geleceğim." dedim. Sonra borcu ödeyip çıktım kafeden. Arabaya geldiğimde şoför koltuğuna oturup arabayı çalıştırıp sürmeye başladım.
Ormana doğru yaklaştığımda arabayı durdurup indim. Biraz ilerledikten sonra terk edilmiş fabrikaya göründü. Oraya doğru ilerlemeye başladım. Aslında dışarısı ne kadar yıkılacak gibi görünse de aslında içerisi bambaşka buraya gelen birisi hiçbir şey anlamaz. Sadece terk edilmiş yıkık bir fabrika olarak görür. Böyle yerler bazı şehirlerde var yani benim. Ben olmasam da oraya adamlar koyuyorum. Yani otuz şehir civarında var bu yerler ve o yerlerde kızlar için yurtlar , sokakta kalmış çocuklar için yurtlar , kadınlar için okullar bulunmaktadır.
İçeriye girip fabrikanın ortasına doğru geldim ve yere doğru eğilip yerdeki gizli kapağı açıp elimi koydum. Elimi tarandıktan sonra kapak kendini geriye doğru çekti. Buraya gelen kimse asla fark etmez kapağı fark etse de açamaz çünkü el izi herkeste kabul edilmez bunlar sayılı kişide bulunmaktadır.
Kapağa doğru adım attım. Merdivene ayak bastığımda içeri merdivenlerden inmeye başladım. İnerken de otomatik olarak da lamba yandı. Buraya kim girerse lamba otomatik olarak yanardı. Merdivenleri indikten sonra karşıma koridor çıktı. Koridora doğru ilerlemeye başladım. Koridorun sonuna geldiğimde karşıma demir bir kapı çıktı. Kapıyı ritmik hareketlerle vurmaya başladım. Bu bizim şifremizdi. Eğer birisi buraya kadar girerse şahsen giremez de ama yine de girerse burayı geçemezdi. Kapıyı kıralar ya da bombayla patlatsalar bile parçalanmaz. Bu kapı özel yapımdı.
Kapı açılda içeri doğru yürümeye başladım.
( Biraz daha büyük olduğunu ve daire şeklinde olduğunu düşünün. İstediğim fotoğrafı bulamadım o yüzden bunu koydum. )
( Burayı da bilgisayar masalarının çevirili olduğu yerin ortası olarak düşünün. )
Ben girdiğimde herkes ayağa kalktı. Bağırarak " Hoşgeldiniz Patron. " dediler.
Bende " Oturun. İşlerinize devam edin. " dedim.
Oturup işlerinin geri döndüler. Bende ilerlerken Hector çıktı karşıma.
Hector " Her şey hazır Patron. Bende geleyim. " dedi.
Bende " Hayır. Gelmiyosun ben tek başıma gidiyorum. " dedi.
Hector tekrar konuşacakken ben yürümeye başladım. O da arkamdan geliyordu. Alanın ortasına geldiğimde oturanlar ayağa kalktı.
Bende " Oturun. " dedim sert sesle.
Herkes oturduktan sonra Jonathan ' ın oturduğu yere geldim.
Jonathan " Patron buldum zor da olsa. " dedi.
Bende " Neredeler , adresi söyle. " dedim.
Jonathan " Hakkari *************** dağının orada eski bir binanın oradalar. " dedi.
Bende " Tamam. Saol bu arada. " dedim.
Jonathan " Lafı bile olmaz Patron. Senin bize karşı yaptıklarının yanında. " dedi.
Bende " Neyse sen işine devam et. " dedim.
Yanından ayrılıp kendi odama doğru adımlamaya başladım. Odama doğru yürürken " Sen gelmiyorsun Hector son kararım. " dedim. Arkamdan geliyordu o da.
Hector " Ama Patron gelsem olmaz mı? " dedi.
Bende " Hayır gelmiyorsun. " dedim ve odamın kapısının önüne geldiğimde tarayıcıya elimi koydum. Kapı açıldığında Hector konuşmadan içeri girdim.
Kapı kapandığın odamın içindeki dolaba doğru ilerledim. Dolabı açıp özel kıyafetlerimi çıkardım.
Üstümdekileri çıkarıp onları giyindim.
( Efnan ' ın giydikleri )
Giyindikten sonra odadan çıktım ve ilerlemeye başladım. İlerlerken yanıma Hector geldi.
Hector ' a " Araba ve mühimmatlar hazır mı? " dedim.
Hector " Her şey hazır Patron. Dikkatli olun. " dedi.
Bende " Merak etme , bana bir şey olmaz. Sen işinin başına dön. " dedim.
Hector yanımdan ayrıldığında bende kapının oraya gelmiştim , kapı açıldığında koridora doğru yürümeye başladım. Koridordan çıktığımda merdivenleri çıkıp kapak açıldığında yukarı doğru bedenimi çıkardım.
Fabrikanın yıkık dökük yerinden çıktığımda karşıma siyah bir Range Rover çıktı. Arabanın plakası sahteydi. Eğer arabayı bulunursa hiçbir şey öğrenemezler.
Ona doğru ilerledim. Arabanın bagajını açtım. İçindeki mühimmatları kontrol ettim ve sırtıma ikiz kılıçlarımı taktım ( Fotoğraftaki kılıçlar. ) . Bagajı tekrar kapatıp sürücü koltuğunun kapısını açıp oturdum. Sonra telefondan konumu ayarlayıp sürmeye başladım.
*********************************
Konumun gösterdiği yere geldiğimde arabayı binadan uzak bir yerine park ettim. Arabadan mühimmatları aldım.
Sonra sessiz adımlarla yürümeye başladım. Kendimi görünmeyecek bir yere siper aldım ve yanımda getirdiğim taramalıyı yerleştirdim ve dürbününden etrafa bakmaya başladım.
Binanın çevresi sarılmış durumdaydı. En az yüz kişi vardı dışarıda , içeride ise daha fazla olduğunu düşünürsem üç yüz vardır.
Etrafa göz gezdirdiğimde adamlar tetikte bekliyorlardı. Demek ki beni arayan adamın adamları eğitmenli. Neyse ben bunları hallederim.
İçimden bismillah çekip başladım onları taramaya. Hepsi bir anda silahlarını çekmeye başladılar ama nafileydi. Çünkü onlar silahlarını çıkarana kadar cehenneme boyladılar.
Onlar bir bir yeri boylarken içeridekiler de dışarı çıkmaya başladı. Ben de dışarı çıkanları da vurmaya başladım. İçeridekiler akıllanıp sonradan dışarı çıkmadılar. İçeriden vurmaya başladılar. Ben ise kafalarını çıkaranların direkman alnından vurmaya başladım. Silah sesi sustuğunda bende taramalıyı bıraktım. Taramalıyı kolumdan geçirip ve başımı üstümün şapkasını yüzümün gözükmeyeceği kadar kapatıp sessiz adımlar ile yürümeye başladım.
Binanın önüne geldiğimde belimden kendime ait özel bıçağımı çektim. Yine sessiz adımlar ile kapıdan girip yürümeye başladım.
( Efnan ' ın bıçağı )
Duyduğum ayak sesleriyle hemen arkamı dönüp aramdaki adamın boğazına bıçağı sapladım. Boğazından kanlar fışkırırken bıçağı sert bir şekilde çıkardım.
Adam cansız bedeni yere düşerken bende önüme dönüp ilerlemeye başladım ve bütün duyularımı da kullanmaya başladım. Gözlerim etrafı iyice tarken kulaklarım da etraftaki sesleri duymaya dikkat kesildim. Bir süre daha ilerlerken hızlı nefes alışverişi duymaya başladım. Yanımdaki kapının ardından geliyordu. Elimdeki bıçağı yerine takıp kemerimdeki küçük bıçaklardan birisini aldım.
Sonra nefes alışverişimi kontrol etmeye başladım , adamın beni duymaması için. Sonra elimdeki bıçağı iyice tuttum ve kapıyı da açtım hızlı gine. Kapıyı açtıktan bir saniye sonra adamın alnının ortasına elimdeki küçük ama keskin bıçağı fırlattım ve tam isabet. Adam cansız bedeni yere düşmüştü. İçeriye girdiğimde o ölen adamdan başka kimse yoktu , adama doğru ilerledim ve alnındaki bıçağı çıkarıp bıçağın üstündeki kanları adamın kıyafetine sildim. İçeriden çıkıp yukarıya doğru çıkan merdivenlere doğru ilerledim. Merdivenleri çıktığımda etraf sessizdi. Bu sessizlik tabi kide normal bir sessizlik değildi burada kesin bir şey var. İki elimi kemerimdeki silahlara götürüp çıkardım ve ilerlemeye başladım. İlerlerken hemen yanımdan kurşun geçti bende hemen yan tarafımdaki kapısı açık odaya geçtim. Kurşun sesleri artmaya başladı. Kafamı dışarı çıkarıp silahla vurmaya başlarken etrafta kaç kişi olduğunu da bakıyordum.
Etrafa göz gezdirdiğim kadarıyla burada yüz elli kişi vardı. Tabi ben onları öldürdüğümde sadece cansız beden olacaklar. Saklandığım yerden kafama maske ve gözlüklerimi takıp kemerimdeki sis bombasını alıp çıktım odadan. Silahların ortasındaydım şuan elimdeki sis bombasını fırlattım. Etrafı silah sesleriyle beraber sis kaplamaya başladı. Ben de iki elimdeki silahlarla çatışmanın ortasında vurmaya başladım. Gözümdeki gözlük özel bir yapımdır. Sis olsa da görme özelliği vardır. Adamlar sisten dolayı kimi vurduklarını göremiyorlardı halbuki kendi adamlarını vuruyordu. Neyse en azından beni uğraştırmak zorunda kalmadılar. Kalsalar bile hallederim. Silah sesleri kesildiğinde ilk başta dediğim gibi yaşayan bütün adamlar cansız bedenleri yerdeydi.
İlerlemeye devam ederken kapalı bir kapıya denk geldim ve içeriden sesler geliyordu.
Kapıyı açtığımda ilk gördüğüm Dilara ve Sema ' ydı. Sandalyeye oturulmuş ve elleri bağlanmış duruyorlardı. Karşılarında ise bir adam vardı , adamın sırtı bana dönüktü o yüzden adamın yüzünü görememiştim. Ama kızların yüzüne baktığımda şoka uğramış gibi ifadeleri vardı. Burada ne olmuştu bilmiyorum ama bildiğim bir şey varsa o da hiç iyi bir şey olmamasıydı.
İçeriye doğru girmeden kafamdaki şapkayı açtım. İçeri girdiğimde adam arkasını dönemeden " Hoş geldin Vaveyla. " dedi son cümleyi bastırarak söyledi.
Sonra ise benden tarafa döndü yüzünü " Biz de seni bekliyorduk kızlarla. " dedi.
Adamın sağ yanağında derin bir çizik vardı. Çizik alnından başlayıp yanağına oradan da boynuna doğru iniyordu. Onu incelediğimi anladığında bana sinirli bakarak " Bak bunu bana sen yapmıştın. Sonsuza kadar hatıra olarak kalsın diye. Benim yüzümü mahvettin. " dedi.
Ben de adamın kim olduğunu şimdi anlamıştım. Ben bunun patronunu öldürmeye gelmiştim. Öldürmediğim bazı adamlar vardı bu da o şanslı kişilerden biri ama şuan tam olarak ölüm fermanını imzalamakta.
Ona doğru ilerlemeye başladım. O da " Olduğun yerde dur. " dedi.
Ben de durdum tabi o istediği için değildi son nefesini alacağı zamandı o yüzden bir izin verdim konuşmasına.
" Kızlar senin kim olduğunu bilmiyormuş. Bakıyorum herkesten saklıyormuşsun. Çok mu korkaksın. " dedi. Beni sinir etmek için.
Tabi ben bu sözlere kanmam ben her türlü sınavlardan geçtiğim için duygularımı kontrol edebilen ve insanlar kışkırtmasına kanmayan biriyim.
Ben de " He sen de çok korkaksın. Dışarıya iki yüz adam yerleştirmişsin. İçeriye de yüz elli kişi yerleştirmişsin. Ama işe yaramaz adamların varmış kendi adamların kendilerini vurdular. " dedim sonra büyük bir kahkaha attım. Normal bir kahkaha değildi alaycı bir şekilde atmıştım.
Adam ise dediklerime sinir olurken " Bakalım şimdi gülebilecek misin sevgili arkadaşların ölürken. " dedi.
Adam silahını kaldıracakken hemen büyük adımlarla adamın dibinde bitmiştim. Sonra ise silah olan elini sıkıca tutup büktüm. O da acıyla inleyerek silahı bırakmıştı. Onun kulağına doğru eğildim. " Hiç kimse benim yakınımdakilere zara veremez. Cüret edene ise sonu aynı sen gibi olur ya da senden öncekiler gibi. " dedim dişlerimin arasından.
O da " Peki arkadaşların seni kabul edecek mi ? Senin kim olduğunu öğrendiler sence senle bir daha arkadaş olmak isteyecekler mi ? " dedi gülerek.
Elini yumruk yapıp hala gülen ağzına doğru yumruk attım. O gülmesini durdururken yere düşmüştü. Yüzünü kaldırdığında ise ağzından kan akıyordu.
" Benim hakkımda hiçbir şey söyleyemezsin. " dedim.
O da sadece güldü. Kızlara doğru yüzümü kaldırdım. Onlara baktığımda korkarak ve şaşırarak bakıyorlardı. " Gözlerinizi kapatın kızlar. " dedim.
Onlar ise inatla bakmaya devam ederken " Kızlar bunu görmek istemezsiniz. O yüzden gözlerinizi kapatın. " dedim. Onlar ise ilk önce bana bakıp sonra ise yerdeki adama bakıp gözlerini kapatmışlardı.
Tekrar adama dönüp elime bıçağımı aldım. Adam ise bana korkarak bakıyordu ama yine de korktuğunu söylemiyordu cesaretli gibi davranmaya çalışıyordu. Bu işin hemen bitmesini istiyordum o yüzden adamın boğazını tutup kendime doğru çektim. " Şanslısın pek acı çekmeyeceksin. " dedim ve cevap vermeden boynuna sapladım bıçağı. Boynundan kanlar akmaya başlarken adamın gözleri de sonuna kadar açılmıştı. Adamın boynundan bıçağı çektiğimde bıçaktaki kanları adamın üstüne sildim. Sonra ise kızlara doğru ilerledim. Kızların yanına geldiğimde ikisi de yüzüme bakmıyorlardı. Kızların iplerini bıçakla kesip çıkardığım da " Hadi gidelim buradan. " dedim.
Onlar bana cevap vermeden ilerlerken ben de arkalarından geliyordum. Şu an şokta oldukları için bir şey demiyorlardı. Ama şokları geçtiğinde bir sürü soru soracaklardı. Ve bunun sonunda benden ayrılacaklardı ya da benle kalarak hayatlarını tehlikeye atacaklardı.
Bu bölüm hakkında düşünceleriniz nedir?
Sizce kızlar Efnan ' la arkadaşlıkları bitecek mi?
Gelecek bölümde görüşmek üzere. 🥰🥰🤗🤗🤗
Kendinize iyi bakın.
|
0% |