@esmanur555esma
|
Keyifli okumalar : )
Efnan ' dan
Herkesin bir derdi var , bir acısı var. Peki insan dertlerini anlatır mı , ben anlatamam. Ben öyle hiçbir şey yaşamamışım gibi davranamam. Beni duygusuz , sert ve güçlü olarak görürler. Ama aslında içimdeki ölmüş kız çocuğu var , onu öldürdüler acımadan. O da zaten öldü ya da kendini hapsetti çünkü ben o küçük kızı uzun zamandır hissetmedim. O küçük kız hayatı zor olsa da gülerdi. O her şeye iyi bakardı , hiçbir şeye kötü bakmazdı. O insanları kendisi gibi iyi zannederdi. O nereden bilsindi hayatın ona oynayacağını. Ben bunları hissetmedim , ben içtenlikle gülmedim , ben insanları iyi birisi zanneden değilim. Bana yaklaşan birisinin hep art niyet ararım. Ben çok değiştim ama beni insanlar değiştirdi. Ben belki şu an elimde silah tutmak için değil de kalem tutardım. Öğretmen , doktor ya da avukat olurdum. Ya da sadece asker mesleğim olurdu. Ben bunları yaşamak istemedim. Ben bunu istemedim , ben gülmek istedim doya doya , çocuklarla birlikte oyun oynamak istedim , ben bu olmak istemedim. İnsan öldürmek istemedim. Ben ilk öldürdüğüm kişi annem ve babamdı. Hani dedim ya ölmedi diye aslında öldü hem de ben öldürdüm kendi ellerimle. Ben yaptım! 15 yaşında bir kızın elinde kalem olması gerekirken benim elimde silah vardı. Ben 15 yaşında annem ve babamı öldürdüm. Bana yaptıklarının intikamını aldım , işkence ederek öldürdüm. İçim soğur belki dedim. Ama olmadı onların yaptıklarını unutmadım hele babamın yaptıklarını asla unutamam. Ona yalvarmıştım ama o benim yalvarmamı zevkle izledi. Ben onu öldürürken ise o bana yalvarıyordu , ben ise zevkle izliyordum. Galiba babama benzememişim. Doğrusu babam gibi olmuştum.
Artık öldürmekte zorlanmıyordum. Ama öldürmek istememiştim ilk başta ama beni bu yaptılar.
Şu an ise karşımda kum torbası vardı ve ben onu yumrukluyordum. Kızlarla biraz daha kafede oturduktan sonra onları eve bırakıp , kendi yerime gelmiştim. Şu an ise sinirimi , nefretimi , acımı kum torbasından çıkarıyordum. İçimdeki duyguları hep kendimden çıkarmıştım acı çekersem belki geçer diye. Ama acı duygumu bile benden almıştılar. Artık acı hissetmiyordum ama içimde çok büyük acılar var. Peki ben bunları nasıl yok edeceğim ya da yok sayacağım.
Ama hiçbirisini yapamıyorum. Olmuyor lan olmuyor. Kafamdaki sesler susmuyor. İçimdeki acı geçmiyor. Ölmeyi bile becerememiştim ben , ölüm bile beni istememişti.
Bir kere daha attım yumruk kaç kere vurduğumu bilmiyordum ama fazla vurmuştum. Nefes nefese bıraktım yumruklamayı ve kum torbasını tuttum. Ellerimin üstü soyulmuş ve kan akıyordu. Ama takmıyordum kanamasını canım zaten acımıyordu. Benim bu acı hissetmememe CIPA denilir. Acı hissetmeme hatalığının ismidir , ben de bu hastalık var. Acı hissetmek istesem de hissedemiyorum. Ayrıca kötü etkileri de var. ( Bunları ben uydurdum. Böyle bir hastalık var ismi de bu ama kötü etkilerini ben uydurdum. ) Mesela Vücudumda kızarıklar ve morluklar olur. Bazen bazı yerlerim de şişlikler oluyor. Daha birçok yan etkileri var ama saymaya başlarsam bitiremem.
Kum torbasını bırakıp tekrardan vurmaya başladı , daha hızlı daha hızlı vururken kum torbası en sonunda patladı. İçinde kum taneleri yere dökülmeye başladı.
Sinirim hala geçmemişti. Kum torbasını bırakıp odama doğru ilerledim. Odama girdiğimde bir tane daha kapı vardı. Orası banyoya açılıyordu. Kendime çantamda gelirken getirdiğim kıyafetleri alıp banyoya ilerledim. Banyoya grdiğimde kapıyı kilitledim.
******************************
Banyodan çıktıktan sonra çantamdan telefonu alıp Hector ' u aradım. Bir süre çalındıktan sonra açmıştı.
Hector " Efendim Patron. " dedi.
Ben de " Her şey yolunda mı? " dedim.
Hector " Her şey yolunda , bu aralar sessizlik var. Bir şey çıkacak bence Patron. " dedi.
Ben de " Bende fark ettim. Bu aralar çok sessizler , bir şey yapacaklar hazırlıklı olun. " dedim.
Hector " Tamam Patron. " dedim.
Ben de " Bir şey olursa hemen beni arıyorsun. Kapatıyorum. " dedim ve telefonu kapattım.
Aramalardan çıkacakken bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti. Mesaja girdiğimde " Her şey daha yeni başlıyor. " yazıyordu.
Düşmanlarımdan biri olduğu belli. Ama bir sürü düşmanım olduğu için kim olduğunu bilmiyordum. Ama kimse akıllı çünkü gizliden mesaj atmış. Bu kimse hafife almayacaktım. Çünkü ben düşmanları hafife almam , hafife alırsan düşmanı kaybedersin.
Düşmanı hafife almak kendini aslında düşürmektir. Çünkü düşmanını kim olursa olsun hafife alırsan bir gün düşersin.
Mesajı atan kişi ileride elbet kendini gösterecektir.
Telefon çalmaya başladı. Arayana baktığımda Yavuz Komutandı. Aramayı kabul ettiğimde konuşmaya başladı.
Yavuz Komutan " Görev var. Hemen gel." dedi.
Ben de " Emredersiniz Komutanım. " dedim.
Yavuz Komutan telefonu kapattığında bende telefondan Dilara yazan numaranın üstüne elimi götürdüm. Acaba arasam mı diye düşündüm sonra vazgeçtim. Tam aramalardan çıkacakken Mihri yazısını gördüm. Onu uzun zamandır aramamıştım. Acaba onumu arasaydım. Mihri ' yle küçüklükten beri arkadaştık. Dilara ve Sema ' yla arkadaş olmadan önce Mihri benim aynı kardeşim gibiydi. Doğrusu kardeşim. Kan bağımız olmasa bile onu severim. Hatta Dilara ve Sema ' dan daha çok çünkü Mihri benim geçmişimdi , Mihri benim küçüklüğümdü. Neyse bir gün anlatırım , nasıl tanıştığımızı. Mihri yazan numaraya bastım. Bir süre çalmaya başladı açmayınca aramayı sonlandıracakken armayı cevapladı.
Mihri " Kardeşim. " dedi.
Başa bir şey demedi.
Bende " Nasılsın Mihri , iyi misin? Kusura bakma arayamadım. " dedim.
Mihri " İyiyim. Sen nasılsın? Ayrıca aramadıysan demek ki bir şey olmuştur , o yüzden sıkıntı etme. Ama en azından bir kere ara merak ettim seni. " dedi.
Bende " İyiyim. Çok fazla konuşamayacağım şimdi , görev var da o yüzden aradım. Belki geri dönemem o yüzden hakkını helal et. Sana hakkımı helal ediyorum. Hep yanımda oldun. " dedim.
Mihri " Deli ya geri döneceksin kızım , daha abinin intikamını alacaksın. Benim de hakkım helal kardeşim. Sende beni kuratardın lan kaç kere tabi senin yanında olacağım. " dedim.
Bende " Allah ' a emanet ol. Kardeşim... " dedim.
Mihri " Sen de Allah ' a emanet ol. Allah ayağına taş değdirmesin kardeşim. Kurşunlarında isabet etsin. " dedi.
Ondan sonra aramayı sonlandırdım. Dışarı çıkıp arabaya binip tugaya doğru sürmeye başladım. Saate baktığımda zamanım azalmış. O yüzden ayağımı gaza bastım , bir süre sonra tugayın önüne geldim.
Arabayı park edip hızlıca indim. Hızlı adımlarla tugaya girdim ve odama doğru ilerledim. Odama geldiğimde içeri girip üstümdeki kıyafetleri çıkarıp üniformayı giydim.
Odadan çıkıp yürümeye başladım. Yanımdan geçen bir askeri durdurup timi sordum. O da " Harekat odasında Komutanım. " dedi.
Bende " Sağ ol. " dedim ve hızlıca harekat odasına doğru yürümeye başladım. Geldiğimde Albay da vardı. Tim rütbeye göre sıralanmıştı. Bende hızlıca selam verip Yavuz Komutanın yanına oturdum.
Ayrıca odada Korgeneral de vardı. Demek ki görev büyük.
Albay konuşmaya başladı.
" Bu görev öncekilerden daha zor. Bu görev ölme riskiniz var. " dedi ve devam etti.
" Tek göz lakaplı kırmızı listede olan. Aklınıza ne gelirse hepsi de onda var. Ayrıca bunu yakalarsanız çok şeyler öğreniriz. Bu büyük adamlardan biri. Teröristlerin bağlantı sağlamasını o sağlar eğer onu yakalarsak. Onlar büyük adamını kaybeder. " dedi bariton sesiyle.
Korgeneral konuşmaya başladı. " Asker bu büyük suç örgütünün bağlantı sağlayan adamı yakalarsanız birçok askerleri kurtarır ve onların planlarını bozarız. " dedi sert bir sesle.
Albay devam etti konuşmaya. " Eğer bir yeriniz bile kanarsa cezayı yersiniz. Ayağınıza taş değmesin. Sağ sağlim gidip gelin. " dedi bariton sesiyle.
Hepimiz ayağa kalkıp " Emredersiniz Komutanım. " dedik.
Korgeneral " Çıkabilirsiniz. " dedi.
Biz de selam verip çıktık harekat odasından.
Yavuz komutan " 10 dakika içinde bahçede olun. Gelmeyen olursa bizimle gelemez. " dedi.
Biz de " Emredersiniz Komutanım. " dedik. Ondan sonra herkes mühimmatları almak için mühimmat odasına çıktık. Üstümüze mühimmatları koyup ve elimize silahımı alıp hızlıca çıktık mühimmat odasından çıkıp koşarak bahçeye çıktık.
Bahçeye rütbeye göre sıralandık. Bir adım önümüzde ise Yavuz Komutan vardı.
Bir süre sonra Albay geldi.
Albay " Hiçbir yeriniz kanamadan gelin. Ve o tek göz denen adama almadan gelmeyin. " dedi sert sesiyle.
Biz de " Emredersiniz Komutanım. " dedik bağırarak.
" Allah ayağınıza taş değdirmesin. " dedi.
Bizde " Sağ olun Komutanım. " dedik.
Yavuz Komutan " Tim helikoptere binin. " dedi.
Hepimiz helikoptere teker teker binmeye başladık en son ise Yavuz Komutan bindi.
Helikopter uçmaya başladı.
Tim konuşmaya başladı.
Emir " Komutanım sizce şehit düşer miyiz? " dedi.
Yavuz Komutan " Ben nereden bileyim oğlum. Allah bilir. Belki şehit oluruz. Belki geri döneriz. Ayrıca kolay kolay seni bırakmam. Ölmenize izin vermem oğlum ben. " dedi.
Ali " Komutanım eğer şehit olursak birimiz. Şehit olan kişinin intikamını alırız Komutanım. " dedi.
Muhammet " Ben... " dedi.
Hepimiz Muhammet ' e bakmaya başladık.
Muhammet " Ben aşık oldum galiba Komutanım. " dedi kafasını aşağı doğru eğerek. Utanmıştı.
Aziz , Fırat ve ben hariç tim Muhammet ' in bu haline kahkaha atmıştı gülerek , ise içimden hafif bir tebessümle baktım. Ama asla mimik olarak güldüğüm gözükmüyordu.
Yavuz Komutan gülmesini durdurup " Oğlum kafanı kaldırsana utanılacak bir şey yapmadın. Ayrıca asker adam hiçbir zaman kafasını yere eğmez. Aşık olmak kötü bir şey değil. " dedi.
Ali " Komutanım kime aşık oldunuz. " dedi.
Aziz " Bu aşık oldum deyip sonra ise bırakıp başka kıza gider. " dedi.
Muhammet " Komutanım ama ya bu kez cidden aşık oldum. Kızın ismi Bahar , hayatıma bahar olup girdi sanki. Ona baktığımda o siyah gözlerinde kayboluyorum. Kokusu aynı bir bahar kokusu gibi. Ona başka erkekler baktığında sinirleniyorum. Ona bakan gözleri oymak istiyorum. " dedi.
Aziz " Harbi aşık olmuşsun sen la. " dedi sert sesiyle.
Yavuz Komutan " Oğlum sen kör kütük aşıksın bildiğin. Peki kız biliyor mu ? " dedi bariton sesiyle.
Muhammet " Onla görüşüyorum onu sevdiğimi söyledim. Ama o daha cevap vermedi. Acaba beni sevmiyor mu Komutanım ? " dedi.
Ali atladı lafa " Komutanım sizi niye sevmesin. Taş gibi adamsınız. Vatanını koruyan adam işinde gücünde birisiniz. Sizden daha iyisini bulamaz. " dedi.
Yavuz Komutan da " Tabi Muhammet seni sever. Eğer sevmiyorsa sana başkasını buluruz. Sana başka kız mı yok lan. " dedi.
Muhammet sadece kafa salladı. Sonra ise konuşmaya başladı. " Komutanım eğer evlenirsem karşılıklı zeybek oynarız değil mi ? Halay da çekeriz başta siz olup yanınızda ben girerim timle beraber halay çekeriz. " dedi.
Yavuz Komutan " Tabi oğlum senin düğününü geliceğiz. Kardeşimizin düğününe gitmeyip ne yapacağız. " dedi bariton sesiyle.
Muhammet ise kafa salladı. " Sağ olun Komutanım. " dedi.
Muhammet " Komutanım onu gelinlik içinde hayal ediyorum. Aynı bir kuğu gibi olur. Hatta hayallerimiz ötesinde olur. Ona beyaz çok yakışıyor. " dedi.
Tim onun bu haline güldü. Pilot konuşmaya başladı.
" Komutanım geldik. İnişe geçiyorum. " dedi.
Yavuz Komutan " Tamam aslanım. " dedi bariton sesiyle.
Helikopter indikten sonra Yavuz Komutan " Herkes teker teker insin. " dedi.
Hepimiz teker teker inmeye başladık En son ise Yavuz Komutan indi. Biz indikten sonra helikoter tekrar uçuşa geçip gitti.
Bizde ilerlemeye başladık.
Yavuz Komutan " Nerede kalıyor Tek Göz. " dedi.
Muhammet konuşmaya başladı. " Komutanım doğuya doğru dümdüz yürümemiz gerekiyor. Ama 5 gün sürüyor , hesaplamalarıma göre. " dedi.
Yavuz Komutan " Tamam aslanım. " dedi.
********************************
5 gün sonra
5 gündür yoldaydık ara sıra nöbet tutarak uyuyorduk ve yemek yiyorduk. Sonunda varmıştık Tek Göz ' ün saklandığı sığınağa.
Yavuz Komutan " Emir , Muhammet ve Aziz siz sağ tarafa gidin. " dedi.
Sonra ise bana baktı ve " Efnan sen benlesin. " dedi.
Sonra " Fırat ve Ali arka tarafa gidin. " ve " Herkes mevzilensin. " dedi bariton sesiyle.
Hepimiz " Emredersiniz Komutanım. " dedik ve ayrıldık.
Yavuz Komutan " Herkes yerinde mi ? " dedi.
Hepimiz " Evet. " dedik kulağımızdaki kulaklığa.
Yavuz Komutan " Sniper ( Fırat ) durum bildir. " dedi.
Sniper " Komutanım dışarıda 200 ' den fazla kişi var. İçeride daha fazlası vardır. " dedi.
Yavuz Komutan " Tamam Sniper. Benim atışımla başlıyoruz tim. " dedi.
Yavuz Komutanın ateş etmesiyle hepimiz başladık. Karşıdan da silah ateşlemeye başladılar. Havada kurşunlar uçuşuyordu bildiğin.
Teröristlerin kafalarını gördüğüm an da vuruyordum.
Gittikçe daha da çoğalıyorlardı.
Yavuz Komutan " Kaç şarjörünüz kaldı tim. "
Geveze ( Emir ) " Komutanım 3 kaldı. "dedi.
Sarı ( Ali ) " 2 kaldı. " dedi.
Sniper ( Fırat ) " 3 kaldı. " dedi.
Timur ( Muhammet ) " 1 kaldı. " dedi.
Bombacı ( Aziz ) " 4 kaldı. " dedi.
Ben de " 5 kaldı. " dedim.
Yavuz Komutan " Ben de 5 kaldı. " dedi.
Sniper ( Fırat ) " Komutanım! Bomba! " demesiyle kulaklarımda çınlama ve bedenimin toprak ve taş gelmesi oldu.
Yavuz Komutan " Herkes iyi mi ? " dedi.
Ali " Evet. " dedi.
Aziz " Evet. " dedi.
Fırat " Evet. " dedi.
Emir " Evet. " dedi.
Ben de "Evet. " dedim.
Ama Muhammet ' ten ses gelmiyordu.
Yavuz Komutan " Muhammet cevap ver. Cevap ver lan! Emir veriyorum emire itaatsizlikten ceza alırsın. " dedi.
Bir süre ses gelmedi sonra ise " Komutanım... İyiyim ben kolay olay ölmem. " dedi Muhammet. Ama sesi tersini söylüyordu sanki.
Yavuz Komutan " Herkes bütün mühimmatlarını kullansın bomba ve kaç şarjörünüz kaldıysa kullanın. Kim Muhammet ' e yakınsa gitsin. Ben Tek gözü almaya gidiyorum. " dedi.
Emir " Ben giderim Komutanım. " dedi.
Yavuz Komutan da " Tamam. " dedi ve gitti.
Hepimiz terörüstlere sıkmaya başladık kurşunlarımız bitmesiyle Yavuz Komutan yanında Tek Göz ile geldi.
Hepimiz elimizdeki bombaları atıp yerimizde eğildik.
Terörüstler ölmüştü sonunda , hepimiz ayağa kalktık.
Muhammet ' in yanına geldik.
Muhammet ' e baktığımızda kolu olması gereken yerde kolu yoktu ve bacağı yoktu. Ve kalbinin hemen altında ise uzun bir demir saplanmış.
Yavuz Komutan Tek Göz ' ü Fırat ' a doğru itti. Fırat onun kolundan tutup yere doğru eğdi.
Yavuz Komutan " Aslanım iyi olacaksın. Kurtaracağız seni. " dedi.
Yavuz timin sağlıkçısını yani Ali ' yi çağırdı. ( Sağlıkçısı kimdi hatırlamıyorum o yüzden Ali yaptım. Bundan sonra Ali olsun sağlıkçı. )
Ali Yavuz ' un yanına gelip yere oturdu ve yerde yatan Muhammet ' in yarasına baktı.
Ve umutsuzca Yavuz Komutana bakıp " Komutanım demir kalbe çok yakın. Onu çıkaramayız. " dedi.
Yavuz Komutan olumsuzca kafasını salladı. " Hayır! Hayır! " dedi.
Muhammet derin nefes aldıktan sonra öksürdü ve öksürmesiyle ağzından kan gelmeye başladı.
Sonra konuşmaya başladı. " Komutanım üzülmeyin şehit oluyorum. En büyük mertebeye ulaşıyorum. Arkamdan ağlamayın sakın. Bahar ' ıma söyleyin onu çok sevdiğimi onu gelinlik içinde göremesem de sıkıntı değil. Ona söyleyin eğer beni seviyorsa arkamdan ağlamasın omuzları dik dursun. Başkasıyla evlenip mutlu olsun. O gelinlikle benim koluma girmese de o başkasının koluna girsin. " dedi ve öksürdü ağzından yine kan geldi.
" Anneme ve babama deyin oğlunuz gözü açık gitmedi. O mutlu , o en büyük rütbeye ulaştı , deyin. Sakın arkamdan ağlamasınlar. Terörüstleri ağlayarak sevindirmesinler. " dedi ve ağzından kan aktı.
Yavuz Komutan " Aslanım!.. " dedi.
Muhammet "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü. " dedi ve göleri kapandı. Etrafta ise bir çıt çıkmıyordu.
Bir ana ocağına da ateş düştü. Bir sevgilinin kalbine de ateş düştü. Bir hayaller daha yıkıldı. Bir gencin daha hayatı karardı.
İşte bizim mesleğimizde boynumuzda ölüm nefesi olurdu. Her gün ölüme yakın oluruz ve o bizim canımızı alırdı.
Ali " Onun hayalleri vardı Komutanım. O evlenicekti ve zeybek oynayacaktık karşılıklı , halay çekecektik siz ise başta olacaktınız. O sevdiğini gelinlikle göremedi Komutanım. " dedi.
İşte hayat böyle bir can alır ve o canı almasıyla yakınları içinde ateş olur. Onlar çocuk özlemiyle , eşi özlemiyle , baba özlemiyle kalır. Özlem asla gitmez o kalpten, o kalp hep yarım kalır... Bu bölümle ilgili düşüncelerinizi yorumlara yazarsanız çok sevinirim.
Oy kullanırsanız çok mutlu olurum : )
|
0% |